Booking.com

MUTLULUĞUN BULUNDUĞU YER







Eğer gerçeği yaratabiliyorsanız ideal bir gerçeklik nasıl görünür? Öncelikle kişisel görünür. Beyin kendini sürekli yenilediğine göre eşsiz bir birey olarak sizin hayattan istediğiniz şeye uygun hale gelir. Mutluluk mu? Bunun listede üst sırada yer alacağını düşünebilirsiniz. Ama görünen o ki mutluluk arzusu büyük bir zayıflığı ortaya çıkarır. Her ne kadar gerçeği yaratanlar olarak tasarlanmış olsak da birçok kişi kendi kişisel gerçekliğini mutluluk verici bir gerçeklik haline getirme konusunda özellikle yetenekli değildir.
Yakın bir geçmişte pozitif psikoloji adı verilen yeni bir uzmanlığın yükselişiyle mutluluk yakından incelenmiştir. Bulgular karışıktır. İnsanlardan onları neyin mutlu edeceğini söylemeleri istendiğinde çok açık gibi görünen şeyleri listelediler; para, evlilik ve çocuklar. Ama ayrıntılar bunu desteklemiyor. Küçük çocukların bakımını üstlenmek genç anneler için aslında büyük bir stres kaynağıdır. Evliliklerin yarısı boşanmayla sonuçlanmaktadır. Paraysa ancak hayattaki maddi şeyleri güvenceye alacak noktaya gelirse mutluluğu satın alır. Fakirlik elbette bir mutsuzluk kaynağıdır ama para da öyledir. İnsanlar temel ihtiyaçlarını karşılamaya yetecek kadar paraya sahip olduktan sonra daha fazla para kazanmak onları daha mutlu hale getirmez. Hatta eklenen sorumluluk, ayrıca parayı kaybetme korkusu çoğu zaman tam tersi etkide bulunur.
Şaşırtıcı bir şekilde genel tablo, insanların istedikleri şeyleri elde ettiklerinde düşündükleri kadar mutlu olmadıklarını göstermektedir. Mesleğinizin doruğuna çıkmak, sporda madalyon kazanmak veya bir milyon dolar kazanmak gelecekteki bir amaç olarak harika görünür ama böyle amaçlara ulaşan kişiler hayalin başarıdan daha iyi olduğunu söylerler. Rekabet bitmeyen bir sürece dönebilir ve ödüller zamanla azalır (Ünlü tenis şampiyonları onları motive eden şeyin kazanma sevincinden ziyade kaybetme korkusu ve hayal kırıklığı olduğunu söylerler). Zengin olma ve hayatlarının geri kalanında çalışmak zorunda olmama hayali kuran kişilere ne demeli? Bu hayali gerçekleştiren, şans oyunlarında para kazanan kişiler üzerine yapılan bir araştırmaya göre çoğunluk, kazanmanın hayatlarını daha kötü bir hale getirdiğini söylemiştir. Bazıları parayı elinde tutamamış ve kaybetmiş, bazılarının ilişkileri bozulmuş, bazılarıysa kumar oynamak ve riskli yatırımlar yapmak gibi tedbirsizce davranışlar sergilemiştir. Hepsinin de başına onlardan sürekli yardım isteyen yabancılar ve akrabalar üşüşmüştür.

Eğer insanlar nasıl mutlu olacağını öngörmekte bu kadar kötüyse ne yapabiliriz?

Psikoloji de şimdiki eğilim, mutluluğun asla kalıcı olamayacağını savunuyor. Anketlerin belirlediğine göre Amerikalıların % 80’i -çoğu zaman daha fazlası- mutlu olduklarını söylüyor. Ama bireysel olarak incelendiğinde araştırmacılar, insanların deneyimlediği şeyin sadece anlık mutluluklar, geçici iyi hissetme halleri olduğunu buldular. Dolayısıyla birçok psikolog, mutluluğu ona nasıl ulaşacağımızı bilmeden tesadüfen bulduğumuzu iddia ediyor.

Ama biz bu görüşe pek katılmıyoruz. Sorunun gerçeği yaratmakla ilgili olduğunu hissediyoruz. Kişisel gerçekliğinizi yaratma konusunda daha yetenekli olursanız kalıcı mutluluk da peşinden gelecektir.


Katılıcı Mutluluğa İlerlemek


Yapın
Kendinizi adayın. Başkalarıyla ilgilenin ve onları sevin
Sevdiğiniz işte çalışın
Başarması yıllar süren değerli, uzun vadeli amaçlar belirleyin
Açık fikirli olun
Duygusal dirence sahip olun
Geçmişten ders alın sonra onu ardınızda bırakın. Şu an için yaşayın
Kaygı, korku veya dehşet olmadan geleceği planlayın
Samimi, sıcak ilişkiler geliştirin



Yapmayın

Mutluluğu dış ödüllere bağlamayın
Mutlu olmayı gelecekte herhangi bir zamana ertelemeyin
Başkasının sizi mutlu etmesini beklemeyin
Mutluluğu anlık zevkle bir tutmayın
Sürekli daha fazla uyarılmanın peşinden gitmeyin
Duygularınızın alışılmış ve sabitlenmiş olmasına izin vermeyin
Kendinizi yeni deneyimlere kapatmayın
İç gerginlik ve çatışma sinyallerini görmezden gelmeyin
Geçmişi kurcalamayın ve gelecek korkusuyla yaşamayın
“Bütüncül beyin” kavramının yani; beynin karşılamak üzere tasarladığı her ihtiyacı birleştiren beynin ihtiyaçlarını inceleyelim:

Doğal dünyayla bağlantı kurmak
Faydalı biri olmak
Fiziksel egzersiz yapmak
Tatmin eden bir iş bulmak
Hayattaki amacını gerçekleştirmek
Sınırlı ego benliğinin ötesini hedeflemek Beynin hiçbir bölümü, tamamen gelişmiş bir beyni oluşturmak üzere bu ihtiyaçların birleşmesini denetleyemez. Entegre olmuş bir bütün gibi davranan beynin tamamı gerekir. O zaman mutluluğun kökeni “tamamlanmış” olduğunuz hissine dayanır. Tamamen bütünleşik beynin en güvenilir versiyonu, Harward mezunu bir psikiyatr olan Dr.Daniel J.Siegel tarafından hazırlanmıştır. Şimdi UCLA’da olan Siegel kariyerini insanın ruh hallerinin ve zihinsel durumlarının nörobiyolojisini inceleme üzerine yapmıştır. Subjektif durumlarınızın beyinle nasıl ilişkili olduğu konusundaki büyüleyici araştırmalara Siegel öncülük etmiştir. Onu beynin belli durumlarda nasıl aydınlandığını keşfetmek için binlerce beyin taraması yapan araştırmacılardan ayıran şey; Siegel’in amacının tedavi etmek olmasıdır. Siegel hastalarının daha iyi olmalarını istemiştir. Onun savunduğu fikre göre iyileşmeye giden yol; depresyon, saplantı ya da kaygı gibi semptomların kökeni, bir blokaja neden olan beyin bölgesine dayanmaktadır.

Her düşüncenin ve hissin beyne kaydolması gerektiğine göre depresyon ve kaygı gibi psikolojik semptomların yanlış donatılmasının işaretleri olması anlamlıdır. Arzu edilmeyen semptomları veya davranışı sürekli tekrarlayan bir sinir yolu kurulmuştur. Aynı sinyali tekrarlamaktan başka seçeneği olmayan bir mikroçip gibi davranmaktadır. Ama sinirsel “donatılma”, örneğin terapiyle değiştirilebilir. Siegel beyin merkezli teorisiyle birlikte konuşma terapisini uygulamıştır.


– Dr. Deepak Chopra, Prof. Rudolph E.Tanzi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder