Booking.com

HUZUR VE MUTLULUĞA 10 ADIM


aile büyüklerine saygı ile ilgili görsel sonucu


1- Nefes alın. Ne zaman sıkılırsanız, farkında olun ve nefes alın. Nefes ruhunuzun beden ile bağıdır. Bu bağlantınız hep yerinde olsun.
2- Su için. Vücudunuzda su yoksa ruhunuzun ikamet ettiği beden ne görevlerini ne de sizin arzularınızı gerçekleştirebilir.

3- Endişeye değil, neşeye odaklanın. Ancak neşe karşınızdaki kapalı kapıları açan anahtardır. İçinizden gelmiyorsa bile, gülün, kahkaha atın, frekansınızı değiştirin. İçinizden gelmese de radyonun kanalını değiştirin.
4- Yarının problemlerini bugünün enerjisi ile çözemezsiniz. Size bugün için gerekli tüm güç verildi. Ve yarın, yarın için gerekenler verilecek. Taşıyamayacağınız hiçbir yük size verilmez. Kendinize güvenin.
5- Kendi anne babamızı biz seçtik. Onlara gereken saygıyı gösterin. Ne olursa olsun. Kızsanız da, darılsanız da, üzülseniz de, saygı gösterin. Bazen saygı sevgiden de önemli olabilir.
6- Çocuklarınız size ait değiller. Onlara hak ettikleri gibi, bağımsız ve özgür varlıklar olarak gerekli sevgi ve saygıyı gösterin. Ve bilin ki onlar sizi seçti, sizin kendi anne babalarınızı seçtiğiniz gibi. Yaşamak için geldikleri bir yol. Onlar için bir şey yapmak istiyorsanız bu yolu yürümeleri için onlara destek olun.
7- Ruhunuzun ölümsüz olduğunun farkında olun. Hep vardınız ve hep var olacaksınız.
8- Ben akşamdan ertesi sabah 6’da uyanmayı kendime vaat edersem, bu olur. Peki, sözleriniz ile siz her gün, her an ne vaat ediyorsunuz? Kelimeleriniz ile kendinize, öldün diyerek, dizlerim bitti diyerek, bu iş beni hasta etti, diyerek gerçekleşerek kehanetler yaratmayın. Güçlüsünüz, insansınız, Başarırsınız.
9- Yapın. Yapmadıklarınıza pişmanlıklarınız her zaman daha çok olur. Yüreğiniz derinliklerin bir dilek olarak geliyorsa ve size neşe veriyorsa, durmayın yapın.
10- Bilmek istediklerinizi sorun. Soru varsa, cevap mutlaka gelecektir. Her zaman ilk gelen cevap en doğrusudur.
Moshe Abudaram

İlişkilerde Mutluluğun Kapısını Aralayan 15 Öneri

arkadaşlık etmek ile ilgili görsel sonucu

İlişkinizin nasıl gittiği hakkında bir soru sorulsa, nasıl cevap verirdiniz? Tabii, yanınızda partneriniz yokken ve de söyleyeceklerinizin onun kulağına gitmeyeceğinden kesinlikle eminken! “Mükemmel bir ilişkim var. Her hareketiyle dört dörtlük bir insanla birlikte olduğum için gerçekten çok şanslıyım…” gibi cümleler kurabilir miydiniz?
Hemen şimdi, kötü gittiğini düşündüğünüz ilişkinizin kaderini değiştirebilirsiniz. Eğer hayatınızdaki insanın doğru kişi olduğunu düşünüyorsanız, ilişkinizde bir takım değişiklikler yaparak hayalini kurduğunuz gibi bir birliktelik yaşayabilirsiniz. Uzun lafın kısası, bu listeyi birlikteliğinizin her anında aklınızın bir köşesinde bulundurmalısınız. Gelin şimdi listemize göz atalım..
KIYASLAMA YAPMAYIN
Hayatımızı başkalarınınkiyle kıyaslamak onu değiştirmez. Ancak  kendi hayatımız ile ilgili nasıl düşündüğümüzü değiştirir! Nitekim bir arkadaşımızı mükemmel bir ilişkinin keyfini sürerken gördüğümüzde kendi ilişkimizi sorgulamaya başlıyoruz. Sorunlar yaşarken gördüğümüzde da kendi ilişkimizin daha iyi olduğunu düşünüyoruz.
PERİ MASALLARINA ALDANMAYIN
Her ne kadar hikâyelerde yaşanan büyük aşkları yaşamayı beklemesek de içten içe bunun hayalini kuruyoruz. Yapmamız gereken hayalini kurduğumuz büyüyü partnerimize karşı duyduğunuz sevgide görmek ve masallarda yaşanan şeylerin beklentisi içine girmemek.
ORTAK İLGİ ALANI OLUŞTURUN

Günümüzün çoğunu kariyer peşinde koşmak ve gündelik görevlerimizi yerine getirmekle geçiriyoruz. Bu da kişilerin ilişkilerinde ortak ilgi alanları bulmaya çalışmalarını son derece önemli kılıyor. Çünkü ortak ilgi alanları partnerler arasında pozitif bir iletişim ve eğlencenin oluşmasını destekler.
ZİHNİNİZİ OKUMASINI BEKLEMEYİN

Üzücü bir durumda olduğunuzda partnerinizin sıkıntınızı kendiliğinden anlamasını beklemeyin. Karşı taraf zihninizi okuyamaz. Çoğunlukla partnerimize duygularımızı anlatmadan, bizi yalnız bırakmakla itham ediyoruz. Yapmanız gereken, partnerinize hissettiklerinizi anlatmak.
ACELEYE GEREK YOK

Kişilerin evlenmeye ve çocuk doğurmaya karar verdiği yaş dilimi son yüzyılda, her on yılda bir artıyor. Bu durumun maddi baskılar ve bağımsızlığını ilan etmek gibi pek çok nedeni var. Acele etmenize gerek yok. Çünkü ilişkiler birinci gelenin ödüllendirildiği birer yarış değil. Geç yaşta evlenmenin ne hayat, ne de yaşanan ilişki üzerinde negatif etkisi olmadığı kanıtlanıyor.
MİZAH DUYGUNUZU GELİŞTİRİN

Bir ilişkide iyi bir mizah anlayışına sahip olmanın ortalama bir günü daha eğlenceli kılmaya ve kötü bir günün yükünü azaltmaya faydası olur. Bu mizah anlayışının pozitif bir yönü olması gerekiyor. Çünkü negatif espriler sadece tansiyonu arttırıyor.
KALİTELİ ZAMAN

Eğer birlikte en çok zaman geçirmek istediğimiz insanı bulmuşsak neden onunla mümkün olan en kaliteli zamanı birlikte geçirmeyelim ki! Çünkü ilişkiler birlikte geçirilen zamanın miktarı ile değil kalitesi ile gelişir!
AÇIK OLMAK ŞART

Bir ilişkinin mutlu ya da mutsuz olduğunu düşünün. Partnerlerin birbirleri ile nasıl iletişim sağladıkları çok önemli. Sağlıklı bir ilişki içerisindeki çiftler, iyi ya da kötü her ne yaşıyorlarsa bunu partnerleri ile paylaşıyor: “Hiçbir şeyi içinizde tutmayın! Çünkü kendi gerçekliğinizi paylaştığınız zaman hayatınızı da paylaşmış olacaksınız ve bu süreçte partneriniz ile aranızda oluşacak olan bağ her şeyin üstesinden gelmenizde size yardımcı olacaktır!”
ONUNLA ARKADAŞ OLUN

Biriyle yıllar boyu süren bir araba yolculuğuna çıkacağınızı farz edin! Bu sürede bu kişiye son derece yakin olacaksınız. Dolayısıyla söz konusu kişinin ayni zamanda arkadaşınız olmasını da istersiniz. İlişkiyi sürdüren geçici heyecan ya da zevklerden çok arkadaşlık, karşılıklı saygı, hayranlık ve ilgi olacaktır. Uzun vadeli ilişkiler gelişimlerini ve hayatta kalmalarını sağlam bir arkadaşlık temeline borçludur!
MUTLULUĞU ÖNCE KENDİNİZDE ARAYIN

İnsanlar, sevgi dolu ilişkilere ihtiyaç duyar. Hepimiz yakın sosyal ilişkilerden fayda görürüz. Ancak çoğumuz bir ilişkinin bizi tamamlayacağına, hayatımızdaki boşlukları dolduracağına inanırız! Hâlbuki gerçekte kim olduğunuzla ilgili olarak mutlu değilseniz, bir ilişki bu durumu değiştirmeyecektir! Bu, sağlıklı bir ilişki sürdürmenizi de zorlaştıracaktır!
PARANIN ÖNEMİ YOKTUR

Hayalimizdeki ortak varlıklı biri olabilir. Ancak varlıklı kişi ile bir ilişki yaşamaya başladıktan sonra paranın önemi ilişkinizi değerlendirirken etkisiz bir hale gelecektir! Araştırmalara göre sadece gelirin veri olarak alındığı bir ilişkinin başarısı ile ilgili bir tahmin yapmak imkânsız! Çünkü servet bir ilişkinin uzunluğu ve tatminlik derecesi üzerinde bağlantısız!
ONU ÖNEMSEYİN

Fikir, zevk ve tercihlerinizin mükemmel bir uyumla buluştuğu bir ilişkiyi ne yazık ki yaşayamayacaksınız! Araştırmalar, zıtlıkların daima ilişkiyi canlı tuttuğunu, rehavet hissinden uzaklaştırdığını ve birey olarak gelişimi artırdığını savunuyor. İlişkinizdeki zor zamanlarda sizin için en önemli olanın ne olduğunu karşı tarafa göstermelisiniz! Farklılıklara rağmen ona değer verdiğinizi göstermeniz; sağlıklı bir ilişkinin temelini oluşturur.
ÇEVRENİZDEKİLERİN FİKİRLERİNİ DİNLEMEYİN

Önemli bir karar vermemiz gerektiğinde genellikle ikinci bir görüş alırız! Yapılan araştırmalar, iki kişinin oluşturduğu dünyayı, aradaki iletişim ya da elektriğin seyrini üçüncü kişilerin asla çözümleyemeyeceğini vurguluyor ve ilginç saptamalarda bulunuyor: “Birincisi; hiç kimse sizin gerçekten neye ihtiyaç duyduğunuzu ve neye değer verdiğinizi sizden iyi değerlendiremez. İkincisi insanlar başkalarının ilişkileri konusunda kendi ilişkilerine nazaran daha olumsuzdur. Kısacası akil danıştığınız kişiler; ilişkinizdeki negatif yönleri görmeye pozitif yönleri görmekten daha meyillidir!”
KORKUYA YENİK DÜŞMEYİN

Kendi ayakları üzerinde duran, ne istediğini bilen biri olmanıza rağmen; benliğinizi doğru şekilde yansıtmanız kimi zaman mümkün olmayabilir. Fobiler ilişkileri olumsuz yönde etkileyebilen nedenler arasında. O gerçekte nasıl biri, geçmişte yaşadıklarımızın yine yaşayacak mısınız? Sizden nasıl bir birliktelik bekliyor, bencil mi, sorumsuz mu? Bu gibi sorular; herkesin hayatının bir döneminde zihnine üşüşebilir. Oysa olumsuz bir durum ile karsılaşacağınızda ilişkinizi sorgulamaktan vazgeçmeniz gerekiyor.
ACILARINIZI UNUTMALISINIZ!

Kırıldınız ve sonra sizden özür dilendi. Çok acı çektiniz ama karşı tarafı affetmeye karar verdiniz! Ancak içinizdeki acı hemen ortadan kaybolmuyor ve hissettiğiniz bu acının travmasını içinizde taşıyorsunuz. Ama bu acıyı geride bırakabilmeyi öğrenmelisiniz! Çünkü acıyı içinizde tutmanız, yaranın taze kalmasına neden olur.


ALINTI

OLUMLAMA ŞİŞELERİNİN ÖZELLİKLERİ VE KULLANIM ŞEKLİ

OLUMLAMA ŞİŞELERİNİN ÖZELLİKLERİ VE KULLANIMI
RENK TERAPİSİ (Kromoterapi) : 1932’de, iki Kaliforniyalı psikolog, Gerrard ve Hessay, mavinin insanlar üzerinde sakinleştirici etkisi olduğunu ve kırmızının canlandırıcı gücü olduğunu bilimsel olarak tespit ettiler. Güneş’in ışınları yedi farklı renk içerir. Bunlar sağlığın devam ettirilmesi ve fiziksel, ruhsal hastalıkların iyileştirilmesi için oldukça yararlı olan doğal renklerdir. Kromoterapinin iyi bilinen bir otoritesi olan Dr. Babbit’e göre, “güneş ışığı doğanın laboratuvarındaki başlıca tedavi edicidir. Güneş ışığının doğru kullanımı hemen her hastalıkta tedavi işleminin parçası olabilir. Bunun için Babbit suyu, renkli bir şişeye doldurarak “enerjilenmesi” için direkt güneş ışığında en az bir saat bekletti. Babbitt’e göre su, şişenin renginin iyileştirici renk titreşimi ile aşılandı ve yüklendi.
Renk Terapisi, ışık spektrumunun yedi rengini kullanarak, kişinin bedeninin enerji merkezlerini dengelemeyi ve güçlendirmeyi amaçlar, bu da kişinin kendi şifa sürecini canlandırmaya yardımcı olabilir.
MOR: Mor sinirsel ve duygusal rahatsızlıkların tedavisinde yararlıdır. Mor Enerji Taç Çakra tarafından yönetilir. Koşulsuz aydınlanmanın aşırı derecede dengeli ve saf yeri burada bulunur. Titreşim hızının en yüksek frekansıdır. Taç Çakrası; ilahi, spiritüel yardımcılar olan her şey ile bağlantı elde etme yeteneğine sahiptir. Beyindeki epifiz bezini kontrol eder. Bu enerji en yoğun elektrokimyasal güce sahiptir. Mor kullanmak – Spiritüel gücü ve yaratıcılığı güçlendirir ve ruhun rengi olarak bilinir. * Duygusal sorunlarınız olduğunda, * Bolluk ve bereket için * mevcut bir durumu açıklığa kavuşturmak istediğinizde, * spiritüel değerlerinizi güçlendirmekte, * yaratıcılığınızı güçlendirmek için, Mor Enerji yardımcı olabilir. Derin meditasyon için mükemmel bir renktir.

MACENTA( FUŞYA-PEMBE): Macentanın duygusal sıkıntılar sırasında yardımcı olabilen bir “duygusal dengeleyici” olduğu düşünülür. Aurik alan perspektifinden, macentanın “bırakıvermenin” rengi olduğu düşünülür. Fiziksel ve zihinsel seviyede, bu artık bize hizmet etmeyen fikirlerin ve düşünce kalıplarının salıverilmesi anlamına gelebilir. Duygusal seviyede, macenta şimdiki durumumuza faydası olmayan eski duygusal kalıpları ve duyguları bırakmayı temsil eder. Macenta ruhsal sevginin rengidir. Sevilen birinin kaybının veya romantik bir ilişkinin bitişinin neden olduğu “kırık kalpleri” iyileştirmede faydalı olabilir. Macenta duyguları dengeler. Hem aşırı  duygusal, hem de çok az duygusal durumları yatıştırır ve gevşetir. Kalbi canlandırır. Aurayı inşa eder, güçlendirir ve yoğunlaştırır.
MAVİ: Mavi yaşamımızın spiritüel veçhelerini temsil eder. Gökyüzü ve okyanus bize yaşamın sonsuz bir süreç olduğu hissini verir. Mavi dünyadaki en büyük şifa verici güçtür. Mavi, saflığın rengidir ve mavi rengi sevenler sükunet, huzur, dinginlik ve güzellik hissini kendileri ile taşırlar. Yorgun sinirleri sakinleştirir, fiziksel stresten çektiğimiz ıstırap ve ağrıyı hafifletir. Sinir sistemimiz üzerinde sakinleştirici etkisi vardır ve bize büyük gevşeme sağlar. Maviyi kullanmak – mavi bizi spiritüel ve yüksek zemine bağlar. Mavi enerjinin doğası varlıklarımızı kozmik evren ile birleştirmektir.
İÇİNDE SU OLAN ŞİŞENİN ÜSTÜNE YAZILMIŞ OLUMLU VE OLUMSUZ SÖZCÜKLER VEYA SÖZEL SÖYLENMİŞ OLAN SÖZCÜKLER, DÜŞÜNCELER, SUYA ÇALINMIŞ OLAN MÜZİK VEYA OYNATILMIŞ FİLM İLE SUYUN YAPISAL ÖZELLİĞİ DEĞİŞİR.
Hatırlayalım ki; insan bedeninin %70’i sudur. Yaşamımızın kalitesi suyumuzun kalitesi ile direk bağlantı halindedir. Su son derece uyumlu bir maddedir. Fiziksel şekli kolayca bulunduğu ortama adapte olur. Fakat değişen sadece fiziksel şekli değildir, moleküler şekli de değişir. Çevreden aldığı enerji veya titreşimler suyun moleküler şeklini değiştirir. Bu anlamda su sadece görsel olarak çevresel durumu yansıtmaz, aynı zamanda moleküler anlamda da yansıtır.
Japon bilim adamı Emoto görsel anlamda suda ki bu moleküler değişimi yaptığı deneyle belgelemiştir. Bay Emoto üzerine olumlu ve olumsuz kelimeler yazdığı şişelere koyduğu suları dondurup fotoğraf çekme kapasitesi olan bir karanlık alan mikroskobu altında inceliyor. Yapılan çalışmalar çevresel etkilerin suda yarattığı moleküler değişimi açıkça ortaya koymakta. Suyun kelimelerin manalarının enerjisini kopyalayıp, görüntü olarak verdiği yansımanın gerçekliği şaşırtıcıdır. Üzerine olumlu kelimeler yazılan suyun kristalleri büyüleyici şekiller alırken, olumsuz kelimeler yazılan suda ise görüntüsel bozukluk ve rastgele oluşmuş kristal şekiller oluşmuştur.
Düşüncelerimiz ve konuştuklarımız bedenimizdeki suya kaydedilir ve o kalitede yaşarız. Şeklimizi, sağlığımızı ve hayatımızı bu şekilde biz oluştururuz. Yaşam muhteşem bir enerjisel danstır, frekansların uyumu, birleşmesi, çatışması, aşağı-yukarı, sağa-sola, zıt yönlere dalgalanmasının dansı.
HO’OPONOPONO TEKNİĞİ: Arınmayı hızlandırmak için Ho'oponopono tekniğin ile programlanmış su kullanabiliriz. Suyun hafızası vardır ve doğru niyetlerle, titreşimlerle, enerjilerle yüklenen su mucizeler gerçekleştirebilir. Doğru şekilde, konumuza uygun olarak "bilinçaltına ve bedene arındırıcı etki etmesi" için yüklenmiş olan suyu içmek bilinçaltındaki anıları, tekrar eden sorunları değiştirir ve bedenin hepsinden arınmasına izin verir. (SENDEN ÖZÜR DİLERİM / LÜTFEN BENİ AFFET / SENİ SEVİYORUM / TEŞEKKÜR EDERİM)
UYGULAMA:  Renkli cam bir şişe/sürahi alınır. Şişenin/sürahinin su hazırlanmaya başlarken temiz olmasına dikkat edilmelidir. Daha sonra içerisine temiz su doldurulur. Bu esnada şişenin rengine üzerinde yazılanlara odaklanılarak arınmaya ve şifalanmaya niyet edilmesi hatta bu niyetlerin suya fısıldanması oldukça faydalı olacaktır. Örn: "Bilinçaltımdaki anıları, tekrar eden sorunları değiştirmeye ve bedenimin hepsinden arınmasına ve şifalanmaya niyet ediyorum. Programlanmış su ile bilinçaltım, bedenim arınıyor, şifalanıyor, tekrar eden sorunlarım değişiyor. Kendimi saf ve harika hissediyorum". Kendi cümleleriniz ve niyetleriniz daha da etkili olacaktır. Bu şişe/sürahi güneş ışığının veya doğal bir ışık kaynağının (floresan vb. olmamalı) altında en az bir saat bekletilir. Suyun kalitesini korumak için, 1-2 gün için ne kadar gerekiyorsa tek seferde o kadar hazırlanmalıdır. Sık ama az olarak hazırlamak (örn. her gün tüketilmek üzere 1 şişe/sürahi) en iyi yöntemdir.
Kullanım Alanları: Özenle hazırlanan ve doğru niyetlerle programlanmış su, gün içinde doğrudan içme suyu olarak veya çay-kahve vb. içecekler hazırlanarak tüketilebilir. Yemekler bu su ile pişirilebilir. Banyo yapıldıktan veya duş alındıktan sonra beden bu su ile durulanabilir. Her sabah bu su ile yüz yıkanabilir. Elbiseler veya başka eşyalar bu suyla yıkanabilir. Kısacası, programlanmış su, suyu kullandığımız her yerde kullanılabilir. Kullanım esnasında arınmaya niyetlenmek ve odaklanmak hali hazırda bu özellikle yüklenmiş olan suyun etkisini artıracaktır.


Mutlu İlişkinin Sırrı 5 Davranış

MUTLU İLİŞKİLER ile ilgili görsel sonucu

Günümüzde ilişkilerde en yaygın problemlerden biri  karşımızdaki insana sevgimizi göstermede yaşadığımız zorluktur.

Hepimiz hayatımızdaki insana sevdiğimizi söyleriz fakat sevgimizi göstermekte ve beklentileri karşılamakta problemler yaşarız. Mutlu ilişkinin sırrı ise sanıldığı kadar zor değildir.
Bu durum bazen ilişkileri zor bir noktaya getirebiliyor ve her iki taraf da kendini üzgün ve sevgisiz hissederken bulabiliyor.
Sevdiğimiz kişi ile yaşadığımız bu problem aslında sadece ilişkilerimizle sınır değil, aynı zamanda arkadaşlarımız ve ailemize de sevgimizi göstermekte zorluk çektiğimiz zamanlar olabilir.
Siz de ilişkinizde sevginizi göstermekte zorluk çekiyorsanız, mutlu bir ilişki için sevginizi göstermeniz gerektiği gerçeğinin farkına varmalısınız.
Peki bunu nasıl başarabilirsiniz? Bu 5 yöntem ile mutlu ilişkinin sırrı artık sizin elinizde..

1. Sevginiz davranışlarınıza yansısın

İnsanlar kendileri için bir şeyler yapılmasından ve kendilerine yardım edilmesinden hoşlanırlar. Bunun illaki büyük bir şey olmasına gerek yoktur, ufak detaylar bile karşınızdaki insanı mutlu etmeye yetecektir.
İlişkilerde de aynı durum geçerlidir. Partnerinizi sadece sevdiğinizi söylemiz çoğu zaman yeterli olmayabilir. Bazen “Seni Seviyorum” demek yerine “Sana yardım edebilirim” ya da “Senin için yapabileceğim bir şey var mı?” gibi cümleler karşınızdaki insanın duymak isteyebileceği şeyler olabilir bu da partnerinizin önemsendiğini hissetmesine neden olur.

2. Dokunun

Dokunmak sadece cinsellik ile sınırlı bir davranış değildir. Aynı zamanda sevdiğinizin elini tutma, öpme ve sarılmayı da gerektirir. Beden diliyle ilgili her şey gibi, dokunmak da bir iletişim şekli ve bir insanın bize dokunma şekli, söylediklerinden çok daha fazla anlam içerebiliyor.
Üstelik bu sadece duygusal değil, aynı zamanda fizyolojik olarak da kanıtlanmış bir durum: Şefkat, bağlanma gibi duygularla ilişkili oksitosin hormonunun salgılanması büyük ölçüde dokunmaya ve dokunulmaya bağlı.
Kendinizi bu konuda geliştirmek istiyorsanız, ufak adımlarla başlayabilirsiniz. Mesela bir arkadaşınızı her gördüğünüzde sarılabilirsiniz, partneriniz ile birlikteyken elini tutabilir, ayrılırken onu öpebilirsiniz. Bu davranışlar sizin için bir şey ifade etmeyebilir, ama karşınızdaki insan için çok şey ifade edecektir. İlişkilerinizi kuvvetlendirecektir.

3. Kaliteli zaman geçirin

Kaliteli zaman geçirmekten kastımız, birlikte Tv izlemek yada oturup konuşmadan akıllı telefonlarınızla ilgilenmeniz değil tabi ki. Gerçekten kaliteli zaman geçirmek istiyorsanız bu söylediklerimi kapatıp, partnerinizle iletişim kurmaya başlayabilirsiniz.
Sağlıklı bir ilişki için iletişim olmazsa olmazdır.Bu yüzden zamanınızı iş hayatınız ve kariyeriniz hakkında konuşarak, hayalleriniz veya beklentileriniz hakkında birlikte paylaşımlarda bulunarak geçirebilirsiniz. Birlikte düşünüp birlikte kararlar alabilmeniz her iki tarafı da daha değerli hissettirecektir.

4. Kelimelerin gücü

Bazı insanlar ilişkilerde söylenenlerin çok önemli olduğuna inanırlar. Siz de bu insanlardansanız, partnerinizden sevgi sözcükleri duymaya ihtiyacınız var demektir. Duyamadığınız zaman ise kendinizi üzgün hissetmeniz ise gayet doğal bir durumdur.
Sevdiğiniz kişiye söyleyeceğiniz bir kaç sevgi cümlesi onun size olan tüm davranışını değiştirebilir. Aynı zaman kendini iyi hissetmesini sağlayabilir. Bu yüzden kelimelerin gücüne inanın ve hiç bir zaman sevginizi söylemekten vazgeçmeyin.

5. Ona hediyeler alın

Hediye deyince akla illa maddi anlamda değeri yüksek şeyler gelmesin. Kendin elinizle hazırlayabileceğiniz herhangi bir şey de olabilir. Hediye vermek için illaki özel günleri seçmenize gerek yok, normal zamanlarda yapacağınız sürprizler ile partnerinizi mutlu etmeyi başarabilirsiniz. Böylelikle ne kadar düşünceli ve cömert olduğunuzu da hissettirmiş olacaksınız.
Şimdi sıra sizde!
Siz ilişkinizde mutlulu nasıl yakalıyorsunuz? Bahsettiğimiz tavsiyeler ile ilişkinize farklılık katabildiniz mi? Bu yazıya yorum yaparak bizimle deneyimlerinizi paylaşabilirsiniz.
Mutlu kalın.

DÜŞÜNCENİN İYİLEŞTİRİCİ GÜCÜ




İŞİNİZİ SEVİN   “Yaptığım her işten keyif alıyorum”
Belki kendinizi saplanmış hissettiğiniz bir iştesiniz; belki de, işinizden nefret ediyorsunuz ya da evinize para getirmek için yalnızca vakit geçirdiğinizin farkındasınız. Pekala, olumlu değişiklikler yaratmak üzere yapabileceğiniz şeyler kesinlikle var.Bu fikirler, saçma ya da basit gelebilir; ancak işe yaradıklarını biliyorum. Çalışma koşullarını iyi yönde değiştiren sayısız insan gördüm.
Bu durumu değiştirmek için kullanabileceğiniz en güçlü araç, sevgi ile kutsamanın gücüdür. Nerede çalışıyorsanız çalışın ya da o yere ilişkin ne hissediyorsanız hissedin, ORAYI SEVGİ İLE KUTSAYIN!
Bina, binadaki donanım, eğer var ise masanız, eğer var ise çalıştığınız tezgah, kullandığınız çeşitli makinalar, ürünler, müşteriler, birlikte çalıştığınız insanlar, kendisi ile çalıştığınız insanlar ve bu işle ilgili başka her şey. Bu harikalar yaratacaktır.
İşyerinde sorunlar yaşadığınız bir insan varsa,  durumu değiştirmek için şu olumlu ifadeyi kullanın: İŞYERİNDEKİ HERKESLE HARİKA BİR İLİŞKİM VAR, BUNA… DA DAHİL. O kişiyi her anımsadığınızda, bu olumlu ifadeyi tekrarlayın. Söz konusu durumun daha iyiye doğru nasıl değiştiğine şaşıracaksınız. Şu an hayal bile edemediğimiz bir çözüm gerçekleşebilir. Sözlerinizi sarf edin; ardından bırakın ki, Evren işleri idare edeceğini kavrasın.
Eğer yeni bir iş kazanmak istiyorsanız, şu an yaptığınız işinizi koşulsuz sevgiyle sevin ve şu olumlu ifadeyi ekleyin. BU İŞİ, BURADA OLMAKTAN MEMNUNİYET DUYACAK BİR SONRAKİ KİŞİ İÇİN SEVGİ İLE SERBEST BIRAKIYORUM. Bu iş, onu kazandığınız anda sizin için idealdi. O an için kendinize değer verme duygunuzun mükemmel bir yansımasıydı. Artık büyüdünüz ve daha iyi şeylere geçiyorsunuz. Artık sizin olumlu ifadeniz şu:
UZAKLARDA, TAM OLARAK BENİM SUNACAĞIM ŞEYLERİ ARAYAN İNSANLAR OLDUĞUNU BİLİYORUM. ARTIK TÜM YARATICI YETENEKLERİMİ VE HÜNERLERİMİ KULLANAN BİR İŞİ KABUL EDİYORUM. BU İŞ, DERİN ANLAMDA TATMİN EDİCİ VE HER  GÜN BU İŞE  GİTMEK BENİM İÇİN BİR KEYİF. BİNA AYDINLIK, CANLI, HAVADAR VE COŞKU DOLU. BULUNDUĞU YER HARİKA. İYİ PARA KAZANIYORUM VE BUNUN İÇİN GERÇEKTEN MİNNETTARIM.
Eğer şu an yaptığınız işten nefret ediyorsanız, bu nefret duygusunu beraberinizde götüreceksiniz. Yeni işiniz iyi olsa bile, kısa süre sonra o yeni işten de nefret ettiğinizi fark edeceksiniz. İçinizde hangi duygu varsa, onu yeni yerinize de götüreceksiniz. Eğer bir hoşnutsuzluk dünyasında yaşıyorsanız, nereye giderseniz  gidin, o karşınıza çıkacaktır. Hayatınızda olumlu sonuçlar görebilmeniz için, bilincinizi şu an değiştirmelisiniz. Ardından yeni işiniz hayatınıza girecek ve iyi olacaktır. Siz ise, onu takdir edecek ve ondan keyif alacaksınız.
Dolayısıyla eğer işinizden nefret ediyorsanız, sizin olumlu ifadeniz şu olacaktır: ÇALIŞTIĞIM İŞYERİNİ HER ZAMAN SEVERİM. EN İYİ İŞLERİ ALIRIM. HER ZAMAN TAKDİR EDİLİRİM. Bunu sürekli tekrarlayarak, kendiniz için yeni bir kişisel yasa yaratırsınız. Evren, size nezaketle yanıt verecektir. Hayat size iyi şeyleri sunmak için, her zaman en uygun kanalları seçecektir; eğer siz izin verirseniz.
SEVDİĞİNİZ ŞEYİ YAPIN
Eğer geçiminizi sağlamak için “çok çalışmanız” gerektiği inancı ile yetiştirildiyseniz, bu inancı terk etmenin zamanı geldi. Şu olumlu ifadeyi kullanın: ÇALIŞMAK, BENİM İÇİN KOLAY VE EĞLENCELİDİR ya da YAPTIĞIM HER İŞTEN ZEVK ALIRIM. Bilinç, değişikliği gerçekleştirene kadar, bu ifadeyi tekrarlamaya devam edin. Sevdiğiniz işi yaparak para kazanın. Para kazanmaktan keyif almaya hakkınız var. Sizin hayat karşısındaki sorumluluğunuz, hoşlanabileceğiniz etkinliklere katılmaktır. Hoşlanacağınız bir şeyi yapmanın yolunu bulurken, hayat size başarı ve refaha giden yolu gösterecektir. İş, bir oyun olmaya başladığında eğlenceli ve ödüllendiricidir. İşle ilgili olumsuz yaklaşımlar, vücutta toksin yaratır.
Eğer kovulduysanız, lütfen kötü duygularınızdan olabildiğince çabuk kurtulun; çünkü kötü duygular hayatınıza iyi şeyler getirmez. Şu olumlu ifadeyi, sıkça tekrarlayın: ÖNCEKİ PATRONUMU SEVGİ İLE BIRAKIYORUM. BUNUNLA BİRLİKTE GELECEK OLAN, YALNIZCA İYİLİKTİR. ARTIK BENİM İÇİN DAHA İYİ OLAN BİR ŞEYE GİDİYORUM. GÜVENDEYİM VE HER ŞEY YOLUNDA. Ardından, yeni bir iş kazanmak için olumlu ifadeler kullanın.
Kimi zaman hayallerimize çok yaklaştığımızda gerçekten istediğimiz şeye sahip olmaktan o kadar korkarız ki, kendimizi sabote etmeye başlarız. Bunu anlamak ne kadar güç olsa da, kendimizi korumak üzere attığımız yanlış bir adımda bunu yapıyoruz. Büyük bir hamlede bulunmak, ideal işi elde etmek, gerçekten iyi para kazanmak; çok korkutucu bir şey olabilir. Ya başarısız olursam? Ya insanlar benden hoşlanmazsa? Ya mutlu olamazsam.
Bu sorular, hayallerinizi gerçekleştirmekten fazlasıyla korkan parçanızı temsil eder. Kendiniz karşı son derece sevecen, sabırlı ve yumuşak olmanızın zamanı geldi. İçinizdeki çocuğun endişelerini giderin, onu sevin ve güvende hissetmesini sağlayın. Şu ifadeyi sıkça tekrarlamayı unutmayın: EVRENDE GÜVENDEYİM. TÜM HAYAT BENİ SEVİYOR VE DESTEKLİYOR.
DÜŞÜNCENİZ, MÜKEMMEL İŞİ YARATMANIZ İÇİN SİZE YARDIMCI OLABİLİR
Bir iş bulmanın zor olduğu düşüncesine saplanmayın. Bu, pek çok insan için geçerli olabilir ancak sizin için geçerli olmak zorunda değildir. İhtiyacınız olan, yalnızca bir iştir. Sahip olacağınız berrak bir bilinç, başarıya giden yolu sizin için açacaktır. Pek çok insan, korkuya inanır. Ekonomide bir değişiklik olduğunda kitleler, hemen tüm olumsuz görüşleri satın alır ve sürekli bundan bahsederek konunun üzerinde durur. Bilincinizde tuttuğunuz ve kabul ettiğiniz şey, sizin için gerçeklik olur.
İş yaşamında ya da ekonomide olumsuz eğilimler duyduğunuzda hemen şu olumlu ifadeyi tekrarlayın: BAZILARI İÇİN GEÇERLİ OLABİLİR, ANCAK BENİM İÇİN DEĞİL. NEREDE OLURSAM OLAYIM YA DA NE OLURSA OLSUN, HER ZAMAN BAŞARILI OLURUM. Siz düşündükçe ve konuştukça gelecekte yaşayacağınız şeyleri yaratıyorsunuz. Başarınızla ilgili konuşma biçiminiz konusunda çok dikkatli olun. Her zaman yoksul ve zengin düşünme seçeneklerine sahipsiniz. En azından önümüzdeki bir hafta boyunca para, iş, kariyer, ekonomi, tasarruf ve emeklilik konularında nasıl konuştuğunuza dikkat edin. Kendinizi dinleyin. Sözlerinizin şu an ya da gelecekte başarı yaratmadığını görün.
Yoksul düşünmeye etkide bulunabilecek diğer şey, her biçimiyle sahtekarlıktır. Pek çok insan, çalıştıkları ofisten raptiye ya da buna benzer diğer malzemeleri evlerine götürmenin normal ve doğal olduğunu düşünür. Hayattan ALDIKLARI her şeyin, Hayat tarafından sizden ALINDIĞINI unutur ya da fark etmez. Küçük şeyleri bile almak, Hayata sizin bunları kendiniz için satın alamadığınızı söylemektir ve Hayat sizin sınırlara saplanmanıza neden olur.
Siz hayattan aldığınızda, Hayat sizden her zaman daha fazlasını alır. Raptiyeleri aldığınızda, önemli bir telefon görüşmesini kaçırabilirsiniz. Para aldığınızda, bir ilişkiyi kaybedebilirsiniz. Son kez bilinçli olarak bir şeyi aldığımda (1976’da), bu bir posta puluydu, bana gönderilen 300 dolarlık bir çek postada kaybolmuştu. Bu durum bir ders almak için pahalı bir yöntemdi ancak uzun vadede çok işe yaradı. Dolayısıyla, eğer para sizin için önemli bir konuysa, akıntıyı nerede durdurabileceğinize bakın. Eğer iş yerinden bir grup malzeme aldıysanız, yerine geri koyun. Bunu yapana kadar, asla başarılı olamayacaksınız.
Hayat, kendisini idame etmek için gerekli olan her şeyi fazlasıyla sunar. Bu kavramı anladığımızda ve kendi inanç sistemimize kattığımızda, yaşamlarımızda daha büyük başarılar ve zenginlikler yaşayacağız.
Eğer yeni işinizin patronları, çalışma arkadaşları, çalışma alanı, binası ya da herhangi bir yönü ile ilgili endişe duyarsanız unutmayın ki, kariyeriniz hakkında kişisel yasalar yaratan sizsiniz. İnançlarınızı değiştirin ki, çalışma hayatınızı da değiştirebilesiniz.
Unutmayın ki, çalışma hayatınızın nasıl olmasını istediğinize karar veren, sizsiniz. Bunu başarmak için olumlu ifadeler yaratın. Ardından, bu olumlu ifadeleri sıkça tekrarlayın. İstediğiniz çalışma hayatına sahip OLABİLİRSİNİZ!
ÇALIŞMA HAYATINIZI GELİŞTİRMEK İÇİN OLUMLU İFADELER
HER ZAMAN, BANA SAYGI DUYAN VE İYİ ÜCRET VEREN İNSANLAR İÇİN ÇALIŞIRIM.
HR ZAMAN, HARİKA PATRONLARIM OLUR.
İŞ ARKADAŞLARIMLA KARŞILIKLI SAYGIYA DAYALI BRİ ATMOSFERDE İYİ GEÇİNİRİM.
HER ZAMAN, EN NAZİK MÜŞTERİLERİ ÇEKERİM VE ONLARA HİZMET ETMEK BİR KEYİFTİR.
İŞ YERİMDE BULUNMAK, BİR KEYİFTİR.
İŞ YERİMDE ÇEVREMİ SARAN GÜZELLİĞİ SEVİYORUM.
İŞE GELMEK BİR KEYİF, HOŞ VE GÜVENLİ BU ÇEVREYİ SEVİYORUM.
İSTEDİĞİM ZAMAN İŞ BULUYORUM.
HER ZAMAN İŞ YERİNDE YÜZDE YÜZDE PERFORMANSLA ÇALIŞIYORUM VE BU DURUM FAZLASIYLA TAKDİR EDİLİYOR.
PROMOSYONLARDAN KOLAYLIKLA YARARLANIYORUM.
GELİRİM, SÜREKLİ ARTIYOR.
İŞİM, BEKLENTİLERİMİN ÖTESİNDE GENİŞLİYOR.
İDARE EDEBİLECEĞİMDEN DAHA ÇOK İŞ ALIYORUM.
HERKES İÇİN YETERİNCE VAR, BENİM İÇİN DE.
ÇALIŞTIĞIM İŞ, TATMİNKAR VE MEMNUN EDİCİDİR.
İŞYERİMDE MUTLUYUM.
HARİKA BİR KARİYERİM VAR.
İŞ DÜNYASINDA GÜVENDEYİM
Aklımdaki düşüncelerin bütünüyle çalışma koşullarımın ilgili olduğunu biliyorum. Bu nedenle, düşüncelerimi bilinçli olarak seçiyorum. Düşüncelerim, destekleyici ve olumlu. Başarıyla ilgili düşünceleri seçiyorum, bu nedenle başarılıyım. Uyumlu düşünceleri seçiyorum, bu nedenle uyumlu bir atmosferdeyim. Sabah kalktığımda o gün yapılacak önemli işlerim olduğunun bilincini taşımayı seviyorum. Son derece zor ancak tatmin edici işlerim var. Yaptığım işi düşündüğümde, kalbim gururla atıyor. HER ZAMAN işim var, her zaman üretkenim. Hayat güzel. Gerçekten de öyle!
HAYAT BENİ SEVİYOR VE BEN GÜVENDEYİM
Hayatımdaki herkesi, erkek ya da kadın, bir sevgi çemberine alıyorum. Bu çembere arkadaşlarımı, sevdiklerimi, iş arkadaşlarımı ve geçmişimdeki herkesi ekliyorum. Herkesle karşılıklı saygı ve sevginin olduğu harika ve uyum dolu ilişkiler kurduğumu ifade ediyorum. Huzur, barış ve sevinç içerisinde yaşıyorum. Sevgi çemberimi tüm gezegeni içine alacak biçimde genişletiyorum ve bu sevgi misliyle bana geri geliyor. İçimde koşulsuz bir sevgi var ve bunu herkese dile getiriyorum. Duyduğum koşulsuz sevgi, beni de kapsıyor; çünkü sevilmeyi hak ettiğimi biliyorum. Kendimi seviyor ve takdir ediyorum. Gerçekten de öyle!
Louise L. Hay
Düşüncenin iyileştirici Gücü

Deepak Chopra – Karma Nedir?


Deepak Chopra – Karma Nedir?


karmaSoru “Karma Nedir?”
Bu çok sık sorulan bir soru ve bu sözcükle ilgili oldukça fazla yanlış anlaşılma var. Karma basitçe “Eylem” demek. Sözcüğün Sanskritçe kökeni bu. Ama tabi her eyleminde bir sonuçları oluyor. Dolayısıyla bilinçli seçimler yapmak Karma’nın gelecekteki sonuçlarını yaratabilmek için en verimli yöntem. Yani Karma, hem geleceği oluşturan bir şey, hem de geçmişin yankısı. Çünkü başta “gelecek” diye baktığımız, önce “şimdi”ye, sonra da “geçmiş”e dönüşür, geçmiş de “şimdiki an”ımızı, ardından geleceği tesis eder.
Karma ruhlarımızı şartlandırır. Ruhun şartlandırılması Karma’dır. Şartlandırma: hafıza, istek ve hayalgücü ile gerçekleşir. Yogik gelenekte bir çok insan için “Karma mahkumu” denir, çünkü refleksif olarak Karma, koşullu davranışı etkiler. Yani bizler, sürekli olarak insanların ve şartların tetiklediği ve öngörülebilir sonuçlar getiren koşullanmış reflekslerden oluşan bir bütün haline geliriz. Böylece aydınlanmanın amacı, Karma’nın prangalarını sonsuz özgürlüğe yönelik olarak kırmaktır. Bu Sanskritçe’de “Maksho” olarak adlandırılır. Dolayısıyla, “Karma yazgıyı mı yoksa özgür iradeyi mi ifade eder” diye sorulduğunda, cevap “her ikisi de” dir.
Eğer farkındalığınız yoksa, bilinçsizlik halinde iseniz, o zaman yazgısal bir evren içindesiniz demektir; ve eğer farkındalığınız varsa, farkındalık derecenize bağlı olarak yazgısallıktan kurtulursunuz, ve aydınlanma mertebesinde tamamıyle özgür olur, sonsuz olasılıklar alanında yaşarsınız. Karma bu şekilde tarif edilir. Öyleyse Karma özgürlüğümü ifade eder? Evet Karma özgürlüğün bir onayıdır. Çünkü geçmişteki durumlar mevcut anın şartlarını oluşturur; fakat mevcut an ile ne yaptığınız, farkındalık derecenize bağlıdır. Daha fazla farkındalık, Karma döngüsünden daha fazla çıkabilmek demektir. Ve bunu yapabilmek için, önce de belirtmiş olduğum o dört yolu takip etmeniz gerekir; olmak, sevmek, bilinçle yaratmak ve hizmet. Karma döngüsünden böyle kurtulursunuz. Yani Karma demek, “her eylemin bir sonucu vardır”. Ne kadar bilinçle seçim yaparsak o kadar tekamül edebildiğimiz bir gelecek yaratmış oluruz.
Deepak Chopra

İçinizdeki Yaratıcıyla Karşılaşmak – Neale Donald Walsch





Bedeninizin Kontrolünü Ele Almak


Sözcüklerin, yalnızca birer ses değil sizin fiziksel dünyanızdaki fiziksel gerçekler şekline gelmesi için benliğinizin dünyadaki fiziksel parçasına dikkat etmelisiniz.


Tanrı’yla birliğiniz, içinizdeki yaratıcıyla karşılaşmanız, fiziksel bedeninizi bilmenizle, fiziksel bedeninizi anlamanızla, fiziksel bedeninize saygı göstermenizle ve fiziksel bedeninizi size hizmet etmesi için bir araç olarak kullanmanızla başlar.


Bunu yapabilmek için, önce kendinizin fiziksel beden olmadığınızı anlamalısınız. Siz bedeninizi kontrol eden, bedeninizle yaşayan ve fiziksel dünyada bedeniniz yoluyla edimlerde bulunansınız. Ama siz bedenin kendisi değilsiniz.


Eğer bedeniniz olduğunuzu hayal edersiniz, yaşamı bedenin bir ifadesi olarak deneyimlersiniz. Beden değil ruhunuz olduğunuzu anladığınızda, yaşamı ruhun bir ifadesi olarak deneyimlersiniz. Kendi ruhunuzla Tanrı’nın ruhunun bir olduğunu anladığınızda, yaşamı bir ruhun bir ifadesi olarak deneyimlersiniz.


Bu her şeyi değiştirecektir.


Bedeninizi bilmek, bedeninizi anlamak, bedeninizi en görkemli şekliyle deneyimlemek için, bedeninizle iyi bir ilişki kurmaya çalışın. Bedeninizi sevin, ona bakın, onu dinleyin. Bedeniniz size neyin doğru olduğunu söyleyecektir.


Doğrunun şu anda öyle olan şey olduğunu anımsayın; bu her bedenin bildiği bir şeydir. Onun için, bedeninizin size söylediklerini dinleyin. Nasıl dinleyeceğinizi anlayın. Bedeninizin size gösterdiklerine bakın. Nasıl bakacağınızı anımsayın.


Başka insanların beden dillerini gözlemlemeyin, kendinizinkini gözlemleyin.


Sağlık bedeniniz, zihniniz ve ruhunuz arasındaki bir anlaşmanın bildirisidir. Sağlıklı olmadığınızda, hangi parçalarınızın anlaşmazlık içine düştüğünü görmeye çalışın. Belki de bedeninizi dinlendirmenin zamanı gelmiştir, ama zihniniz bunu nasıl yapacağını bilmiyordur. Belki de zihniniz olumsuz, öfkeli düşüncelerle ya da yarınla ilgili endişelerle doludur ve bedeniniz gevşeyemiyordur.


Bedeniniz size gerçeği gösterecektir. Yanlızca onu izlemeniz yeter. Onun size gösterdiği şeyin farkına varın, onun söylediklerini dinleyin.


Bedeninize saygı gösterin. Onun biçimine dikkat edin. Bedeniniz sahip olduğunuz en önemli fiziksel araçtır. Bedeniniz görkemli bir araç, olağanüstü bir alettir. Siz onu çok kötü kullanabilirsiniz, ama bedeniniz size elinden gelen en iyi hizmeti vermeyi sürdürür. Neden bedeninizin verimliliğini azaltasınız ki? Neden onun sistemlerini kötü kullanasınız ki?


Aynı size zihninizi sakinleştirip Benimle Birliği deneyimlemeniz için her gün meditasyon yapmanızı söylediğim gibi, şimdi size her gün egzersiz yapmanızı söylüyorum.


Egzersiz bedenin meditasyonudur.


Egzersiz de sizin Yaşamın tümüyle birlik hissetmenize yardım eder. Kendinizi hiçbir zaman egzersiz yaptığınızdaki gibi canlı ve Yaşamın bir parçası olarak hissetmezsiniz. Bedenin hareketi size doğal bir neşe verir.


Bu neşe hissi sizin Yaratıcıyla birleşmenizi sağlar. Bedeniniz sağlıklı ve Yaşamla uyum içinde olduğunda, Yaratıcıya bağlanmış olursunuz.


Yaratıcıya yakın olursunuz.


Bedeniniz yalnızca bir enerji sistemidir. Yaşam olan enerji bedeninizin içinden akar. Bu enerjiyi yönlendirebilirsiniz. Onu kontrol edebilirsiniz.


Bu enerjiye birçok isim verilmiştir. Bazıları ona chi der. Bazı dillerde ise buna ki denir. Başka adları da vardır. Hepsi aynı şeydir.


Bu enerjiyi nasıl hissedeceğinizi, onun latifliğini, gücünü anımsadığınızda, onu nasıl kontrol edeceğinizi, nasıl yönlendireceğinizi de anımsayacaksınız. Bunu yapmanıza yardımcı olabilecek Ustalar vardır. Bu Ustalar birçok alandan, birçok kültürden ve birçok gelenekten gelirler.


Bunu kendi başınıza da yapabilirsiniz, bunun için tek gerek duyacağınız şey içsel kararlılığınızdır. Ama eğer bir Ustanın, öğretmenin ya da guru’nun size rehberlik etmesini isterseniz, gerçek bir Ustayı nasıl tanıyacağınızı bilmek önemlidir.


Bir Ustayı size Tanrı’yla nasıl ilişkiye geçeceğinizi, Tanrı’yla nasıl buluşacağınızı öğretme biçiminden tanıyabilirsiniz.


Eğer size bağırıp çağırıyorlarsa, Tanrı’yı kendi dışınızda -kendi gerçeklerinde, kendi kitaplarında, kendi yollarında, kendi yerlerinde- bulmayı öğütlüyorsa, sizi bununla kandırmaya çalışıyorlarsa, dikkatli olun. Bunun bir yanılsama olduğunu anımsayın.


Eğer Ustalar sizi sakince içinizdeki Tanrı’yı bulmaya çağırıyorlarsa, eğer size sizinle Benim Bir olduğumuzu -ve onların gerçeklerine, onların kitaplarına, onların yollarına, onların yerlerine gereksiminiz olmadığını- söylüyorlarsa, o zaman bir Usta bulmuşsunuz demektir, çünkü kendi içinizdeki Ustaya ulaşmışsınızdır.


Bunu hangi yoldan, hangi programla yaparsanız yapın, fiziksel bedeninizi, yapmakta olduğunuz şey her neyse onda sizi en etkili biçimde destekleyebilmesi için sağlıklı tutun.


Bunu Kim Olduğunuzla ilgili en büyük hayallerinizin en büyük şeklini ifade etmek ve deneyimlemek için yapmak istediğini bilin. Eğer onu bilinç düzeyinde deneyimlemezseniz, eğer bu size yapmaya çalıştığınız şeymiş gibi gelmiyorsa, o zaman burada gönderdiğim iletişimdeki hiçbir şey size uymayacaktır. Bunların çok azı sizin için bir anlam taşıyacaktır.


Eğer bilinç düzeyinde, bunun sizin yaşama yapmak için geldiğiniz şey olduğunun farkındaysanız, bu iletişimi okumak size kendi kendinize konuşmakmış gibi gelecek.


Ki şu anda yaptığınız şey de zaten bu.


Onun için size bedeninize egzersiz yaptırmanızın önerilmesinde şaşıracak bir şey yok. Beslenme biçiminiz de istediklerinizi yerine getirmenizde size yardımcı olur. Eğer bedeninizi dinlerseniz, daha bir yiyeceğe yaklaşırken onun size yararlı olup olmadığını, hangi besinleri seçeceğinizi kesinlikle bileceksiniz.


Bunu yalnızca elinizi yiyeceğin üzerinde yavaşça hareket ettirerek bilebilirsiniz. Bedeniniz, o yiyeceğin sizin bedeniniz ve ruhunuzla ilgili içteki istencinizle uyum içinde olup olmadığını derhal bilecektir. Titreşimi hissedebileceksiniz. Beslenme üzerine kitaplar okumanıza, kurslara gitmenize, başkalarına danışmanıza ya da onların öğütlerini dinlemenize gerek yok. Yalnızca kendi bedeninizi dinlemeniz ve sonra onun verdiği öğüte uymanız yeterlidir.


Duygularınızın Kontrolünü Ele Almak


Bedeninize daha fazla dikkat etmeye başladıktan sonra, sizi içinizdeki yaratıcıyla karşılaşarak Tanrı’yla birleşmeye götüren bir sonraki adım, duygularınızın kontrolünü ele almaktır. Bunun için yalnızca duyguların ne olduğunu anlamanız yeterlidir. Duygu yalnızca hareket eden enerjidir.


Bu enerjiyi alıp onu hızlandırabilirsiniz ya da yavaşlatabilirsiniz.


Bu enerjiyi yavaşlattığınızda -yani onu en alt düzeye getirdiğinizde- olumsuz bir duygu yaratırsınız. Onu hızlandırdığınızda -yani onu en üst düzeye getirdiğinizde- olumlu bir duygu yaratırsınız.


Fiziksel bedeninizle sizi neşelendirip canlandıran egzersizler yapmak enerjinizi hızlandırmanın, yani arttırmanın bir yoludur. Kelimenin gerçek anlamında bu ki enerjisinin titreşimini arttırmış olursunuz ve bu enerji sizin ifade ettiğiniz olumlu bir duyguya dönüşür.


Meditasyon her zaman bedeninizde bulunan Yaşam enerjisini arttırmanın bir başka yoludur.


Egzersizle meditasyonun birleşmesi çok güçlü bir etki yaratır. Bu ikisi sizin ruhsal çalışmanızın bir parçası şekline geldiğinde, son derece büyük gelişmeler yapma olanağı yaratırsınız.


Egzersizle meditasyonu kullanmak size hem bedeninizi hem de duygularınızı kontrol edebileceğinizi ve böylece onları istediğiniz gibi deneyimleyebileceğinizi anımsatır. Bunu anımsamak birçokları için gerçekten de şaşırtıcı bir deneyimdir.


Duygular sizin seçtiğiniz deneyimlerdir, sizin maruz kaldığınız deneyimler değil. Bu, çoğu kişinin anlamadığı bir şeydir.


Fiziksel yaşamınızın dıştaki durumunun sizin içteki ruhsal yaşamınızla bir ilgisi olması gerekmez. Istırap duymamanız için acı çekmiyor olmanız gerekmez. Yaşamınızda huzur olması için zihninizi meşgul eden hiçbir sorunun olmaması gerekmez.


Aslında, gerçek Ustalar sorunlar ve çatışmalar karşısında huzuru deneyimlerler, bu sorunlardan ve çatışmalardan kaçmanın bir yolunu bulduklarından değil.


Bu iç huzuru tüm varlıkların aradığı bir şeydir, çünkü bu tüm varlıkların özünde yatan şeydir. Siz her zaman Gerçekte Kim Olduğunuzun deneyimini arayacaksınız.


Yalnızca bedeniniz olmadığınızı ve gördüğünüz hiçbir şeyin gerçek olmadığını anlayarak dıştaki herhangi bir durum karşısında bu iç huzuruna ulaşabilirsiniz.


Size daha önce birçok kez söyledim ve yine söyleyeceğim: Yaşamın tümü bir armağandır ve tümü mükemmeldir -siz olarak ve sizin içinizden, mükemmelliğin kendisinin mükemmel ifadesi için mükemmel fırsatı yaratmak için bir araçtır.


Bunu anladığınızda, sürekli bir takdir etme durumunda kalırsınız. Bu sizin gelişmekte olduğunuz anlamına gelir. Gelişme takdirin anlamıdır. Bir şey takdir duyduğunda, olduğundan daha fazlası olur.


Sizin herhangi bir durum karşısında duygularınızı seçme ve böylelikle kontrol etme yeteneğiniz olduğu doğrudur, bunu bir durumla karşılaşmadan önce yapabileceğiniz de doğrudur.


Yani yaşamınızda olmasını beklediğiniz herhangi bir duruma tepki olarak enerjinizi nasıl harekete geçireceğinize -duygunuzun ne olacağına- önceden karar verebilirsiniz.


Siz bu ustalık düzeyine ulaştığınızda, bu seçimlerin aynısını beklemediğiniz bir durum karşısında da yapabileceksiniz.


Bu yolla yaşamınızın dıştaki yanılsamalarıyla çatışma içinde olmak yerine onlarla uyum içinde olmak için Kim Olduğunuza karar vermiş olursunuz.


Fiziksel bedeninize nasıl bakacağınızı ve duygularınızı nasıl kontrol edeceğinizi öğrendikten sonra, içinizdeki Yaratıcıyla buluşmak için atacağınız bir sonraki adım için hazırsınız.


Kendi İsteğiyle Yapma Yetisini Geliştirmek


Şimdi yolu açtınız, kendi isteğinizle yapmaya başlamanız için tek gereken şey içinizdeki yaratıcıyla buluşmak, Tanrı’yla birliği deneyimlemektir.


Bu sizin fiziksel olarak, zihinsel olarak -ya da her ikisiyle birlikte- yaşayabileceğiniz bir deneyim olabilir. Neşeyle gözyaşı dökebilirsiniz, heyecandan titreyebilirsiniz ya da esrimeyle sallanabilirsiniz. Ya da bir gün yalnızca, sessizce artık biliyor olduğunuzun farkına varabilirsiniz.


Yanılsamayı ve Gerçekliği biliyorsunuz.


Benliğinizi ve Tanrı’yı biliyorsunuz.


Birliği ve Birliğin bireyselleşmesini anlıyorsunuz.


Hepsini anlıyorsunuz.


Bu bilme deneyimi sizinle kalabilir ya da gelip gidebilir. Eğer sizinle kalırsa kendinizi yüceltilmiş hissetmeyin ve eğer giderse düş kırıklığına uğramayın. Yalnızca öyle olan şeyin farkına varın ve bir sonra neyi deneyimlemek istediğinizi seçin.


Ustaların bile bazı durumlarda ustalıklarını deneyimlememeyi seçtikleri bilinen bir şeydir; bunu bazen ustalıklarına yeniden uyanmanın sevincini yaşamak için, bazen de başkalarını uyandırmak için yaparlar. Sizin yargılarda bulunarak, “onlar eğer gerçekten Usta olsalardı böyle olmazdı” diye düşündüğünüz şeylerin Ustaların başına gelmesinin nedeni budur.


Bu nedenle, ne yargılayın ne de kınayın. Çünkü kendi Ustanızla bugün karşılaşabilirsiniz; Ustanız yalnızca bir dağın tepesindeki guru değil, sokaktaki evsiz kadın ya da parktaki soyguncu olabilir. Aslında, Ustalar nadiren dağın tepesindeki guru’lardır. Bir Usta olarak görünen Usta’nın çok az kişi farkına varır ve böyle Ustalara çoğunlukla kötü davranılır. Ama aranızda bulunan, sizden biri gibi görünen bir Usta, çoğu kez en büyük etkiyi yapan Ustadır.


Onun için dikkatli olun, çünkü Ustanızın ne zaman geleceğini bilmiyorsunuz. Ustanız size sizin bir suçlu dediğiniz kişi olarak bile gelebilir, toplumunuzdaki en kutsal yasalara ve alışkanlıklara uymayabilir ve bunun için çarmıha gerilebilir.


Ama bu kötü sonuçtan sonra onun söylediği her sözcüğü anımsamak istersiniz.


Gerçeklere uyanırken, işe kendinizi Gerçekte Olduğunuz Kişi olarak görerek, sahip olduğunuz her şey ve olduğunuz her şey için kendinizi takdir ederek başlayın. Ve zarafetle dolu bu anda şimdiye kadar olmuş olduğunuzdan ya da olmayı düşlediğinizden daha fazlasını seçerek; erişebildiğinizden daha ötesine erişmeyi seçerek; hiçbir şeyin erişilemez olmadığını anımsamayı seçerek başlayın.


Kendinizi dünyayı gerçekten de aydınlatacak ışık olarak görün. Kendinizin o ışık olduğunu söyleyin. Bunu kalbinize duyurun, sonra kalbinizle herkese duyurun. Bunu sözlerinizle değil edinimlerinizle yapın. Dünyanızı sevgiyle doldurun.


Herkesin beklemekte olduğu kurtarıcının, yaşamlarına dokunduğunuz herkesi, ne kadar harika birisi olduklarını ve Tanrı’yla sonsuz birliklerinin görkemini inkar eden herhangi bir düşünceden kurtarmaya gelen kurtarıcının kendiniz olduğunu bilin.


Odaya odayı iyileştirmek için geldiğini bilin. Mekana mekanı iyileştirmek için geldiğinizi bilin. Burada olmanız için başka hiçbir neden yok. Çünkü siz sevgisiniz ve her zaman da sevgiydiniz. Sevgi her zaman olan, olmuş olan ve olacak olandır.


Her şey sevgiyle olsun.


Tanrı ile Birlik


Neale Donald Walsch

Affedebilirim, fakat unutmam demek ?


Affedebilirim, fakat unutmam demek, affetmeyeceğim demenin başka bir şeklidir


Nefreti aşmanın tek yolu var: Affetmek. 
Başkalarını affettiğimizde biz özgürleşiriz. Nefret yaşamdan zevk almamızı, insanların güzel yanlarını görmemizi engeller.

Hiç kimse saf iyi ya da saf kötü değildir.Salt kötülükleri görmek bir süre sonra şüphe, depresyon ve umutsuzluk denizinde boğar insanı. Nefret dolu bir yaşam, mutsuz bir yaşamdır.
Affetmek insanı derinleştirir. Affetmek için, insanın ruhsal ve zihinsel olarak kendisini hazır hissetmesi gerekir. Çünkü affetmek bir seçimdir.
Kimsenin zorlamasıyla affetmek mümkün değildir.
Affetmek bir süreçtir. Birdenbire affedişler bile bir sürecin ürünüdür.
Affetmeyiseçtiğinizde kimse size borçlanmayacaktır. Yani koşullu affetme yoktur.Diğer insanın da sizi affetmesini, değişmesini veya sizin istediğiniz gibi olmasını beklemeyin.
Affetmek bir seçimdir. Amacı sizin rahatlamanızdır, sizin özgürleşmenizdir.
Nefret duyduğunuz kişinin yaşıyor ya da ölmüş olması sizin affetme sürecinde duyduğunuz acıların yoğunluğunda bir farklılık oluşturmayacaktır.O acılar sizin acılarınız.
Affetmek kolay değildir.Fakat özgürleşmek için gereklidir.
Çoğu insan affetmenin nefret ettiği kişiyi suçsuz ya da haklı bulduğu anlamına geleceğini sanır.
Oysa affetmek, geçmişteki anıların boyunduruğundan kurtulmak, yaşamımızı kontrolü altında tutmasına son vermek demektir.
  • Affetmek, o kişiyi sevmek değil.
  • Affetmek, o kişiyle konuşmak zorunda olmak değil.
  • Affetmek, o kişiyle ilişkiyi sürdürmek değil.
  • Affetmek, o kişinin beklentileri doğrultusunda davranmak değil.
  • Affetmek, o kişiyi kucaklamak değil.
  • Affetmek, o kişiyi suçsuz bulmak değil.
  • Affetmek, o kişiyi hakli bulmak değil.
  • Affetmek, o kişinin verdiği zararları telafi etmek için çaba göstermemek değil.
  • Affetmek kırgınlığın, kızgınlığın, nefretin hapishanesinden özgürlüğe çıkmaktır.
Affetmek artık acıyı hissetmemektir. Yapılanları zihinsel olarak unutmak zaten mümkün değildir.
“Duygusal unutma” affetmenin diğer adıdır.
İşte Bu yüzden AFFEDİN….
Kim diyebilir ki, ben bu dünyada, kimseyi kırmadım ve kırılmadım?
Birilerine kızıp, öfke duyup, darılıp, küstük belki de. İçimizde bunca yoğun duygudan sonra, öfke, kin, intikam alma gibi olumsuz duygular gelişti. İşte bütün bu olumsuz duygular bizi yaşadığımız anın zevkini çıkartmaktan, mutlu bir yaşantı sürmekten, sözün kısası daha kaliteli bir yaşam için ileriye doğru bir adım atmaya engel olurlar.
Affetmek olan biteni geride bırakmak, öfkeyi, yenip kin beslemeğe son vermek demektir.
Haklı olduğunuz konuda hissettiğiniz hıncın, kızgınlığın, cezalandırma arzularının yenilip, bunun üstüne zafer kazanarak, artık o kişiye öfke duymamaktır. Bu bir erdemdir. Öfke bizim hayatı mutlu bir şekilde yaşamaktan alı koyar.
Affetmek, bir hatayı, yapılmış bir hakareti ya da hareketi ortadan kaldırmaz. Geçmişte yaşadığımız deneyimleri unutmamıza neden olmaz, bu deneyimler ilerde bizim aynı hatalara düşmemize engel olan, acı ama güzel derslerdir.Affederek bizi üzen, öfkemizin dev dalgalar gibi büyümesine sebep olan kişinin, davranışlarını onaylamak değildir. Yapılmış olanların kabul edilebilir ya da önemsiz olduğu anlamını da içermez. Hele bir fedakârlık hiç değildir. Eğer bizi üzen, inciten kişiye, bir maske takarak sanki bir şey yokmuşçasına ya da tepkisiz kalarak davranıyorsak ve ilişkimizi devam ettiriyorsak, bu gerçek anlamda bir af ediş olmadığı gibi, kişinin kendine olan dürüstlüğüne de engel teşkil etmektedir.
Burada gerçek duygularımızı geçici bir süre için örtmüş oluruz. Hayattan artık zevk almıyoruzdur çünkü sahte duygular sergilemekteyizdir. Kızgınlığımız onun en zayıf anında ortaya çıkabilir ve öç alabilmek için acımasız davranışlar sergileyebiliriz.
Birisini affetmek, bizi üzen kişinin borcunu iptal etmektir. Eğer birini af etmeyi ret ediyorsak bu hala o kişiden bir beklentimiz olduğunu, bir şeyler istediğimizi gösterir, bu bir öfkeden sonra almak istediğiniz bir intikam dahi olsa, bizi sonsuza dek ona bağlı kılar. En iyisi, yapacak bir şeyleri olmayan, buna gücü yetmeyen bu kişileri af etmektir.
Bu sizin asla gerçekleşmeyecek olan beklentilerinizi ortadan kaldırarak içinizi yakan, çekmekte olduğunuz acının da sona ermesi anlamına gelmektedir. Gerçek gücümüzü geri kazanmak, hatalarımızdan pay almaktır.
Ancak gerçekten güçlü insanlar af edebilir, bu cesurların işidir. Sahte ya da suni bir af ediş ise korkakların, çıkarcıların işidir. Sakladığımız kızgınlık duygusunun bir süre sonra engellenemeyerek ortaya çıkmasına ve bunun sonucunda da bizim mutsuz, saldırgan biri olmamıza sonuçta yalnızlığımıza neden olur.
Sizi üzen bu insanları bırakın gitsin. Sonsuza kadar aklınızdan çıkartın, unutun. Bağışlayın ve onunla olan tüm bağlarınızı koparın, onu serbest bırakarak, ne kadar özgür ve mutlu olduğunuzu görün. Şimdi o pencereden yeniden bakın dışarısı ne kadar temiz ve berrak görünüyor, işte artık tam manası ile özgürsünüz. Şimdi bu anın keyfini çıkarın ve zamanı doya, doya yaşamaya başlayın.