Doğru kadın, doğru erkek? Bir ilişki içinde nasıl mutlu olunur ve mutlu edilir?
“Mutlu ve huzurlu bir birliktelik yaşayabilmek için onun doğru insan olması gerek… Bir de doğru insanı ararken, aslında doğru insan olabilmek … “
Güven, güven, güven… Güvende olduğunu hissedeceksin, hissettireceksin.
Karşı tarafın ruhunu okşamayı, hoş tutabilmeyi bilmek… Bu çok önemli…
Yanında rahat olabileceksin en önemlisi; kendin gibi olabileceksin.
Merak edecek seni, sende onu…
Kayıtsız olmayacak senin duygularına, düşüncelerine, yaşadıklarına… Sen de onun.
Sadece sen olduğun için sevebilecek seni, sen de onu… Değiştirmeye uğraşmadan.
Her şey benim istediğim gibi olsun demeyecek,
Sadece canı istediğinde yanına gelmeyecek…
Çıkarlar üzerine kurmayacak seninle ilişkisini…
Kendine yetmeyi, her şeyi karşısından beklememeyi bilecek…
Tatlı sözü, bir günaydın mesajını, günün nasıl geçiyor telefonunu esirgemeyecek…
Önceliklerinin en son sırasına atmayacak seni…
Birbirinin beyninin etini yemeyi marifet saymayacak; konuşmayı, sohbeti, dinlemeyi bilecek…
Huzurlu olabilmeyi unutturmayacak karşısındakine…
Dokunmayı, sarılmayı rafa kaldırmayacak…
Sesini yükseltmeyecek ne olursa olsun… Doğru iletişim kurmayı bilecek.
Gururunu, onurunu kırmayacak.
Meşgulse arandığında, en azından müsait olmadığını bildirecek ve işi bitince arayacak seni…
Bir başkasına gitme gereği duymayacak sen varken…
Seninle olduğunu saklamayacak kimseden… Hatta gurur duyacak seninle olduğu için.
Özel günleri unutmayacak, önemsemeyi bilecek…
Kendisi ile meşgul olmayı da bilecek; her şeyi birlikte yapmayı beklemeyecek karşındakinden…
Kendini geliştirmeyi, yaratıcı olmayı, farklılık yaratmayı bilecek… Kendi hayatıyla barışık olmayı…
Önce kendi içinde mutlu olacak; kendisiyle, ailesi ile, yaptıkları ile. Mutluluğu sadece sen ona, o da sana bağlamayacak.
Kısaca sen ve karşındaki tam olabilmeyi öğrenmiş olacak. İki taraf da kendisini tamamlayacak birini değil, birlikte iki tam olmayı başarabileceği bir ilişki yaratacak.
Aksi takdirde; ilişkiler insanı sadece ve sadece yoruyor ve bir ilişki yaşamaktan uzaklaştırıyor işte…
Bir ilişkinin sağlam başlayabilmesi ve ilerleyebilmesi için; iki tarafın da ne istediğini bilmesi, kendini gerçek anlamda tanıması ve beklentilerinin ne olduğunu iyi analiz etmesi büyük bir etken.
Beklentilerin zamanla değişmesi eğer iki tarafın da eşit arzusunda olmuyorsa; beklentisi değişen kişinin fazla sorgulayıcı ve baskıcı tutumu diğer kişinin duygularının ya da ilgisinin bitmesi ile karşılaşmasına sebebiyet verebilir. Kimse istemediği bir şeyi sırf karşı taraf istiyor diye değil ancak kendisi de gönülden istediğinde yapabiliyor.
Başlangıçta güzel başlayan ve zamanla da büyüsü bozulan ilişkilerin sebeplerinden biri de her iki tarafın da gerçekten ne istediğini bilmemesi, bunu biliyorsa da diğer tarafla paylaşmaması… En azından farklı beklentilerle yürümeyecek bir ilişkiyi baştan belirleyebiliyor insan; şeffaf olabildiğinde…
Huzurlu bir hayat herkesin istediği… Eğer bir ilişki zamanla mevcut huzuru bozmaya başlıyor ve kişisel hayat düzeninin bozulmasına sebebiyet veriyorsa; hayat ritmini de bozabiliyor insanın… Ve yoruyor.
Maskesiz olabilmek
Bir de ilişki başlarken ister, istemez takılabilen maskeler vardır. Karşı tarafı etkilemek, kazanmak için kimi zaman öz benlikten farklı davranışların ortaya konabildiği… Evet; başlangıçta karşı tarafı etkisi altına alabilir ama ilişki ilerledikçe yakalanan rahatlıkla maskeler de yavaş, yavaş düşmeye başladığında; başta böyle değildi, çok değişti sözleri havada uçuşmaya başlayıverir işte…
İlişkinin başında da, devamında da kendi olabilmek; ilişkinin dinamiğini de ilerleyen zamanda daha az bozabilir. Sonuçta ya olduğu gibi severiz karşı tarafı ya da ben uyum sağlayamam diyerek başlangıçta seçimimizi yaparız. Sonrasında yaşanan hayal kırıklıklarını da önler böylelikle…
Saygı ve güven
Ve en önemlisi; karşılıklı saygı ve güven… Karşı tarafın sınırları zorlanmaya başlandığında ya da kişisel hayat çizgisi fazla geçilmeye başlandığında ilişki de alarm sinyalleri vermeye başlayabilir. Herkesin bizden önce bir hayatı vardı; bizleyken de o hayatı var olacaktır. Aynı bizlerinki gibi…
Doğru kadın, doğru erkek ararken, her şeyi kabullenerek başlamak lazım ilişkiye… Bir ilişkinin sağlam yürüyebilmesi için dinginlikle, değer verilmeyle, ilgiyle beslenmeye ihtiyacı vardır. Birbirini taşıyabilmeye… Birbirini beslemeye… Birbirini anlamaya, birbirini kavramaya, yanında rahat olmaya…
Aşkı söylemek kadar gösterebilmek de esas olan… Hiçbir aşk karşılıklı fedakarlık olmadan gerçek aşk olamaz.
Aşk emek ister, fedakarlık ister, karşılıklı ilgi ister ve en önemlisi saygı ister. Birbirine yapılan tatlı sürprizler, gönül almalar, jestler ve güzel davranışlar ister.
En önemlisi de kaliteli iletişim, güzel sohbetler ister. Yargılamaların olmadığı ya da en aza indirilebildiği bir anlayış ister.
Özellikle dış dünyada birbirine destek olmak, arka çıkmak ister.
Her ilişkinin dinamiği farklıdır. Her sevda da farklıdır belki… Elbette ki ara sıra dalgalanmalar da olur güzel paylaşılan anlar kadar… Ama aşk yaşanıyorsa asla pes etmemek de gerekir.
Kadının erkeğe, erkeğin de kadına nazik, kibar davranıldığı, gerçek değerin hissettirildiği bir beraberlik ister AŞK…
AŞK; birlikte eğlenceli ve kaliteli zaman geçirebilmeyi, sohbet edebilmeyi, birbirini tamamlayabilmeyi, birbirini geliştirebilmeyi, ben derken biz de diyebilmeyi, birbirini yormak yerine dinlendirebilmeyi ister…
Sorgulamalarla tüketilmeyen bir ömrü…
Ve en önemlisi de çıkarsız, hesapsız olabilmeyi ve sadece beklentiler üzerine kurulmamayı ister aşk..
Belki de aşk günümüzde insanlara bu yüzden küsmeye başlamıştır: yaşanması gerektiği gibi yaşatılamadığı için…
Belki de bu yüzdendir: doğru insan kalmadı mı artık demelerin arttığı bir yüzyılda yaşıyor olmamız… Doğru kadın, doğru erkekten öte doğru ilişkiler kaldı mı? Ya da birliktelikleri doğru yürütebilen?
“Bir erkek yeterli, bir kadın da değerli olduğunun hissettirilmesi gerekirken, iki tarafın da kadın gibi kadın, erkek gibi erkek hissettirilemediği ilişkilerin yaşanmaya başladığı, yozlaşmış ve doyumsuzluk üzerine kurulan, hesaplı-kitaplı ya da çıkarcı ilişkilerin son yıllarda daha da arttığı bir Dünya’da AŞK küsmekte haksız mı?”
Ya da doğru insanların artık çok daha fazla seçici olması ve yanlış bir ilişki yaşamaktansa kaliteli yalnızlığı seçmesi? Doğru kadın, doğru erkek ararken doğru kadın, doğru erkek olabilmek… Bir insanı gerçekten istiyorsanız, kırın bu döngüyü…
ALINTI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder