Az bilinen ve çoğu zaman inkar edilen bir gerçek var ki insanlar size sizin gizlice istediğiniz biçimde davranırlar. Başkalarının size nasıl davranacağını belirleyen sessiz talebiniz, karşılaştığınız herkesi kapsar ve herkes tarafından algılanır.
İçinizdeki görünmeyen yaşam nedir? Herhangi bir insan ya da olay ile karşılaştığınızda, görünmeye çalıştığınız şeklin tersine, esas hissettiklerinizdir.
Başka bir deyişle, içinizdeki görünmeyen yaşam, gerçek içsel durumunuzdur. Herhangi bir sözcük alışverişi olmadan çok önce, başkalarıyla iletişim kuran iç halinizdir. Sizinle karşılaşan biri, önce iç benliğinizden gelen bu sessiz işaretleri algılar. Bu noktadan itibaren, söz konusu işaretlerin okunmasıyla, ilişkinin temeli oluşur. Ne zaman iki insan karşılaşsa perde arkasında süren bu görünmez diyalog, genel olarak “birbirini tartmak” olarak algılanır.
Genellikle, önümüzde bir güç olarak duran ve başkalarını da etkilemeye çalışan, keşfedilmemiş bir zayıflık tarafından kendimize karşı davranmaya zorlanırız. Bu, kendi kendine gizli sabotajdır. Bir torpilin, vurduğu gemiyi harap etmesi gibi, bu sabotaj da kişisel ve iş ilişkilerimizde dibe vurmamıza neden olur.
Kontrol etme ya da baskın çıkma ihtiyacı duyduğunuz, böylece “istediğiniz” biçimde muamele göreceğinizi umduğunuz herhangi bir kişi, her zaman sizi kontrol edecek ve size davranışları buna göre olacaktır. Neden? Çünkü, herhangi bir istekte bulunduğunuz bir kişi, psikolojik açıdan düşünürsek, her zaman gizlice sizi kontrol eder.
Hiç kimse durup dururken bir başkasına göre daha güçlü ya da üstün olma isteği duymaz. Ancak içinde diğer kişiye göre daha zayıf ya da yetersiz olduğunu gizliden gizliye hisseden bir ruhsal karakter varsa, bu olabilir.
Başka bir kişinin önünde güçlü görünmek için yaptığımız her hareket, aslında o kişi tarafından bir zayıflık olarak algılanır. Bu tespitten şüphe duyuyorsanız, kendi ilişkilerinize ait eski etkileşim ve sonuçları gözden geçirin. Genel kural şudur; başkalarının saygısını kazanmak için ne kadar çok uğraşırsanız, kazanma şansınız o kadar azalır.
Öyleyse, iş başındaymış gibi görünmek amacıyla davranış kalıp ya da tekniklerini öğrenerek başkalarının size karşı muamelelerini değiştirmeye çalışmanın bir anlamı yoktur. Güçlü olmaya çalışmaktan vazgeçin. Bunun yerine, kendinizi zayıf davranmak üzereyken yakalayın. Bu garip talimata çok şaşırmayın. Kısa bir açıklama, bu önerinin akılcı yanını ortaya çıkaracaktır. Aşağıda, başkalarıyla ilişkilerinizi güçlendirdiğinizi sanarak yanılgıya düştüğünüz ve büyük ihtimalle kendinizi gizlice sabote ettiğiniz durumlara 10 örnek sıralanıyor:
1. Bir kimsenin gözüne girmek için ona yaltaklanmak
2. Birinin iyiliği için zoraki ilgi göstermek
3. Ortamı yumuşatmak için önemsiz şeyler söylemek
4. Birinin sözünden çıkmamak
5. Birinin onayını almaya çalışmak
6. Birinin size kızgın olup olmadığını sormak
7. Nazik bir sözcük aramak
8. Birini etkilemeye çalışmak
9. Dedikodu yapmak
10. Başkalarına kendiniz hakkında açıklama yapmak
2. Birinin iyiliği için zoraki ilgi göstermek
3. Ortamı yumuşatmak için önemsiz şeyler söylemek
4. Birinin sözünden çıkmamak
5. Birinin onayını almaya çalışmak
6. Birinin size kızgın olup olmadığını sormak
7. Nazik bir sözcük aramak
8. Birini etkilemeye çalışmak
9. Dedikodu yapmak
10. Başkalarına kendiniz hakkında açıklama yapmak
Bir dahaki sefer yukarıdaki davranışlardan herhangi birine teslim olmak üzere olduğunuzu hissettiğinizde, kendinize hızlı ve basit bir iç test uygulayın. Bu test, kendinizi sabote etmenize neden olabilecek, keşfedilmemiş zayıflıkları arayıp bulmanıza ve yok etmenize yardımcı olacaktır.
Ne yapmalısınız? Bir baskı kontrolü yapın.
Nasıl yapacaksınız?
Uyanık davranın ve yapmak üzere olduğunuz açıklamanın ya da size sorulmadan vermek üzere olduğunuz yanıtın gerçekten istediğiniz şey olup olmadığını anlamak için, kendi içinizde ruh halinizi hızla gözden geçirin. Yapmazsanız oluşabilecek açıklanmamış bir sonuçtan korktuğunuz için mi konuşmaya yeltendiniz?
İçten içe bir baskı hissettiğinizi bilmek, şu gerçeğin kanıtıdır: Açıklamanın, yaltaklanmanın, etkilemenin, gevezeliğin ya da içsel baskıyla yapmaya zorlandığınız ve kendi kendini sabote etmeye yönelik herhangi bir hareketin temelinde siz değil, bir tür korku vardır.
Kendinizi kapıp koyvermenizi salık veren bu baskıyı hissettiğiniz her an, onun taleplerine teslim olarak baskıyı ortadan kaldırmayı, kibarca ama kararlı bir biçimde reddedin. Siz kanıp fırsat vermedikçe korkunun hiçbir söz hakkı olmadığını bilirseniz, başarıya daha çabuk ulaşabilirsiniz. Dolayısıyla, sessiz kalın. Bilinçli sessizliğiniz, kendi kendine sabotajı durdurur.
Yaşamınızın her anında, ya kendinizi yönetirsiniz ya da yönetilirsiniz.
Yazar: Guy Finley
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder