Booking.com

Oğlak burcunda oluşacak Yeniay'ın ülkemiz ve insanlar üzerindeki etkileri


Unknown Artist

17 Ocak 2018, OĞLAK Burcu’nda YENİAY; Kurban ve Kahraman!
17 Ocak 2018 günü İstanbul’a göre saat 05:18 itibariyle YENİAY adını verdiğimiz Güneş & AY kavuşumu tam halini alacak.

Sosyal, Ekonomik ve Politik Düzlemde;
Para piyasalarına yönelik yeni düzenlemeler, para birimlerinin değerlerinin yeniden belirlenmesi, bazı devletlerin ekonomik durumu ve borçları, bazı büyük şirketlerin zarar veya iflas açıklamaları söz konusu olabilir.
Bazı devlet adamları veya üst düzey askeri figürlerin, tanınmış ve güçlü şahsiyetlerin konumunu, sosyal kimliğini, saygınlığını etkileyecek şaşırtıcı haberler duyulabilir.
Üst düzey politik ya da askeri konumlara yeni atamalar yapılabilir.
Toplumu etkileyen bir konuda meydana gelen bir ihmal, devlete ya da kamuya ait bir kaynağın kötüye kullanılması gibi bir mesele gündeme gelebilir ve bununla ilgili olarak resmi görevi olan bir kişi sorumlu ilan edilebilir.
Zarar ettiği ya da verimli işletilmediği düşünülen bazı kamu varlıklarının statüsünü ve işletilme şeklini değiştirecek kararlar alınabilir.
Memur ya da askerlerin, görev başında yaşadıkları olumsuzluklar, gördükleri zararlar haber olabilir.
İşsizlik oranları, maaş düzeyleri, emeklilik, sosyal güvence ve diğer sosyal devlet hizmetleri ile ilgili yeni uygulamalar gündeme gelebilir.
Toplumun mağdur kesimlerine veya mültecilere bağlanan aylıklar ve yapılan yardımlar, sosyal yardım vakıflarının bütçesi ve faaliyetleri, yardım ve korunmaya muhtaç kişilerin sorunları ve hakları gibi başlıklar tartışma konusu olabilir.
Düşünce suçları ve bunlara verilen cezalar, düşünce suçlusu olan kişilere yönelik uygulamalar tartışma konusu olabilir.

Bireysel Düzlemde;
Kişisel gelirimizi, gücümüzü, saygınlık ve özgüvenimizi pekiştirecek, elimizdekileri daha iyi kullanmamızı sağlayacak fırsatlarla karşılaşabilir ya da meydana gelen gelişmelere bağlı olarak biz yeni adımlar atmak isteyebiliriz.
Kazancımızı, statümüzü ya da saygınlığımızı etkileyecek bir değişiklik kararının ne getirip ne götüreceği hakkında endişeli olabiliriz.
Sosyal ve ekonomik anlamda elde ettiğimiz konumu, saygınlığı, birikimi, yetkinliği masaya yatırabilir, bu alanlarda gösterdiğimiz çaba ve elde ettiğimiz sonuçları değerlendirmek isteyebiliriz. Zaaflı ya da eksik gördüğümüz alanlarda ileri dönük yeni hedefler belirlemek, yeni seçimler yapmak, yeni bir hareket planı çıkartmak isteyebiliriz.
Yeterince para, kaynak, güç, etkinlik sahibi olmamak fikri, bizi her zamankinden daha fazla rahatsız edebilir.
Aldığımız sorumlukları yerine getirmek için ödediğimiz bedelleri ve elde ettiğimiz sonuçları gözden geçirebiliriz… Yaptıklarımızın yerini bulup bulmadığını veya bazı fedakarlıkların gerekli ve anlamlı olup olmadığını tartışabiliriz. Ya da bizi bekleyen sorumlulukların getireceği bedelleri, fedakarlıkları, riskleri almak isteyip istemediğimizi düşünebiliriz.
Mağdur, haksızlığa uğramış, veya değeri bilinmemiş olmak fikri bizi her zamankinden daha fazla rahatsız edebilir. Beklenmedik bir gelişme ile, böyle bir duruma düşürülmüş olduğumuzu fark edebiliriz. Bazı durumlarda da ”değerim bilinmiyor, hak ettiğim saygı ve özeni görmüyorum” gibi bir alınganlık içine düşmeye yatkın olabiliriz.
İnsanlardan veya hayattan umduğumuz bir karşılığı almak, bize göre uygun olanı yapmak ve yaptırmak için aşırı baskıcı olabiliriz. BEDEL ÖDETME ihtiyacımız, kendimizi saydırma ve kabul ettirme gayretimiz çok yüksek olabilir. KİM OLDUĞUMUZU GÖSTERMEK isteyebiliriz.

YENİAY’dan olumlu etkilenmek için kendimize ”DEĞERLİ OLMAKTAN NE ANLIYORUM ve BÖYLE HİSSETMEK İÇİN NE YAPIYORUM?” diye sormamız yerinde olur :)

İnsan ”Ektiğini Biçer!”

Başka bir deyişle, hayatımızı hangi öncelikler doğrultusunda şekillendirdiysek, zamanımızı, yeteneklerimizi, çabamızı nereye odakladıysak, oradan aldığımız ürünleri harman eder, onlar ile doyarız.
Eğer uygun olmayan toprağa, uygun olmayan bitkiyi ekip, ısrarla oradan ürün almaya çalıştıysak,
Eğer elimizde hem iyi tohum, hem güzel toprak varken, biz tembellik edip, ekmedik ve biçmediysek,
Eğer öncelik belirleyemediğimiz için sebat göstermediysek, bu yüzden biraz oradan biraz buradan beslenip yine de kendimizi güçlü hissettiğimiz bir zemin elde edemediysek,
Eğer elde ettiğimiz hiç bir ürünle tatmin olmadık, hep başka toprakların, başka olasılıkların peşine düşmek için, bize cömert davranmış olan yerleri arkada bıraktıysak,

Şimdi kendi kaynaklarımızı da, bize verilmiş olan imkanları da verimli kullanmamış olduğumuzu fark edebiliriz.

Bu YENİAY’da;
Arzuyu – Yıkıcı Bir Tutkuya,
Başarılı Olduğu Görme İhtiyacını – Aşırı Rekabete Girme veya Sürekli Yeni Meydan Okumalar Arama Eğilimine,
Beklentiyi – Abartılı Bir Israra,
Hakkını Alma Arzusunu – Bedel Ödetme Hırsına,
Yerinde ve Kıvamında Bir Vericiliği – Kurban Senaryosuna,
Teslimiyeti – Çabasızlığa,
Keyfine Düşkünlüğü ve Hayattan Tat Alma İhtiyacını – Gevşeklik ve Müsrifliğe,
Saygı Görme, Sevilme, Tercih Edilme Gayretini – Kendimizi İnkar Edip Başkalarının Olmamızı Beklediği Kişi Olmaya,
Birine Saygı Göstermeyi, Önemsemeyi ve Hayranlık Duymayı – O Kişiye Tapınma Hissine, Her Yaptığını Doğrulama ve Kabul Etme Eğilimine,
Elimizde Olanları Koruma, Maddi ve Manevi Güvende Olma Arzusunu – Hiç Bir Kaybı Göze Alamamaya, Hiç Bir Alışkanlıktan Vazgeçmemeye,
Önemsenme, Saygı Görme, Etkili Olma Arzusunu – Narsistik Bir Tepeden Bakma Tavrına, Ezici ve Baskıcı Olmaya, Hep Haklı Çıkma ve Üstte Olma Mücadelesine,
Başarısızlık Korkusunu – Atalete, Hiç İnsiyatif Almamaya,
Beslenme, Şımartılma, Kollanma, Bakım ve İhtimam Görme İhtiyacını – Şımarıklığa, Bencilliğe, Sorumsuzluğa,
Mükemmel Olma Çabasını – Ne Kendimizi Ne Başkalarını Hoş Görememe, Hiç Bir Sonuçla Tatmin Olmama Eğilimine,

Çevirdiğimiz durumları fark etmemiz ve bu konularda esnemeye, gelişmeye, değişmeye, toparlanmaya ihtiyacımız olduğunu kabul etmemiz mümkündür :)

”Bir Çoğumuz Hayatın Kurbanı Olduğunu Düşünür. Oysa Her İnsan Kendi Hayatının Kahramanıdır.”

İnsan her seçimi için bir BEDEL öder. Seçilen her yolun kendine göre zorlukları, darlıkları, öğretileri ve kazançları olur.

Hiç bir öncelik değiştirilmez, hiç bir yol dönülmez, hiç bir deneyim boş, hiç bir hayat anlamsız, hiç bir varlık İŞE YARAMAZ değildir.

Yeter ki, biz yaşadıklarımıza bakarken görmeyi beklediklerimizin ışıltısına kapılıp EKSİK OLANI GÖREMEZ, ya da umduklarımızın yokluğu ile kırılıp DEĞERLİ OLANI FARK EDEMEZ hale gelmeyelim.

İnsanın ömrü ALMA – VERME dengesini bulmakla geçer!

Verdiklerimizi de aldıklarımızı da değerli ve anlamlı kılanın SINIRLAR olduğunu fark edelim.

Sınırsızca verdiğimiz zaman, hem verdiğimiz değerlerin ziyan olduğunu hem de bizim hırpalandığımızı, eksildiğimizi, acılaştığımızı, tükendiğimizi, işe yaramaz hale geldiğimizi, odaklanmamız gereken diğer önceliklere de ZARAR verdiğimizi görelim.

Sınırsızca aldığımız zaman, hem aldığımızın kıymetini bilmediğimizi, şükür ve tatmin olma hissini yitirdiğimizi, hem de – sınırsızca sahip olduğumuz bu sevgi, saygınlık, güç, para, anlayış, rahatlık, koruma, güven – unsurlarına bağımlı hale geldiğimizi, zayıfladığımızı, merkezimizi bulmakta ve dengeyi korumakta zorlandığımızı, özdeğer ve saygınlık ile başkalarından aldığımız onayı, bağlılığı veya desteği karıştırmaya başladığımızı fark edelim.

Önceliklerimizi hayat içinde yeniden düzenlemekten, bazı niteliklerden, konumlardan, tanımlardan, ayrıcalıklardan vazgeçmekten, yeni beceriler, bakış açıları, tutumlar geliştirmekten KORKMAYALIM!

Eğer bizim için gerçekten çok önemli ve anlamlı olan amaçlar ya da prensipler için, bazı zorluk ve kayıpları göze aldıysak, sonuçta da diğer insanlardan veya hayattan umduğumuzu bulamadıysak dahi, kendimize ve yaptıklarımıza gereken saygı ve değeri vermeyi bilelim. Ama bu feda edişin, bu duruşun BİZE AİT BİR TERCİH olduğunu, bunun sonuçları, getirileri, götürüleri yüzünden kimseye kızmaya, kimseyi borçlandırmaya, kimseye diş bilemeye hakkımız olmadığını UNUTMAYALIM!

En önemlisi YENİDEN BAŞLAMA ve BU KEZ DAHA İYİSİNİ YAPMA HAKKIMIZIN baki olduğunu bilelim :)

Bu hak her insanı KENDİ HAYATININ KAHRAMANI yapar!

YAŞAMAK, DENEMEKTEN VAZGEÇMEMEK ile eş anlamlıdır. Ama denemenin de bir ADABI vardır :))))

O adabı geliştiremeyen kişi HİKAYENİN KAHRAMANI olmak yerine HAYATIN KURBANI olduğunu zanneder.

Bu adap, SINIR BİLMEK’ten ve ÖĞRENDİKLERİNLE ŞEKİL ALMAK’tan geçer.

Yeni denemelerimizi, yaşadıklarımızdan aldığımız değerli derslerle şekillendirirsek, hayatın içindeki ve kendi içimizdeki yeni anlamların ve olasılıkların keşfi hep devam eder ve biz attığımız adımdan, içtiğimiz sudan, ektiğimiz ve biçtiğimiz üründen HOŞNUT oluruz :)



JUNO

Kendi Halinde Bir Yıldız Gözlemcisi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder