Unutkan bir profesör bir gün aniden ailesini ihmal ettiğine karar verdi, o yüzden o akşam eve gitti, karısını ve çocuklarını öptü, traş oldu, duş aldı, yemekten önce üstünü değişti ve yemek esnasında eğlenceli birkaç hikaye bile anlattı. Yemekten sonra keyifle masayı topladı, ve bulaşıkları tek başına yıkayıp durulamakta ısrar etti.
Her şeyi yerli yerine koyduktan sonra salona gittiğinde karısını gözyaşları içinde buldu. “Bugün her şey ters gitti,” diye ağlıyordu. “Elektrik süpürgesi bozuldu, oğlan top oynarken cam kırdı, kız düşüp en güzel elbisesini paraladı, şimdi de sen eve öyle sarhoş geldin ki ne yaptığını bilmiyorsun.”
Kimse ne yaptığını bilmiyor. İçmeye gerek yok. Sadece unutkansın. Bilinçsizsin – adeta kendi bilinçsizliğini kendin yaratıyor gibisin. Sanki kanına devamlı alkollü bir şeyler karışıyor gibi. Kendi içinde bazı uyuşturucular üretiyorsun. Ve aynen böyle oluyor. Farkında olmaya çalışmazsan, sarhoşluğundan kurtulmazsan, tam olarak neler olup bittiğini göremeyeceksin.
Normalde her şeyi robot gibi yapıyorsun. Araba kullanıyorsun; farkında olman gerekmiyor. Arabayı bir mekanizma gibi kullanıyorsun. Nasılsa olayı kapmışsın. Şarkı söylüyor, sigara içiyor, bin bir çeşit şey düşünüyorsun, bir yandan da bedenin arabayı kullanıyor. Yemek yiyorsun: aynen robot gibi. Yürüyorsun: aynen robot gibi. Beden işi kapmış; performansını sürdürüyor. Dikkat etmen gerekmiyor.
Ancak bir kaza olduğunda dikkat etmen gerekiyor. Bir şeyler ters gittiğinde o zaman pür dikkat kesiliyorsun. Yoksa istediğin gibi düşünmeye devam ederken istediğin yere gitmekte serbestsin. Yaptığın işe kendini vermen gerekmiyor; orada bulunmana gerek yok.
Örneğin, motordan ses geliyorsa o zaman hemen farkında olursun. Ama eğer araba güzelce gidiyorsa sen de sürmeye devam edersin. Her şey yolunda gidiyorsa yazmaya devam edersin. Beyin bir bilgisayara benzer: bir kez kuruldu mu kendi başına işlem yapar.
Hayatta daha verimli oldukça iyice bilinçsizleşirsin.
Çocuklar daha bilinçlidir. Öyle olmaları gerek, çünkü hiçbir şey bilmiyorlar. Yazı yazmaya ilk başladığın zamanları hatırlıyor musun? Her kelimeyle uğraşıyordun, ve çok dikkatli yazman gerekiyordu. Yazı yazan bir çocuğa bak. Tüm bedeni ve beyni ile kendini işine verir. Bir çift göze dönüşür. Üstelik hiç önemli olmayabilir; yazdığı belki tek bir kelimedir.
“Martıları Seven Adam” – Osho
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder