Kaliteli zaman palavrası
Geçenlerde bir yazı okudum. Bir kadın, yılda bir kez ailece yaptıkları büyük buluşmadan bahsediyordu.
Aile dediğim uzak yakın herkes. Anne baba kardeş değil sırf. Yeğenler, amcalar, enişteler. Dünyanın bir yerinde, bir hafta tatil yapıyorlarmış hep beraber.
Önceleri, bunun onun için çok uzun bir vakit olduğundan bahsediyor uzun uzun. Hep bir bahane bulup, iki gün geç gelip, bir gün evvel ayrılmış filan.
Bir haftayı hep kendince kırpmış. Uğramış yani, tam gitmemiş. Biliyorsunuz devir, uğrama devri. Hiçbirimiz bir yere tam gidemez olduk. Gitsek de, orada değiliz ceplerimizdeyiz. Bu da ayrı yazı konusu.
Yazar daha sonra tam bir hafta gittiğinde, her şeyin başka olduğunu fark etmiş. Sıkıştırılmamış zamanlarda, konuşmalar yakınlaşmalar farklı.
Mesela, bir sabah yeğeniyle uzun bir yürüyüşe çıkmış ve bugüne kadar ondan hiç duymadığı şeyler öğrenmiş hayatı hakkında.
Bir akşamüstü çayında, kardeşi ona çocukluklarından hiç hatırlamadığı bir şey anlatmış.
Ailesine ve akrabalarına, geniş zaman verdiğinde ve fiziksel olarak yanlarında olduğunda, başka bir dünyanın açıldığını görmüş.
'Hiçbir şey, fiziksel olarak birinin yanında var olmak kadar güçlü olamaz', bunu görmüş.
'Hiçbir şey sevgiyi ve yakınlığı, yan yanalık kadar besleyemez', bunu görmüş.
Kaliteli zaman denilen palavra, birisine ya da çocuğuna, sıkıştırılmış vakitler ayırmakla ilgili. Ben de inanmıyorum buna. Ben de o kadın gibi düşünüyorum. İnsanın ağzından ne zaman güzel ya da özel bir şeyin döküleceği belli olmaz.
Tıpkı bir bebeğin ne zaman ilk kez gülümseyeceğinin, yürüyeceğinin, anne diyeceğinin belli olmaması gibi. Bunların randevusu olmaz. İçimizden konuşmanın, paylaşmanın gelmediği uzun zamanlar vardır. Sonra bir de bunları, bir çöp kamyonu gibi hesapsızca ortaya döktüğümüz anlar vardır.
O an yanımızda olanlar, özümüze gerçekten şahit olurlar. Onlarla ruhen el ele tutuşuruz.
Bu anlar, mesajla ya da her gün bir saat gözümüzün içine bakılınca gelmez.
Fiziksel olarak burada olacaksın. Ve mümkün olduğunca yanında duracaksın. Kaliteli zaman, kaliteli falan değil. Modern çağın rahatlatma tenefüsü.
Sevdiğiniz birileri varsa, mümkün olduğunca uzun zaman ayırarak, yanlarında olun. Beraber sıkılacak kadar durun.
Bakın sonra nasıl birbirinize ilikleneceksiniz...
Nil Karaibrahimgil
Geçenlerde bir yazı okudum. Bir kadın, yılda bir kez ailece yaptıkları büyük buluşmadan bahsediyordu.
Aile dediğim uzak yakın herkes. Anne baba kardeş değil sırf. Yeğenler, amcalar, enişteler. Dünyanın bir yerinde, bir hafta tatil yapıyorlarmış hep beraber.
Önceleri, bunun onun için çok uzun bir vakit olduğundan bahsediyor uzun uzun. Hep bir bahane bulup, iki gün geç gelip, bir gün evvel ayrılmış filan.
Bir haftayı hep kendince kırpmış. Uğramış yani, tam gitmemiş. Biliyorsunuz devir, uğrama devri. Hiçbirimiz bir yere tam gidemez olduk. Gitsek de, orada değiliz ceplerimizdeyiz. Bu da ayrı yazı konusu.
Yazar daha sonra tam bir hafta gittiğinde, her şeyin başka olduğunu fark etmiş. Sıkıştırılmamış zamanlarda, konuşmalar yakınlaşmalar farklı.
Mesela, bir sabah yeğeniyle uzun bir yürüyüşe çıkmış ve bugüne kadar ondan hiç duymadığı şeyler öğrenmiş hayatı hakkında.
Bir akşamüstü çayında, kardeşi ona çocukluklarından hiç hatırlamadığı bir şey anlatmış.
Ailesine ve akrabalarına, geniş zaman verdiğinde ve fiziksel olarak yanlarında olduğunda, başka bir dünyanın açıldığını görmüş.
'Hiçbir şey, fiziksel olarak birinin yanında var olmak kadar güçlü olamaz', bunu görmüş.
'Hiçbir şey sevgiyi ve yakınlığı, yan yanalık kadar besleyemez', bunu görmüş.
Kaliteli zaman denilen palavra, birisine ya da çocuğuna, sıkıştırılmış vakitler ayırmakla ilgili. Ben de inanmıyorum buna. Ben de o kadın gibi düşünüyorum. İnsanın ağzından ne zaman güzel ya da özel bir şeyin döküleceği belli olmaz.
Tıpkı bir bebeğin ne zaman ilk kez gülümseyeceğinin, yürüyeceğinin, anne diyeceğinin belli olmaması gibi. Bunların randevusu olmaz. İçimizden konuşmanın, paylaşmanın gelmediği uzun zamanlar vardır. Sonra bir de bunları, bir çöp kamyonu gibi hesapsızca ortaya döktüğümüz anlar vardır.
O an yanımızda olanlar, özümüze gerçekten şahit olurlar. Onlarla ruhen el ele tutuşuruz.
Bu anlar, mesajla ya da her gün bir saat gözümüzün içine bakılınca gelmez.
Fiziksel olarak burada olacaksın. Ve mümkün olduğunca yanında duracaksın. Kaliteli zaman, kaliteli falan değil. Modern çağın rahatlatma tenefüsü.
Sevdiğiniz birileri varsa, mümkün olduğunca uzun zaman ayırarak, yanlarında olun. Beraber sıkılacak kadar durun.
Bakın sonra nasıl birbirinize ilikleneceksiniz...
Nil Karaibrahimgil
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder