Hayatı olabildiği kadar hızlı yaşamaya çalışıyoruz. Peki neden? Çünkü bilinçaltımız diğerlerinden asla geri kalma diyor. Alışkanlıklarımızın çoğu hız kazanmış durumda, daha hızlı yiyebiliyor, daha hızlı konuşabiliyor, daha hızlı mesaj yazabiliyoruz… ve daha birçokları sayılabilir.
Hız çok güzel bir şeymiş gibi hayatınızın her alanında karşınıza çıkar. Günlük yaşamınızda reklamlarla sizlere daha hızlı olmanız defalarca kez vurgulanır, yediğiniz fastfood yemeklerle hızlı bir şekilde yemek yemeniz sağlanır ve hızlı olmanız size bir nevi öğretilir. Sizde size sunulan bu hız duygusu ile daha hızlı yaşamaya başlarsınız.
Eğer bir yere seyahat edilecekse ve bu gidilecek yer yaklaşık 4-5 saatlik araba mesafesi ise, bu yolculuğa başlar başlamaz yol hesapları ve saat hesapları içinde kendinizi bulursunuz. Belki gitmek istediğiniz yere daha hızlı ulaşabilmek adına, yüksek hızlara çıkarsınız ve hayatınızın en büyük hatası olarak, kendi yaşamınıza bir trafik kazası sonucu son vermiş olursunuz.
En kötü ihtimali değerlendirmemiş olsak dahi, yani gideceğiniz yere sağ salim bir şekilde ulaştığınızı varsaydığımızda, yolculuk boyunca etrafınızdaki güzellikleri eminim sadece arabanızın penceresinden bakarak seyretmekle yetineceksiniz. O an durup ve arabanızdan inip, gördüğünüz yerin içinde olma hissini ve canlı canlı havasını soluma hissini kendinize tanımayacaksınız. Çünkü bir hedefiniz var ve bu hedefe hızlı bir şekilde ulaşmanız gerekmekte.
Hızlı yaşama hususu sadece yolculuklar için geçerli değildir. Her gün evinizde yada iş yerinizde yemeklerinizi yerken asla yemeğinizin kokusuna dikkat etmezsiniz, onu yerken tam bir lezzet şölenine dönüştürmezsiniz. Ağzınızda bıraktığı tadı hissetmeye çalışmazsınız. Sadece hedefiniz tabağınızı hızlıca bitirip, karnınızı doyurmaktır. Eğer ben yemeğimi yavaş bir şekilde, tadına, lezzetine vararak yemeyeceksem, sadece karnımın tok olmasını sağlayacaksam o zaman o güzel yemeklere ihtiyacım yok. Sadece kuru bir ekmek ile de aynı şeyi yapabilirim.
Hız hayatımızı daha çok yaşamamızı sağlamıyor aslında, hız sadece hayatımızdan çalıyor.
Hız bizi mahvediyor, maalesef farkında bile değiliz. Oysaki zaman ile ilgili kavgamızı bir kenara bıraksak ve yavaş yaşamayı öğrensek, yavaş yemek yesek, yavaş yolculuk etsek, yavaş öğrensek ve değişsek hayatın tadına daha çok varacağız. Hayattan daha çok doyum alacağız. Yaşamak sadece ilerlemek değildir sevgili dostlar, Yaşamak gerçekten hayatı tadabilmektir. Sizde yaşadığınız hayatı gözden geçirerek, daha yavaş ve sakin bir şekilde, daha yavaş ve emin bir şekilde, daha yavaş ve tatmin olmuş bir şekilde hayatınıza yön verin.
Bilgi ve tecrübe ile hayatınız daha yavaş, sakin ve huzurlu bir hale gelecek. Hayattan hiç almadığınız kadar doyuma ulaşacaksınız. Daha yavaş yaşlanacak, daha uzun yaşayacaksınız. Zaman illüzyonundan kurtulacak ve doğal halinize kavuşacaksınız. Daha da önemlisi siz yavaşladıkça, yaydığınız titreşim enerjiniz daha çok yükselecek ve yüksek titreşim dalgaları yaymaya başlayacaksınız. Bu minnettarlığın ve sevginin göstergesidir.
ALINTI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder