Booking.com

DUA EDİYORSAN SEVİLİYORSUN..








🙏🏻Allah ile aramızda muhteşem bir sistem, bir yaradılış mucizesi var. 
Her şey tek ve bize özel olarak düşünülmüş sistemin birer parçasıyız. Ve tüm varoluşun birleşiminden Allahın eşsiz varlığını görebiliriz. 
🤚🏼Parmak izimiz, kan grubumuz, ses tonumuz, göz bebeğimiz ve her şeyden öte kimseninkine benzemeyen kaderimizle bu dünyanın sahnesinde rollerimizi oynuyoruz. 
👼🏻Allah sevdiği kullarına kendini hissettirir, dua ettirir, tövbeyi hatırlatır, düşünmeyi, ondan istemeyi, tefekkür etmeyi, evreni, yaradılışı sorgulamayı nasip eder.
👉🏻Eğer dua ediyorsanız bilin ki
Allah ile berabersinizdir.
Bu hikaye ile biraz daha derinlere bakalım...
👇🏼 .......İmanı güçlü biri her gün dua ediyordu. Bir gün içinden bir ses (iblis) ona, —“ Bu kadar dua edip yalvarıyorsun Allahtan sana hiç cevap gelmiyor. Neden boşu boşuna dua ediyorsun ki?” der.
👤Adam bu durumu düşünür ve inancı zedelenir, dua etmekten vazgeçer.
🕊Bir gece rüyasında Hızır görünür.
Ona —“ Neden dua etmekten vazgeçtin? “ der. Adam bunun üzerine —“Allahtan cevap alamadığını ve sevilmediğini düşündüğünü söyler...
👼🏻” Hızır kendisine şöyle der;
👉🏻“ Senin “Ya Rabbi” demen, O’nun sana cevabıdır.
👉🏻Senin çare arayışın, O’nun seni kendine çekmesidir.
👉🏻Senin İÇİndeki Sevgi, O’nun sana lütfudur.
🙏🏻Bil ki, O izin vermedikçe, O kulundan hoşnut olmadıkça hiç bir kişi dua edemez. DUA EDİYORSAN SEVİLİYORSUN...🕊
......Dua ediyorsanız, her yerde o’nu arıyor ve hissediyorsanız, yakarışta, tefekkürde, şükürdeyseniz bilin ki SEVİLİYORSUNUZ.

dua elleri ile ilgili görsel sonucu

AFFETTİĞİNİZ HER KİŞİ, YAŞAMDA İLERLEMENİZDE BİRER GEÇİŞ KAPISIDIR...



AFFETME ile ilgili görsel sonucu



✍🏻İçinde doğduğunuz aile kutsaldır. Mükemmel bir ilişkiye sahip olmanız gerekmez hatta en sorunlu ilişkiniz ailenizden biriyle olabilir. 🙏🏻Varlığınızdaki gücü açığa çıkartacak tüm ilişkiler ilahidir. Kabul etmek zor olsa da anlaşamadığınız anneniz, reddettiğiniz babanız, görüşmediğiniz teyzeniz, sizi içeriye bakmaya zorlar; yani kalbinize... Kalbinizdeki tüm fazlalıklar, boşaltılması gereken yükler, güneş görmesi gereken odalar, atılması gereken çöpler, sevgiyi gölgede bırakır. 🙏🏻Nefret ettiğinizi düşündükleriniz, sevmeye en çok ihtiyaç duyduklarınızdır. ☝🏼Bazen içinde doğduğunuz aile bir aileden fazlasıdır...Ruhunuz size o aile kanalıyla bir şey söylemek istiyordur. Halletmeniz gereken, göz ardı edemeyeceğiniz bir şey. İzin verirseniz ruhunuz sizinle konuşacaktır. Anlam veremediğiniz her sorunun kutsal bir nedeni vardır. Kendinizle aranızdaki mesafe kapandığında kalbinize yakınlaşırsınız. Kalbiniz ilahi ateşle arındığında şunu sevip, bunu sevmemek bir seçenek olmaktan çıkar. Bir kere tutuşan ilahi sevgi kıvılcımı varlığınızı ele geçirir. Siz artık yargılamazsınız. 

Unutmayın; AFFETTİĞİNİZ KADAR ÖZGÜRSÜNÜZ.

Yüksek Enerjili 5 Kelime



Mesela  “Om” kelimesi meditasyonda kullanılmaktadır. Bunun sebebi bazı sesler ve kelimeler güçlü frekanslıdır. Meditasyon çalışmaları yapanlar mantra dediğimiz bir kelimeyi sürekli sürekli tekrarlayarak enerjisini yükseltirler. Belli harflerin geçtiği kelimelerde güçlü etkiler yaratmaktadır.
Bu 5 Kelimenin Enerjilerini kullanarak güçlü olumlama cümlesi oluşturabilirsiniz.
1- Işık;Ruhum ve Aklım güzellik ile ışıldıyor.Çevreme ışık saçıyorum.
2- Aşk; Hayata ve kendime aşığım. Huzuru ve gerçek aşkı buluyorum.
3- Barış; Çevremle ve kendimle barışıyor ve huzuru yaşıyorum. Barışçıl ve huzurlu bir ruha sahibim.
4- İnanç; Kendime ve kaderimin iyi olacağına inancım sonsuz. Yaratıcının eşsiz gücüne inanıyor ve beni sevdiğine inanıyorum.
5-Bağışlamak; Kendimi ve geçmişimde yaşadığım her şeyi Bağışlıyorum. Ben kendimi bağışlıyorum ve özgür kılıyorum.
ALINTIDIR

Çekim Yasasının Eksik Parçası 1 Kuantum ve Para İlişkisi

Ä°lgili resim





İstediklerimiz neden olmaz ?
Bana sık sık şu soru geliyor ;

Ben kendim için şunu şunu istiyorum ama bir türlü gerçekleşmiyor..Acaba doğru mu odaklanmıyorum Ya da istemeyi mi bilmiyorum ?


Burada bu konulara dair tüm kişisel gelişim kitaplarında ya da öğretilerinde altı fazla çizilmeyen önemli bir nokta var ..
Buna çekim yasasının eksik parçası da diyebilirsiniz..

Tüm o kitaplar ve bu konuya dair yetkinliği olan kişiler hayatınıza istediğiniz bir şeyi çekebilmeniz için şunu söyler ;

İste, İ
nan, Sahip ol !..

Oysa durum bunun tam tersidir..
Yani her ne istiyorsanız ona zaten sahipmiş gibi davranmanız ve öyle hissetmeniz ve buna yürekten inanmanız gerekir..

Birinci şekliyle yani “İste, inan, sahip ol” kalıbında durum şöyle işler..

Bir şeyi istemek demek ; aslında ona sahip olmadığınızı onaylamak demektir. Yani sizde yok o nedenle istiyorsunuz..
Burada farkında olmadan istediğiniz şeye değil onun eksikliğine odaklanırsınız..
Evrene sizden iki zıt mesaj yayılır..Bilinciniz ister, bilinçaltınız “o bende yok” der..
ki aslolan genelde onun dediğidir..

Bunu bir örnekle anlatırsam sanırım daha kolay anlaşılacak;
Cebinizde 10 TL var ve yolda yürürken yaşlı ve yoksul bir dilenci kadın gördünüz..
İlk düşünceniz hemen çıkarıp ona para mesela 5 TL vermektir..
Bu düşünce zihninizdeyken her şey güzel ..
siz kendinizi bolluk içinde hissediyorsunuz ki rahatlıkla verebileceğinizi düşünebiliyorsunuz..

Ancak çoğu kişi şu ikinci düşünceye yakalanır..”Ona 5 TL verirsem benim cebimde çok az para kalacak..ben ne yapacağım”

İşte siz aslında ilk anda o kadına para vermeyi düşünürken, sonrasında paranızın çok azalacağını düşünerek, enerjinizi bir anda kıtlık yokluk bilincine odaklamış olursunuz..

Bu çok beğendiğiniz bir elbiseyi ilk anda görüp beğendiğiniz halde sonra vazgeçmenize neden olan bilinçle aynı bilinçtir.
Ya da yeni bir ev, araba almak istiyorsunuzdur ama her istediğinizde farkında olmadan onlara “sahip olmadığınız” duygusunu da güçlendiriyorsunuzdur..

Oysa Evren tamamıyla herkese yetecek kadar bolluk ve bereket enerjisiyle çevrilidir ve bu enerji sizinle birlikte, kuantum birleşik alanı..o sonsuz olanaklar ağında, o Tanrısal kaynakta mevcuttur..
Sorun sizin kendinizi onun dışında görmenizden kaynaklanır. Oysa aynı alandasınız ve onlar sadece görülmeyi ve uzanıp alınmayı bekler..




MOR KASE ile ilgili görsel sonucu

Bir kaseye (mor olsa daha iyi olur )5-10 TL koyun ve evinizde ortada görünür bir yerde olsun..
Her o noktadan geçişinizde o parayı sallayın..
Paranın enerjisini aktive etmiş olursunuz..
Enerji harekete geçer ve size de akmak üzere devirdaimine başlar..


PARA MIKNATISI ile ilgili görsel sonucu

























Yolda yürürken kendinizi tüm paraları çeken bir mıknatıs olarak imgeleyin.
PARA MIKNATISI ile ilgili görsel sonucu


Gördüğünüz tüm ağaç yapraklarını para olarak düşünün ve onların dalından ayrılarak gelip size yapıştığını..yürüyen bir mıknatıssınız ve parayı çekiyorsunuz..

”Para nerede olursa olsun gelir beni bulur..
Ben hiç parasız kalmam..
Kendi bolluk ve bereketimi kendim yaratırım "gibi olumlamalar bulun ve sık sık içinizden bunu tekrarlayın..
İnanıp inanmamanız önemli değil.. çok yapmanız sonuçta bilinçaltınıza indirmenize yarayacaktır...

Düşünce Gücüyle Tedavi / Louise Hay “Bedenimin verdiği mesajları sevgiyle dinliyorum”


Düşünce Gücüyle Tedavi / Louise Hay

“Bedenimin verdiği mesajları sevgiyle dinliyorum”

Hayatta herşeyin olduğu gibi, beden de içsel düşünce ve inançlarımızın bir aynasıdır. Dinlemesini bilirsek bedenimiz daima bizimle konuşur. Bedenimizin her hücresi, düşündüğünüz her düşünceye, söylediğiniz her söze karşılık verir.

Sürekli düşündüğünüz ve söylediğiniz şeyler, beden yapınızı, şeklini, sağlığını ve hastalığı oluşturur. Asık görünüşlü bir surata sahip kişi, bu görünüşünü sevecen ve mutlu düşüncelerle oluşturmamıştır. Yaşlı insanların yüz ve bedenleri açık bir biçimde hayat boyu sürdürdükleri düşünce kalıplarını yansıtır. Siz yaşlandığınızda nasıl görüneceksiniz?

Bu bölümde bedende hastalık yaratan Olası Düşünce Kalıplarını ve sağlık yaratmakta kullanacağımız Yeni Düşünce Modellerini ve Olumlu ifadelerini göreceksiniz.

Her hastalığın zihinsel nedeni herkes için yüzde yüz geçerli değil elbette. Ama hastalığın nedenlerini araştırmaya başladığımız için bir başlangıç noktasını veriyor.

BAŞ, bizi temsil ediyor. Dünyaya gösterdiğimiz şey. Genellikle başımızla tanınırız. Baş bölgesinde bir sorunumuz varsa bu, genellikle “bizde” çok yanlış bir şey olduğu duygusunu taşıdığımız anlamına gelir.

Olumlaması “Barış, sevgi, haz, gevşeme, rahatlık. Hayatın akışına kendimi bırakıyor ve hayatın içinde kolaylıkla gelişiyorum“

SAÇ, dayanıklılığı temsil ediyor. Gergin ve korku dolu olduğumuzda, sıklıkla omuz kaslarında başlayan katılaşma başımızın tepesine, hatta göz çevresine kadar yayılır. Saç, saç kökleriyle beslenir. Kafa derimizde gerginlik olduğunda, sıkılmaktan dolayı saç nefes alamaz. Ölür ve dökülür. Gerginlik sürüyorsa, kafa derisi gevşeyemez. Saç kökleri sıkıştığı için yeni saç büyüyemez ve sonuç; kellik.

Gerginlik güçlü olmamaktır. Gerginlik zayıflıktır. Gerçekten güvenli ve güçlü olmak demek, sakin, dengeli ve huzurlu olabilmektir. Bedenlerimizi daha çok gevşetmeliyiz, baş derimizi de.

Şimdi deneyin. Baş derinize gevşemesini söyleyin ve bir farklılık hissedip hissetmediğinizi gözleyin. Eğer gevşediğini hissediyorsanız bu egzersizi sıkça yapmanızı öneririm.

KULAKLAR, işitme kapasitesini temsil ediyor. Eğer kulaklarınızda sorununuz varsa, genellikle işitmek istemediğiniz bir şeylerin olup bittiği anlamına gelir. Kulak ağrısı işittiğiniz bir şeyden kızgınlık duyduğunuzun göstergesidir.

Kulak ağrıları çocuklarda çok yaygın. Çocuklar, genellikle evlerinde işitmek istemedikleri şeyleri duymak zorunda kalıyorlar. Çoğu ailede çocuğun kızgınlığını ifade etmesine izin verilmez. Çocuk olayları değiştirme gücüne sahip olmamasının tepkisini, kulak ağrısı yaratarak gösterir.

Sağırlık, birlikte yaşamak zorunda olduğunuz bir kişiyi dinlemeye katlanamamanın göstergesidir. Dikkat edin, çiftlerden birinde sağırlık sorunu varsa, diğeri sürekli konuşur, konuşur, konuşur.

Yeni Düşünce Modeli: ”Tanrıyı dinliyorum. Hayatın coşkusunu işitiyorum. Hayatın bir parçasıyım. Sevgiyle dinliyorum“

GÖZLER, görme kapasitesini temsil ediyor. Göz sorunları, görmek istemediğimiz bir şeyler olduğu anlamına geliyor. Kendimizle ya da hayatla ilgili; geçmişle, şimdiyle ya da gelecekle ilgili görmek istemediğimiz şeyler.

Bir çok insan gözlük takmaya başlamalarından 1-2 yıl öncesine dönüp görmek istemedikleri şeylerle yüz yüze gelmeyi kabul ettiklerinde, gözlerinde gözlük takmalarına gerek kalmayacak kadar iyileşme görüldü.

Şu anda olanları görmezden mi geliyorsunuz? Ne ile yüzleşmek istemiyorsunuz? Şu andan mı, yoksa gelecekten mi korkuyorsunuz? Eğer gerçekleri net bir şekilde görebilseydiniz, şu anda görmediğiniz neleri görüyor olacaktınız? Kendinize ne yaptığınızı görebiliyor musunuz?

Bakın, kendimize sormamız gereken ilginç sorular var, değil mi?

Yeni Düşünce Modeli: “Özgürüm. Özgürce ileriye doğru bakıyorum. Çünkü hayat sonsuzdur ve mutluluklarla doludur. Sevecen gözlerle bakıyorum. Kimse bana asla zarar veremez“

BAŞ AĞRILARI, kendimizi yanlış, geçersiz, değersiz görmekten kaynaklanıyor. Bir daha başınız ağrıdığında, kendinizi hangi konuda hatalı bularak yargıladığınıza dikkat edin. Kendinizi affedin. Baş ağrınızın geçtiğini göreceksiniz.

BOĞAZ, “istediğimiz şeyi söyleyebilme” ve “kendimizi ifade etme” yeteneğini temsil ediyor. Boğazla ilgili sorunlar, bunları yapmaktan korkmak, hakkımızı aramaktan çekinmek, “ben buyum” demek cesaretini gösterememekten kaynaklanıyor.

Kızgınlık, boğaz ağrılarının sebebidir. Eğer soğuk algınlığı da varsa zihinsel karışıklık yaşıyoruz demektir. LARENJİT, konuşamayacak kadar öfkeli olmak demek.

Boğaz ayrıca bedendeki yaratıcı akışı da temsil ediyor. Yaratıcılığımızı ifade ettiğimiz bu bölgede, yaratıcılığımız engellendiğinde, boğazla ilgili sorunlarımız olur. Hepimiz tüm hayatlarını başkaları için yaşayan bir çok insan tanıyoruz. Kendi istediklerini hiç yapamayan, sürekli anne-baba-eş-sevgili-patronların istekleri ve beklentileri doğrultusunda yaşayan ne çok insan var. BADEMCİK ve TİROİD sorunları, kendi isteklerinizi gerçekleştirememekten kaynaklanan, engellenmiş yaratıcılığın sonucu oluyor.

Boğazdaki enerji merkezi, yani beşinci çakra, bedende değişimin olduğu yerdir. Değişime karşı koyduğumuzda, değişimin tam ortasında ya da değişmeye çalıştığımızda, genellikle boğazımızda etkinlik artar. Öksürdüğümüzde ya da biri öksürdüğünde dikkat edin. Ne konuşuluyordu? Neye tepki gösteriyoruz? Direnç ve inatçılık mı, yoksa değişim süreci içinde miyiz? Grup çalışmalarımda öksürmeyi, kendini keşfetmede bir araç olarak kullanırım. Birisi öksürdüğünde, elini boğazına götürmesini ve yüksek sesle “Değişmeye Hazırım” ya da “Değişiyorum” demesini söylerim.

Yeni Düşünce Modeli: “Düşüncelerimi, hissettiklerimi, isteklerimi rahatlıkla ve özgürce dile getirebiliyorum. Yaratıcıyım. Sevgiyle konuşuyorum“

KOLLAR, hayat deneyimlerini kucaklama kapasitesini ve yeteneğini simgeler. Kolların dirsekten yukarısı kapasitemizle, dirsek altı bölümü yeteneklerimizle ilgilidir. Duygu birikintilerimizi eklem yerlerinde depolarız ve dirsekler yön değiştirmede esnekliğimizi simgeler. Hayatınıza yeni bir yön verme konusunda esnek misiniz? yoksa eski duygu birikimleriniz sizi aynı noktada mı tutuyor?

ELLER, yakalar, tutar, kavrar. Bir şeylerin parmaklarımızın arasından akıp gitmesine izin veririz. Bazen gerektiğinden fazla tutarız. Açık elli, sıkı elli, el becerili, yumruk sıkan, yumuşak elli oluruz. Elden veririz, el veririz, elde edemeyiz, elinin hakkını veririz. El ele veririz, avucumuzun içine alırız, elimizden gelmez. Eli maşalıdır, eli uğurlu gelir veya ele avuca sığmaz.

Eller yumuşak olabilir veya parmak boğumları çok fazla evhamlı ya da katı düşünceli olmaktan dolayı sert ve yumru yumru olabilir. Elleri sıkmak korkudan kaynakların; kaybetme korkusu, asla yetmeyeceği korkusu, bırakırsan gider korkusu.

Bir ilişkiye sıkı sıkıya yapışmak, eşin arkaya bakmadan kaçmasına yol açar. Sıkılmış yumruklar yeni bir şeyi tutamazlar. Elleri bileklerden rahatça sallamak, insana rahatlık ve açıklık duygusu verir. Size ait olan şey, sizden alınamaz. Rahat olun.

Yeni Düşünce Modeli : “Tüm düşüncelere sevgiyle ve kolaylıkla uyum sağlıyorum”

SIRT, destek sistemimizi temsil eder. Sırt sorunları genellikle yeterince destek görmediğimizin ifadesidir. Sıklıkla bizi işimizin, ailemizin, eşimizin desteklediğini düşünürüz. Gerçekte, tümüyle Evren ve Hayatın kendisi tarafından destekleniyoruz.

Üst sırt ağrıları, duygusal destek yoksunluğunun hissedilişidir. Kocam-karım-sevgilim-arkadaşım-patronum beni anlamıyor ve desteklemiyor.

Orta kısım suçluluk duygusuyla ilgili. Geçmişimizde arkamızda kalan bir şey. Arkanızda ne bıraktığınızı görmekten mi korkuyorsunuz ya da arkada bıraktığınız bir şeyi mi gizliyorsunuz? Sırtınızdan hançerlenmiş gibi mi hissediyorsunuz? Gerçekten “bitip tükendiğinizi” mi hissediyorsunuz? Ekonomik sorunlarınızla bir çıkmaz içindesiniz? Ya da ekonomik endişeleriniz çok mu fazla? Bu durumda, alt sırt bölgenizde sorunlarınız olacaktır. Parasızlık ya da parasal korku bunu yaratacaktır. Miktarın hiç önemi yoktur.

Çoğumuz hayatımızda en önemli şeyin para olduğunu düşünürüz. Onsuz yaşanamaz. Bu doğru değildir. Paradan çok daha önemli, onsuz yaşayamayacağımız bir şey var. O nedir? Nefesimiz.

Nefesimiz hayattaki en değerli şey. Ama nefes verdiğimizde, bir sonraki nefesi almak için havanın orada olacağından zerre kadar şüphe etmeyiz. Bir nefes daha alamazsak, üç dakika dayanamayız. Bizi yaratan GÜÇ, hayatımız boyunca yetecek nefesi bize verdiğine göre, neden tüm diğer ihtiyaçlarımızın da karşılanacağına güvenemiyoruz?

Yeni Düşünce Modeli: “Hayat beni destekliyor. Evrene güveniyorum. Sevgi ve güveni özgürce veriyorum“

MİDE, tüm yeni düşünce ve deneyimlerimizi hazmeder. Mideniz neyi alıyor, neyi almıyor? Hazmedemediğimiz şey ne? Mide sorunları, yeniliklere kolaylıkla adapte olamadığımızın göstergesi. Korkuyoruz.

Çoğumuz uçakla yolculuğun yaygınlaşmaya başladığı ilk dönemleri hatırlıyordur. Kocaman metal bir kuşun içine girip, güvenli bir şekilde yolculuk edeceğimizi düşünmek oldukça zordu. Her koltukta kusma torbaları vardı ve çoğumuz torbaları kullanıyorduk. Şimdi aradan geçen yıllardan sonra torbalar hala var. Ama çok ender kullanılıyorlar. Uçma fikrini hazmettik artık.

Yeni Düşünce Modeli: “Yeni düşünceleri kolaylıkla özümlüyorum. Hayat benimle uyum içinde. Hiçbir şey bana rahatsızlık veremez. Dinginim“

BACAKLARIMIZ, hayatta bizi ileriye doğru götürüyor. Bacaklardaki sorunlar, öne adım atma korkusu ya da bir yolda ilerlemekteki kararsızlığımızın göstergesi. Ayaklarımızla koşarız, ayağımız geri geri gider, ayağımız sürünür. Bir şeyleri yapmak istemediğimiz zamanlar, bacaklarımızda küçük sorunlar yaratırız. VARİS DAMARLARI nefret ettiğimiz bir yerde veya iş de olduğumuzu gösterir. Damarlar zevki taşıma yeteneklerini kaybederler. Siz istediğiniz doğrultu da mı ilerliyorsunuz?

AYAKLARIMIZ, kendimiz ve hayat hakkındaki anlayışımızla ilgilidir. Geçmişle, şimdiyle ve gelecekle. Çoğu yaşlı insan yürümekte zorluk çeker. Hayat anlayışları geçerliliğini yitirmiştir ve gidecek bir yerleri kalmamış gibidir. Küçük çocukların hoplayıp, zıplayıp, dans eden ayakları vardır. Yaşlı insanlar hareket etmekten korkarcasına durdukları yerde bile sallanırlar.

Yeni Düşünce Modeli: “Gerçek benim desteğim. İleriye doğru zevkle adım atıyorum. Spiritüel anlayışa sahibim“

CİLDİMİZ, bireyselliğimizin ifadesidir. Cilt sorunları genellikle bireyselliğimizin bir şekilde tehdit edilmesinden kaynaklanır. Başkalarının üzerimizde gücü olduğu duygusuna kapılırız. Cilt sorunlarından kurtulmanın en iyi yollarından biri, günde yüzlerce defa “kendimi onaylıyorum” demektir. Gücünüze tekrar sahip çıkın.

Yeni Düşünce Modeli: “Olumlu yollarla dikkat çekiyorum. Güvenliyim. Kimse bireyselliğimi tehdit edemez. Huzurluyum. Dünya güvenli ve dostça. Tüm kızgınlık ve öfkelerimden kendimi özgür kılıyorum. İhtiyacım olan şeyler bir şekilde karşılanacaktır. Suçluluk duymadan iyi olan her şeyi kabul ediyorum. Küçük mutluluklardan yararlanmasını biliyorum“

KAZALAR, kaza değildir. Her şeyi olduğu gibi kazaları da biz yaratırız. Tabii ki, “bir kaza geçirmek istiyorum” demeyiz. Ama düşünce kalıplarımızla kazaları kendimize çekeriz. Bazıları “sakardır”, kazalar her yerde onları bulur, bazılarının ise hayat boyu başlarına birşey gelmez.

Kazalar kızgınlık ifadesidir. Birikmiş öfkedir. Kazalar ayrıca otoriteye karşı çıkma arzusudur. O kadar kızarız ki birisine vurmak isteriz, ama birisi bize vurur (çarpar). Kendimize kızdığımızda, suçluluk duyduğumuzda, kendimizi cezalandırma ihtiyacı duyduğumuzda , kaza bu işlevi görür.

Kazada bizim hiç suçumuz yokmuş gibi görünebilir, kaderin talihsiz bir kurbanıyızdır. Kaza, başkalarından ilgi ve şefkat görmemizi sağlar. Birileri bize bakar, yaralarımızı iyileştirir. Bazen yatakta uzun süre istirahat etmek zorunda kalırız. Ve ağrılarımız olur. Ağrılarımızın bedenimizde oluştuğu yerler, hayatımızın hangi alanında kendimizi suçlu hissettiğimiz konusunda bize ipucu verir. Bedensel hasarın boyutu, ne kadar ağır cezalandırılmak istediğimizi ve mahkumiyetimizin süresini gösterir.

ASTIM, Kendin için nefes almayı hak etmeme duygusu. Astımlı çocuklar aşırı duyarlılığa sahip oluyorlar. Çevrelerinde tüm olan bitenlerden kendilerini sorumlu hissediyor ve suçluluk duyuyorlar. Kendilerini “değersiz” ve bu yüzden de suçlu hissederek, kendilerini cezalandırma ihtiyacındalar. Coğrafı değişiklikler bazen astım için yararlı oluyor, özellikle aileden uzaktaysa.

Genellikle astımlı çocuklar büyüdükçe hastalıklarını “yeniyorlar”. Yani ev ortamından okula giderek, evlenerek ya da yanlız yaşamaya başladıklarında, hastalık geçiyor. Ama hayatlarının bir döneminde, çocukluk dönemlerini hatırlatan bir deneyim yaşarlarsa bir astım nöbetine yakalanıyorlar. Böyle bir durumda, tepki gösterdikleri şey, o anda olanlar değil, çocukluklarında yaşadıkları bir şeyle duygu bağlantısı kurmaları oluyor.

YARALAR, YANIKLAR, KESİKLER, ATEŞLENME, ŞİŞME, KABARMA, KAŞINMA kızgınlığın bedendeki ifadesi oluyor. Ne kadar bastırmaya çalışırsak çalışalım, kızgınlık ifade edilmenin bir yolunu bulur. Birikmiş öfke patlamaması için içimizden çıkmalıdır. Öfkemizle dünyamıza zarar vereceğimizden korkarız. Ama kızgınlık kolaylıkla “şu konuda kızgınlık duyuyorum” diye ifade edilebilir. Tabii bu sözleri patronumuza her zaman söyleyemeyiz ama yastığı yumruklayabilir, arabada avazımız çıktığı kadar bağırabilir veya tenis oynayabiliriz. Bunlar, kızgınlığı fiziksel olarak ifade etmenin zararsız yollarıdır.

Spiritüel insanlar genellikle kızmamaları gerektiğini sanırlar. Evet hepimiz duygularımız için başkalarını suçlamayacağımız noktaya gelmeye çalışıyoruz. Ama o noktaya erişinceye kadar, an içinde ne hissettiğimizi olduğu gibi kabul etmek daha sağlıklı.

ŞİŞMANLIK, Korunma ihtiyacını temsil eder. İncinmelerden, eleştiriden, tacizden, cinsel sömürüden korunmaya ihtiyaç duyarız. Yani genelde hayattan ya da bazı konulardan korkarız. Siz seçiminizi yapın.

Ben şişman bir insan değilim. Ama yıllar boyu, kendimi güvende hissetmediğim dönemlerde birkaç kilo aldığımı farkettim. Tehlike gittiğinde, kilolar da kendiliğinden gidiyordu. Kilolarla savaşmak zaman ve enerji ziyanıdır. Rejimi bıraktığınız anda kilolar tekrar geri geliyor. Kendinizi sevmek ve onaylamak, yaşam sürecine güvenmek, aklınızın gücünü bilmekten gelen güvencede olma duygusu, bence en iyi rejim. Olumlu düşünenlerin rejimini yapın, kilolarınız kendiliğinden kaybolacaktır.

Birçok anne, baba sorun ne olursa olsun, bebeğin ağzına yiyeceği dayıyor. Bu bebekler büyüdüklerinde bir sorunları olduğu zaman “ne istediğimi bilmiyorum” diyerek buzdolabının kapısını açıyor.

AĞRI, Her türlüsü bir suçluluk duygusunun belirtisi. Suçluluk duygusu daima ceza arar, ceza da ağrıyı yaratır. Kronik ağrılar, kronik suçluluk duygusundan kaynaklanır. Bu duygular o kadar derinlere gömülmüştür ki, çoğunlukla farkında bile olmayız. Suçluluk duymak, tümüyle faydasız bir duygu. Ne kimsenin kendisini daha iyi hissetmesini sağlar, ne de durumu değiştirir.

KASILMA, TUTULMA, Zihindeki tutukluğun ifadesi. Korku, bildiğimiz eski yollara yapışıp kalmamıza neden oluyor, esnek olmakta zorlanıyoruz. Eğer birşeyi yapmanın sadece “tek yolu” olduğuna inanıyorsak, genellikle bir yerimiz tutulur. Daima başka yollarda vardır.

Beden ile ilgili çalışabileceğiniz bir olumlama

Hayatın sonsuzluğunda, bulunduğum noktada her şey mükemmel, bütün ve tam.

Bedenime iyi bir arkadaşım olarak bakıyorum.

Bedenimin her hücresi kutsal zekaya sahip.

Bana ne söylediğini dinliyor ve önerilerinin geçerli olduğunu biliyorum.

Daima güvendeyim ve tanrısal olarak korunuyor ve yönlendiriliyorum.

Sağlıklı ve özgür olmayı seçiyorum.

Dünyamda herşey iyi ve güzel.

Düşünce Gücüyle Tedavi / Louise Hay

Meditasyon Ve 7 İnanılmaz Faydası

MEDİTASYON ile ilgili görsel sonucu

Meditasyon, Latince meditatio kelimesinden türetilmiş, sözcük anlamıyla birçok Batı dilinde “derin düşünme” anlamına gelmekte olan bir terim olup, sözlüklerde, “kişinin iç huzuru, sükûnet, değişik şuur halleri elde etmesine ve öz varlığına ulaşmasına olanak veren, zihnini denetleme teknikleri ve deneyimlerine verilen ad” olarak tanımlanır.
Peki nedir meditasyon, ne işe yarar ?
Meditasyon genel anlamda, vücut, beyin, ruh ve davranış arasında etkileşime odaklanır. Meditasyon yaparak kendimize kazandırabileceğimiz bir çok fayda bulunmaktadır. Bu faydalardan yedisi ile devam edelim;

1. Yaratıcılığınız Artar

Leiden Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre, meditasyon yaparak yaratıcılığımızı arttırabileceğimiz sonucuna ulaşıldı. Meditasyon sayesinde belirli bir görev üstlendiğinizde yeni fikirler üretebilmeniz daha kolaylaşıyor.
Konulara olan bakış açımızın değişmesiyle , farklı düşünceler ortaya atarak, karşınıza çıkan bir çok probleme karşı bir çok çözüm üretebileceksiniz.

2. Kaygı Seviyeniz Azalır

Düzenli olarak meditasyon yapan kişilerin kaygı seviyesinde azalma görülmüştür. Meditasyon yaptığınız esnada vücudumuzda sinirlere ulaşan yollarda gevşeme sağlanır ve böylelikle hissedilir bir rahatlama oluşur.
Beynimizin ön kısmında bulunan bir bölge, yaşadığımız, hissettiğimiz ve deneyimlediğimiz bilgileri işlemeye yarar. Hayatımızda edindiğimiz tüm korkularımız ve rahatsızlıklarımız bu yoldan geçer. Bu sebeple, ne zaman kendimizi rahat hissetmesek veya korksak beynimizin bu bölümü tepki verir ve böylelikle kendimizi huzursuz hissetmemize yol açar.
Meditasyon sayesinde, beynimizin bu bölümüne giden bağlantıyı rahatlatarak karşımıza çıkan bu gibi durumlarda farklı tepkiler verebileceksiniz. Ayrıca bu sayede potansiyel sinir bozucu durumlarda daha sakin olduğunuzu göreceksiniz.

3. Hafızanızı Güçlendirir

Meditasyon ile uğraşanlar, dikkat dağıtıcı öğeleri daha kolay göz ardı edebilirler. Arka planda dikkat dağıtıcılar olmadığı zaman, beynimizde daha net mesajlar iletiriz. Bu sayede hatırlamamız gereken bir şey olduğunda daha hızlı hatırlayabiliriz.

4. İlişkilerinizi Geliştirir

Meditasyon, ruh halinize pozitif katkı yapar ve sosyal ilişkilerinizin daha kuvvetlenmesine yol açar. Böylelikle başkalarına karşı daha merhametli olur ve daha kolay empati yapabilir bir hale gelebilirsiniz. Siz de sosyal hayatınızda veya iş hayatınızda ilişkilerinizi geliştirmek istiyorsanız, en iyi cevap meditasyon olacaktır.

5. Sağlığınıza İyi Gelir

Eğer hipertansiyon hastalığınız varsa, meditasyon sayesinde kan basıncınızı azaltarak kendinizi daha iyi hissedebilirsiniz. Ayrıca araştırmalar göstermiştir ki düzenli meditasyon yapanların gripten kurtulma süresi yapmayanlara göre daha kısa sürmektedir.

6. Uyku Kaliteniz Artar

Meditasyonun, uyku kalitesini ve miktarını arttırdığı araştırmalar ile kanıtlanmıştır. Yatmadan önce oluşturulacak bazı rutinler ve uyuduğumuz odanın havasının temiz olması da önemli etkenlerdendir.
Eğer depresyon veya sürekli yorgun hissetme gibi uykunuzu olumsuz etkileyen sorunlarınız varsa meditasyon yaparak bu sorunları daha aza indirgeyebilir, uyku kalitenizi arttırabilirsiniz.

7. Libidonuzu Arttır

Uyku düzeniniz ne kadar kaliteli ise cinsel hayatınız da öyledir. Çiftlerin birlikte zaman geçirememesinin en önemli sebeplerinden biri gün sonunda yorgun ve stresli olmalarıdır. Stresli olduğumuz zamanlarda vücudumuz kortizol hormonu salgılar, adrenalin ise bu durumla başa çıkmaya çalışır. Böyle bir durumda kan basıncımızda artış olur, bağışıklık sistemimiz üzerindeki baskı artar ve libidomuz çapraz ateş arasında kalır. Düzenli meditasyon tüm bu olumsuzluklara karşı ilacınız olacak, birlikte geçireceğiniz gecelerin kalitesi artacaktır.

Sonuç

Kendinizi bunalmış hissedebilir, meşgul olduğunuzu düşünüyor olabilirsiniz. Meditasyona ayıracak zamanınız olmadığını düşünebilirsiniz. Öncelikle günlük beş dakika ile başlayabilirsiniz. Kendinizi daha rahat hissettikçe, zamanı arttırma isteğiniz de artacaktır. Meditasyonun şaşırtıcı faydalarını hissetmek için yeterli olan tek şey başlamak.

Nasıl yapılır ?

Meditasyona başlamak istiyorum ama bilmiyorum diyenler için başlangıç teknikleri;

-Kendinizi rahat hissedeceğiniz bir yere oturun
-Gözlerinizi kapatın
-Tüm dikkatinizi nefes alıp verişinize odaklayın
-Nefes alıp vermeniz esnasında vücudunuza odaklanın
-Göğüs kafesinizin, karnınızın, göğsünüz ve omzunuzun hareketlerini gözlemleyin
-Kendinizi incelerken kafanız rahat değilse sadece nefes alıp vermenize odaklanın
-Nefes alıp verme esnasında nefesinizin kontrolünü sağlamaya çalışmayın
-Sadece ve sadece içinizdeki huzura ve nefes alıp vermenize odaklanın.

ALINTIDIR

Dün sabaha karşı kendimle konuştum

YAŞ 5
Anne ve babamın birbirlerine bağırmalarının beni ne kadar korkuttuğunu
öğrendim.
YAŞ 7
Meşrubat içerken gülersem içtiğimin burnumdan geleceğini öğrendim.
YAŞ 12
Bir şeyin değerini anlamanın en iyi yolunun bir süre ondan yoksun kalmak
olduğunu öğrendim.
YAŞ 13
Annemle babamın elele tutuşmalarının ve öpüşmelerinin beni daima mutlu
ettiğini öğrendim.
YAŞ 15
Bazen hayvanların kalbimi insanlardan daha fazla ısıttığını öğrendim.
YAŞ 18
İlk gençlik yıllarımın keder, şaşkınlık, ıstırap ve aşktan ibaret olduğunu
öğrendim.
YAŞ 24
Aşkın kalbimi kırabileceğini ama buna değer olduğunu öğrendim.
YAŞ 33
Bir arkadaşı kaybetmenin en kestirme yolunun ona ödünç para vermek olduğunu
öğrendim.
YAŞ 36
Önemli olanın başkalarının benim için ne düşündükleri değil benim kendi
hakkımda ne düşündüğüm olduğunu öğrendim.
YAŞ 38
Eşimin beni hala sevdiğini, tabakta iki elma kaldığında küçüğünü almasından
anlayabileceğimi öğrendim.
YAŞ 41
Bir insanın kendine olan güveninin, başarısını büyük oranda belirlediğini
öğrendim.
YAŞ 44
Annemin beni görmekten her seferinde sonsuz mutluluk duyduğunu öğrendim.
YAŞ 46
Yalnızca minik bir kart göndererek bile birinin gönlünü aydınlatabileceğimi
öğrendim.
YAŞ 49
Herhangi bir işi yaptığımdan daha iyi yapmaya çalıştığımda, o işin
yaratıcılığa dönüştüğünü öğrendim.
YAŞ 50
Sevgi, evde üretilmemişse, başka yerde öğrenmenin çok güç olabileceğini
öğrendim.
YAŞ 53
İnsanların bana, izin verdiğim biçimde davrandıklarını öğrendim.
YAŞ 55
Küçük kararları aklımla, büyük kararları ise kalbimle almam gerektiğini
öğrendim.
YAŞ 64
Mutluluğun parfüm gibi olduğunu, kendime bulaştırmadan başkalarına
veremeyeceğimi öğrendim.
YAŞ 70
İyi kalpli ve sevecen olmanın, mükemmel olmaktan daha iyi olduğunu öğrendim.
YAŞ 82
Sancılar içinde kıvransam bile başkalarına basağrısı olmamam gerektiğini
öğrendim.
YAŞ 90
Kiminle evleneceğin kararının hayatta verilen en önemli karar olduğunu
öğrendim.
YAŞ 95
Öğrenmem gereken daha pek çok şeyler olduğunu öğrendim.
Dün sabaha karşı kendimle konuştum.
Ben hep kendime çıkan bir yokuştum.
Yokuşun başında bir düşman vardı.
Onu vurmaya gittim kendimle vuruştum…

Özdemir ASAF

20 Adımda Mucizeleri Hayatınıza Çekin


1.Erken uyan…
2. Hoşgörülü ol…
3. Kendi yolunu çiz…
Kendini, kendin için ara. Başkalarının senin için yol çizmelerine izin verme. Bu senin ve yalnız senin yolun. Başkaları seninle beraber yürüyebilir ama senin için yürüyemez.
4. Düşünceli ve kibar ol…
5. Yeryüzüne saygı duy…
Bu yeryüzünde var olan her şeye saygı duy. Bu bir insan bir hayvan veya bitki olabilir.
6. Senin olmayanı sahiplenme..!
Senin olmayan bir şeyi alma.
7. İfade özgürlüğü tanı…
Başka insanların düşüncelerine, dileklerine ve sözlerine değer ver. Sözünü kesme, dalga geçme veya taklit etme. Her kesin kendini istediği gibi ifade etmesine izin ver.
8. Dedikodu yapma…
Başkaları hakkında kötü konuşma. Evrene bıraktığın olumsuz enerjiler, bir kaç kat artarak seni yine bulur.
9. Affet…
Herkes hata yapar ve her hata affedilebilir.
10. Olumlu düşün…
Kötü düşünceler aklın, bedenin ve ruhun hastalanmasına yol açar. Olumlu düşünce egzersizleri yap.
11. Doğanın parçası ol..
Doğa bizim için var olmaz, bizim bir parçamızdır ve bizde onun parçasıyız hayvanları sev ve koru.
12. Çocuklara sevgi ver…
Çocuklar geleceğimizin tohumlarıdır. Kalplerinde sevgiyi yeşert, onları erdemle ve hayat dersleriyle sula. Büyüdüklerinde, yeterince gelişebilmeleri için onlara alan tanı.
13. Kalp kırma…
Başkalarının kalbini kırmaktan kaçın. Yarattığın acının zehri bir gün sana geri döner.
14. Dürüst ol…
Her zaman gerçekten yana ol. Dürüstlük evrenimizde insan iradesinin bir sınavıdır.
15. Sağlığına özen göster…
Kendini dengede tut.Zihnini güçlendirmek için vücudunu da güçlendir.
16. Sorumluluk al…
17. Kişisel alanlara saygı suy…
İnsanların kişisel alanlarına ve gizlilik taleplerine saygı duy. Kimsenin kişisel eşyasına dokunma.
18. Kendine adil davran…
Kendine adil davran. Kendini besleyemezsen, başkalarını da besleyemezsin. Önce kendine yardım et.
19. Başka inançlara saygı duy… Herkesin inancına ve inanışına saygı duy.
20. İyiliği paylaş…
Kaderinin güzelliklerini başkalarıyla da paylaş. Gönüllü olarak iyilik yap.ozaman mücizelerle dolu bir hayatın olur.
alıntı

HAYATINDAN HOŞNUT OLMAK

Bazen insan öyle bir ruh haline girer ki;  her şey yolunda gibidir, fakat içinde bulunduğumuz durum yine de bizi tam manasıyla memnun etmez. Kimi zaman halimizin iyi olduğunu, kimi zaman da sebebini çok anlayamadığımız bir ruh daralması yaşarız. Böyle durumlarda yapılması gereken şey, Kendimizi duygularımızı dinlemektir. Olduğumuz yerden konumdan memnun olup olmadığımızı bize en iyi duygularımız söyler. Şöyle bir düşünün İlişkilerinizle, işinizle, bedeninizle, koşullarınız ile ilgili nasıl duygular besliyorsunuz? Unutmayın duygularımız bize ruhumuzun gönderdiği mesajlardır. Eğer olumsuz hissediyorsanız denebilir ki; İlişkilerinizle, işinizle, bedeninizle, arkadaşlarınızla yada koşullarınız ile alakalı sizi hoşnut etmeyen bir şeyler var demektir. Eğer böyle hissediyorsanız durun ve şunları tekrar gözden geçirin, düzene sokun…

Kendinizi Sevin;
Elbette gerçek duygularınız ne olduğu önemli. Olumsuz duygular dansa bunlara nasıl çözüm getireceğinize odaklanın. Başkalarının sizi sevmesini bekleyip beklentiye girmektense, önce siz kendinizi sevin . Kendinize değer verin. Ve içinizdeki öz sevginin farkına varın.
Sahip Olduklarınızın Farkına Varın; Şükredin;

Bediüzzaman Said Nursi’nin dediği gibi; “Bir gemide 9 tane kötü insan olsun bir tane de iyi insan olsun o gemiyi batıramazsınız” Hayatınızda da durum aynıdır aslında, memnun olmadığınız durumların içinde bile muhakkak sizi  memnun eden bir şeyler vardır, bunları görmeye çalışın.  Ve onlar   için şükredin.  Şükretme duygusu sahip olduklarınızın kıymetini bilme ve onlara odaklanmaktır. İnsanların genelinin yapısında maalesef, içinde bulunduğu durumdan şikayet etme alışkanlığı vardır. Her şikayet; ettiğimiz konuya bizi biraz daha yaklaştırır yada şikayet ettiklerimizi hayatımızda fazlalaştırır.   Şükür ise kişinin enerjisini yükseltir. Ve hayatınıza memnun olduğunuz şeyleri çekersiniz. Şükür;  şükür duyacağımız şeyleri hayatımızda artırır.


Yaşadınız Olumsuzlukları Kabule geçin;
İnsan hayatında olumsuzluklar yaşaya bilir. Hastalıklar, İlişkilerin bitmesi, işlerinizin yolunda gitmemesi daha benzeri durumlarla karşılaşabilirsiniz. Böyle durumlarda hissettiğiniz olumsuzlukları olumlamaya çevirmeye çalışın. İsyan ene tavırlar için de bulunmak sizin enerjinizi daha da düşürecektir. ”Bu benim başıma niye geldi’‘, ”Niçin ben”gibi olumsuz düşüncelere odaklanmaktansa; ”Bu durumu nasıl değiştirebilirim” deyip buna odaklanmaya çalışın.
Elbette ağlanıp sızlanmak, şikayet etmek çok daha kolaydır. Fakat bu güne kadar size ne kazandırdı? Neyi çözdü? Moralinizin daha da bozulmasından başka ne işe yaradı. Böyle durumlarda enerjinizi olumsuzluklar üzerinde tüketmek yerine, daha yararlı işler yapabilirsiniz. Aslına bakarsanız hayatta karşılaştığımız olumsuzluklar yada kendi yaptığımız hatalar bizim hayat pusulamızdır. Onları iyi takip etmek ve aynı hatalara tekrar düşmemek gerekir. İçinde bulunduğunuz durumu olduğu gibi kabule geçin ve sizi olumlu ruh haline taşıyacak düşüncelere yollara odaklanın. 
ALINTIDIR

Louise Hay’den Pozitif yasam için olumlamalar


pozitif düşünce ile ilgili görsel sonucu
Değişme Zamanı;

Beni yaratan güç, bana kendi yeni hayatımı değiştirme gücü de vermiştir.
Yeni yaşamıma şimdi başlayabilirim. Hemen şimdi.
Hepimiz bir yolculuktayız, bilsek de bilmesek de. Bu yolculukta tüm potansiyelimizi göstermek için buradayız. Çoğumuz düşüncelerimizin kendi etrafımızdaki olaylardan etkilenerek oluştuğunu düşünürüz. Dışarıdaki olaylar ile düşünce arasında direk ilişki kurarız . Düşüncelerini kontrol edemeyeceğini düşünerek düşünce hapsine gireriz çoğunlukla, çünkü kontrolün bizde olduğunu unuturuz.

Düşüncelerimi Değiştirme Zamanı;



Şimdi tam zamanı çünkü düşüncelerim geleceğimi oluşturur, düşüncelerimiz ile olası olayları kendimize çekeriz. 

Bu evrenin insana verdiği ilahi ve mutlak bir güçtür. Bu çekim gücü tamamen yer çekimine benzeyen bir güçtür. 

Düşüncelerim genelde olumsuz, kritize eden ve yargılayan türden ise ve başıma düzenli olarak benzer hadiseler geliyorsa... bir durup günlük düşündüklerime bakmalıyım...
İyileşmem ve şifalanmam başladı bile. 

Vücudum kendi kendine iyileşmesini zaten biliyor. 
Birikmiş negatif çöpleri atmanın şu an tam zamanı. 
Vücudumu seviyorum, düzenli vücuduma faydalı, canlandırıcı ve arındırıcı yiyecekleri ve içecekleri bilinçli seçiyorum. 
Yaşadığım ortamı şifalandırmam kendimi daha iyi hissetmek için ortamımı düzenliyor ve değiştiriyorum. 
Bana keyif veren şeyleri yapıyorum. 
Yeni yaşamım ve değişmem affetmeyi öğrenmem ile başladı. 
Kalbimdeki sevginin beni tamamen yıkamasını ve tüm olumsuzlukları vücudumdan alıp götürmesine kalbimi açıyorum. 
İçimdeki derin bilgeliğe tamamen güveniyorum. 

Hepimizin içindeki bu bilgelik evrendeki bilgelik ile çok iç içe ve benzer bir ağ ile bağlı neredeyse. Bu bilgelik ağı bizim tüm sorularımıza yanıt verebilir. 
İçsel bilgeliğimize güvenmeyi kendimize öğretmeliyiz. 
Günlük işlerinizi yaparken sezgilerinizi dinleyin. Her an sezgilerinizin size yardım ettiğini hatırlayın. Sezgilerinize güvenin...
Ben affetmeyi seçiyorum...
Kendimizi ‘ben haklıyım’ hapishanesine hapsetmişsek, özgürleşemeyiz... affetmeyi bilmiyor olsak ta. 

Affetmeyi arzulamamız gerek. Evren bizim arzumuza bir yanıt bulup bize çözümler getirecektir, sadece arzulayın...
Kendimi ve başkalarını affetmek beni geçmiş zamandan salıverir ve serbest bırakıp özgürleştirecektir. 

Affetmek neredeyse sorunların hepsinden bizi alıp özgürleştirir. 
Affetmek kendime verdiğim en büyük armağandır. 

Ben affediyorum ve kendimi özgür bırakıyorum. 
Yaptığım her şeyi çok haz alarak yapıyorum. 
Unutmayalım, bugünü tekrar yaşamak şansı bize tekrar geri verilmeyecektir. 
Yaptığım her şeyde bir zenginlik, neşe, keyiflilik ve haz almak var. 
Kalbimi ve sezgilerimi dinlediğimden günün her dakikası benim için önemli daha olumlu yaşayabilmem için...Kendi dünyamda çok huzurluyum, dünyayı ve hayatı hala öğreniyorum. 
Nasıl ki bir bilgisayarın detaylarını öğrendikçe ondan çok daha iyi randıman alırız...bizim hayat tecrübemizde öyledir. 
Hayatın,evrenin, dünyanın ve kendimizin ilahi sırlarını öğrendikçe ve uyguladıkça varoluşumuz anlam kazanır ve ruhumuzun bir aşk misyonu olduğunun farkına varırız.
Evrende bir ritim var ve ben bu ritmin parçasıyım. 
Evren benim her yaptığımı destekler. 
Ben düşüncelerimi olumlu seçtiğim sürece evren bana sadece ve sadece her şeyin olumlusunu ve en güzelini getirir. 
Evrenin bana en hayırlısını getireceğine tamamen güveniyorum. 
Yaşadığım yer en mükemmel yer. 
Yaşadığım yer gelişen ve evrimleşen bilincimin bir uzantısıdır. 
Yaşadığımız yerden nefret edersek. Bu hissi her yere taşırız ve mekanları insanları olumsuz etkileriz. 
Sahip olduklarına minnetkar olmak size sadece bolluk ve bereket getirecektir. Taşındığınız yerden arkanızda sevgi bırakın ki oraya yeni taşınan için sevgiyle başlanabilecek bir ortam olsun. 
Siz bıraktığınız her şeyi sevgiyle bırakın ki sizin bulunduğunuz yerlerde sizde sevgi bulun.

Ben geçmişi salıverip özgürleştirebilirim...herkesi affederek...Tüm yaralı hislerin gitmesine izin vermeyebiliriz fakat bu yaralı hisler bizi ilerletmez. Bizi olduğumuz yerde bırakır. 

Geçmişi bırakıyorum...şu anki vakit daha anlamlı ve keyifli...Ben kendimi şu ana kadar tanıma fırsatı bulup ruhumun gelişimi için yolculuğumda karşılaşıp tanıdığım, beni yaralayan, üzen öğrenmemi sağlayan herkesten minnettarım...

Bu yüzden yolculuğumdaki yoluma uğramış ve canımı acıtmış herkesi affediyorum...
Tüm tanıdıklarımı geçmişin zincirlerinden serbest bırakıyorum. 
Tüm yaralı hislerimi, acılarımı serbest bırakıyorum. 
Kendimi daha yeni maceralı, keyifli tecrübelere açıyorum. 
Güç şu anda ve şimdi...
ne kadar zamandır sorunum olduğu hiç önemli değil. 
Şu an karar vermem her şeyi değiştirir... düşünmemi değiştirmem her şeyi değiştirmem demektir.