Size 10.000 parçalık bir puzzle versem ve iki saat içinde parçaları bir araya getirmenizi istesem, bu arada resmi de göstermesem.. Yapar mıydınız?..
Muhtemelen şu iki kritik soruyu sormadan yapmazdınız:
1. Neden?
2. Bana ne gibi bir yararı olacak?
Bu, zihninizin hayata dair her ümidiniz ve hayaliniz için gerçekleştirdiği bir işlem. Bu, korku temelli bir düşünme ve sizi kendi iyiliğiniz için mahkum olarak tutuyor.
Peki neden?
Çünkü bitmeyen puzzle’lar istemiyor. Puzzle’a başlamadan önce başarıya ulaşıp, ulaşamayacağına karar veriyor. Puzzle’ın zorluğu ise “evet” veya “hayır” cevabını belirliyor.
Zihniniz Her Daim Başarısızlıktan Kaçınır
Şimdi sizin patronunuz olduğumu düşünün. Size şunu söylüyorum: “Bu puzzle’ı yapmak zorundasın yoksa işini kaybedersin”. O zaman yapar mıydınız?
Muhtemelen..
Ama yine zihninizin tutsağı olacaktınız. Zihniniz işinizin ne kadar önemli olduğuna ve ödülün riski almaya değer olup olmadığına göre seçim yapacaktı. Bu durumda işi kaybetmemek, güvenli seçenek olacaktı. İşi kaybetmenin acısından kaçınmak için de denemeye değer görecektiniz. Peki böyle olduğunda korku temelli olmayacak mıydı?
Korkuya dayanmayan, anlamsız bir görev gibi hissettiğinizi düşünmeye çalışın bakalım. Bu yapılabilir bir şey mi?
Böyle hayal etmek sizin için gerçekten zor bir şey mi? Sanmıyorum..
Aslında, eğer siz benim eskiden olduğum gibiyseniz, muhtemelen her gününüzü hiçbir şey için bir şeyler yaparak geçiriyorsunuz. Elinizde ne istediğinizi anlatan açık bir resim olmadan, farklı ümitler peşinde rastgele dolanıyorsunuz. Ve bu 10.000 parçalık anlamsız bir puzzle’ı bir araya getirmekten farklı değil.
Ama Ya Bu Puzzle Anlamsız Değilse..
Ya size bu puzzle’ın içinde hayatınızı değiştirecek ve bütün hayallerinize ulaşmanızı sağlayacak gizli bir sır olduğunu söylesem.
Bana inandığınızı düşünün.. Hemen yapmaya koyulurdunuz, değil mi? Bir şeylerden feragat etmeniz gerekse bile mi? Eminim, her şeyi bir kenara bırakır ve puzzle’ı çözmenin bir yolunu bulmaya çalışırdınız, hatta bulurdunuz da.
Neden? Çünkü gerçek bir neden olduğunu biliyorsunuz artık.
Ama Bu Paradigmada Yaptığınızı, Hayatta Yapmakta Zorlanıyorsunuz
Peki, bütün doğru parçalara sahip olduğunuzu ve bütün hamlelerinizin bir şeye değeceğini bilseniz. Bütün yapmanız gerekenin parçaları bir araya koymak olduğuna ve böylece istediğiniz her şeye ulaşabileceğinize inansanız.
Ne Kadar Mükemmel Hissettirir?
Size rehberlik edecek resim olmadan, zor olacağını veya daha uzun süreceğini düşünseniz dahi, sonucun her şeye değeceğini hissedersiniz.
Hedefiniz üzerinde şüpheye düşmez, her bir anı kendi içinde değerlendirip, bütün parçaların büyük resmi oluşturacağını bilirsiniz.
Bulduğunuz her bir parçanın istediğiniz şeye bir adım yaklaştırdığını bildiğinizde, her anın içinde olmanın işleri ne kadar kolaylaştıracağını hayal edebiliyor musunuz?
Mükemmel Hissettirmez miydi?
Dikkat edin ve bilincinde olun ki, kendiniz kendi yolunuzu tıkamayın.
Puzzle’ın bütün parçalarının orada olduğunu ve bütüne ulaşmak için her şeye sahip olduğunuzu bilin. Sonra da hayatın tadını çıkarmak için içinizdeki güçlü kaynağı tıkırdatın.
En sonunda etrafınızdaki fırsatları görmek ve onları kalbinizi, aklınız ve ruhunuzla kabul etmek sizi acayip hissettirecek. Bana güvenin, bir zamanlar kördüm ama artık görebiliyorum, siz de görebilirsiniz… Eğer yapabileceğinize inanırsanız…
1. Neden?
2. Bana ne gibi bir yararı olacak?
Bu, zihninizin hayata dair her ümidiniz ve hayaliniz için gerçekleştirdiği bir işlem. Bu, korku temelli bir düşünme ve sizi kendi iyiliğiniz için mahkum olarak tutuyor.
Peki neden?
Çünkü bitmeyen puzzle’lar istemiyor. Puzzle’a başlamadan önce başarıya ulaşıp, ulaşamayacağına karar veriyor. Puzzle’ın zorluğu ise “evet” veya “hayır” cevabını belirliyor.
Zihniniz Her Daim Başarısızlıktan Kaçınır
Şimdi sizin patronunuz olduğumu düşünün. Size şunu söylüyorum: “Bu puzzle’ı yapmak zorundasın yoksa işini kaybedersin”. O zaman yapar mıydınız?
Muhtemelen..
Ama yine zihninizin tutsağı olacaktınız. Zihniniz işinizin ne kadar önemli olduğuna ve ödülün riski almaya değer olup olmadığına göre seçim yapacaktı. Bu durumda işi kaybetmemek, güvenli seçenek olacaktı. İşi kaybetmenin acısından kaçınmak için de denemeye değer görecektiniz. Peki böyle olduğunda korku temelli olmayacak mıydı?
Korkuya dayanmayan, anlamsız bir görev gibi hissettiğinizi düşünmeye çalışın bakalım. Bu yapılabilir bir şey mi?
Böyle hayal etmek sizin için gerçekten zor bir şey mi? Sanmıyorum..
Aslında, eğer siz benim eskiden olduğum gibiyseniz, muhtemelen her gününüzü hiçbir şey için bir şeyler yaparak geçiriyorsunuz. Elinizde ne istediğinizi anlatan açık bir resim olmadan, farklı ümitler peşinde rastgele dolanıyorsunuz. Ve bu 10.000 parçalık anlamsız bir puzzle’ı bir araya getirmekten farklı değil.
Ama Ya Bu Puzzle Anlamsız Değilse..
Ya size bu puzzle’ın içinde hayatınızı değiştirecek ve bütün hayallerinize ulaşmanızı sağlayacak gizli bir sır olduğunu söylesem.
Bana inandığınızı düşünün.. Hemen yapmaya koyulurdunuz, değil mi? Bir şeylerden feragat etmeniz gerekse bile mi? Eminim, her şeyi bir kenara bırakır ve puzzle’ı çözmenin bir yolunu bulmaya çalışırdınız, hatta bulurdunuz da.
Neden? Çünkü gerçek bir neden olduğunu biliyorsunuz artık.
Ama Bu Paradigmada Yaptığınızı, Hayatta Yapmakta Zorlanıyorsunuz
Peki, bütün doğru parçalara sahip olduğunuzu ve bütün hamlelerinizin bir şeye değeceğini bilseniz. Bütün yapmanız gerekenin parçaları bir araya koymak olduğuna ve böylece istediğiniz her şeye ulaşabileceğinize inansanız.
Ne Kadar Mükemmel Hissettirir?
Size rehberlik edecek resim olmadan, zor olacağını veya daha uzun süreceğini düşünseniz dahi, sonucun her şeye değeceğini hissedersiniz.
Hedefiniz üzerinde şüpheye düşmez, her bir anı kendi içinde değerlendirip, bütün parçaların büyük resmi oluşturacağını bilirsiniz.
Bulduğunuz her bir parçanın istediğiniz şeye bir adım yaklaştırdığını bildiğinizde, her anın içinde olmanın işleri ne kadar kolaylaştıracağını hayal edebiliyor musunuz?
Mükemmel Hissettirmez miydi?
Dikkat edin ve bilincinde olun ki, kendiniz kendi yolunuzu tıkamayın.
Puzzle’ın bütün parçalarının orada olduğunu ve bütüne ulaşmak için her şeye sahip olduğunuzu bilin. Sonra da hayatın tadını çıkarmak için içinizdeki güçlü kaynağı tıkırdatın.
En sonunda etrafınızdaki fırsatları görmek ve onları kalbinizi, aklınız ve ruhunuzla kabul etmek sizi acayip hissettirecek. Bana güvenin, bir zamanlar kördüm ama artık görebiliyorum, siz de görebilirsiniz… Eğer yapabileceğinize inanırsanız…
_alıntıdır_
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder