Geçen gün akupunkturcumla konuşuyorduk. Adı Steve. Harika bir şifacıdır. Eğitimini Çin’de almış, çok marifetli biri ama yine de işleri çok iyi gitmiyor. Sebebini biliyorum…
İnsanların akupunktura para harcamayacaklarına dair bir inancı var. İşlerin son birkaç yılda düşmesini bu gerçeğe dayandırıyor ve alanında bu sebeple işleri düşen başkalarını da tanıdığını söylüyor…
Bana şöyle dedi, “Bundan birkaç yıl önce, işler harikaydı. New York’ta büyük bir kliniğim vardı. Yıllık 120 bin dolar civarında kazanıyordum, sonra her şey kötüye gitmeye başladı…”
“Bir dakika,” diye sözünü kestim, “Bence bir numaralı problem bu. Her şeyden önce yıllık 120 bin dolar korkunç! Senin eğitim ve deneyimine sahip biri için köle standartlarında bir para bu. Bu inancını hemen değiştirmeliyiz.”
“Ama anlamıyorsun, bizim yaptığımız işte…” dedi ve kısıtlı inancını destekleyecek tüm sebepleri saymaya başladı.
Anlattıklarından, akupunktur doktorlarını kıt kanaat geçindiklerine ve tedavi yöntemlerinin geçerliliği konusunda insanları ikna etmek için çok uğraşmaları gerektiğine inandığını farkettim. İşini insanlığa hizmet edebilmek için asil bir araç olarak görüyordu ama bu işi yapan birinin iyi bir hayat sürmesi mümkün değildi. Bu inancın kendisine hizmet etmediğini belirttim elbette. Ve elbette o da bunun bir inanç değil, mesleki deneyimi ve tanıdğı insanlara dayanarak, “gerçeğin ta kendisi” olduğunu belirtti.
Bu arada bu sağlık sektöründe çok yaygın bir inançtır. Yaygın olduğu kadar da aptalca. İnsanlığa büyük hizmetlerde bulunan meslekler sizi zengin eden mesleklerdir. Refah ve zenginliğin işleyiş şekli budur.
“Sence ben akupunktur işinden yılda ne kadar para kazanırdım?” diye sordum Steve’e.
“Nerede?” diye sordu, “New York’ta mı?
“Hayır New York’ta değil, burada. Aslına bakacak olursan burada, New York’ta, herhangi bir yerde,” diye yanıtladım.
Başını yana eğip kem küm etti, beni rencide etmek istemediği belliydi ama akupunktur işine girsem zorlanacağımı düşünüyordu. 350 bin ila 500 bin dolar arasında para kazanabileceğimi ve bunun haricinde, aynı işe girmek isteyen insanlara sağlayacağım akupunktur eğitimlerinden iki milyon dolar kazanabileceğimi söyledim.
Steve bana inanmadı. Akupunkturdan şimdiye kadar en çok para kazandığını duyduğu adam 250 bin dolara kadar çıkabilmişti ve iyi biri değildi.
“Düzenbaz mıydı?” diye sordum.
“Şey, çok etik biri değildi diyelim,” diye yanıtladı.
Şimdi her şey anlaşılıyordu. “Öyleyse, akupunkturcuların ruhlarını şeytana satmadıkça para kazanamadıklarını söylüyorsun.
Önce öyle demek istemediği kounusunda direndi ama yavaş yavaş, bir akupunkturcunun zengin olabilmesi için tek yolun, etik dışı çalışması olduğuyla ilgili temel bir inancı olduğunu fark etti. Bu arada onun başarı olarak gördüğü şeyin önüne ben kemik bile atmam. Daha derine indim. Meğer fakir dedesi ve nenesi tarafından büyütülmüş. Dedesinin buyurgan sesini hala hatırlayabildiğini söyledi (Sıkı durun!), “Fakir olabiliriz ama en azından dürüstüz!”
Evin sürekli tekrarlanan duası buymuş. Böyle bir programlamanın bir yaşam boyu nelere etki edebileceği hakkında bir fikriniz var mı? Kolay etkilendiğiniz yaşlarda, güvenilir bir baba figüründen böyle dersler aldığınızda, etkileri çok derinlere işler.
Bu dersler bilinçaltınızın derinliklerine sızar, tüm hayatınızı şekillendirmek için kullandığınız inançlarınızı, önyargılarınızı ve davranışlarınızı şekillendirirler. Yanlı doğrulama yapmanıza vesile olur ve dünyayı boyalı camların ardından görmenize sebep olurlar.
Randy Gage – “Zenginliği Kabul Edin!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder