Booking.com

REDDEDİLME KORKUSU



İnsanın en büyük korkularından biri reddedilmektir. İş dünyasından, sevdiğiniz insan tarafından, belli bir sosyal grup tarafından kabul edilmemektir. Reddedilme beraberinde büyük bir acı getirir ve insan bunu hissetmemek için ne olursa olsun hata yapmamaya çabalar. Çünkü ‘iyi karıyı’ eşi bırakmaz, ‘iyi memur’ işten atılmaz, ‘iyi bir oğul’ anne tarafından hep övgü görür. ‘İyi’ hata yapm

ayan demektir. Bu ‘hata yapamam’ miti her şeye meraklı çocukların zihinlerinde daha okulun kapısından geçtikleri gün kökleşmeye başlar. Eğitim sistemimiz bireyin kıymetini matematik, kimya, resim, edebiyat vb. derslerdeki başarı derecesine göre ölçer. Her bir çocuğun yegâne yeteneğini keşfedip o alanda kendisini geliştirmesini teşvik etmek yerine, herkes için aynı ölçüt uygulanarak ve iyi not alanlar ‘aferin, iyisin, herkes senden örnek alsın, senin gibi sorumlu ve iyi olsunlar’ diye takdir edilerek diğer çocuklara ‘denklemde hata yaptınız, hızlı koşamadınız, güzel resim çizemediniz, o yüzden iyi değilsiniz, saygı ve sevgiyi hak etmiyorsunuz’ bilinçaltı mesajı gönderiliyor.
Bu şekilde büyüyen ve bu inanca göre hayatını yaşayan insanlar sadece kendinin değil, etrafındaki tüm insanların hata yapma hakkının olmadığından emin olurlar. Erkekler genelde ailede ‘diktatör’ gibi davranmaya başlarlar. Bilinçaltı ‘çocukluğumda benim kusursuz olmamı istiyorlardı ben de sizden aynısını istiyorum şimdi’ kalıbına göre çalışır.
Kadınların da ‘aşk’ kavramı değişir. Kadında; ‘sevilmek için ‘iyi’ bir kadın olmam lazım, sevilmeye hak kazanmam lazım hem de her gün aşka layık olduğumu ispatlamam lazım’ düşüncesi gelişir. Böylece kadın sevmeye değil sevdiği erkeğe onun aşkını ‘kazanmak’ için hizmet etmeye başlar. Tüm hayatını erkeğini memnun etmeye adayan kadın bu tavrın sonucu olarak önce sevgilisinin / eşinin saygısını kaybeder, sonra onu rahatsız etmeye başlar ve ilişkileri sona gelir. Kadın ise ‘iyi kadınları terk etmezler’ inancına dayanarak kendi kendine ‘yeterince iyi hizmet edemedim’ kararı verip ondan sonraki ilişkisinde daha ‘iyi ve kusursuz’ bir hizmetçi olmaya çalışır. Bu kısır döngünün sonunda ve bir kaç acılı ilişki tecrübesinden sonra ‘kıymetimi bilemediler’ diye ya tüm erkeklerden nefret etmeye başlar ya da ‘bende sevgiyi parayla alırım’ şeklinde yeni bir psikolojik kalıp yaratıp ‘başarılı ve bağımsız’ iş kadını olarak dünyadan hıncını almaya çalışır. Her şekilde sonuç aynı olacaktır. Mutsuzluk!
Kendine hata yapma izni vermeyen insan kendi elleriyle kendi özgüvenini öldürür. Fakat kültürümüz ve eğitimimizde hata yapan birisinin sosyal çevresine ne kadar pişman olduğunu göstermesi adına acı çekmesi gerekir şeklinde çok derin ve oldukça yaygın bir inanış hatta sosyal gereksinim vardır. Bunu için dilimizde ‘bunu nasıl yapabildim’, ‘kendimi asla affetmem’ sözleri de mevcut. Ama ‘kendimi asla affedemem’ süslü lafın gerçek anlamı ‘bu kötü duruma devam etmek kararı alıyorum’ demektir. Bu devam kararı esasen aynı yerde, aynı şartlarda, aynı acıyı senelerce ve tekrar tekrar çekerek ve bu acıyı etrafındaki insanlara yansıtmak kararıdır. Bir kaktüsün üstüne oturduğunuzu düşünün. Dikenleri kaba etlerinize batıp çok acı veriyorlar, ama kaktüsten kalkıp gitmek yerine siz buna dayanıp devam etmek karar alıyorsunuz.
Başarısızlık zaman zaman HERKESİN hayatında olacak. Geçici başarısızlıklar sizin kıymetinizin ölçütü değiller. Hatanın size bağlı olmayan bin bir sebebi olabilir. Sağlıklı yaklaşım ise neden oldu, nasıl oldu, ne zaman oldu, gelecekte tekrarlanmaması için hangi önlemleri almam icap eder diye kendini sorgulamak ve bundan ders alarak hayatınıza devam etmektir. Hatalarınızdan korkmayın, onları kucaklayın. Siz her şeyi başarabilirsiniz! Size inanıyorum!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder