Booking.com

MUTLU OLMAK İÇİN NE YAPMALI

İlgili resim
MUTLU OLMAK İÇİN NE YAPMALI YAPILMASI GEREKENLER NELER?
Kimi insanlar bolluk bereket içerisindeyken mutlu olamazken kimi insanlar ise sıkıntı dolu hayatlarına rağmen mutlu olmayı başarabiliyorlar. Peki, neyi doğru yapıyorlar da herkesin peşinde koştuğu mutluluğu yaşayabiliyorlar?
Aşağıda göreceğiniz 12 yöntem, mutlu insanların farkında olmadan sahip oldukları mutluluk formülleridir. Size hayli moral verecek bu uygulamalar siz de mutluluğunuzun dozunu artırabilirsiniz.
1.PROBİYOTİK KULLANIN
Mutlu olmak için ne yapmalı sorunuza verilebilecek ilk cevap probiyotik kullanmanızı önermektir. Moral ve psikolojiyle ilgili durumların vücudumuzdaki bakteriler tarafından etki altına alındığından haberdar mıydınız? Vücudumuza giren düşmanlarla (virüs, mikrop, bakteri) savaşan savaşçı bakterilerimizin doğal yapısının bozulması sadece bağışıklık sistemini etkilemiyor. Moralimizin de iyi ya da kötü olmasını büyük oranda etkiliyor. Bünyemizde bize fayda sağlayan bu savaşçı bakterilerin sayısını artırmak, mutlu olmak için yapılması gereken en önemli hamlelerden biri.
Faydalı Bakteri Sayısı Nasıl Artırılır?
Mayalı besinlerden faydalanın. Turşu, yoğurt, kefir gibi mayalı yiyecek ve içecekler bünyemizdeki faydalı bakterilerin sağlıklı kalmasını ve sayılarının artmasını sağlar. Hangisinin size daha iyi geleceği bünyeye göre değişir. Şahsen, probiyotik yoğurdun benim için diğer hepsinden çok daha fayda gösterdiğini açıkça söyleyebilirim. Yoğurt tüketimini bir yakınımda da denedim ve yaklaşık 5 gün boyunca günde 1 kase sonrasında mizacındaki olumlu ve espritüel değişim diğer aile bireyleri tarafından da fark edildi. Öğle ya da akşam yemeklerinde turşu ve yoğurt tüketebilirsiniz. Ek olarak gece yatmadan önce de yiyebileceğiniz besinlerdir bunlar. Bir hafta on gün kadar deneyin bakalım siz de zihinsel değişiminizi fark edecek misiniz?
Ayrıca; Gerçekten çok gerekmedikçe antibiyotik ilaç kullanmayın. Hasta olduğunuzda, doktorunuzun size vereceği antibiyotiğin o anki rahatsızlığınız için en doğru antibiyotik seçimi olup olmadığından mutlaka emin olun! Çünkü var olan problemi ortadan kaldırmak için kullanılan bu antibiyotikler yanlış kullanım sonrasında bünyenizdeki faydalı bakterileri de öldürmeye başlıyor!
2.GEÇMİŞİ UNUTUN
Küçüklükten beri süregelen hafızamız. İçerisinde neler var neler! Acı, tatlı tüm hikayeler. Zihin ve psikoloji çok ama çok derin bir kuyu. Yılların uzmanlarının bile çözüm bulamadıkları yüzlerce sorun var. Fakat diğer bir taraftan varoluşçu psikoloji de var!
Nedir bu varoluşçu psikoloji? Varoluşçu psikolojinin temel görüşleri şunlar;
·Yaşamı anlamlı hale getirmek ve yaşamaya değer kılmak için kişinin kendi sorumluluğunu ele alması
· Geçmişte yaşanmışlara ve gelecekte yaşanılacaklara değil, yaşanılan şu ana önem verilmesi
30 küsur yaşına gelmiş ve 13-15 yaşındayken anne babasının yapmış olduğu hatalara hala daha kin güden, ağlayan insanlar var. Diğer bir tarafta ‘Bizi yetiştirirken onlar da gençtiler, cahildiler, toydular. Tabi ki kusursuz birer ebeveyn olamayacaklardı!’ deyip affedenler de var. İşte bu ve buna benzer bakış açısı, geçmişi hiç dert etmeyip anı yaşayabilmeniz için size büyük bir kapı açacaktır.
Küçüklüğünde, yaşça kendisinden oldukça büyük 3 farklı erkekten cinsel tacize uğramış bir arkadaşım, sohbetlerimizden birinde ‘Ne yapayım? Onların cehaletlerini diğer tüm erkeklere mal edip, hepsini düşman ve sapık olarak görüp, hayatı kendime zehir mi edeyim?’ demişti. Varoluşçu psikolojiye en şahane örneklerden biri budur kanımca. Mutlu olmak için böylesi bir bakış açısına ihtiyacımız var.
3.GELECEĞE DAİR BİR AMAÇ BELİRLEYİN VE BUNLA İLGİLİ BİR UYGULAMA PLANI YAPIN
Mucit ya da bilim insanlarının depresyona, mutsuzluğa yakalanma riski en az insanlar olduklarını duymuş muydunuz? Çünkü onların kendilerini adadıkları, tutkuyla bağlı oldukları bir meseleleri vardır ve tüm dikkatlerini ona verirler. O amaca öylesine adanmışlardır ki adeta aşk yaşıyor gibidirler.
Aşkı düşünün! Üzüntülere sebep olabilecek bir aşk bile aşkın hiç olmamasından bin kat iyidir. Çünkü aşk duyguların en güzelidir. Bu da onun gibi bir şey! Bir tutkusu olan insan o yolda ilerlerken, yan yolda olup bitenlerle ilgilenmez, olumsuz dış etkenlerin pek çoğuna kulak asmaz.
Daha mutlu olmak için siz de kendinize bir amaç bulun. Bu amaca ulaşmak için bir yol haritası da çizin. Odağınızı buna verin ve böylece ıvır zıvır şeylerin moralinizi bozmasına engel olun.
4.SİZE İYİ GELEN ŞEYLERE DAHA ÇOK VAKİT AYIRIN
İç sesinizi dikkatli dinleyin ve neyi yaşarken kendinizi özgür ve iyi hissettiğinizi bulmaya çalışın. Güzel manzaralı bir yerde çayınızı yudumlarken kitap okumak mı? Ses tonu size ninni gibi gelen bir arkadaşınızla sohbet etmek mi? Yalnız olmak mı? Resim yapmak mı? Binlerce şey olabilir.
Mutlu olmak için kendinize bir liste yapın ve bunları uygulamak için zaman yaratın. Uygulamalarınız esnasında iç sesinizi çok iyi dinleyin ve her birine 10 üzerinden puan verin. En yüksek puan alan ya da alanlara hayatınızda daha çok yer açın. Böylece mutluluk grafiğiniz yükselecek ve o frekansa her bir geçişinizde, git gide daha kolay mutlu olabildiğinizi göreceksiniz. Mutluluk kaslarınıza kondisyon kazandırmak gibi bir yöntem bu.
5.BOŞ VERMEYİ ÖĞRENİN
Bir arkadaşım, ülkede yaşanan bazı tatsızlıklar sonunda yurtdışına yerleşeceğini, artık bazı şeylere tahammül edemediğini söylemişti. Eğer sadece bu sebeple yapacaksa, bunun pek iyi bir karar olmayacağını çünkü yurtdışına yerleştikten sonra da burada olan bitenleri takip edip, bunlara yine mutsuz olup, üzüleceğini söylemiştim. Aynen böyle oldu.
Facebook duvarında yazdıklarına bakılırsa, İngiltere’nin keyfini çıkarıyor olduğunu pek göremiyoruz ama Türkiye ile ilgili üzüntü duyduğu şahsi yorumlarını sıkça görüyoruz. Çünkü onun yapısı bu! Ülkesinde olup bitenlere duyarlı, kendisi ve diğer tüm vatandaşlar için iyi bir yaşam isteyen, bencil olmayan genç bir kadın o. Bu nedenle de ne kadar uzağa giderse gitsin, anavatanında olan üzücü olaylar onun peşini asla bırakmayacak!
Peki, bu olayların içerisinde yakınında olup da bunları hiç dert etmeyen insanlara ne demeli! İşte bu önemli bir işaret veriyor bizlere. Demek ki çekip gitmekle olmuyor! Her şey zihinde bitiyor.
Önceliğiniz mutlu olmak ise boş verebildiğiniz kadar boş vermelisiniz. Hayır, memleket ve dünya meseleleri benim mutluluğumdan daha önemli diyorsanız ömür boyu mutsuz kalabileceğinizi şimdiden bilmelisiniz.
6.ÖZGÜRLÜĞÜNÜZÜ KISITLAYANLARI HAYATINIZDAN ÇIKARIN
Listedeki kişilerin bir kısmını hayatınızdan çıkarmak çok kolay olmayabilir. Özellikle baba, anne sıfatıyla bulunan kişileri çıkarmak hayli zor. Ama kimi durumlar vardır ki yaşamda da tanık olduğumuz gibi ebeveynleriyle görüşmeyen insanlar çok sayıdadır. Tek tek her hikayede kim haklıdır kim haksız bilemeyiz, üzerimize vazife de değil ama yargısız infaz da hoş değil. Kan bağımız olan bazı kişiler gerçekten de bizlere en büyük kötülükleri yapabilecek kişiler olup çıkabiliyorlar. Değer tespitinizi kendiniz yapın. Hayatınızdan çıkarmanın size gerçekten iyi geleceği kişiler varsa şartlarınızı yaratın ve bağı koparın.
7.KENDİNİZİ SALMAYIN
Mutlu olmak için ne yapmalı sorunuza en klişe cevaplardan biri bu ama kişinin kendine vakit yaratması öz değer ve moral artışı yarattığı gerçeği de var!
‘Değerliyim ve kendime zaman ayırıyorum!’ mesajı zihninize yer eder. Mutluluk hormonlarını artıran bir durumdur bu.
Masaj yaptırmak, sadece kendiniz için alışverişe çıkmak, kendinizle baş başa kalabileceğiniz bir yere gitmek ya da evde böyle bir an yaratmak, saçınıza maske yapmak…vs. gibi yüzlerce şey yapabilirsiniz. Ne yaparsanız yapın amaç; Tamamen kendinize zaman ayıracağınız, mükafat vereceğiniz bir faaliyette bulunmak.
Fırsat buldukça yapın! Onu mutlu et, bunu mutlu et, sabah işe, akşam eve… geçiyor hayatlarımız. Bence yeter! Sizce de yetmişse, boş verin artık! Biraz da kendimize çalışalım.
8.BİR KEDİM BİLE YOK DEMEYİN
Cidden demeyin! Bir kediyle yaşamış olanlar ne demek istediğimi hemen anlayacaklar ama daha önce böyle bir ev arkadaşınız olmamışsa üstüne basa basa söyleyeyim;
Bir kedinin, bulunduğu evin atmosferini ve o evdeki insanların havasını ne denli değiştirdiğine inanamazsınız!
Bir kediyi evlat edinmenizi önemle tavsiye ederim. Pet Shop’tan değil. Pet Shop’tan hayvan satın almayı sevmem. Ben sokakta zor durumda olanlarla ilgileniyorum. 4 yıldır birlikte yaşadığım kedim, sokakta yıldırım aşkına tutulduğum, ön ayaklarından biri kırık tekir bir kedi. Kırığı değişik bir kırıktı. Veterinerler ameliyat önermediler. Tuhaf bir kaynama olmuş. Acısı, ağrısı yok ama yaşı ilerledikçe hareket kabiliyeti hızla azalacaktı. Hem ona duyduğum yıldırım aşkından hem de yaşlandıkça tehlikelere karşı kendini koruyamaz düşüncesiyle eve aldım. Hayatım boyunca aldığım en doğru kararlardan biri bu oldu.
Evdeki en büyük neşemiz o ve aramıza sonradan katılan Pıtır. İnsana dünyayı unutturmaları bir kenara, bilge ve şifacı hallerini her gün şaşkınlık ve hayranlıkla izliyorum.
9.KENDİ NORMLARINIZI BELİRLEYİN
Erkek adamın ağlamaması gerektiği fikrini ortaya atan o aklı evvel kimdir? hep çok merak etmişimdir. Her bir yeni jenerasyonda, henüz doğmamış bebelere nasıl kötü bir miras bıraktığının farkında mıdır acaba!
Nesiller boyu, bu gibi yanlış inançların, normların aktarımı öylesine çok ki! Hangi birini konuşalım?
Bakın hemen şimdi aklıma gelen bir örnek daha; Bir girişimde bulunduğumuzda ‘Allah Utandırmasın’ temennisi mesela. Ne kadar yanlış bir laftır! Daha işin en başından zihninize başarısızlık ve utanç tohumları ekilir. Sanki kötü ve çok sert görünümlü bir amca, işaret parmağını bize doğrultup sallayarak şunu demektedir; ‘Bak yapacağın bu işin sonunda eğer başarılı olamayacaksan utanç duymalısın. Ona göre!’
Adım atacağımız her şeyin sonu illa harika olmak zorundaymış gibi, hayatta hiçbir şeyi deneyip yaşayarak neler olacağını kendi kendimize tecrübe etme hakkımız yokmuş gibi davranılması ne acı bir durumdur.
Şimdi gelin de bu ülkede girişimci bir erkeğin kendini iyi hissetmesini ve gayet mutlu olmasını bekleyin! Bir; Erkekler ağlamaz. İki; Allah utandırmasın. Girişimi başarısız olsa adamın ağlayıp stresini boşaltmaya bile hakkı yok.
Uzun lafın kısası, bizlere yazılı olarak verilmeyen ama her fırsatta bilinçsizce zihnimize ekilen tohumlara bir dur demek ve kendi normlarımızı belirlemek gerekiyor. Aksi halde asla mutlu olunamayacağı gibi sinir hastası olmaktan da kurtulamayacağımız gayet açık.
·         El alemin ne diyeceği korkusunu,
·         Ele güne karşı mahcup olmama endişesini,
·         Birilerinin nazarında devamlı iyi, güzel olma kaygınızı,
·         Sürüye dahil olmayı, onlardan biri olma çabanızı,
·         Kararlarınızı başkalarına bırakmayı,
·         Başkalarının kurallarıyla yaşamayı bırakmamız gerekiyor.
Sadece kendi mantığınızla oluşturduğunuz kendi kurallar listenizi yaparsanız en azından kendi hatalarınızın bedelini ödersiniz. Başkalarının hatalarının bedelini ödemekten çok daha iyidir!
10.HOBİSİZ KALMAYIN!
İç dünyası gelişkin insanlar mutluluğu en çok yakalayabilen insanlardır. Çünkü yalnız da olsalar, etraflarında birileri de olsa zihinlerini olumlu yönde meşgul eden bir şeye sahiptir onlar. Canları kolay kolay sıkılmaz, üretmenin hazzını yaşarlar ve tıpkı az önce bahsettiğimiz mucitlerde olduğu gibi kendi olayına odaklanmışlardır. Bu nedenle de olumsuz dış etkenlere zihinleri kapalıdır.
Bir yeteneğiniz olması gerekmiyor. Örneğin; Resim çizemiyor olsanız da önemli olan iyi bir çizim yapmak değil, sadece resim çizmeye vakit ayırmaktır. Bu tip uğraşların insan üzerinde rahatlatıcı etkileri vardır. Bir tür meditasyon gibi sizi alır, iç dünyanızda gezintiye götürür. Sevdiğiniz tür müziği açarsınız, yanınıza çayınızı alırsınız, kurulursunuz hobinizin başına… Kendinizle baş başa mis gibi dakikalar geçirirsiniz. Mutlaka deneyin, hayli moral bulduğunuzu göreceksiniz.
11.MÜKEMMELİYETÇİ OLMAYIN
Hal bu ki güzel şeydir mükemmeliyetçi olmak ama herkes buna eşit oranda hizmet ettiğinde güzeldir! Etrafta buna ayak uyduranların sayısı az olduğunda mükemmeliyetçi yapınız sizi kemirmeye, eritmeye, içten içe yemeye başlar. Hem kendiniz hem de çevrenizle ilgili yaklaşımlarınızda sizin çıtanız son derece yüksektir, diğerlerinin çıtası ise düşük. Hal böyle olunca özdeşim, denklik kuramaz, eşleşemezsiniz. Özdeşim kuramamak en büyük moralsizlik kaynaklarından biridir. Eşinizle, sevgilinizle, kardeşinizle, anne babanızla, arkadaşınızla, işinizle, patronunuzla, altınızda çalışan elemanla özdeşim kuramadığınızda yaşam sevinciniz de gitgide azalır.
Mutlu olmak için, özdeşim kurma ihtiyacınızı köreltin. Bu duygu olmadan da yaşayabileceğiniz konusunda zihninizi terbiye etmeye çalışın. Onlarla denklik kurma zorunluluğunuz olmadığını kendinize hatırlatın. Bırakın herkes istediği gibi olsun, herkes istediği gibi davransın.
Kendinizle ilgili çıtanızı da yaşam kalitenize zarar vermeyecek oranda düşürmeniz faydalıdır. Örneğin; Kariyerinizde D noktasındaysanız ve olmak istediğiniz nokta A ise bırakın olmayıversin. Başarılı olma duygusunu yoğun şekilde yaşamak isteyen insanlar mutsuzluğa en çok gebe kalanlardır. Unutmamak gerekir ki en büyük en önemli başarı; Kendini iyi hissedebilmektir.
Evet! Para, kariyer, son model araba, güzel bir ev… bunlar kendimizi iyi hissetmek için sahip olmamız gerektiği şeklinde bizlere dayatılan inançlardır ama hiçbirini kabul etmek zorunda değiliz. Kendi mutluluk sebeplerimizi kendimiz belirleyebilir ve mutluluğu tasarlayabiliriz!
12.BEKLENTİLERİ YÜKSEK TUTMAYIN
Arkadaşlarınızdan, ailenizden, işinizden… Buna hangi alanda ihtiyacınız olacağını en iyi siz bilirsiniz. Örneğin; Arkadaş çevrenizde beklediğiniz itibarı mı göremiyorsunuz? Şöyle düşünmeye çalışın; Hepimiz dünya tarihinin, içerisinde bulunduğumuz şu zaman diliminde tesadüfen bir araya gelmiş insanlarız. Bir şekilde yollarımız kesişmiş, tanışmışız. Arkadaş grubunuzdan A kişisi ya da B kişisini hiç tanımamış olsaydınız onsuz yaşayamam deyip kahrınızdan ölür müydünüz? Hayır! Öyleyse onun bilinçli ya da bilinçsiz şekilde yapmış olduğu yanlışların sizi mutsuz etmesine neden izin veresiniz! İçerisinde bulunduğumuz evren tarihinde, ömrümüzün boyu bir pirinç tanesi kadar bile değil. Yani herkes küçücük hayatını yaşıyor. Mutlu olmak için etrafı, çevrenizi bir yere kadar kafanıza takın ve ötesiyle asla vakit, moral kaybetmeyin.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder