Booking.com

Dünyanın en büyük jürisidir; Elalem.



Dünyanın en büyük jürisidir; Elalem.

Her şeye yorum yaparlar,

Her şeye karışırlar,

Her şeye dedikodu karıştırırlar.

Kim bu bilinmeyen örgüt?

Kim mi?

Sensin.

Elalem senin zihninin tam içinde.

Neden mi?

Onlara malzeme veren sen,

Hayatını vitrine koyan sen,

Sürekli fikir alan sen,

Sürekli onaylanmayı bekleyen sen,

Yalnız kalma, sevilmeme korkusu ile onlara sürekli yaranmaya çalışan yine sen,

Müdahale ettiklerinde sınır çizemeyen,

Kararlarına karıştıklarında kafası karışan,

Sana küstüklerinde paniğe kapılan da sen.

Sürekli iyi görünmeye,

Mükemmel olmaya,

Onların ne düşündüğünü yakalamaya çalışan da sen..

Peki elalemin hiç mi suçu yok diyeceksin?

Var tabi ama onlar izin verip,sınırları açanlara bulaşır.

Onların dediklerini kim ciddiye alıyorsa,


Kimi yönledirebiliyorlarsa,

Kime istediklerini yaptırabiliyorlarsa işte orada ortaya çıkıyorlar.

Neden dahil ediyoruz yaşamımıza ?

Elalemin bizdeki karşılığı, onaylanma ihtiyacımız ve öz değerliliğimiz ile ilgili.

Onaylanma ihtiyacının altında ise ; müdahaleci ve eleştirel ebeveyn ile büyüme, mükemmeliyetçilik, dışa bağımlı değer ve mutluluk ile ilgilidir.

Bunların sonucunda ise yalnızlık korkusu ve bağımlılık geliştirme oluşmaktadır. Aslında el alem kontrolüne girme bir nevi el aleme bağımlılık geliştirmektir.

Gitmek isteyip gidememek, onlarla yapamayıp onlarsız da yapamamak gibi.

Kişi kendi yaşamını doldurdukça, kendi kararlarını aldıkça, ayrıca sorumluluğu üstlendikçe daha güçlü, daha kararlı ve daha net sınır çizebilen biri olmaktadır.

Müdahaleye alışmış, onay arayan, ebeveyni tarafından sürekli toplumun beklentisine göre yaşaması öğretilen, başkasını mutlu ederek mutlu olmaya çalışanlarda elalem kronik bir döngüdür.

Yani elalem çevremizde olup, zihnimizde sürdürdüğümüz yaşamımıza dahil ettiğimiz bir algı aslında.

Onların onayıyla beslenmekten vazgeçersen,onların sorunlarından sıyrılırsan,memnun edip değerli hissetme denklemini değiştirirsen,daha güçlü bir sınır çizebilir hatta ilişkini de sürdürebilirsin.

Onlara olan onay bağımlığını minimize edersen,kendi duygularını,öz kararlarını keşfetmeye başlarsın.

Hata yapma korkusuyla sürekli onaylatmaktan da yavaşça uzaklaş.

Sana onay verenler,senden daha güçlü ve mutlu değillerdir zaten. Olsalar neden başkasının hayatına müdahale etsinler ki?

Eleştiriye gelememe yönünü de fark et.

Bırak eleştirsinler.

Yanlışın varsa düzelt. Kendinden eminsen dik dur.

Ya kabullenirler ya da araya mesafe girer.

Her ikisi de sağlıklı..


SERHAT YABANCI

Aile-Evlilik-İlişki Danışmanı

Zaman ve Süreç Deneyiminiz Değişiyor



Bugünlerde sırf konsantrasyonumuzu korumak bile kabusa dönüşen bir iş olabilir! Bilgi Çağı’ndan çıkıp Sezgi Çağı’na giriyoruz ki, bu da gerçeği algılama biçimimizde önemli bir değişimden çok daha fazlasını getiriyor. İlk olarak dünyanın çok hızlı hareket ettiğini ve sizin daha fazla kendinizi zorlayarak ve hızlanarak dünyanın bu hızına yetişmeniz gerektiğini hissedebilirsiniz. Bir işi bitirdiğinizde on tane daha görevin sizi bekliyor olduğunu bilmek, başarılarınıza veya yaratıcılığınızı kullanarak yaptığınız işlere sevinecek zaman bulamamanıza neden olur. “Yapılacaklar” listeniz yakın gelecekteki birçok şey ile dolup taşmıştır. “Eski iyi günlerde” her şeyin ne kadar da sakin ve güzel olduğunu düşünmekten kendinizi alamazsınız. Zihniniz dinlenmek için geçmişe ve planlarınızı koordine edebilmek için geleceğe gider. Çok nadiren şimdiki zamanı yakalar ve anı yaşarsınız. Bu nedenle kendinizi baskı altında hisseder, kendi frekansınızı yakalayamaz ve sınırsız enerji rezervinizden faydalanamazsınız. Kendinizi sık sık bitkin ve tükenmiş hissedebilirsiniz. Algının eski yolunda, zaman ve süreçlere ilişkin deneyimleriniz bir görecelilik fonksiyonu yaratır; geçmişi bugüne ve bugünü geleceğe kıyaslar.

Sezgi Çağı’nda ise bunun tam tersi yaşanır -geçmiş ve gelecek genişlemiş bir şimdiki zaman tarafından yutulur ve böylece ortada görecelik ya da kıyaslanacak herhangi bir şey kalmaz. Sadece ihtiyacınız olan her şeyi barındıran daha büyük bir varlık ve dikkate doğru sizi yönelten sonsuz bir şimdiki zaman vardır. Her şey anın içindeyken ve şu an gerçekleşirken enerji ışık hızında hareket eder. Şimdiki zaman ve gelecek hareket ve sonuçları arasında hayal ettiğiniz boşluğu dolduran duraklama zamanı ortadan kaybolur. Böylece bir sorunu çözerken, kararlar alırken veya hedefler belirlerken eğer özellikle sürece dahil olan insanlar konuyu tamamen anlamış ise ve gerekli mantıksal süreç sağlanmış ise çok daha kısa zamanda sonuç alınabilir. Bir kez şimdiki zaman’ı yaşadığınızda, kendi frekansınızı oturtabilirsiniz ve yaşamınız sakinleşerek zaman neredeyse sonsuz bir hale gelir.

Kişisel gerçekliğiniz ile yüksek vizyonunuz arasında bilinçli olarak salınarak, zaman çizelgesi ve trendler hakkında doğal bir duyu geliştirebilirsiniz. Daha kapsamlı düşünen, potansiyelleri önceden fark eden ve daha fazla değişken arasındaki iç bağlantıların daha fazla farkında biri olabilirsiniz. Bir yolun diğerlerine göre önceliği olabileceğini sezebilirsiniz. Yeteneklerinizle sürece olan etkinizden mutluluk duyabilir ve dalgalanmaları, hızlanma ve yavaşlamaları yönlendirmenizden keyif alabilirsiniz.

Zaman çizelgesi, yaşayan ve kapsayan herkesin ihtiyaçlarını özgün ve değişken bir şekilde yansıtan bir olgudur.

ŞUNU DENEYİN!

Zaman Çizelgesinin Yolunu Hissedin

1. Sorumluluğunu alıp üstleneceğiniz bir proje veya süreç düşünün. Bu bir gezi, yeni bir ürün gelişimi veya hangi üniversiteye gideceğinize karar vermek gibi bir süreç olabilir. Kendi içsel merkezi frekansınıza gidin ve tüm süreci yüzeye çıkarın, ilk anından en son ulaşacağı gerçekliğe kadar kendinizle birlikte süreci boşluğa yayın. Bir yanınız artık olacakları çoktan gördü ve tecrübe etti bile, gevşeyin.

2. Sürecin enerjisini hissedin ve bedeninizin olayların akışına göre doğruluk ve endişe sinyallerini yaymasına izin verin. Tüm işlemin içinden geçerek, olabilecek her ihtimal, her noktayı tecrübe ediyorsunuz. Nerede yavaşlayıp nerede hızlanacağınızı, diğer insanların dahil olabileceği yerleri ve iş akışının nerede duraksayacağını izleyin ve test edin.

3. Zaman çizelgesi çizin, bir kağıda bir nehri resmeder gibi. Genişlemeleri, daralmaları, artış ve azalış ile hızlanabileceği yerleri ekleyin. Farklı hareket ve eylemlerin, enerjilerin farklarını belirtin. Akışın değişimine etki edebilecek şeyleri hissetmeye çalışın ve isimlendirin. “Tartışma”, “kayıp”, “pozitif enerji”, “senkronizasyon”, “iyi şans” gibi etiketler kullanın.

4. Güncelleyin, tekrar tecrübe edin, nasıl gelişmesini istediğinize göre zaman çizelgenizi tekrar tekrar yapılandırın.

SORUNLARI MEYDANA GELMEDEN FARK EDEBİLİRSİNİZ

Zihniniz durağanlık ve tanımlamalardan hoşlandığı için enerji akışındaki değişimlerin erken sinyalleri görmezden gelmek kolaydır. Düşünmenin eski yolunda buna “sorun çıkarmak” diyorduk. Bilinçli hisleri kullanarak ve görünebilirlik eşiğinde daha tetikte olarak problemleri önceden sezebilirsiniz. Hislerinize kulak verirseniz, çalışanlarınızın davranışlarına ve çevresel etmenlere dikkat ederek takip edebilirsiniz, yaklaşan olayları isabetli bir şekilde etkileyecek eylemleri önceden fark edebilirsiniz. Hayatın ve sürecin bozulmaya bağladığını, tıkanmaya ve sıkışmaları görebilirsiniz.

Yaklaşan olayların gölgeleri kendilerinden önce gelir.

Çevrenizde veya kendinizde bir enerji sorunu olduğunu düşündüğünüz, mutluluğunuzun azaldığını veya sağlığınızın bozulduğunu hissettiğinizde ve aynı miktardaki çabalarınız artık aynı verim ve sonuçları vermemeye başladığında yapmanız gereken; değişmektir!

ŞUNU DENEYİN

DEMLENEN DEĞİŞİMİ NASIL SEZERSİNİZ?

1. Dertler ve sorunlarla karşılaştığınız bir dönemi hatırlayın. Erken uyarı sinyalleri var mıydı? Eğer daha duyarlı olsaydınız, süreçte bir yön değişimi olduğunu fark edebilir miydiniz? Sorunlar yüzeye çıkmadan önce bedeninizde ve çevrenizde neler hissediyordunuz? Eğer gerçekleşmeye çalışan olayları fark edebilseydiniz nasıl tepkiler gösterebilirdiniz?
Bir sorunu fark etmek için hangi duyularınızı kullanırsınız? Bunlar vücudunuzda nereye kaydoluyor?
Bir olayın sorun haline dönüşeceğini nasıl bilebilirsiniz?
Bir problemin şu an var olduğunu veya potansiyelini, bu değişim sürecinin ne kadar sürede gerçekleşeceğini nasıl bilebilirsiniz?
“Tam doğru” bir çözüm sizi nasıl hissettirir?

2. Bugünden başlamak üzere enerji bozulmalarını ve sürecin tıkandığı anları hissetmek, vizyonunuzu kontrol etme zamanının geldiğini anlamak, ne zaman ne şekilde hareket etmeniz gerektiği ve tam bir perspektif geliştirmek için daha çok bilgiye ihtiyaç duyup duymadığınızı anlamak için pratik yapabilirsiniz.

KISACA…Titreşimsel sorun çözme ve planlamada sorunları, ruhunuza ve kaderinize tecrübe katmak adına bir duruma yönlendirilmiş sorular olarak görürsünüz. Sorunu çözmek sağlıklı bir enerji akışını tekrar düzenlemek adına ne yapılması gerektiğini görmek ve yeni bir yol bulmak için enerjinizi hareket ettirmek demektir. Kaderini bulmak, bireyler için hayattaki en büyük çözümü sağlar, çünkü ruhunuzun yaşadığı gibi yaşadığınızda, birlikteliği tecrübe eder, gelecek sorunlar ve gelecek için planları ortadan kaldırmış olursunuz. Geniş ölçekli çözümler her zaman kazandırır. Hayatın tüm biçimlerini önünüze sunar, fiziksel, duygusal, zihinsel ve spiritüel olarak birçok düzeyde etki eder.

Karmaşık durumlarda bile, karar vermek için kendi içsel frekansınızda merkezlenerek bir süreliğine vizyonunuzu kontrol etmeniz gerekir. Hayatınızın yönü değişiyor, gelişiyor olabilir. Çok fazla seçeneğiniz olduğunda seçimlerinizi tartmak için bedeninizin incelikli doğrularını çağırarak kaygı sinyallerinize dikkat etmeniz gerekir. Hedefleri planlar ve seçerken, günlük kişisel gerçekliğiniz ile daha ileri seviye hayalleriniz arasında kasıtlı olarak ve sık sık gidip gelmek önemlidir. Kaderiniz, herkesin kaderi ile ortak bir şekilde gelişir, bu nedenle planlarınız akışkan ve şu anda olmalıdır. Sezgi Çağı, zaman ve zaman çizelgesine ilişkin tecrübelerinizi değiştirir, geçmiş ve geleceğin genişletilmiş bir şimdiki zaman tarafında emilip yutulduğunu fark etmeniz, gerçekleştirme sürecini hızlandırır. Zaman çizelgeleri insanların seçimleri ve planları tarafından etkilenir ve sıklıkla kontrol edilmelidir.

AKIŞA UYUN Kİ SORUNLAR ÇÖZÜLSÜN…Hayat hareket halindedir. Sizi dalgadan parçacığa, hareketten duraksamaya götüren bir eğlence trenidir. Dalga, akış ve gevşemenin neşesini getirir. Duraksama kendinizin -bireyselliğinizin, çoğulluğunuzun ve birlik olgusunun- farkına varmanızı sağlar. Dalga ve duraksama. Genişlemek ve büzülmek…Ayrık olmak ve yeniden birleşmek…Vermek ve kabul etmek…İletişime geçin ve bağınızı hissedin. Öğrenin ve bilgeliği tecrübe edin. Siz dalgasınız ve parçacıksınız ve tekrar dalgasınız ve tekrar parçacıksınız. Her seferinde, yenisiniz.

Zihni yanlış kullanmak gibi sağlıksız alışkanlık edindiniz. Bir dalgadasınız ve zihniniz “Hayat enerjidir ve ben hareketim” diyor. Sonra duraksayıp parçacık olduğunuzda, zihniniz yeniden tanımlaması gerektiğini düşünüp “Hayat katı ve ben sonlu bir bireyim” diyor. Tekrar dalga olmaya başladığınızda, zihin tanımlamasını yeniden “akışa” çevirme konusunda baskı altında kalır. Kendi alışkanlığı yüzünden inatçıdır. Sizin ve hayatın sadece tek yönlü olmasını, hayata ve kendinizin doğal parçacık-dalga sistemini tecrübe etmenize bu kadar takılmamanı ister. Zihin kendi kısıtlı bakış açısından dalga-akış durumundan parçacık-duraksama haline her geçişinde kendine “Ben hatalıyım. Bir şeyler yanlış. Bir sorunum var. Bunu beğenmedim. Bu değişimi kontrol etmeliyim” der. Korku üretir ve gereksiz sıkıntılar doğurur.

Kendinizi tecrübe etmenin en yeni halinden keyif almak yerine, sorun sahibi olmaya odaklanmak insanoğlunun en büyük çılgınlığıdır. Sorun sahibi olduğunuzu hissettiğiniz anların altında, akış da olsa duraksama da, bir sonraki, şu ankinden daha fazla keyif alınabilir bir deneyime doğru yön değiştirdiğiniz hissi vardır. Deneyime sınıflandırmadan geçin ve onunla bir iletişim kurun. Hareket edin, açıklayın, yaratın ya da duraksayın, tekrar merkezinize dönün ve takdir edin. Sonra da dış dünyanın kendisini nu enerji döngüsüne -hayalinize, filminize- doğal olarak uyum sağlamasını izleyin. Zihnin tereddütleri olmadan, dünyanın tereddütü olmaz sorunlar ve cevaplar çözülür; varoluş yok oluş ve yeniden varoluş gerçekleşir bunun yerine. Yaşamdaki şekiller gelir ve geçer ve evrimleşir.

Zihninize tanımlama yapmasına son vermeyi ve şu an deneyimi ile “bir olmayı” öğretebilirsiniz. Zihninize, döngünüzün değişimlerini nasıl fark edeceğini, her aşamanın hazlarına uyum sağlamasını, “yanlış” kavramını, deneyimi mutlulukla kucaklayarak değiştirmesini gösterin. Zihninizin kopuk ya da dirençli olduğunu her fark ettiğinizde, boş verip mevcut faza yeniden katılmasını ve hazzı aramasını sağlayın. İleride bu derin hazlar, her farkındalık içeren her değerli anınıza sevgi katmanıza izin veren birleştirici prensip olacaktır. Ruhun hazzını düzenleyici prensip olarak ele aldığınızda yanlış bir şey, sorun, cevap kalmayacaktır. Hayat kendini bilgece geliştirir. Cevaplar zihnin ruhla buluştuğu, bu buluşmalarda, sonraki en uygun şeyi seçmenin keyfini yaşattığı anlık durma noktalarıdır. Sorun yaşamayı bırakabilirsiniz. Şimdi’ye kendinizi bıraktıkça, hiçbir şeye ihtiyaç duymazsınız.


Frekans “İnsan titreşimlerinin etkisi ve anlamı”


Penney Peirce

GELECEĞİMİZİ; YAŞAM KOŞULLARIMIZ DEĞİL, VERDİĞİMİZ KARARLAR BELİRLER.

İlgili resim

Hepimizin rüyaları vardır, değil mi? Hepimiz; ailemizde, arkadaşlarımızda ya da diğer kişilerde belirgin bir yolla şu ya da bu şekilde fark yaratabilen, özel insanlar olduğumuza inanmak isteriz. Yaşamımızın herhangi bir anında, gerçekten neleri istediğimiz ve neleri hak ettiğimiz konusunda bir fikrimiz olmuştur.

Bununla birlikte çoğumuz yaşamın güçlükleriyle karşılaşınca, rüyalarımızı unuturuz. Özlemlerimizin geleceğimizi şekillendirmedeki gücünü unutarak, onları bir kenara bırakırız. Güven ve ümidimizi kaybederiz. Yaşamda herşeyi değiştirecek gücün, içimizde uyuyor olduğunu hatırlamayız. Bugünden başlayarak, bu gücü uyandırabilir ve rüyalarınızı yaşama geçirebilirsiniz.

Olumlu düşünme, şüphesiz önemli bir başlangıçtır. Elbette nelerin ne kadar yanlış olduğu yerine, nelerin nasıl çözümleneceği üzerinde durmalısınız. Ancak tek başına olumlu düşünce, yaşamımızı değiştirmek için yeterli değildir. Nasıl düşündüğünüzü, nasıl hissettiğinizi ve yaşadığınız her gün yaptığınızı değiştirmek için, bazı stratejilere ve adım adım neler yapacağınızı gösteren planlara sahip olmanız gerekir.

Yaşamınızda bazı şeyleri değiştirmek ya da geliştirmek istiyorsunuz değil mi? Değiştirmek istediğiniz şeyleri iki grupta toplayabiliriz; ya hislerimizi (daha fazla güven duymak, korkularımızı yenmek, mutlu olmak, geçmişte olanlar için kendimizi daha iyi hissetmek gibi) ya da eylemlerimizi (sigarayı, içkiyi, ertelemeyi bırakma gibi farklı şeyleri) değiştirmek isteriz. Asıl sorun; herkesin bu değişiklikleri yapmak istemesine rağmen, çok az kişinin bunların nasıl yapılacağını bilmesi ve sonsuza kadar sürdürebilmesidir. Bunun için bazı temel teknikleri kullanarak, yaşamınızın kalitesini denetlemeye ve değiştirmeye başlayabilirsiniz.

Şu anda bu sürecin sizin lehinize çalışması için gerekli olan tek şey, değişimin mümkün olduğuna inanmakla işe başlamaktır. Geçmiş önemli değildir. Geçmişte işe yaramayan hiçbir şeyin, bugün yapacaklarınızla herhangi bir şekilde ilgisi yoktur. Şu anda yapacaklarınız, geleceğinizi şekillendirecektir. Hemen şimdi kendi kendinizin dostu olmalısınız. Olanlar için kendinizi yıpratmak yerine, derhal sorunlarınızın çözümü üzerinde yoğunlaşmalısınız.

YILGINLIK HİSLERİNİZİ TERSİNE ÇEVİREBİLİRSİNİZ

Yaşamda sık sık, gerçekten kontrol edemeyeceğimiz olaylar olur. Çalıştığımız şirket küçülür ve işten çıkarılabiliriz. Eşimiz bizi terk edebilir. Aile fertlerinden biri hasta olabilir ya da ölüme çok yaklaşabilir. Bu gibi durumlarda artık yapabileceğimiz hiçbir şeyin olmadığı hissine kapılabiliriz.

Belki de bir iş bulabilmek ya da sadece kendinizi daha mutlu hissedebilmek için, bildiğiniz her şeyi denemiş olabilirsiniz. Hiçbir şey işe yaramamış gibi gözükebilir. Elimizden gelenin en iyisini yaparak, yeni bir yaklaşımı denediğimizde hala amacımıza ulaşamamışsak, genellikle bunları tekrar denemeyiz. Niçin? Çünkü hepimiz acıdan kaçmak isteriz! Hiç kimse Başarısızlığı tekrar yaşamak istemez. Hiç kimse sadece hayal kırıklığına uğramak için, bütünüyle kendisini vermez. Genellikle bu hayal kırıklığı deneyimlerinden sonra, tekrar denemekten vazgeçeriz! Böylece hiçbir şeyin işe yaramayacağına inandığımız noktaya geliriz.

Halbuki yanılıyorsunuz. Her şeyi yapabilirsiniz! Bugün, algılama ve eylemlerinizi değiştirerek yaşamınızdaki herhangi bir şeyi değiştirebilirsiniz.

Yaşamınızı tersine çevirmede ilk adım, bir şey yapamayacağınız ya da çaresiz olduğunuza ilişkin inancınızdan kurtulmaktır. Bunu nasıl yapabilirsiniz? Genellikle insanlar geçmişte denediklerini, fakat başaramadıklarını söylemektedirler. Yaşamım boyunca geçmiş geleceğiniz değildir ifadesini sık sık kullandığımı hatırlatmak isterim. Dün ne yaptığınız önemli değildir, şimdi ne yaptığınız önemlidir. Bugün yapacaklarınız üzerine yoğunlaşırsanız, her şey daha iyi olacaktır.

Mesaj basittir. Amaçlarınızın peşinde giderken, sabırla ve esneklik duygusunu kaybetmeden, yoğun ve sürekli eylemde bulunur ve çözüm yoktur duygusunu bir kenara bırakırsanız; eninde sonunda istediğinizi elde edersiniz. Derhal, küçük bile olsalar, bugün yapabileceğiniz eylemler üzerinde yoğunlaşmalısınız.

KARAR VERMEK 

Daha önce yaşamınızın herhangi bir kısmını değiştirebilecek güce sahip olduğunuzu söylemiştim. Peki, o nerededir? Onunla nasıl anlaşacağız? Hepimiz yeni sonuçlara ulaşmak için yeni eylemler yapmak zorunda olduğumuzu biliyoruz, fakat hepimiz eylemlerimize bir kararın babalık yaptığını anlamak zorundayız; kararın gücü, değişimin gücüdür. Tekrar belirtmeliyim ki, yaşamımızdaki olayları her zaman kontrol edemeyiz, fakat bu olaylarla ilgili olarak ne düşüneceğimizi, neye inanacağımızı, ne hissedeceğimizi ve ne yapacağımızı kontrol edebiliriz. Yaşamımızın her anında kendi kendimizi kabul etsek de, etmesek de; yeni seçimlerimizin, yeni eylemlerimizin ve yeni sonuçlarımızın nedeninin sadece bir ya da iki karara bağlı olduğunu hatırlamalıyız. 

SONUÇTA GELECEĞİMİZİ; YAŞAM KOŞULLARIMIZ DEĞİL, VERDİĞİMİZ KARARLAR BELİRLER.

 Anthony Robbins
 Bir Dosttan PUSULALAR

Ufak Şeyleri Dert etmeyin


endişeli insan resmi ile ilgili görsel sonucu
“Geçmişi düşünmeden, anı değerlendiren, geleceği de kazanır.”

Kafamızın sağlam olması büyük ölçüde, içinde bulunduğumuz anı ne kadar yaşayabildiğimize bağlıdır. Bir gün veya bir yıl önce neler olduğu, ya da, ertesi gün neler olabileceğinin önemi yoktur. Sizin var olduğunuz yer, içinde bulunduğunuz andır. Bu her zaman böyledir.

Ne var ki, çoğumuz birçok şeyi aynı anda dert etme sanatında ustalaşmışızdır. Geçmişteki sorunlarımız ve geleceğe yönelik endişelerimiz yaşadığımız ana hükmettikçe, biz de kaygılarla ve ümitsizlikle dolu bir bunalıma gireriz. Bu durumdayken hayattan zevk almayı, önceliklerimizi ve mutluluğumuzu ileri bir tarihe erteleyerek, gelecekte “bir günün” bugünden daha iyi olacağına inanmaya çalışırız. Ne yazık ki, şimdi bize geleceğe bakmamızı söyleyen zihniyet, bunu hep tekrarlar ve o “bir gün” bir türlü gelmez. Yaşam biz başka planlar yapmakla meşgulken, çocuklarımız büyür, sevdiğimiz insanlar bizden uzağa taşınırlar, kimi ölür, bedenimiz giderek biçim değiştirir; bu arada hayallerimiz uçup gidiyordur. Kısacası, hayatı ıskalıyoruzdur.

Çoğu insan hayatını, sanki gelecekte kullanacağı bir elbisenin provasıymış gibi yaşar. Oysa, hiç öyle değildir. Kimsenin yarın burada olacağına güvencesi yoktur. Sahip olduğumuz ve kontrol edebildiğimiz tek zaman, içinde bulunduğumuz andır. Aklımızı yaşadağımız ana verebilirsek, içimizden korkuyu atabiliriz. Bu korku gelecekte olabileceğinden kaygı duyduğumuz olaylardır… İleride parasız kalabiliriz, çocuklarımızın başı derde girer, yaşlanacak ve öleceğiz, diye duyduğumuz endişelerdir.

Korkuyla savaşmak için en iyi yol, dikkatinizi tekrar şimdiki zamana döndürmektir. Bundan böyle dikkatinizi bulunduğunuz yere ve o ana vermeye çalışın. Gayretinizin karşılığını fazlasıyla alacaksınız.

Ufak Şeyleri Dert etmeyin

Dr. Richard Carlson

BOLLUĞUN BEŞ GELENEĞİ

bolluk ile ilgili görsel sonucu


Yuva sandığınızdan daha çok bolluk içerir, orada yoksunluk diye bir şey yoktur. Zıtlık illüzyonu her şeyi ayrı olarak görmenize neden olur, oysa her şey birbirine bağlıdır. Aynı illüzyon yoksunluğu da deneyimlemenize neden olur, zihniniz sınırlılığı gördüğü anda onu yaratır. Bir şeyi düşünmenizle onun tezahür etmesi arasındaki süre şimdi giderek kısalmaktadır. Oyunun başlangıcından beri sizi kısır döngü içinde tutmuş bazı illüzyonları anlatmak istiyoruz.

Bizim bolluktan anladığımız her alanda bol enerji akışıdır. Beşinci boyutta birlikte yaratma sanatının yerini bolluk içinde yaşama alır. Bu açgözlülük anlamına gelmez, çünkü bolluk ancak enerji akışının olduğu yerde vardır, açgözlülük doğal enerji akışını sekteye uğratır. Lütfen ruhsallığın bollukla ölçülmediğini anlayın, oyunun daha düşük titreşimlerinde maddeye düşkünlüğün ruhsallığın karşıtı olduğu düşünülürdü. Geçmişte insanın ruhen evrimleşebilmesi için yoksulluk yemini etmesinin gerekli olduğu sanılırdı. 

Daha düşük titreşimlerde bunun bir gerçeklik payı vardı, ama beşinci boyuta geçtiğinizden beri bu nitelikler değişmiştir. Bolluk içinde bir yaşam sürmek bulaşıcıdır!

Tasarladığınız şekliyle oyun bir alışveriş vasıtası içeriyordu. Oyunun başlangıcında, içinde bulunduğunuz sonlu formda oyunun hesabını bir biçimde tutmanın gerekli olduğunu anlamıştınız, bu karma olarak bildiğiniz şeydir. Tüm olaylar toplam karma üzerinde bir etki yaratır, onu artırır ya da azaltırlar. 

Daha yüksek titreşim düzeylerine geçtiğinizde bu hesap tutma sisteminin de titreşime uygun olarak ayarlanması gerekir. Böylece bir yaşamdan diğerine size eşlik eden uzun vadeli karma sorunları şimdi temizlenmiştir. İnsanlık olarak kaydettiğiniz ilerleme sonucunda uzun vadeli karmik bağlar ve grup karması bile artık ortadan kalkmıştır. 

Birçok kişi karmanın artık kullanımda olmadığına inanır, ama bize göre siz onu yeniden tanımladınız. Uzun vadeli karmik kontrol ortadan kalktığı halde hem olumlu hem de olumsuz tarzda dengeler yaratmak hala mümkündür. Yeni enerjide ona büyük olasılıkla sebep sonuç ilişkisi diyeceksiniz. 


Aradaki fark şimdi sonucun çok daha çabuk gelmesidir, artık sebeplere dayanan sonuçlarla karşılaşmak enkarnasyonlar almamaktadır.

Para dediğiniz şey bir enerji değildir, sadece bir enerji yansımasıdır ve anahtar da budur. Enerji daima dairesel bir devinim içinde hareket eder, ancak enerji yansımasının ille de bu şekilde hareket etmesi gerekmez, dolayısıyla alternatifler mümkündür. Parayla ilişkinizi kaydettiğiniz ilerlemenin bir ölçüsü olarak kullanmayın. Paranın yaşamınıza akışını etkileyecek şey parayla ilgili tutumunuz ya da inançlarınızdır.

Almaya gerçekten açık olduğunuzda para engellenmeden akmaya başlayacaktır. Yeni dünyanın yüksek titreşimlerinde tutku ve mutluluğunuz yönünde hareket etmeniz bolluğu otomatik olarak yaratacaktır.

Şimdi bolluk içinde yaşamanızı sağlayacak beş basit öneri sunacağız. Bu basit önerileri alışkanlık haline getirirseniz bir bolluk geleneğini benimsemiş olursunuz. 1- Enerjinizi merkezlendirin. 2- Bir boşluk yaratın (Merlin’in yasası) 3- Evrensel enerjiye karşı eylemleri kontrol edin. 4- Bolluk tutumunu benimseyin. 5- Zarafetle kabullenme sanatını uygulayın.

Birincisi, enerjinizi merkezlendirme yeteneğidir, doğal enerji akışına öykünür biçimde önceliği kendinize verme sanatıdır. Enerjinizi merkezlendirme yaşamınızın birçok alanını etkileyen önemli bir derstir, ama kolayca bencillikle karıştırılır, oysa arada fark vardır. Bencil davranan biri kendini enerji akışının önüne yerleştirir ve herkesi enerjiden yoksun bırakır.

Enerjisini merkezlendiren ise çalışmasını sürdürecek enerjiye sahip olabilmek için önce kendini enerji akışının önüne yerleştirir. Bu kavram çoğunuzun kafasını karıştırır, ancak bolluk yaratmada kritik bir öneme sahiptir. Enerji akışının önüne kendinizi yerleştirmediğiniz zaman yaratım daha başından bozulur, eğer kabınız boşsa bir başkasına yardım edemezsiniz. 

Bunu başkalarına yardım etmeyin anlamında algılamayın, söylediğimiz bu değil. Biz diyoruz ki, fedakarlık yeni dünyanın yüksek titreşimlerinde düşük titreşimlerdeki kadar işe yaramaz. Yeni dünyada fedakarlık yoluyla bir armağan verildiğinde armağan fedakarlığın ağırlığını yansıtan bir enerji ipliği taşır, dolayısıyla armağanlar ancak isteyerek, koşulsuz ve fedakarlık içermeden verilmelidir.

İkincisi, bolluğu çekecek bir boşluk (vakum) yaratmaktır, boşluk ancak paylaştığınız zaman yaratılır. Enerji ancak hareket halindeyken enerjidir, enerjinin akacağı bir yer yarattığınızda evrensel enerjinin yasaları harekete geçecek ve enerji boşluğu dolduracaktır. Yaratılan boşluk tipi yaratımın niteliğini de belirler. Kullanılabilecek iki temel boşluk tipi vardır, eterik boşluk ve fiziksel boşluk.

Eterik boşluk on kat olarak geri döner. Herhangi bir armağan vermek zaman ve uzay eterlerinde bir boşluk yaratır, bu tip boşluk on kat büyüme sürecinin başlangıcıdır. Yürekten bir armağan verdiğinizde size on kat olarak geri döner. Seve seve koşulsuz vermek daha fazlasının geri dönmesi için eterik bir boşluk açar. Lütfen paranın bir enerji formu değil, bir enerji yansıması olduğunu hatırlayın. 

Eğer armağanda koşullar ya da fedakarlık gibi herhangi bir enerji ağırlığı varsa daha az şey elde edilecektir. Bolluğunuzu çevrenizdekilerle paylaşın ya da fark yaratacağını hissettiğiniz bir amaca yardım edin, ama desteğinizle diğerlerinin yoksunluğa inanmalarına yol açmamaya gayret edin. Eğer bolluğunuzu bir başkasıyla paylaşıyorsanız onu kendi boşluğunu ve enerji akışını yaratmaktan sorumlu tutun.

Eğer verdiğiniz armağan alan kişide size bağımlılık oluşturursa geri dönen enerji daha az olacaktır.
Fiziksel bir boşluk ise fiziksel anlamda yer yaratarak oluşturulabilir ve bire bir geri dönüş sağlar. Eğer daha fazla giysi tezahür ettirecekseniz işe gardırobunuzda yer açarak başlayın. Eğer yeni bir araba tezahür ettirecekseniz garajınızı temizleyin. Fizik dünyadaki eylemleriniz etkili sonuçlara yol açacak bir boşluk yaratabilir. Yaşamınıza yeni şeylerin girmesi için yer açmanız bolluk yaratmaya yardımcı olacaktır. 

Fizik olarak yaratılan boşluğun geri dönüşü bire bir olacaktır. Merlin’in yasası bolluğun ifade edilmesinin bolluğu yarattığını söyler. Verme ucunda akışı başlatın ve onun çabucak alma ucuna yayılışını izleyin. Eğer ticari işlerinizde Başarılı olmak istiyorsanız her ticari görüşmede pazarlık edilenden biraz daha fazlasını vermenin bir yolunu bulun.

Üçüncüsü, evrensel enerjiyi onurlandırmaktır. Her şeye nüfuz eden evrensel bir enerji vardır, tüm boşluğu dolduran bir enerji. Tüm diğer enerjiler ortadan kaldırıldığında bu enerji varlığını sürdürür. O potansiyelin, sizin Tanrı dediğiniz şeyin enerjisidir. Bu enerjinin bir tek amacı vardır, zıtlık illüzyonunu yaratmak için birbirinden ayrılmış olanı tekrar birleştirip bütünlüğü sağlamak.

Beşinci boyutta evrensel enerjiye direnen her şey dirençle karşılaşacak, onu destekleyen şeylerse destek görecektir. Başka enerjinin bulunmadığı bu büyük boşlukta bütünleşme eylemini şu basit kural kolaylaştırır. Her aksiyon için eşit ve zıt bir reaksiyon vardır.

Dördüncüsü, yaptığınız her işte bolluk tutumunu benimsemektir. Mümkünse her seferinde kendinizi bolluk içinde yaşamanın sağlıklı örnekleri olan kişilerle Kuşatın. Kendinize iyi davranın, çünkü böyle yaptığınızda realitenizi bolluk realitesi olarak tanımlıyor olursunuz. 

Daha fazlasına erişmeye çalışarak ya da sahip olduklarınız için şükrederek bolluğa kavuşabileceğinizi anlayın. Daima ihtiyacınızdan daha fazlasına sahip olduğunuzu düşünün, ancak o zaman ne kadar çoğunu deneyimleyeceğinizi seçebilirsiniz. 

Zıtlar illüzyonu birbirinizden ayrı olduğunuza inanmanıza yol açmış, bu yüzden yoksunluk inancı ta başından beri oyunu kaplamıştır. Yaygın yoksunluk inancı gerçek bolluğu kavramayı, dolayısıyla deneyimlemeyi zorlaştırır. Yoksunluğun sebebi, insanın görebildiği şeyin var olan tüm şey olduğuna inanmasıdır. 

Dışınızda hiçbir şeyin bulunmadığı inancı sizi üçüncü boyuta ait yoksunluk illüzyonuna sıkı sıkıya bağlamıştır. Yeni dünyanın yüksek boyutsal düzeyleri artık yoksunluk inancını desteklemeyecektir.
Beşincisi, zarafetle kabul etme sanatıdır.

Bolluk sizi bulduğunda ancak akmasına izin verdiğiniz ölçüde size akacaktır, bu zarafetle kabul etme sanatıyla ilgilidir. Çoğunuz enerjiyi dışarı göndererek akış yaratma konusunda deneyimlisiniz, ancak enerji geri döndüğünde onu kabul etmekte zorlanırsınız. Şanslı olarak gördükleriniz genelde zarafetle kabul etme sanatında ustadırlar.

İşe iltifatları ve küçük armağanları zarafetle kabul etmeyi öğrenerek başlayın. Zarafetle kabullenme uygulaması yapın, o zaman armağanı veren kişiye geri vermiş olursunuz.

alıntı..

20 maddede parayla aranızı düzeltin


20 maddede parayla aranızı düzeltin

Çocuğun paraya dokunduğunu gören büyükler hemen “Dokunma, pis” derler. Orada bir kodlama oluyor: Para pis bir şeydir.
Filmlerde zenginler genelde kötü. Bu ‘Zengin olursam kötü olurum’ algısı yaratıyor ya da ‘Zengin olmak için kötü olmak gerekir’.
1- ‘Yedi ilişki kovası’nı doldurursanız açgözlü olmazsınız. Nedir bu kovalar?

1. Kendinizle olan ilişkiniz.
2. Sizi büyüten aile bireyleriyle ilişkiniz.
3. Çocuklarınızla ilişkiniz
4. Dostlarınızla ilişkiniz.
5. Sevdiğiniz kişiyle ilişkiniz.
6. İş ilişkileriniz.
7. Dünyayla olan ilişkiniz.

2- Değerlerinizi belirleyin; sağlık, aile, aşk, güzellik, güç, bilgi, yaratıcılık, ibadet, kültür, saygınlık... Paranızı buna göre harcayın.

3- Zamanı nasıl verimli kullanabileceğinizi öğrenin. Mutlaka en verimli altı saatinizi bilin.

4- Enerjinizi yükseltmenin yollarını bulun; sevdiğiniz biriyle sohbet etmek, uyumadan önce dünyayla bağlantınızı kesmek gibi...

5- Paranın bereketini artırmak için şunlara dikkat edin: Alın teriyle kazanın, israf etmeyin, şatafattan kaçının, şükredin, başkalarını da düşünün...

6- ‘Kıyafet diyeti’ uygulayın. Dünyada bu diyete (altı ya da daha az parça) deniyor. Hanımlar; kız arkadaşlarınızla bir aylığına çanta değiş tokuşu yaparak bu hevesinizi köreltebilirsiniz.

7- Market alışverişine gitmeden önce liste yapın. Listede olmayan hiçbir şeyi almayın. Marketlerin halk günlerini ve semt pazarlarını takip edin. Ucuz gördüğünüz bir şeyi gereksiz miktarda almayın. Alışverişe giderken tok olduğunuzdan emin olun. Her alışverişten sonra fişlerinizi kontrol edin.

8- Bireysel emeklilik sistemine dahil olun.

9- Sahip olmaya çalışmak yerine yaşayın. Sevdiklerimizle ‘hatıra yaratacak deneyimler’ hayatımızı daha renkli ve zengin kılıyor.

10- Bir hayat planı çıkarın. Önce gününüzü planlamakla başlayın. Sabah “Bugün iyi neler yapabilirim”, akşam da“Bugün iyi neler yaptım” sorularını sorun kendinize.

11- Sigara kullanıyorsanız bırakın. Günde bir paketten bir senelik ortalama sigara masrafı 2.555 TL ile yapabileceğiniz çok şey var.

12- Abartmayın: Bebek odaları bebeklerin umurunda değildir. Çocuk doğum günlerini şova çevirmeyin. Nişan, sünnet, düğün finansal yarış anlamına gelmez.

13- Çocuk bir şey isteyince “Alamayız, paramız yok” demeyin; “Bu planımızda yok” deyin.

14- İnternetteki takas sitelerini araştırın, dünya paylaşım ekonomisine yöneliyor.

EVDE NELER YAPABİLİRSİNİZ?

15- Sudan tasarruf etmek çok fark yaratıyor. Örneğin; duş başlığınızı suyu az ama daha iyi püskürten bir başkasıyla değiştirebilirsiniz.

16- Isınma problemlerinizi çözün. Güneş çekildiğinde perdeleri kapatırsanız ısı dışarı çıkmaz, böylece yüzde 25 tasarruf edersiniz.

17- Elektrik faturanızı azaltmanın yollarını arayın; örneğin buzdolabıyla duvar arasında 5-10 santimetrelik boşluk bırakmak enerji tüketimini yüzde 15-20 oranında azaltır.

RESTORANA GİTTİĞİNİZDE...

18- İlk defa gideceğiniz bir restorana önceden telefon açıp yemek fiyatları hakkında bilgi alın.

19- “Onu da söyleyelim, boşver, yeriz”demeyin. Daha fazla ısmarlamazsanız size“Cimri” demelerinden korkmayın. Dünyada moda olan tutumlu olmak.

20- Bir grupla yemeğe çıktıysanız hesap geldiğinde kimse oralı olmuyorsa hesaba bakıp “Nasıl ödeyelim” diye sorun.


Özlem Denizmen 


Size Olumlu Düşünme Alışkanlığı Kazandıracak 10 Öneri

İlgili resim
Pozitif düşünün, pozitif olsun!
Olumlu düşünme ile hayatınızda bulunan olumsuzluklara karşı alışkanlık geliştirebilirsiniz.
Kendinizi tanıyarak ve düşünce tarzınızı değiştirerek hayatınıza fark katabilirsiniz.
Kendinizi kötü hissettiğiniz zamanlarda iyi olmak için kullandığınız ilaçlar bile bazı zamanlarda olumsuzluklardan kurtulmanız için yeterli olmaz. Bu zor zamanları atlatabilmek ve hayatınızda karşınıza çıkan zorlukların üstesinden tam anlamı ile gelebilmeniz için olumlu düşünce büyük öneme sahiptir.Pozitif düşünceyi hayatınızın bir parçası yapmak için sahip olduğunuz güce inanmanız gerekmektedir. Önemli olan tek şey inanmanız!
İnanırsanız her zorluğun üstesinden gelebilirsiniz. Tek yapmanız gereken olumsuz düşüncelerinizi bir yana bırakıp kendinizi olumlu düşünmeye yönlendirmek.


Olumlu düşünmek için ne yapmalı ?

1. Öncelikle pozitif olmaya gayret edin

Sürekli aklınızda yapamam gibi düşünceler var ise, ilk iş bu düşüncelerden kurtulmanız gerek. Bu tarz olumsuz düşünceler sizi aşağı çekmekten başka bir işe yaramazlar.
Öncelikle olumsuz düşünceler yerine kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacak düşünceler edinmelisiniz. Kendinizi “yapamam” düşüncesinden kurtarın ve elinizden gelenini en iyisini yapacağınızı düşünün.

2. Tüm olumsuz düşüncelerden kurtulun

Olumsuz duyguların sizi ele geçirmesine izin vermeyin. Güzel günler çok yakın ve tek yapmanız gereken şey denemek. Olumlu düşünmeyi kendinize bir alışkanlık haline getirin ama bu değişimin öyle bir anda olmasını da beklemeyin-sadece deneyin. Gün içerisinde bir kaç saat bile olsa bu düşüncelerden uzaklaşmanız, başlangıç için ufak ama hayatınız için büyük bir adım olacaktır.

3. Kendinizi güçlü ve başarılı hissetmenizi sağlayacak cümleler bulun

Kendinizi güçsüz hissettiğiniz zaman size mutlu ve güçlü hissettirecek cümleler edinirseniz. Kontrolün sizde olduğunun farkına varmanızda kolaylaşır.
Öncelikle eksik yönlerinizi netleştirin ve bu eksiklikten kaynaklı yaşadığınız olumsuz durumlara karşı sizi motive edecek herhangi bir söz bulun ve kötü hissettiğiniz anlarda kendinizi bu sözlerle telkin edin.

4. Olumlama egzersizleri yapın

Olumlu düşünün, olumlu hissetmeye başlayın. Olumlama egzersizleri pozitif düşünmenize sağlayacak en önemli egzersizdir. Bu egzersiz ile size olumlu düşünceler çağrıştıran cümleleri gün içerisinde tekrar ederek kendinizi iyi hissetmenizin yolunu açmaya çalışıyorsunuz. Unutmayın ki istemek başarmanın yarısıdır. Olumlu düşünmenin gücüne inanırsanız isteklerinizin önündeki duvarların birer birer kalktığına şahit olacaksınız.

5. Başaracağınıza inanın

Mutlu olmanızı engelleyen şeyin genellikle karşılaştığınız olaylar ve insanlar olduğunu düşünürsünüz. Bu tamamen yanlıştır. Mutluluğu engelleyen tek şey sizin düşünceleriniz!
Bu yüzden inandığınız şeyleri değiştirmelisiniz. Bugüne kadar edindiğiniz deneyimleriniz ve yaşadığınız olumsuzluklar sizi bu duruma getirdi. Yaşadığınız her şey geçmişte kaldı artık sonuçları değiştirme zamanı, başaracağınıza inanın.

6. Hayatınızın kontrolünü ele alın

Olumlu düşünün dediysem olumsuz düşünceleri de boş verin demedim. Yaşadığınız sıkıntılarda yaptığınız hataların farkına varmak, neler yapabileceğinizi düşünmek, geleceğiniz için daha parlak bir yol sağlayacaktır. Böylelikle gelecekte yapabileceğiniz hatalardan kaçınmış olacak hem de pozitif düşünmeniz kolaylaşacaktır.

7. Kendinize şans tanıyın

Kendinizi üzgün veya yorgun hissedebilirsiniz. Böyle zamanlarda genellikle yaptığınız hatalara odaklanarak durumu üstesinden gelinemez hale getirebilirsiniz. Hatalardan ders almak ve yola devam etmek çok önemlidir. Hayatınızda hiç bir şey yolunda gitmiyor olamaz, yolunda gitmeyen şeylere değil yolunda giden şeylere odaklanırsanız emin olun kendinizi daha rahat hissedeceksiniz.

8. Geçmişten ders alın

Geçmiş geçmişte kaldı ve hiçbir şekilde değiştirmeniz mümkün değil. Yapabileceğiniz tek şey var o da geçmişten ders çıkarmaktır. 
Geleceğe odaklanın yoksa geçmişin külleriyle uğraşırken karşınıza çıkacak önemli fırsatları kaçırabilirsiniz. Gücünüzün farkına varın ve kendinizi motive edin. Yaşadığınız olumlu olayları hatırladıkça zevk alırsınız, olumsuzları hatırladıkça “geçmişte kaldı” diye düşünür ve ders çıkarırsınız.
Sonuç olarak her iki durumda da geçmişin faydasını görmüş olursunuz. Bunu bu şekilde değerlendirin ve böyle düşünün, tabii abartmadan. Her şey geçmişte kalacak diye üst üste hata da yapmamak gerek.

9. Daha kötüsü olabileceğini unutmayın

Hayat yolunda iyi veya kötü bir çok olay ile karşılaşacaksınız. Bu yüzden başınıza gelen kötü durumların her zaman daha kötüsünün olduğunu unutmayın ve yaşadığınız hayata, soluduğunuz havaya minnet duyun.

10. Belki de bir fırsattır

Bazen yaşadığınız durumlar ne kadar olumsuz bile olsa sonucunda olumlu sonuçlar doğurabilir. Hiç sevmediğiniz bir işte çalışırken işinizden olmanız belki de yıllardır ertelediğiniz hayallerinizi gerçekleştirmeniz için size yeni bir başlangıç sağlayacaktır.
Sonuç olarak, kendinizi geliştirmek ve hayat kalitenizi yükseltmek isterseniz, olumlu düşünme alışkanlığını edinmelisiniz. Dünyayı pozitif bir pencereden seyretmenin siz de uyandıracağı huzura tanık olabilirsiniz. Düşüncelerin inançları şekillendirdiğini, inançların davranışları etkilediğini, davranışların da çevreyle kurulan iletişimin kalitesini belirlediği düşündüğünüzde, olumlu düşünme alışkanlığı edinmenin ne denli büyük bir öneme sahip olduğunu kavrayabilirsiniz.

ALINTI

Sonbaharda Enerjinizi Yükseltecek 9 Öneri


Sonbahar denince genellikle akla ilk gelen, hüzün, karamsarlık ve depresyon olur.

Enerjinizin düştüğü ve kendinizi yorgun hissettiğiniz bir mevsimdir sonbahar. Enerji seviyenizin azalması ruh halinizi de olumsuz etkiler. Bu yüzden bazen ruh halinizi değil enerjinizi yüksek tutmaya odaklanmalısınız. Tabi ki size sürekli enerjik olun demiyoruz ama sonbaharın kasvetinden bir şekilde kendinizi kurtulabilmenizi umuyoruz.

Tatilin bitmesiyle birlikte, okulların açılması ve iş temposunun arttığı bu dönemde kendinizi iyi hissetmenizi sağlayacak 9 öneriyi sizler için sıraladık:


1. Uykuya daha fazla zaman ayırabilirsiniz

Sonbahar gelince, uykuya olan ihtiyacımız doğal olarak artıyor. Güneş ışığından daha az yararlanmamız sebebiyle, daha az D- vitamini alıyoruz bu durumda serotonin ve kortizol seviyemizi arttırıyor. Bu hormonsal değişim sonucunda enerji seviyeniz düşüyor ve uykuya olan ihtiyacınız artmış oluyor.

Gece alacağınız 7-9 saat arası uyku ve her gün aynı saatte yatağa girerek uyku düzeninizi oluşturmanız hem size hem de vücudunuza iyi gelecektir. Böylelikle uyku kaliteniz de artmış olacaktır.

2. Erken uyanmaya özen gösterin

Sonbahar geldiğine göre, güneşin geç doğduğu ve erken battığı zamanlardayız. Güneş ışığından daha az yararlanacağız bir dönem bu. Vücudunuzun ihtiyacı olan D vitaminini almak istiyorsanız, güne erken başlamalısınız. Güne erken başlayarak bu dezavantajı ortadan kaldırabilir. Vücut enerjinizi arttırarak, ruh halinizi de pozitife çevirebilirsiniz.

3. Vücudunuzun ihtiyacı olan vitaminleri almalısınız

Sonbahar aylarında daha az güneş ışığından yararlanıyoruz, bu yüzden de daha çok D vitaminine daha çok ihtiyacımız oluyor. Aynı şekilde bu aylarda yediğiniz meyve ve sebzelerde de vitamin seviyesi de diğer mevsimlere göre daha düşüktür.

Hali hazırda uyguladığınız bir diyet var ise, bu aylarda vitamin alımına daha özen göstermeniz ve programınızı buna göre ayarlamalısınız. Ayrıca enerji seviyenizi yükseltmek için juice içecekleri de tercih edebilirsiniz.

4. Hareket Edin

Sonbahar geldi ve kendinizi üşengeç mi hissediyorsunuz ? Egzersiz yapmamak için bahaneleriniz arttı mı? Bu duruma son vermelisiniz çünkü hareket etmeniz, egzersiz yapmanız kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır.Egzersiz yapmak zor geliyor ise, yapacağınız kısa yürüyüşler ya da evinizde yapacağınız yoga egzersizleri ile kendinizi daha iyi hissedebilirsiniz.

5. Temiz hava alın

Temiz hava her zaman size iyi gelecektir. Havanın yağmurlu olmasına aldırış etmeyin, dışarı çıkın ve temiz havayı ciğerlerinize doldurun. Size iyi gelecek, enerjinizi arttıracaktır. Özellikle yeşil alanlarda yılın bu aylarında çok güzel görüntüler oluşur, dışarı çıkın ve doğanın bize sunduğu bu renk cümbüşünün tadına varın.

6. Ekranlardan uzak durmaya çalışın

Hava karanlık ve yatağınızdan çıkmak istemiyorsunuz. Bilgisayar, TV yada akıllı telefonunuzla daha sık vakit geçiriyor ve kendinizi eve hapsediyorsunuz. Buna bir son vermelisiniz.Yatağa gitmeden kendiniz bir saat belirleyin ve ekranlardan uzak durun. Gündüzleri ise vücut ritminize iyi gelecek kısa molalar ile ofis ortamında daha verimli olmanızı sağlayabilirsiniz.

7. Evinizde rahatlığı önem verin

Evdensiniz ve yukarıdaki önerilerimize rağmen yine de dışarı çıkmak istemiyorsunuz. O zaman evde kendinize rahat bir ortam oluşturmanız için işte size fırsat.Sonbahar kokulu mumlar ve çiçekler eviniz de sonbaharın güzelliklerini size hissettirecek. Hazırlayacağınız bitki çayı ile battaniye altında en sevdiğiniz kitabı okurken kendinizi yenileyeceksiniz.

8. Partnerinizle vakit geçirebilirsiniz

Çiftler için güzel bir mevsim sonbahar, dışarıdaki karanlığı partnerinizle evinizde geçireceğiniz zaman ile aydınlığa çevirebilirsiniz.Soğuk geceler birbirinize sarılarak ısınmanız için güzel fırsat. Bu ruh halinize iyi gelecek, size enerji verecektir. Serin ve yağmurlu havada en sevdiğiniz filmi açın ve sonbaharın tadını çıkarın.

9. Kendinize iyi davranın

Kendinizi yorgun ve bitkin hissedebilirsiniz. Bu gayet normal. Yukarıda bahsettiğimiz gibi enerji seviyeniz de inişler ve çıkışlar olabilir. Bu durumu kendinize dert edinmeyin. Tek yapmanız gereken, önerilerimizi mümkün olduğunca uygulamaya çalışmanız ve daha iyi hissetmeniz yolunda adımlar atabilmenizdir.

ALINTI

Olumsuz Düşünceler Ile Başa Çıkmanızı Sağlayacak 10 Öneri

ÖZGÜVEN ile ilgili görsel sonucu
Olumsuz düşünceler, sadece ufak bir düşünce veya başkasının size söylediği bir söz ile başlar ve giderek büyük bir sorun haline gelebilir.

Bu negatif düşünceler içinizde fırtınalar kopmasına neden olurken bir yandan da yaşamak istediğiniz hayatın önündeki en büyük engeldir. Bu engeli aşabilmeniz, negatif düşünceleri hayatınızdan uzak tutabilmeniz için 10 yararlı öneriyi sizlerle paylaşıyorum.


1. Olumsuz bir ruh hali içindeyseniz, size iyi gelecek bir şey bulun

Olumsuz ruh halinden kurtulmak için yapabileceğiniz şeylerden biri kendinize sorular sormaktır. Bu tarz olumlu sorular ile düşüncelere olan bakış açınızı değiştirebilirsiniz.

– Bu olaydaki tek iyi nokta neydi ?
– Daha sonra böyle bir durumla karşılaştığımda nasıl davranırsam daha iyi sonuçlar alabilirim ?
– Bu durumdan ne öğrendim ?

2. İnsanların sizi konuştuklarınız veya yaptıklarınız ile ilgili ne düşüneceğini düşünmekten vazgeçin

Bazı zamanlar yaptığımız hareketler veya konuştuklarımız hakkında diğer insanlar ne düşünür diye kendimizi engelleriz. Bu durum kendinizi gerçekleştirmeniz önünde engel oluşturur.

Gerçek şu ki insanlar sizin ne yaptığınız ya da ne söylediğinizi düşünecek çok zamanları yoktur. Bu hayat koşuşturmacasında ilgilenmeleri gereken bir çok işleri vardır. Akılları tamamen doludur. Eğer bunun farkındalığı ile yaşarsanız, hayat sizin için daha kolay bir hal alacaktır.

3. Ufak sorunları kendinize dert edip büyütmeyin

Olumsuz düşüncelerinizin üzerine giderek daha fazla derinleşmesini neden olmayın. Eğer düşüncelerinize engel olamıyorsanız, böyle bir durumda kendinizi şu soruyu sorun;
– Bu konunun hayatıma etkisi büyük mü ? 5 yıl sonra bir önemi olacak mı?
Bu sorunun cevabı genellikle olmayacağı yönündedir. Eğer cevabınız aynıysa, sorundan uzaklaşmanız için önünüzdeki en büyük engeli aştınız demektir.

4. Düşüncelerinizi size yakın biriyle paylaşın

Olumsuz düşüncelerin aklınızda kara bulutlar oluşturmasına izin vermeyin. Size yakın bir arkadaşınıza bu düşüncelerinizi açarak, hem farklı bir bakış açısıyla konuya yaklaşmış olacak hem de aklınızdaki kara bulutların dağılmasını sağlayacaksınız.

5. Anı yaşayın

Genellikle olumsuz düşüncelerin etkisi altındayken geçmişi yaşarız. Geçmişte olup biten bir durum hakkında düşünür dururuz. Aşağıda açıkladığım egzersizlerle anın farkına varmanız daha kolay olacak. Aynı zamanda daha açık ve yapıcı bir insan olmanız yolunda yol kat etmenize yardımcı olacaktır.

– Nefes alıp vermenize odaklanın
Yaptığınız işe ara vererek, gözlerinizi kapatın ve 1-2 dakikalığına nefes alıp verişinize odaklanın. Sadece nefesinizin vücudunuzda nasıl ilerlediğine odaklanmanız bir kaç dakikalığına da olsa olumsuz düşüncelerden arınmanızı sağlayacaktır. Her gün yapacağınız bu egzersizin sonuçlarına inanamayacaksınız.
– Hayata dahil olun
Bulunduğunuz ortamda, hiç bir şey ile uğraşmadan insanları izleyin. Hayatın nasıl akıp gittiğinin farkına varın. 1-2 dakika boyunca bu egzersizi yaptığınız zaman kendinizi hayata daha yakın hissedeceksiniz.

6. Egzersiz Yapın

Kendinizi stres altında hissediyorsanız, aklınızda olumsuz düşünceler var ise, yarım saatlik bir egzersiz ile durumu kontrol altına alabilirsiniz. Bu süreçte serbest koşabilir, tempolu yürüyebilir ya da ağırlık çalışması yapabilirsiniz. Egzersiz, stresinizin azalmasına, kötü düşüncelerden uzaklaşmanıza yardımcı olacaktır.

7. Sonuçlarından korktuğunuz için davranışlarınızı değiştirmeyin

En çok yapılan hatalardan biri de, korktuğumuz bir durumun karşımıza çıktığında, insan doğası gereği, duruma yakından bakmak yerine uzak durmaktır.Peki böyle bir durumda ne yapabiliriz ? Burada kendimize şu soruyu sormalıyız; En kötü ne olabilir ki?

Bu soruyu kendimizi sordukça aslında size ilk başta kötü gelen durumlar normalleşecek, bir süre sonra bunları kafanızda büyütmemeyi öğreneceksiniz.

8. Kendinize mutluluk katabileceğiniz birini bulun

Negatif düşünceler hayatınızı sarmış ise, size en iyi gelecek şey, mutlu edeceğiniz ve size mutlu edecek birini bulmanızdır. Kendinizden uzaklaşıp ilginizi farklı birine vermek düşüncelerinizi olumlu anlamda yönlendirecektir. Peki nasıl yaparız ?

– Kibar olun.
– Yardımsever olun
– Anı yaşayın.

9. Minnettar olun

Hayatımızın kötü gittiğini düşündüğümüz zamanlarda, hayatımızda olan iyi şeyleri unuturuz. Bu iyi şeyler o kadar basittir ki, aslında gündelik hayatımızın bir parçasıdır.
İşte negatif düşüncelerden uzaklaşmanızı sağlayacak olumlu düşünceler;

– Yiyecek yemek bulabilmeniz,
– Barınacak bir evinizin olması,
– İçecek temiz su,
– Sizi seven aileniz ve arkadaşlarınız.

10. Yarından itibaren hayatınıza farklı bir bakış katın

Güne nasıl başlarsanız öyle gider. Olumsuz başladığınız bir günü değiştirmek zordur. Fakat olumlu başladığınız bir günün kontrolü en azından sizdedir. Güne olumlu başlamanızı sağlayacak bir kaç yol;

– Kendinize hatırlatın. Uyandığınızda güne güzel başlamanızı sağlayacak bir şeyi başucunuzda bulundurun. Bu bir söz olabilir, gitmek istediğiniz bir yerin fotoğrafı olabilir, önemli olan sizi mutlu edecek bir şeyi bulabilmenizdir.

–Bilgilenin. Daha iyi bir yaşam için, okuduğunuz bu yazı gibi yazılar okuyabilir, çevrenizde etkilenebileceğiniz insanları dinleyebilir ya da sizi ne motive ediyor ise onunla uğraşabilirsiniz. Hayatta önemli olan bir amacınızın olmasıdır.

ALINTI


Özgüveniniz mi eksik ? Kazanmanın 10 Pratik Yolu


İlgili resim
Hayattaki en önemli şey nasıl hissettiğiniz ve kendiniz için ne düşündüğünüz olsa gerek.
Kendinizin farkına varmanız, kim olduğunuzu ve ne yapmak istediğinizi bilmeniz ve tabi ki kendinizi sevmeniz kişisel özgüveninizi oluşturabilmeniz için önemlidir.
Özgüven kazanmak neden bu kadar önemli ?


İnsanın özgüven sahibi olması, kendini sevmesi ile başlar. Kendinizi severseniz hayat sizin için daha kolay bir hal alır. İç huzurunuzu sağlamanız daha kolaylaşır, böylelikle hayatın karşınıza çıkardığı zorluklara karşı daha sakin tepkiler verebilirsiniz. Böylelikle diğer insanların sizin hakkınızdaki düşüncelerini duymaya daha az ihtiyacınız olacaktır.
Özgüveniniz arttığı zaman, kendinizle daha bir barışık olacaksınız. Daha az kendinizle kavga edeceksiniz. Her zaman daha iyi olanı hak ettiğinizi düşünecek ve onların peşinden koşmak için çaba harcayacaksınız. Ve kesinlikle kendinizi daha mutlu hissedeceksiniz…

Peki özgüven kazanmak için neler yapmalısınız?


1. Kendini eleştirmekten vazgeç

Özgüven oluşturmaya başlarken ilk atacağınız adım kendinizi eleştirmekten vazgeçmek olsun. İç sesimizi susturmak her ne kadar zor da olsa bunun için çaba sarf etmemiz gerekmektedir.
Siz düşündüğünüzden daha fazlasısınız. Bu yüzden iç sesinizi susturun ve susturmanız için yapabileceğiniz şey ona “DUR” demektir. Ona dur deyin ve kendinizi daha yapıcı şeylere odaklamayı öğrenin.

2. Kendinizi motive etmeyi öğrenin

Kendinizi eleştiren bir halden artık kendini motive eden hale geçme zamanı!
Dış motivasyon genellikle ödülü kazanmak üzerine kuruludur ve anlamsız da olsa bir şeye ulaşma isteği verir. Dış motivasyonun tersine iç motivasyon kişinin düşünmesini ve daha yaratıcı bir şekilde durumu ele almasını sağlar. Araştırmalar bir amaca sahip olmanın bize iç motivasyon sağladığını gösteriyor. Bir amaca sahip olmak tutku kıvılcımını yaratıyor, ki bu da başarının yakıtı.Niyet belirlerken, kendimize bir yön, bir çerçeve oluşturmuş oluruz. Hem de görünmeyen güçleri harekete geçiririz. Çünkü niyet belirlemek bilinçaltımızı yeni modellerin ve yani seçimlerin farkına varmak üzere programlar. Ayrıca çekim yasasının sonucu olarak bizi o hedefe doğru çekmeye başlar.Kendinize belirleyeceğiniz hedefler ve bu hedeflere vardığınız da elde edeceğiniz ödüller belirlemeniz motivasyonunuzu arttıracaktır. Sevdiğinizle hayal ettiğiniz bir tatilin planını yapabilirsiniz ve bunun için çalışabilirsiniz. Böylelikle kendinizi çalışmak için motive etmiş olacaksınız.

3. Kendinizi takdir edin

Hepimiz beğenilmek, takdir edilmek, değer verilmek ve sevilmek isteriz. Bu son derece normal, insani bir ihtiyaçtır. Diğer yandan; bu ihtiyaçlarımızı tamamen dışarıdan karşılamaya kalkarsak bir süre sonra bir açıdan tamamen dışarı bağımlı hale geliriz. O veya bu nedenle beğenilmediğiniz, takdir edilmediğiniz bir dönemde kendinizi gayet kötü hissedebilirsiniz. Dolayısıyla herkes öncelikli olarak belli ölçülerde kendisini sevmeli, takdir etmeli ve onaylamalıdır. Bunu yaptığınızda dışarıdan gelen övgü ve iltifatlardan bağımsız olarak belli bir seviyeyi korursunuz.

Peki, bir insan kendisini nasıl beğenir, takdir eder ve onaylar?

Gün içinde fırsat bulduğunuzda geçmişte yapmış olduğunuz güzel şeyleri düşünmek ve/veya geceleri yatmadan önce o gün kendinizde takdir ettiğiniz davranışlarınızı not almak kesinlikle güzel bir başlangıç olacaktır.

4. Doğru olanı yapın

Kendiniz için en doğru olanın ne olduğunu düşünmeniz ve sizin için en doğru olanı seçmeniz her zaman özgüveninizi arttırmak için iyi bir yoldur.
Kendiniz için en doğru olanın ne olduğuna karar vermek her zaman kolay olmayabilir. Odaklanmanız ve sizin için en doğru olanı yapmanız, alacağınız olumlu sonuçlarla yaşayacağınız mutluluk özgüveninizi kazanmanızı sağlayacaktır.

5. Mükemmeliyetçi olmayın

Günlük yaşamınızda verdiğiniz kararlarda mükemmeli aramak, beklemediğiniz sonuçlarla karşı karşıya kaldığnızda sizin için yıkıcı olabilir. Bu durum öz güveninizi kaybetmenize sebep olacaktır. Bu yüzden kendiniz için yeterli olanın ne olduğuna karar vermelisiniz. Konular ya da durumlar değişebilir önemli olan sizin için neyin yeterli olduğunun farkına varabilmenizdir. Hayat hiç bir zaman filmlerdeki gibi değildir, bu yüzden beklentilerinizi düşürün ve sizin için neyin iyi olduğuna karar verin.

6. Hatalarınızla ve başarısızlıklarınızla barışık olun

Her insanın hayatta hataları ve başarısızlıkları olmuştur. Bu gayet normaldir. Hatalarınızla barışık olmanız için öncelikle kendinizle iyi bir arkadaş olmanız gerekmektedir. Kendinizi yerden yere vurmaktan vazgeçin ve şu soruyu sorun: Böyle bir durumda arkadaşlarım veya ailem beni nasıl desteklerdi ? bu soruya vereceğiniz cevaplar sizin durumlara farklı bir bakış açısı ile bakmanızı sağlayacaktır.

7. İnsanlara karşı nazik olun

İnsanlara karşı nazik davranmanız bir süre sonra düşüncelerinizi de etkiler. Siz insanlara nasıl davranırsanız aynı şekilde de karşılığını alırsınız. Çünkü nezaket bulaşıcıdır. Gündelik hayatınızda bu durumu farkında olarak uygulayın. Mesela,
– Tanımadığınız birine yardım edin.
– Sizden sonra gelen için kapıyı tutun.
– Arabanızdayken birine yol verin.
Daha önce yapmadığınız şeyleri denemeye başladığınızda konfor alanınızın dışına çıktığınızı görecek ve kendinizi daha iyi hissedeceksiniz.

8. Yeni şeyler deneyin

Her sabah kalktığımızda yapmaya niyetlendiğimiz ancak yapamadığımız çok şey var. Google’da yazılım mühendisi olarak Matt Cutts’ın bizlere bir tavsiyesi var. Yapmak isteyip bir türlü harekete geçemediğiniz ne varsa bunu 30 günlüğüne denememizi istiyor. Aslında fikri oldukça basit. Hayatınıza her zaman katmak için çabaladığınız bir şeyi düşünün ve sonraki 30 gün boyunca onu deneyin. 30 gün, yeni bir alışkanlığı hayatınıza eklemek ya da çıkarmak için ideal bir zaman.
Matt Cutts 30 günlük birçok deneyim gerçekleştirmiş. Örneğin; bir ay boyunca her gün fotoğraf çekmek, bilgisayarda pinekleyen biriyken eğlence için işe bisikletle gidip gelmek ve Afrika’nın en yüksek dağı olan Klimanjaro’nun tepesinde yürümek. Tüm bu 30 günlük deneyimlerinin sonucunda ise fark ettiği şey; yaşadığı onca zamanın aksine, dolu dolu geçirdiği bu 30 günlük süreçler unutulmazdı. Üstelik istediği bir şeyi yaptığı için kendine olan güveni de artmıştı.

9. Hayatınızı başkalarının hayatları ile karşılaştırmayın
Kendi hayatınızı, başkalarının hayatları ile karşılaştırmak çoğu zaman iyi sonuçlar doğurmaz. Çünkü hiç bir zaman en iyi diye bir şey yoktur. Her zaman daha iyisi olacaktır.
O zaman karşılaştırmaktan vazgeçip, kendinize odaklanın. Sizin için iyi olanı düşünün. Kendinizi geliştirmek için hayatınızda ne gibi değişiklikler yapacağınıza karar verin. Böylelikle hem motivasyonunuz artacak hem de özgüven kazanacaksınız.

10. Sizi destekleyen insanlarla daha fazla zaman harcayın

Hayatta sizi aşağı çeken, olumsuz düşüncelere sahip ve sizi desteklemekten bihaber olan insanlardan uzak durun.Daha çok sizinle yakın düşünce yapısına sahip, sizi destekleyebilecek, pozitif düşünceye sahip, sizi yukarıya çekecek insanlar ile zaman geçirin.

Zamanınızı kendiniz için olumlu harcayın, kitap okuyun, müzik dinleyin, veya dans edin. Gün boyu TV karşısında pembe dizilerle zamanınızı boşa harcamayın. Öğrenin ve öğrendiklerinizi paylaşmaya hevesli olun. Hayatınız daha güzel bir hal alacak emin olun.

Sonuç olarak, bu yazıyı okuyarak değerli zamanınızdan bir kaç dakikayı harcadınız. Özgüvenimi nasıl kazanabilirim sorusunun cevabına aramıştınız ve kendinizi burada buldunuz. Buraya neden geldiğinizi hatırlayın ve bu basit yöntemler ile kendinize özgüven katın. Mutlu olun.

ALINTI

Ekip Çalışmasının 7 Önemli Özelliği

İlgili resim

Herkes bir takımın parçası olabilir ama etkili ekip çalışması üretkenliğe giden yolda anahtar görevi görmektedir. Bugün ekip çalışmasının önem kazandığı iş hayatında, liderliğin önemi daha da artmıştır. Bir şirketin başarılı olması, çalışanlarına gurur ve mutluluk vermesi, uzun dönemde kârlılığını sürdürmesi, rekabet ortamında varlığını sürdürmesi ekip çalışması ve ekibi etkin bir biçimde yönlendiren liderlerle mümkündür.
Ekip çalışmasına yatkın olan gruplar üzerinde yapılan araştırmaya göre, etkili ekip çalışmasına giden yolda bir kaç önemli faktör mevcuttur. Peki nedir bu faktörler ?

1. Güçlü bir ekip lideri belirleyin

Ekip liderinin güçlü olması ve bu liderin ekip üyelerine verimlilik esasına görev dağılımı yapması ekip çalışmasında hayati önem taşımaktadır. Ayrıca liderin karar alınması gerektiği zaman, inisiyatif alabilen birisi olması gerekmektedir. Kendi hedeflerinden çok takım hedeflerini düşünmelidir. Son olarak, yön gösteren ve takıma moral verecek kapasiteye sahip olması önemli bir husustur.

2. Sorumlulukları netleştirin

Takımın oluşturulduğu andan itibaren, ekibin üyesi olan herkesin teker teker sorumluluklarının belirlenmesi gerekmektedir. En baştan bütün parametreleri belirlemek daha sonrasında çıkacak çatışmaların önüne geçmek için en iyi yoldur. Ekip üyelerinin sorumluluklarını bilmesi ve buna göre hareket etmesi hem bireylerin hem de ekibin verimliliğini de arttıracaktır.

3. Ortak hedefler belirleyin

Takıma ait her bir bireyin farklı geçmişlere ve farklı özelliklere sahiptir. Takımın verilen göreve daha iyi odaklanması sağlamak için ortak hedef belirlemek önemlidir. Takım üyelerinin kişisel hedeflerinden ziyade takım hedeflerine odaklanmasını sağlamak daha iyi sonuçlar doğuracaktır.

4.Güven Ortamını Oluştur

Güvenin ne denli önemli olduğunu gündelik ilişkilerimizde, iş hayatımızda, evliliğimizde kısacası her koşulda görüyor ve yaşıyoruz. İş ortamında güven olmadığı zaman işbirliği yapılamaz; işbirliği olmayınca da iş yapılamaz. Sonuçlara yönelik olmak güven duygusunun temelini oluştur. Kırgınlık ve küskünlük yaşanmaz, geribildirimler yapıcı ve olumlu duygular yaratır. Bütünlük içinde davranmak “özü sözü bir olmak”tır. Çalışanların ahlak kurallarına uygun hareket etmelerini ve bir değer sistemine sahip olmalarını açıklar.
İlgi göstermek birlikte çalıştığı kişilerin ihtiyaçlarını anlamak ve ihtiyaçları karşılama gayreti içinde olmaktır. Birbirine ilgi gösteren çalışanların bulunduğu bir kurumda, çalışanların katkıları görünür ve takdir edilir. Ekip liderinin de, güven zeminini ve kurallarını kendi eylemleri ile ortaya koyması gerekir. Bir iş liderinden beklenen söylediğini yapan, yaptığını söyleyen bir kişi olmasıdır.

5. Açık iletişime teşvik edin

Ekip üyelerini fikirlerini paylaşma konusunda teşvik edici olmak takımın başarısı için önemlidir. Serbestçe düşüncelerini ifade edebileceğini hisseden ekip üyeleri hem daha çok katkı verebilir hem de yaratıcılığında artış olur. Hem ekip üyeleri arasında hem de ekip üyelerinin yöneticisiyle olan iletişiminde iki yönlülük önemlidir. Böylelikle herkes birbiriyle daha açık bir şekilde iletişim kurmuş olacaktır.

6. Ekip üyelerini motive et

Çalışma hayatı açısından motivasyon, kişilerin çalışmayı başlatmalarını, sürdürmelerini ve görevlerini istek ve coşkuyla yerine getirmelerini sağlar. Yapılan araştırmaların bazıları, amaçların belirlenmesine çalışanların dahil edilmesinin en güçlü motivasyon faktörü olduğunu işaret etmektedir. Dolayısıyla, kurum içinde verimi yükseltecek en önemli adım, çalışanların amaçların saptanmasının yanı sıra bazı kararlara katılmalarını sağlamak olabilir.Ekip liderinin sorumluluğu birlikte çalıştığı kişilere iç motivasyonlarını yüksek tutmaları gerektiğini ve bunun kendi sorumlulukları olduğunu hatırlatmaktır. Bu nedenle, liderin kendisi düşük motivasyonlu olmamalıdır.

7. Yardım etmeye istekli olun

Herkesin kendi sorumluluğu olmasına rağmen önemli olan takıma verilen görevin zamanında sonuca ulaştırılmasıdır. Bu yüzden kendi işinizi bitirdikten sonra ekibin diğer üyelerine yardımcı olmaya istekli olmalısınız.Sonuç olarak, bugün ekip çalışmasının önem kazandığı iş hayatında, liderliğin önemi daha da artmıştır. Bir şirketin başarılı olması, ç alışanlarına gurur ve mutluluk vermesi, uzun dönemde kârlılığını sürdürmesi, rekabet ortamında varlığını sürdürmesi ekip çalışması ve ekibi etkin bir biçimde yönlendiren liderlerle mümkündür. Ekip liderinin insanları yönetmesi için duygularını yönetmesi gerekir. Ancak kendinin farkında olan lider, başkalarını da anlayabilir ve yönlendirebilir ve böylelikle ekibinin etkin çalışmasını sağlar.

ALINTI

Kaliteli Yaşamın 38 Altın Kuralı !!!

ZİNDE İNSAN ile ilgili görsel sonucu

1. Çok su için.
2. Kahvaltıyı kral, öğle yemeğini prens ve akşam yemeğini de dilenci gibi yiyin.
3. Ağaçlarda ve bitkilerde yetişen yiyecekleri daha çok ve fabrikalarda üretilen yiyecekleri daha az yiyin.
4. 3 E ile yaşayın -- Energy, Enthusiasm, and Empathy (enerji, heyecan ve duygu paylaşımı).
5. Meditasyon,REİKİ, yoga ve dua yapacak zaman yaratın.
6. Daha çok oyun oynayın.
7. 2018’de okuduğunuzdan daha fazla kitap okuyun .
8. Her gün en az 10 dakika sessiz olarak oturun.
9. 7 saat uyuyun.
10. Hergün 10-30 dakika yürüyüş yapın. Ve yürürken gülümseyin.
  
KİŞİLİK:

11. Hayatınızı başkalarınki ile karşılaştırmayın. Onların seyahatinin ne hakkında olduğuna dair hiçbir fikrin yok.
12. Kontrol edemeyeceğiniz olumsuz düşüncelere veya şeylere sahip olmayın. Bunun yerine enerjinizi olumlu şekilde şu an için harcayın.
13. Fazla abartmayın. Sınırlarınızı bilin.
14. Kendinizi çok ciddiye almayın.  
15. Kıymetli enerjini gevezelikle, dedikoduyla boşa harcamayın.
16. Uyanık iken daha fazla hayal kurun.
17. Kıskançlık, çekememezlik zamanın boşa harcanmasıdır. Zaten ihtiyacın olan herşeye sahipsin.
18. Geçmiş meseleleri unutun. Partnerinizin geçmiş hatalarını hatırlatmayın. Bu durum mevcut mutluluğunuzu bozar.
19. Hayat, birisine kin duyarak zamanı boşa harcamak için çok kısadır. Kimseden nefret etmeyin.
20. Geçmişinizle barış yapın ki, şimdiki zamanı bozmasın.
21. Senden başka hiç kimse senin mutluluğundan sorumlu değildir.
22. Hayatın bir okul olduğunu ve öğrenmek için burada olduğumuzu unutmayın. Problemler, cebir dersi gibi gelip giden ancak aldığımız derslerin bir ömür boyu devam ettiği eğitim programının bir parçasıdır.
23. Daha fazla gülümseyin ve gülün.
24. Her tartışmayı kazanmak durumunda değilsiniz. Aynı fikirde olmamak için anlaşın.
  
SOSYAL YAŞANTI:
  
25. Ailenizi sık arayın.
26. Her gün diğerlerine iyi bir şey verin.
27. Herkesi herşey için affedin.
28. 70 yaşından büyük ve 6 yaşından küçük kimselerle vakit geçirin.
29. Hergün en az 3 kişiye gülümseyin ve tanımadığınız en az 1 kişiye “GÜNAYDIN” deyin.
30. Başkalarının senin hakkında ne düşündüğü seni ilgilendirmez.
31. Hasta olduğun zaman işin sana bakmamalı. Arkadaşların bakmalı. Onlarla temasta olun.
  
HAYAT:

32. Doğru şeyi yapın!
33. Faydalı, güzel veya neşe dolu olmayan herşeyden uzak durun.
34. TANRI herşeyi iyileştirir.
35. Bir durum iyi veya kötü olsun, nasılsa değişecektir.
36. Nasıl hissettiğinizin önemi yok, haydi kalkın, giyinin ve ortaya çıkın.
37. En iyisine henüz sıra gelmedi.
38. Sabah sağlıklı olarak uyandığınız zaman, bunun için TANRI'ya şükredin.


Bolluğun beş geleneği

bolluk ile ilgili görsel sonucu

Şimdi, bolluk içinde yaşamanızı sağlayacak beş basit öneri sunacağız. Bu beş basit fikri bir alışkanlık haline getirirseniz, bir bolluk geleneğini benimsemiş olursunuz.


1-Enerjinizi Merkezlendirin.

2-Bir Boşluk yaratın – Merlin’in Yasası

3-Evrensel Enerjiye karşı eylemleri kontrol edin.

4-Bolluk Tutumunu benimseyin.

5-Zarafetle Kabullenme Sanatını uygulayın.

Birinci Gelenek: Enerjinizi Merkezlendirin

Birincisi, kendi enerjinizi merkezlendirme yeteneğidir. Bu, doğal enerji akışına öykünür bir biçimde, önceliği kendinize verme sanatıdır. Kendi enerjinizi merkezlendirmek yaşamınızın birçok alanını etkileyen önemli bir derstir. Bu, kolayca, bencil olmakla karıştırılır, oysa arada gerçek bir fark vardır. Bencilce davranan biri kendini enerji akışının önüne yerleştirir ve diğer herkesi bundan yoksun bırakır. Enerjisini merkezlendiren biri ise çalışmasını sürdürecek daha fazla enerjiye sahip olabilmek için ilk önce kendini enerji akışının önüne yerleştirir.

Bu kavram çoğunuzun kafasını karıştırır, ancak bu bolluk yaratmakta kritik bir öneme sahiptir. Herhangi bir yaratıma başladığınızda, ilk enerji noktası bu yaratımın hangi algılama noktasından görüleceğini belirler. Size enerji akışının önüne önce kendinizi yerleştirmediğinizde, bu yaratım daha başından bozulur.

Tüm ticari Uçuşlarda, uçak kalkmadan önce uçuş ekibi güvenlik talimatlarını sunar. Oksijen maskelerinden de söz eder ve şöyle derler: “Eğer kabin basıncında ani bir değişiklik olursa oksijen maskeleri aşağı inecektir. Eğer küçük bir çocukla ya da yardıma muhtaç biriyle yolculuk ediyorsanız, lütfen önce kendi oksijen maskenizi takın.” Bu kendinize öncelik tanıma sanatını tasvir eder. Havayolları deneyim sonucunda bir kişinin ancak kendine öncelik tanıyorsa bir başkasına yardım edebileceğini öğrenmiştir. Eğer sizin kabınız boşsa bir başkasına yardım edemezsiniz. Bunu başkalarına yardım etmemeniz anlamında almayın, bizim söylediğimiz bu değil. Biz diyoruz ki, Yeni Dünya’nın yüksek titreşimlerinde fedakarlık, düşük titreşimlerde olduğu gibi işe yaramaz. Yeni Dünya’da, fedakarlık yoluyla bir armağan verildiğinde, o armağan birlikte fedakarlığın ağırlığını yansıtan bir enerji ipliği taşır. Dolayısıyla, armağanlar ancak isteyerek, koşulsuz ve fedakarlık içermeden verilebilir. Bu hem verenin hem de alanın yarar sağladığı bir durumdur. Kendinize öncelik vermeye cüret edin ve sonra gerçek bolluğu deneyimlemeye hazırlanın.

Bolluk alanında, bu önce kendinize ödeme yapmanız şeklinde uygulanır. Lütfen, bolluk eyleminin asgari olarak gerekenden fazlasını deneyimlemek olduğunu hatırlayın. Bir gelir elde ettiğiniz her seferinde kendiniz için bir şey yapın. Onu bir kenara ayırın ya da bir biçimde kendiniz için harcayın. Kendinize iyi davranma yeteneğiniz bolluk geleneklerini ne derecede benimseyebileceğinizi belirler.

İkinci Gelenek: Bir Boşluk Yaratın - Merlin’in Yasası

Bolluğu çekecek bir boşluk (vakum) yaratın. Bir boşluk paylaştığınız anda yaratılır. Enerji ancak hareket halindeyken enerjidir. Enerjinin akacağı bir yer yaratın, o zaman Evrensel Enerjinin yasaları harekete geçecektir. Bir boşluk yaratıldığında, Evrensel Enerji onu kendiliğinden dolduracaktır. Yaratılan boşluk tipi, yaratımın kendisini belirleyecektir. Kullanılabilecek iki temel boşluk tipi vardır:

Eterik Boşluk – On Kat Geri Döner

Herhangi bir armağan vermek zaman ve uzay eterlerinde (Tüm uzayı dolduran ve ışık dalgalarının da içinde hareket ettiği maddede) bir boşluk yaratır. Bu tip boşluk size büyüyerek geri döner. Bu on-kat büyüme sürecinin temelidir. Yürekten bir armağan verdiğinizde, o size on-kat geri döner. Seve seve, koşulsuz vermek benzer türde daha fazlasının size geri dönmesi için eterik bir boşluk açar. Lütfen, paranın bir enerji formu değil, bir enerji yansıması olduğunu hatırlayın. Dolayısıyla, para armağanları aslında bolluk armağanları olduklarında en iyi şekilde kullanılabilirler. Bolluğunuzu, onu paylaşarak kutlamanız, daha fazla bolluk için bir boşluk yaratacaktır. Aşar vergisinin (eskiden yerel kilisenin papasına yardım için ödenen yıllık kazancın onda birine eşit verginin) temeli budur. En yüksek hayra hizmet edeceğine inandığınız bir şeye vermek sizin kendi yaşamınızda enerjinin akacağı bir boşluk yaratabilir. Boşluk eterde yaratıldığından, onu doldurmak üzere geri dönen miktarın sınırı yoktur. Koşulsuz olarak verilen armağanlar size en az on-kat çoğalarak geri dönecektir. Eğer armağanda koşullar varsa ya da –daha önce sözü edilen fedakarlık gibi- herhangi bir enerji tükenişi varsa, daha az şey elde edilecektir.

Bolluğunuzu çevrenizdekilerle paylaşın, ya da bir fark yaratacağını hissettiğiniz bir amaca yardım edin. Ancak desteğinizle diğerlerinin yoksunluğa inanmalarına yol açmamaya dikkat edin. Eğer bolluğunuzu bir başkasıyla paylaşıyorsanız, onu enerjiyi alıp kendi boşluğunu ve akışını yaratmaktan sorumlu tutun. Eğer verdiğiniz armağan, alan kişide size bağımlılık oluşturursa, geri dönen enerji daha az olacaktır.

Fiziksel Boşluk – Bire Bir Geri Dönüş

Etkili biçimde bir boşluk yaratmanın birkaç yolu daha vardır. Fiziksel bir boşluk, fiziksel yer yaratma yoluyla oluşturulabilir.

Eğer daha fazla giysi tezahür ettirecekseniz, işe dolabınızda yer açarak başlayın. Eğer yeni bir araba tezahür ettirecekseniz, garajınızı temizleyin. Fiziksel dünyadaki eylemleriniz etkili sonuçlara yol açacak bir boşluk yaratabilir. Yaşamınızda yeni şeylerin girmesi için yer açmanız bolluk yaratmaya yarayacaktır. Fiziksel olarak yaratılan boşluğun size geri dönüşü asıl yaratıma daha özgü olacaktır. Bir başka deyişle, size geri dönüşü bire bir olacaktır.

Merlin’in Yasası – Eşitlik Sağlayıcısı

Fiziksel bir boşluk yaratırken, yaratım normal olarak bire bir geri döner. Ancak, yaratılan fiziksel boşluğun geri dönüş niteliklerini değiştirip arttırabilecek eylemler de vardır. Bu Merlin Yasasını uygularken bizzat bolluk eylemiyle yapılır.
Camelot günlerinde, Kral Arthur herkesin uyum içinde ve güçlenmiş olarak yaşayabileceği bir ülke yaratmayı hayal ediyordu. Bu Camelot devrinde kolay değildi, çünkü ortaçağ gerçekten çok karanlık bir devirdi. Aşılması gereken birçok engel vardı. Bunlardan biri, halkın inanç sistemini yaşamlarına bolluğu kabul edecek biçimde değiştirmekti. Arthur, birçok insanın yoksunluğa inandığını ve bunun değiştirilmesinin çok zor olduğunu görmüştü. O, ilk önce, insanların bolluğu daha kolayca deneyimleyebilmeleri için, onların kalplerini ve zihinlerini değiştirecek adetler ve yasalar yaratmaya başladı. Bu iyi kral eterik alemde herkes için bolluk yaratmanın mümkün olmadığını biliyordu. Bu yüzden, o bolluğu fiziksel alemde yasalar ve adetler yoluyla yaratmaya çalıştı. Arthur, yasaların ve adetlerin işe yaramadığını gördüğünde, bu onun en büyük düş kırıklıklarından biri oldu.
Bir süre sonra, Arthur sevgili dostu ve akıl hocası Merlin’e başvurup ona akıl danıştı. Arthur düş kırıklığını ifade ettiğinde, Merlin kıkır kıkır gündü. “Bu kadar komik olan ne?” diye sordu Arthur. Merlin ona şöyle karşılık verdi: “Sevgili Arthur, senin gayet iyi bildiğin gibi, eylemlerin kalbinin saflığını yansıttığı için sen o kayaya saplı kılıcı (Excalibur) kayadan çıkarabildin. Senin için bolluk yaratmış olan kendi eylemlerindir. Ancak, Camelot halkı için bolluk yaratmayı hedefleyen dürüst girişiminle, sen onları kendi eylemleriyle bolluğu deneyimleme fırsatından yoksun bıraktın. Bolluk sahip olunacak bir şey değil, bir yaşam biçimidir. Dolayısıyla, bolluk bir başkasına verilemez. İnsan onu ancak bolluğu ifade ederek kendi benliğinde yaratabilir.” İki adam uzun uzun konuştular ve bir süre sonra Merlin Arthur’a basit bir öneri sundu. Bu basit öneri bugün de hala kullanılmaktadır. Bu Camelot halkı arasında sevgiyle “Merlin’in Yasası” olarak tanınmıştır.
Merlin’in Yasası, basitçe, bolluğun ifade edilmesinin bolluğu yarattığını bildirir.
Verme-ucunda akışı başlatın ve onun çabucak alma ucuna yayılışını izleyin. Eğer ticari işlerinizde Başarılı olmak istiyorsanız, her ticari görüşmede pazarlık edilenden biraz daha fazla vermenin bir yolunu bulun. Pazarlık yapıldıktan sonra ve taraflar anlaştıktan sonra, ilk başta kabul ettiğinizden daha fazlasını vermenin bir yolunu bulun. Merlin’in Yasası bir enerji akışı yaratan bir olaylar dizisini başlatır. Siz Oyun-Alanı üzerinde bu uygulamayı birçok kez görmüşsünüzdür. Aşar vergisi Merlin’in Yasasının kullanımının bir örneğidir. Geçmişte sizin “fırıncının düzinesi” (on-üç) denen bir ifadeniz vardı. Bu uygulama kendi bolluğunun bir ifadesi olarak patronuna daha fazla ekmek vermek isteyen genç bir fırıncıyla başlamıştır. O, ekmek sandıklarına on-iki yerine on-üç ekmek koyardı. Sonunda bu adamın fırıncılık işi gelişti ve bolluk akışı da arttı.
Her pazarlıkta, pazarlık bittikten sonra, biraz daha fazla vermenin bir yolunu bulun. Merlin’in Yasası gerçek bolluğun uygulamasıdır, çünkü o bir insanın yaşamındaki fazlalığın ifadesidir. Bu gerçek bolluk fikrini alıp onu günlük yaşamınızda eyleme geçirmektir. Bu otomatik olarak bir boşluk yaratır ve bu boşluk aynı fazlalığı ve bolluğu sizin kendi realitenizde tezahür ettirir.

Üçüncü Gelenek: Evrensel Enerjiyi Onurlandırın.

Her şeye nüfuz eden bir Evrensel Enerji vardır. Bu tam bir boşluk içinde mevcut olan enerjidir. Tüm diğer enerjiler ortadan kaldırıldığında bile bu enerji varlığını sürdürür. Bu potansiyelin enerjisidir. Bu sizin Tanrı dediğiniz şeyin enerjisidir. Bu enerjinin amacı ve devinimi bütünleşmeyi içerir. Bu enerjinin tek bir amacı vardır: Evrensel Enerji, içinde yaşadığınız kutupluluk illüzyonunu(yanılsamasını) yaratmak için ayrılmış olanı yeniden birleştirir.
Beşinci boyutta, bu Evrensel Enerjiye direnen her şey direnmeyle karşılaşacak, ve onu destekleyen her şey destek görecektir. Başka hiçbir enerjinin bulunmadığı bu boşlukta, bütünleşme eylemini şu basit kural kolaylaştırır: Her bir aksiyon için eşit ve zıt bir reaksiyon vardır.
Bolluğun beş geleneğini günlük yaşamınıza uygularken, tüm eylemlerinizi Evrensel Enerji fonunun önünde görmeniz yararlı olur. Eylemleriniz bütünleşmeyi mi yoksa ayrılığı mı destekliyor? Yeni Dünya’nın yüksek titreşimlerinde, örgütlerinizde bile, örgütün eylemlerinin Evrensel Enerjiye uygun olmasını sağlamaktan sorumlu insanların yer aldığını göreceksiniz. Bunu bir birey olarak kendiniz için de yapın ve sonuçları gözlemleyin.

Dördüncü Gelenek: Bolluk Tutumunu Benimseyin.

Yaptığınız her işte bolluk tutumunu benimseyin. Mümkün olduğu her seferinde kendinizi bolluk içinde yaşamanın sağlıklı örnekleri olabilen kişilerle Kuşatın. Kendinize iyi davranın, çünkü böyle yaptığınızda realitenizi bolluk realitesi olarak tanımlıyor olursunuz. Sizin daha fazlasına erişmeye çalışarak, ya da sahip olduklarınız için şükrederek bolluğa kavuşabileceğinizi anlayın. Genelde daha fazlasına erişme eylemi bir bolluk illüzyonundan başka bir şey değildir, çünkü o zaman sahip olduğunuz maddi şeyler size sahip olmaya başlar. Daha fazlasına erişmek, kendi başına, bolluğu elde etmek değildir. Bolluk bir tutumdur ve bu tutumu şu anda bulunduğunuz yerde edinebilirsiniz. Daima ihtiyacınızdan daha fazlasına sahip olduğunuz tutumunu benimseyin, o zaman ne kadar çoğunu deneyimleyeceğinizi seçebilirsiniz.
Kutupluluk illüzyonu sizin birbirinizden ayrı olduğunuza inanmanıza yol açmıştır. Dolayısıyla, yoksunluk inancı ta başından beri Oyunu kaplamıştır. Yaygın yoksunluk inancı gerçek bolluğu kavramayı, ve dolayısıyla, deneyimlemeyi de zorlaştırır. Yoksunluğun temeli insanın görebildiği şeyin var olan tüm şey olduğuna inanmasıdır. Bu aynı sorun bazı bilim adamlarının niyetlerinin deneylerinin sonucunu değiştireceğinin anlamalarını engellemiştir. Sizin dışınızda hiçbir şeyin bulunmadığı inancı sizi 3.boyuta ait yoksunluk illüzyonuna bu kadar sıkı bir biçimde bağlayan kısıtlamadır.
Dünya ekonomistleriniz şimdi yoksunluğun bir illüzyon olduğunu fark ediyorlar. Dünya bolluk içinde olduğunda, herkes daha fazla bolluğa kavuşur, çünkü bolluk Evrensel Enerjiye öykünen bir akıştır. Bir masanın üzerinde beş madeni paranın bulunduğunu imgeleyin. Yoksunluk illüzyonu sizin eğer paralardan birini alırsanız, diğer insanlara sadece dört para kalacağına inanmanıza neden olur. Aslında, enerji hareket halindeyken çoğalır. Para sadece enerjinin bir yansıması olduğundan, o da hareket halindeyken çoğalır. Dünya ekonomistleriniz eğer masanın üzerinde dolaşan (elden ele geçen) beş madeni para varsa, bunun orada 12 madeni para varmış gibi aynı etkiyi yaptığını bilirler.
Yeni Dünya’nın yüksek boyutsal düzeyleri artık yoksunluk inancını desteklemeyecektir.

Beşinci Gelenek: Zarafetle Kabul Etme Sanatı

Bolluk sizi bulduğunda, o ancak akmasına izin verdiğiniz derecede size akacaktır. Bu Zarafetle Kabul Etme Sanatı ile ilgilidir. Çoğunuz enerjiyi dışarı göndererek akış yaratma konusunda iyi deneyimlisiniz, ama o enerji geri döndüğünde onu kabul etmekte zorlanırsınız. Şanslı olarak gördükleriniz, genelde, zarafetle kabul etme sanatında ustadırlar. İşe iltifatları ve küçük armağanları zarafetle kabul etmeyi öğrenerek başlayın. Zarafetle kabullenme uygulamasını yapın, o zaman armağanı veren kişiye geri vermiş olursunuz. Eğer siz yürekten verirseniz, ama armağanınız zarafetle kabul edilmezse, armağanın kendisi azalır. Gerçek armağan, verene aittir. Onu zarafetle kabul etmeyerek vereni bu armağandan yoksun bırakmayın.
Herhangi bir şey yolunuza çıktığında, onu kabullenecek en zarif yolu bulmaya çalışın. Armağanı verene geri döndürmenin yollarını bulun, o zaman enerji döngüsünü tamamlamış olursunuz.
Sattığınız mallara ya da hizmetlerinize bir değer biçerken zarafetle kabullenme sanatını dikkate alın. Enerji yasası insanların size sizin kendinize biçtiğinizden daha yüksek bir değer biçemeyeceklerini bildirir. Sonuçta, kendi değerinizi belirleyecek olan sizsiniz.Zarafetle kabullenme sanatını uygulayın ve her alanda yaşam kalitenizi arttırmaya cüret edin. Bu çok geçmeden bolluk içinde yaşama alışkanlığına dönüşür, ve o zaman Dünya üzerinde Cenneti yaratarak hayal ettiğinizden çok daha fazla kalbe erişmenin mümkün olduğunu görürsünüz.
Gözleriniz perdeliyken gerçek bolluğu kolayca hatırlayamazsınız. Bu perde Yuvayı hatırlamanızı engeller, çünkü eğer o buna neden olmasaydı, siz onu bir kenara itip Yuvaya geri dönerdiniz. Biz burada size Yuvanın titreşimlerini ve anılarını hatırlatmak üzere bulunuyoruz. Unutma perdesi sizin Yuvayı kısa anlar dışında görmenize izin vermeyecektir. Biz bu anlarda size hitap ederiz. Bakın, Cennetten daha büyük bir bolluk ifadesi yoktur. Eğer gerçekten perdenin o tarafında Yuvayı yaratacaksanız, o zaman her yaratımınızın bolluk kavramını benimsemesi ve içermesi gerekir. Bolluğunuzu kabullendiğinizde, doğal hakkınızı kabul ediyor ve Yuvayı hatırlıyor olursunuz

bolluk ile ilgili görsel sonucu

ALINTI