Evrenin yasaları vardır ve herkese eşit davranır. Biri bir binanın en üst katından düştüğünde, evren onun iyi yada kötü biri olmasına bakmaz, Yerçekimi Yasa’sına tabi olarak yere çakılır. Çekim Yasası da herkes için aynı ölçüde geçerlidir.
“Düşünceler Somutlaşır!..”(okuduğunuza, seyrettiğinize, dinlediğinize, söylediğinize .. dikkat edin.. Bunların hepsi sizin düşüncelerinizdir ve gerçek olabilirler!) Unutmayın ki, bütün icatlar tek bir düşünceyle başlamıştır.
Yaşamınız, sahip olduğunuz baskın düşüncelerin aynasıdır. En çok neleri düşünüyorsunuz?
Çekim Yasası; sizin iyi ya da kötü bir insan olmanızla, düşüncenizin iyi yada kötü olmasıyla, seçtiğiniz cümlenin iyi yada kötü olmasıyla ilgilenmez, onu olumlu olarak algılar ve gerçekleştirmek istediğinizi varsayarak gerçekleştirir. “Parasız kalmak istemiyorum” cümlenizi “parasız kalmak istiyorum”, şişmanlamak istemiyorum” cümlenizi “şişman olmak istiyorum” şeklinde algılar ve onu gerçekleştirir.
Düşünceler manyetiktir ve birer frekansları vardır. Ve aynı frekanstaki düşünceleri, manyetik güçlerin etkisiyle size doğru çeker-kaynağına. Zihninizde bir şeyi net olarak belirlediğiniz zaman, onları kendinize çeken bir mıknatısa dönüşürsünüz ve istekleriniz de size doğru manyetize olur. Hayatınızdaki bir şeyi değiştirmek için, düşünce frekansınızı, yayınınızı değiştirin.
Düşüncelerinizle sadece ve sadece kendinize zarar verebilir yada sadece kendinizi mutlu edebilirsiniz! Sevgiyi düşündüğünüzde, en yüksek frekanstasınızdır.
Hislerimiz;
ne düşündüğümüzden haberdar olmamız için bize verilmiş en müthiş armağandır. İyi düşünürken kötü hissetmeniz imkansızdır. Duygularınıza dikkat edin ve olumsuz hislere sahipseniz hemen farkedip olumlu düşünce ile değiştirin! Olumlu duygular yaşadıkça (sevinç, minnettarlık ve sevgi...) daha fazla olumlu duygu ve olguyu yaşamınıza çekeceksiniz.
Hislerimiz; gelişme gösterip göstermediğimiz ya da doğru yolda mı yoksa yanlış yolda mı olduğumuz konusunda bize geri bildirim sağlayan bir mekanizmadır. Bir düşünceyi “sürekli” aklımızdan geçirdiğimizde; bu mesaj derhal evrene yollanır. Böylece sözkonusu düşünce gider, manyetik olarak benzer frekansa bağlanır ve birkaç saniye içinde o frekansa dair bilgileri hislerimiz aracılığıyla bize geri gönderir. Diğer bir deyişle hislerimiz, hangi frekansta olduğumuzu anlamamız için Evrenin bize gönderdiği bilgilerden oluşan bir iletişim biçimidir. Hislerimiz bize ait bir frekansla geribildirim mekanizmasıdır. İyi şeyler hissettiğimizde Evren’den bize geri gelen haber “iyi şeyler düşünüyorsun” olur.
Kötü şeyler hissettiğimizde Evren bize “kötü şeyler düşünüyorsun”, “Dikkat! şu an düşündüğün şeyi değiştir. Olumsuz frekans kayıtta. Frekansı değiştir. Dikkat! Geri sayım başlamıştır” der. Bir daha kötü şeyler hissettiğinizde Evren’in sinyaline kulak verin. O an, size gelen iyilikleri “olumsuz frekansta olduğunuz için engellediğiniz an’dır.” Derhal olumlu düşüncelere yoğunlaşın, kendinizi iyi hissetmeye başladığınız anda yeni bir frekansa geçtiğinizi; Evren’in de bunu onaylayarak size olumlu hisler gönderdiğini anlayacaksınız.
Kendini mutsuz, öfkeli ya da üzgün hissediyorsan, bunu kolayca değiştirebilirsin: Şarkı söyleyerek, sevdiğin birini ya da bir bebeği düşünerek, güzel anıları hatırlayarak, evcil bir hayvana severek, çiçek koklayarak, ağaçlara dokunarak.. birini seç ve öylece kal..
Güne güzel başlar ve mutluluk duygusu içinde kalırsanız, herhangi bir şeyin ruh halinizi değiştirmesine izin vermediğiniz sürece, çekim yasası gereğince, yaşadığınız mutluluk duygusunu sürekli kılacak bir çok durumu ve insanı kendinize çekersiniz.
Düşündükleriniz çok bağlayıcı olmayabilir ama hissettiklerinizi aynen alırsınız. Duygularınızda yapacağınız basit bir değişiklik, günlerinizi ve hayatınızı tümden değiştirebilir.
“Şu an kendime çektiğim şey nedir?” “...” Peki kendinizi nasıl hissediyorsunuz? “İyi hissediyorum.” O zaman devam edin. Kendinizi iyi hissediyorsanız, mutlaka iyi şeyler düşünüyorsunuzdur. Böyle durumlarda ilerleme kaydeder, daha çok iyiliği size geri getirerek kendinizi iyi hissetmenizi sağlayacak güçlü bir frekans yayarsınız. Kendinizi iyi hissediyorsanız, arzularınız doğrultusunda bir gelecek yaratıyorsunuz demektir.
Mutlu olduğunuz, kendinizi iyi hissettiğiniz zamanları değerlendirin. Mutlu olduğunuzda, daha çok iyi şeyi, güçlü bir biçimde kendinize çekeceğinizi unutmayın.
Duygu ve düşüncelerinize gerçek anlamda hakim olmaya başladığınızda, kendi gerçeğinizi nasıl yarattığınızı da göreceksiniz! Bağımsızlığınızın ve gücünüzün kaynağı buradadır.
Siz, kendi yaşamınızın Michelangelo’susunuz ve siz kendi yaşamınızın şaheserisiniz.
Dünyanın Sırrı:
Hayatınız sizin tarafınızdan keşfedilmeyi bekliyor.. Evren sizin dostunuzdur.. “Hayat çok kolay. Hayat çok güzel.. İyi olan ne varsa bana geliyor” diye haykırmaya başlayın. İçinizin derinliklerinde sizin tarafınızdan keşfedilmeyi bekleyen bir gerçek var: Yaşamın size sunduğu tüm iyi şeyleri hakettiğiniz “gerçeği. Bütün iyi şeyler doğuştan hakkınızdır! Anahtar ise sizin duygu ve düşünceleriniz. Bu anahtar hep sizdeydi! Siz kendi kendinizin yaratıcısısınız; çekim yasası ise, yaşamak istediğiniz her şeyi yaratmak için sahip olduğunuz olağanüstü donanımınız. Hayatın büyüsüne ve Kendi ihtişamınıza hoş geldiniz!
Size düşen istemek, istediğinizi almakta olduğunuza inanmak ve kendinizi mutlu hissetmek. Arzularınıza ulaşmak için onlara yer açın, bu sinyalinizi Evren muhakkak alır. Dileğinizle davranışlarınızın uyumlu olmasına dikkat ederek “dileğiniz gerçekten olmuş gibi yaşayın”.
İstediğiniz şey ne olursa olsun, şu an görünmeyen alanda mevcuttur. Eğer o şeye sahip değilsek, tek sebebi onun bize gelmesini, düşüncelerimizle, inançlarımızla (haketmediğimiz inancı, imkansız olduğu inancı, karakterimiz bozulur inancı vs) bizim durdurmuş olmamızdandır. Siz, ŞİMDİ isteğinize, bolluk berekete, mutluluğa odaklanın, inanın.. o size muhakkak gelecektir.
Düşüncelerinizi ve frekansınızı mutluluğa ayarlayın. İçinizdeki mutluluk ve neşe duygusunu dışarı yansıtarak, bu sinyalleri tüm gücünüzle Evren’e iletin, dünya üzerindeki gerçek cenneti yaşayacağınızı göreceksiniz.
“Neye karşı koyarsan, o ısrarla olmaya devam eder.”
Herhangi bir şeye direnmek, yayınlanmış görüntüleri değiştirmeye çalışmaya benzer. Boş yere uğraşmış olursunuz, asıl yapmanız gereken; duygu ve düşüncelerinizle yeni sinyaller göndererek yeni görüntüler oluşturmak için kolları sıvamaktır. Savaş karşıtıysanız; bundan vazgeçerek barış yanlısı olun. Açlığa karşıysanız; insanların tüketebileceklerinden fazla yiyecek bulmalarından yana olun. Bir politikacıya karşı olduğunuzda ise, onun rakibini destekleyin. Seçimler genellikle, insanların karşı çıktığı politikacının lehine sonuçlanır; çünkü o odak noktası olmuş ve bütün enerjiyi çekmiştir. Dünyadaki herşey tek bir düşünceyle başladı. Büyük şeyler daha da büyür, çünkü bir kez ortaya çıktıktan sonra daha çok insan tarafından düşünülürler. Sonra bu düşünce ve duygular, sözkonusu sonucu hayatımızda tutarak daha da büyümesini sağlarlar. Zihinlerimizi o düşüncelerden uzaklaştırır, sevgiye odaklarsak, o sonuç oluşmaz, buharlaşıp gider.
Hayatınıza birşeyleri çekmek istediğinizde; davranışlarınızın arzularınızla çelişmediğinden emin olun.
Mevcut koşulları nedeniyle kendisini sıkıştırılmış, hapsedilmiş hisseden bir çok insan vardır. Şu anki koşullarınız ne olursa olsun, onlar yalnızca ŞİMDİKİ gerçekliğiniz ve bu gerçekleriniz SIR’rı kullanmaya başlamanız sebebiyle değişmeye başlayacak.
Arzu etmek sizi arzuladığınız nesneyle birleştirir, ummak ise onu hayatınıza doğru çeker.
İsteklerinizi gerçekleştirmek Evren’in hiç zamanını almaz. Evren 1milyon doları da 1 doları da aynı kolaylıkla hayata geçirir.
Bir fincan kahve ya da tanıdığınız birini görmek gibi küçük şeylerle başlamak, çekim yasasının işlediğini görmenin en kolay yollarından biridir. Kendinize çekme konusunda sahip olduğunuz güze dair deneyim edindikten sonra, daha büyük şeyler yaratma konusuna geçersiniz.
En çok düşündüğünü (odaklandığını) tekrarladığın taktirde (ısrar) aynı frekansta olarak (benzer benzeri çeker) zihninde boşluk yaratırsan (huzur) mutlaka gerçekleştirirsin.
Zihinde huzur yaratmak için: Günlük 3-10 dakikalık meditasyonla başla. Örneğin başlangıçta“düşüncelerimin efendisiyim” cümlesiyle niyet çalışması yaparsan, düşüncelerin üzerinde farkındalık kazanırsın. Zihninde huzur yaratırsan, ona hakim olabilirsin.
Uyumadan önce pozitif ve olmasını istediğiniz şeyleri düşünün.. Çekim Yasası kuvvetleri, biz uykudayken, en son düşündüklerimiz üzerinde çalışır.
Uykuya dalmadan önce o gün yaşadıklarınızı düşünün. İstediğiniz gibi gitmeyen bir olay ya da an olduysa, bunu da zihninizin içinde sizi mutlu edecek biçimde gelişmiş gibi yeniden düşünün. Bu olayları beyninizde tam istediğiniz gibi yeniden yarattığınızda, o günün frekansını temizleyerek ertesi gün için yeni bir frekans yaymaya başlarsınız. Böylece, geleceğiniz için kendi isteğiniz doğrultusunda yeni görüntüler oluşturmuş olursunuz.
Paranın Sırrı:
Bir ilişkiyi kendinize çekmek istediğinizde; düşünceleriniz, sözleriniz, davranışlarınız ve yaşadığınız mekanın bu arzunuzla çelişmediğinden emin olun.. Mükemmel eşini hayatına çekmek isteyen bir kadının öyküsüyle örneklersek: O bunun için gereken her şeyi doğru biçimiyle uygulamıştı: Bulmak istediği eşin niteliklerini kafasında netleştirmiş, bunlara dair ayrıntılı bir liste hazırlamış ve onunla birlikte yaşamak istediği hayatı zihninde canlandırmıştı. Tüm bunları yapmış olmasına rağmen, beklediği eşle ilgili herhangi bir hareket yoktu. Bir gün eve geldiğinde arabasını garajın ortasına park ederken, mükemmel eşine park yeri bırakmadığını fark etmişti. Böylece garajda onun arabasına yer bırakacak şekilde park etti. Tıkış tıkış dolu gardrobunda onun eşyalarına yer bırakmamıştı, giysilerinin bir kısmını oradan alarak ona yer açtı, yatağın ortasında yatmaktan vazgeçip kendi tarafında yatmaya başladı. Bu hikayesini Sır’rın öğretmenlerinden Mike Dooley’e anlattığı sırada, mükemmel eşi yanında oturuyordu ve mutlu bir evlilik yaptılar.
Herkes kendi mutluluğundan sorumludur. Kendinizden siz sorumlusunuz. Önce kendinizi doyurmadığınız sürece, başkasına verecek bir şeyiniz olmaz.
Kendinize, başkalarının size davranmasını istediğiniz gibi davranın.
Kendinizi sevip sayın. Kendi kendinizi mutlu etmeye zaman ayırın. Davranışlarınız etkili düşüncelerinizdir; bu yüzden kendinize sevgi ve saygıyla yaklaşın ki, değerli ve iyi şeyleri hakeden biri olduğunuz sinyali Evren’e yayılsın.. ve siz bu frekansa geçin. Böylece Çekim Yasası tüm Evren’i harekete geçirecek, hayatınız sizi sevip sayan insanlarla dolup taşacak.
Kendinizi kötü hissettiğinizde, sevginin size ulaşmasını engellemekle kalmıyor, size kendinizi kötü hissettirecek insanları ve durumları da daha fazla kendinize çekiyorsunuz. Kendinizde beğendiğiniz özellikerinize odaklandığınızda, çekim yasası sizinle ilgili bu güzellikleri artırarak size döndürecektir.
Arzu etmek sizi arzuladığınız nesneyle birleştirir, ummak ise onu hayatınıza doğru çeker.
İsteklerinizi gerçekleştirmek Evren’in hiç zamanını almaz. Evren 1milyon doları da 1 doları da aynı kolaylıkla hayata geçirir.
Bir fincan kahve ya da tanıdığınız birini görmek gibi küçük şeylerle başlamak, çekim yasasının işlediğini görmenin en kolay yollarından biridir. Kendinize çekme konusunda sahip olduğunuz güze dair deneyim edindikten sonra, daha büyük şeyler yaratma konusuna geçersiniz.
En çok düşündüğünü (odaklandığını) tekrarladığın taktirde (ısrar) aynı frekansta olarak (benzer benzeri çeker) zihninde boşluk yaratırsan (huzur) mutlaka gerçekleştirirsin.
Zihinde huzur yaratmak için: Günlük 3-10 dakikalık meditasyonla başla. Örneğin başlangıçta“düşüncelerimin efendisiyim” cümlesiyle niyet çalışması yaparsan, düşüncelerin üzerinde farkındalık kazanırsın. Zihninde huzur yaratırsan, ona hakim olabilirsin.
Uyumadan önce pozitif ve olmasını istediğiniz şeyleri düşünün.. Çekim Yasası kuvvetleri, biz uykudayken, en son düşündüklerimiz üzerinde çalışır.
Uykuya dalmadan önce o gün yaşadıklarınızı düşünün. İstediğiniz gibi gitmeyen bir olay ya da an olduysa, bunu da zihninizin içinde sizi mutlu edecek biçimde gelişmiş gibi yeniden düşünün. Bu olayları beyninizde tam istediğiniz gibi yeniden yarattığınızda, o günün frekansını temizleyerek ertesi gün için yeni bir frekans yaymaya başlarsınız. Böylece, geleceğiniz için kendi isteğiniz doğrultusunda yeni görüntüler oluşturmuş olursunuz.
Paranın Sırrı:
Para kazanmak için para verin. Çünkü bir şeyi verdiğiniz zaman; “bende daha çok var” demiş olursunuz. İnsan bir şeyi tüm kalbiyle verdiğinde, yapabileceği en keyifli işiyapmış olur ve çekim yasası bu sinyali yakalayarak daha bile fazlasını hayata geçirir. Beğendiğiniz birşey gördüğünüzde “buna gücüm yeter” deyin ve içinizde yeterlilik, iyi duygular oluşturun.
İlişkilerin Sırrı:
İlişkilerin Sırrı:
Bir ilişkiyi kendinize çekmek istediğinizde; düşünceleriniz, sözleriniz, davranışlarınız ve yaşadığınız mekanın bu arzunuzla çelişmediğinden emin olun.. Mükemmel eşini hayatına çekmek isteyen bir kadının öyküsüyle örneklersek: O bunun için gereken her şeyi doğru biçimiyle uygulamıştı: Bulmak istediği eşin niteliklerini kafasında netleştirmiş, bunlara dair ayrıntılı bir liste hazırlamış ve onunla birlikte yaşamak istediği hayatı zihninde canlandırmıştı. Tüm bunları yapmış olmasına rağmen, beklediği eşle ilgili herhangi bir hareket yoktu. Bir gün eve geldiğinde arabasını garajın ortasına park ederken, mükemmel eşine park yeri bırakmadığını fark etmişti. Böylece garajda onun arabasına yer bırakacak şekilde park etti. Tıkış tıkış dolu gardrobunda onun eşyalarına yer bırakmamıştı, giysilerinin bir kısmını oradan alarak ona yer açtı, yatağın ortasında yatmaktan vazgeçip kendi tarafında yatmaya başladı. Bu hikayesini Sır’rın öğretmenlerinden Mike Dooley’e anlattığı sırada, mükemmel eşi yanında oturuyordu ve mutlu bir evlilik yaptılar.
Herkes kendi mutluluğundan sorumludur. Kendinizden siz sorumlusunuz. Önce kendinizi doyurmadığınız sürece, başkasına verecek bir şeyiniz olmaz.
Kendinize, başkalarının size davranmasını istediğiniz gibi davranın.
Kendinizi sevip sayın. Kendi kendinizi mutlu etmeye zaman ayırın. Davranışlarınız etkili düşüncelerinizdir; bu yüzden kendinize sevgi ve saygıyla yaklaşın ki, değerli ve iyi şeyleri hakeden biri olduğunuz sinyali Evren’e yayılsın.. ve siz bu frekansa geçin. Böylece Çekim Yasası tüm Evren’i harekete geçirecek, hayatınız sizi sevip sayan insanlarla dolup taşacak.
Kendinizi kötü hissettiğinizde, sevginin size ulaşmasını engellemekle kalmıyor, size kendinizi kötü hissettirecek insanları ve durumları da daha fazla kendinize çekiyorsunuz. Kendinizde beğendiğiniz özellikerinize odaklandığınızda, çekim yasası sizinle ilgili bu güzellikleri artırarak size döndürecektir.
Sevgiyi elde etmek için... içinizi onunla öyle bir doldurun ki; sevgiyi çeken bir mıknatıs olun.. Kendinizden hoşnut olduğunuzda, Evren’de sizin için var olan tüm sevgi ve iyilik hayatınıza akmaya başlar. Çünkü; iyiliğinize olan her şey; sağlık, zenginlik, aşk dahil, her bir konu mutluluk, mutlu olma frekansındadır. Sevdiğiniz zaman Evren’le tam ve katışıksız bir uyum içinde oluyorsunuz. Yalnızca sevdiğiniz şeylere odaklanın, sevgiyi hissedin; o sevginin ve mutluluğun size gerei geleceğini göreceksiniz. Hem de katlanmış olarak! Çünkü Çekim Yasası böyle çalışır.
Bir ilişkiyi yürütebilmek için; o ilişkinin diğer öznesine dair yakınmalarınıza değil, onun takdir ettiğiniz yönlerine odaklanın. Bu güçlendirici unsurlara odaklandığınızda, onlar çoğalarak size geri gelecekler.
Sağlığın Sırrı:
Fiziksel yapımız hastalığı; bize durumumuz hakkında bilgi vermek, bakış açımızın dengesinin bozulduğunu, sevgi ve şükran duygularımızı kaybetmeye başladığımızı bildirmek için yaratır. Sevmek ve şükretmek, denizleri ikiye ayırabilir, dağları yerinden oynatabilir, mucizeler yaratabilir. Sevgi ve şükran, tüm hastalıkları ortadan kaldırabilir. Ve gülmek, gerçekten en iyi ilaçtır.
Hepimiz içimizde kurulu temel bir programla dünyaya geliyoruz. Buna “kendi kendini iyileştirme”deniyor. Yaralandığımızda yaralar kendiliğinden kapanıyor, bakteriyel enfeksiyon geçirdiğimizde bağışıklık sistemimiz kendi kendine iyileştiriyor. Bağışıklık sistemi kendi kendisini iyileştirmek için tasarlanmıştır. Duygusal açıdan sağlıklı bir vücutta hiç bir hastalık barınamaz. Vücudunuz her saniye milyonlarca hücreyi yeniler ve aynı zamanda milyonlarca yeni hücre yaratır. İnsanın karşılaştığı tüm kötülüklerin, hastalığın, fakirliğin ve mutsuzluğun nedeni, kusurlu düşüncelerdir. Olumsuz düşüncelerin ve stresin, insan bedenine ve beyin fonksiyonlarına ciddi zararlar verdiği ispatlanmıştır. Bunun nedeni; duygu ve düşüncelerimizin sürekli bir araya gelip, yeniden organize olup bedenimizi baştan yaratmalarıdır.
Yaşlanmaya dair tüm inanışlar bizim zihnimizden kaynaklanır, bu yüzden bu düşünceleri bilincinizden atarak, ebedi gençlik ve sağlık fikri üzerinde yoğunlaşın. Toplumun hastalık ve yaşlılık konusunda verdiği mesajları dinlemeyin. Vücudunuzun sadece bir kaç aylık olduğunu, tıpkı bir çocuğunki gibi esnek ve mükemmel olduğunu düşünün. Mükemmel sağlığa, mükemmel bir vücuda, mükemmel bir kiloya ve sonsuz gençliğe ulaşacak şekilde düşünebilirsiniz. Sürekli mükemmelliği düşünerek bunu gerçekleştirebilirsiniz.
Etrafınızda ne olursa olsun, parmağınızla “mutlu hissetme düğmesi”ne basın ve basılı kalsın.
“Mükemmel sağlığa ve mutluluğa odaklanmak”, dışarıda ne olanlara, başımıza gelebileceklere rağmen hepimizin kendi içinde yapabileceğimiz bir şeydir.
Hastalıklardan bahseden birini dinlediğinizde, buna odaklandığınız için siz de hastalığı davet edersiniz. Ayrıca onun hastalığının ilerlemesi yönünde enerji vermiş olursunuz. Bu durumdaki birine yardımcı olmak istiyorsanız; sohbet konusunu elinizden geldiğince güzel şeylere yönlendirin ya da kendi yolunuza gidin. Oradan uzaklaşırken ise; o insanın sağlıklı olduğunu imgeleyerek ve hissederek ona güç ve enerji verin, gerisini akışa bırakın.
Unutmayın, Evren’de zaman ve boyut yoktur. Bu yüzden bir hastalığı iyileştirmek de, bir sivilceyi iyileştirmek kadar kolaydır. Herhangi bir sıkıntıyı kendinize çektiğinizde, onu bir sivilce boyutuna indirin, tüm olumsuz düşünceleri kafanızdan atın ve sağlığın mükemmelliğine odaklanın. Michael Bernard Beckwith “Kendi kendine iyileşen böbrekler, yok olan kanserler gördüm. Görme yeteneğinin arttığına ve geri kazanıldığına da şahit oldum..”
“Hikayem 10 mart 1981’de başlıyor. O gün gerçekten hayatım değişti. Asla unutmayacağım bir gündü. Uçak kazası geçirmiş ve tamamen felç olmuş bir vaziyette hastaneye yatırılmıştım. Omuriliğim ezilmiş, birinci ve ikinci boyun omurlarım kırılmıştı. Yutma refleksim yokolduğundan bir şey yiyip içemiyor, diyaframım zedelendiğinden nefes alıp veremiyordum. Yapabildiğim tek şey gözlerimi kırpmaktı. Doktorlar ömrümün geri kalanını bitkisel hayatta geçireceğimi söylediler tabii. Bundan sonra yapabileceğim tek şey gözlerimi kırpmak olacaktı. Bana baktıklarında gördükleri tablo bu olmasına rağmen, onların ne düşündüğünün bir önemi yoktu. Asıl önemli olan, benim ne düşündüğümdü.Kendimi yeniden normal bir insan gibi o hastaneden çıkıp giderken hayal ettim. Hastanede yatarken yapabileceğim tek şey zihnimi çalıştırmaktı ve şuurunuz yerinde olduktan sonra, gerisini tekrar eski haline getirebilirsiniz. Solunum cihazına bağlı yaşıyordum.Doktorlar diyaframım parçalandığı ğiçin bir daha asla kendi kendime nefes alamayacağımı söylemişlerdi ama içimdeki küçük bir ses bana “derin nefes al, derin nefes al” diyordu. Sonunda solunum cihazından çıkarıldım. Doktorlar bu duruma bir açıklama getiremediler. Bense, beni amacımdan ya da zihnimde canlandırdığım görüntüden uzaklaştıracak herhangi bir şeyin aklıma girip dikkatimi dağıtmasına izin veremezdim. Noel’de hastaneden yürüyerek çıkmayı kendime hedef koymuştum ve bunu başardım. Kendi iki ayağım üzerinde yürüyerek hastaneden çıktım. Bunun olamayacağını söylemişlerdi. O günü asla unutmayacağım. Şu an dışarıda bulunan ve acı çeken insanları düşünerek hayat hikayemi özetlemem ve onlara hayatta neler yapabileceklerini kısaca anlatmam gerekseydi; her şeyi dört sözcükte toplayarak özetlerdim “insan düşündüğü şey olur.” Morris Goodman – Yazar ve Uluslararası Konuşmacı
Evren bolluk içindedir.
İyi şeyler asla bitip tükenmez. Hakikat, iyiliğin insanların ihtiyaç duyduğundan fazla olduğudur. Gerekenden daha fazla yaratıcı güç, gerekenden daha fazla güç, gerekenden daha fazla sevgi, gerekenden daha fazla mutluluk var. Bütün bunlar, sınırsız doğasını fark eden bir beyin sayesinde ortaya çıkmaya başladı. Kaynakların yetersiz olduğunu düşünmek, dış görüntüye bakıp, her şeyin dışardan geldiğini düşünmektir. Böyle yaptığınızda göreceğiniz en kesin şey, yetersizlik ve sınırlama olacaktır. Artık varolan hiç bir şeyin dışarıdan gelmediğini, her şeyin önce içeriden düşünmek ve hissetmekle oluşturulduğunu biliyor musunuz? Düşünme yeteneğiniz sınırsız olduğuna göre, düşünerek yaşama taşıyacaklarınız da sınırsızdır ve bu herkes için geçerlidir.. Bunu gerçekten kavradığınızda, kendi sınırsız doğasının farkında olan bir beyinle düşünüyor olacaksınız.
Evren çekim yasası aracılığıyla herkese her şeyi sunar, ayrıcalık yapmaz. Neyi yaşamak istediğinizi seçme yeteneğiniz var. Kendiniz için bir seçim yapın, çünkü SİZ bunu yapabilecek tek kişisiniz!
Başka hayatlar için bir şey oluşturmanız mümkün değil; çünkü onun yerine düşünemezsiniz. Düşüncelerinizi başkaları için birşeyler oluşturmaya zorladığınızda, elde edeceğiniz sonuç, benzer olayları “Kendinize” çağırmak olacaktır. Bu yüzden, bırakın onlar da kendileri için kendi istedikleri hayatları yaratsınlar.
ALINTI
Bir ilişkiyi yürütebilmek için; o ilişkinin diğer öznesine dair yakınmalarınıza değil, onun takdir ettiğiniz yönlerine odaklanın. Bu güçlendirici unsurlara odaklandığınızda, onlar çoğalarak size geri gelecekler.
Sağlığın Sırrı:
Fiziksel yapımız hastalığı; bize durumumuz hakkında bilgi vermek, bakış açımızın dengesinin bozulduğunu, sevgi ve şükran duygularımızı kaybetmeye başladığımızı bildirmek için yaratır. Sevmek ve şükretmek, denizleri ikiye ayırabilir, dağları yerinden oynatabilir, mucizeler yaratabilir. Sevgi ve şükran, tüm hastalıkları ortadan kaldırabilir. Ve gülmek, gerçekten en iyi ilaçtır.
Hepimiz içimizde kurulu temel bir programla dünyaya geliyoruz. Buna “kendi kendini iyileştirme”deniyor. Yaralandığımızda yaralar kendiliğinden kapanıyor, bakteriyel enfeksiyon geçirdiğimizde bağışıklık sistemimiz kendi kendine iyileştiriyor. Bağışıklık sistemi kendi kendisini iyileştirmek için tasarlanmıştır. Duygusal açıdan sağlıklı bir vücutta hiç bir hastalık barınamaz. Vücudunuz her saniye milyonlarca hücreyi yeniler ve aynı zamanda milyonlarca yeni hücre yaratır. İnsanın karşılaştığı tüm kötülüklerin, hastalığın, fakirliğin ve mutsuzluğun nedeni, kusurlu düşüncelerdir. Olumsuz düşüncelerin ve stresin, insan bedenine ve beyin fonksiyonlarına ciddi zararlar verdiği ispatlanmıştır. Bunun nedeni; duygu ve düşüncelerimizin sürekli bir araya gelip, yeniden organize olup bedenimizi baştan yaratmalarıdır.
Yaşlanmaya dair tüm inanışlar bizim zihnimizden kaynaklanır, bu yüzden bu düşünceleri bilincinizden atarak, ebedi gençlik ve sağlık fikri üzerinde yoğunlaşın. Toplumun hastalık ve yaşlılık konusunda verdiği mesajları dinlemeyin. Vücudunuzun sadece bir kaç aylık olduğunu, tıpkı bir çocuğunki gibi esnek ve mükemmel olduğunu düşünün. Mükemmel sağlığa, mükemmel bir vücuda, mükemmel bir kiloya ve sonsuz gençliğe ulaşacak şekilde düşünebilirsiniz. Sürekli mükemmelliği düşünerek bunu gerçekleştirebilirsiniz.
Etrafınızda ne olursa olsun, parmağınızla “mutlu hissetme düğmesi”ne basın ve basılı kalsın.
“Mükemmel sağlığa ve mutluluğa odaklanmak”, dışarıda ne olanlara, başımıza gelebileceklere rağmen hepimizin kendi içinde yapabileceğimiz bir şeydir.
Hastalıklardan bahseden birini dinlediğinizde, buna odaklandığınız için siz de hastalığı davet edersiniz. Ayrıca onun hastalığının ilerlemesi yönünde enerji vermiş olursunuz. Bu durumdaki birine yardımcı olmak istiyorsanız; sohbet konusunu elinizden geldiğince güzel şeylere yönlendirin ya da kendi yolunuza gidin. Oradan uzaklaşırken ise; o insanın sağlıklı olduğunu imgeleyerek ve hissederek ona güç ve enerji verin, gerisini akışa bırakın.
Unutmayın, Evren’de zaman ve boyut yoktur. Bu yüzden bir hastalığı iyileştirmek de, bir sivilceyi iyileştirmek kadar kolaydır. Herhangi bir sıkıntıyı kendinize çektiğinizde, onu bir sivilce boyutuna indirin, tüm olumsuz düşünceleri kafanızdan atın ve sağlığın mükemmelliğine odaklanın. Michael Bernard Beckwith “Kendi kendine iyileşen böbrekler, yok olan kanserler gördüm. Görme yeteneğinin arttığına ve geri kazanıldığına da şahit oldum..”
“Hikayem 10 mart 1981’de başlıyor. O gün gerçekten hayatım değişti. Asla unutmayacağım bir gündü. Uçak kazası geçirmiş ve tamamen felç olmuş bir vaziyette hastaneye yatırılmıştım. Omuriliğim ezilmiş, birinci ve ikinci boyun omurlarım kırılmıştı. Yutma refleksim yokolduğundan bir şey yiyip içemiyor, diyaframım zedelendiğinden nefes alıp veremiyordum. Yapabildiğim tek şey gözlerimi kırpmaktı. Doktorlar ömrümün geri kalanını bitkisel hayatta geçireceğimi söylediler tabii. Bundan sonra yapabileceğim tek şey gözlerimi kırpmak olacaktı. Bana baktıklarında gördükleri tablo bu olmasına rağmen, onların ne düşündüğünün bir önemi yoktu. Asıl önemli olan, benim ne düşündüğümdü.Kendimi yeniden normal bir insan gibi o hastaneden çıkıp giderken hayal ettim. Hastanede yatarken yapabileceğim tek şey zihnimi çalıştırmaktı ve şuurunuz yerinde olduktan sonra, gerisini tekrar eski haline getirebilirsiniz. Solunum cihazına bağlı yaşıyordum.Doktorlar diyaframım parçalandığı ğiçin bir daha asla kendi kendime nefes alamayacağımı söylemişlerdi ama içimdeki küçük bir ses bana “derin nefes al, derin nefes al” diyordu. Sonunda solunum cihazından çıkarıldım. Doktorlar bu duruma bir açıklama getiremediler. Bense, beni amacımdan ya da zihnimde canlandırdığım görüntüden uzaklaştıracak herhangi bir şeyin aklıma girip dikkatimi dağıtmasına izin veremezdim. Noel’de hastaneden yürüyerek çıkmayı kendime hedef koymuştum ve bunu başardım. Kendi iki ayağım üzerinde yürüyerek hastaneden çıktım. Bunun olamayacağını söylemişlerdi. O günü asla unutmayacağım. Şu an dışarıda bulunan ve acı çeken insanları düşünerek hayat hikayemi özetlemem ve onlara hayatta neler yapabileceklerini kısaca anlatmam gerekseydi; her şeyi dört sözcükte toplayarak özetlerdim “insan düşündüğü şey olur.” Morris Goodman – Yazar ve Uluslararası Konuşmacı
Evren bolluk içindedir.
İyi şeyler asla bitip tükenmez. Hakikat, iyiliğin insanların ihtiyaç duyduğundan fazla olduğudur. Gerekenden daha fazla yaratıcı güç, gerekenden daha fazla güç, gerekenden daha fazla sevgi, gerekenden daha fazla mutluluk var. Bütün bunlar, sınırsız doğasını fark eden bir beyin sayesinde ortaya çıkmaya başladı. Kaynakların yetersiz olduğunu düşünmek, dış görüntüye bakıp, her şeyin dışardan geldiğini düşünmektir. Böyle yaptığınızda göreceğiniz en kesin şey, yetersizlik ve sınırlama olacaktır. Artık varolan hiç bir şeyin dışarıdan gelmediğini, her şeyin önce içeriden düşünmek ve hissetmekle oluşturulduğunu biliyor musunuz? Düşünme yeteneğiniz sınırsız olduğuna göre, düşünerek yaşama taşıyacaklarınız da sınırsızdır ve bu herkes için geçerlidir.. Bunu gerçekten kavradığınızda, kendi sınırsız doğasının farkında olan bir beyinle düşünüyor olacaksınız.
Evren çekim yasası aracılığıyla herkese her şeyi sunar, ayrıcalık yapmaz. Neyi yaşamak istediğinizi seçme yeteneğiniz var. Kendiniz için bir seçim yapın, çünkü SİZ bunu yapabilecek tek kişisiniz!
Başka hayatlar için bir şey oluşturmanız mümkün değil; çünkü onun yerine düşünemezsiniz. Düşüncelerinizi başkaları için birşeyler oluşturmaya zorladığınızda, elde edeceğiniz sonuç, benzer olayları “Kendinize” çağırmak olacaktır. Bu yüzden, bırakın onlar da kendileri için kendi istedikleri hayatları yaratsınlar.
ALINTI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder