Eşinizi ya da hayatımızdaki herhangi bir insanı değiştirmeye çalışmak, boşa giden çabanızdan başka bir şey değildir. Karşımızdakini değiştirme hiçbir zaman sonuç vermez. Asla böyle bir şey olmamıştır ve olmayacaktır.
İlişkilerinizde Ne Kadar Zorlarsanız O Kadar Dirençle Karşılaşırsınız;
Acaba günlük yaşamımızda, evimizde, ilişkilerimizde sürekli olarak yüzümüze vurulan bu basit ve bariz gerçeği öğrenmek bize ne kazandıracak derseniz?
Aslına bakarsanız birisini değiştirme konusunda tüm veriler ve kanıtlar aleyhimize olmasına rağmen yine de kolay kolay pes etmeyiz. En doğrusunu bildiğimizden o kadar eminizdir ki, memnuniyetsizliğimizi bir şekilde göstermeden edemeyiz. Bazen tek kelimeyi bile etmeyiz ancak içimizden umutsuzca karşınızdaki kişinin değişmesini isteriz. Ancak bilmediğimiz bir şey vardır oda; bizim her düşüncemiz ve duygumuz adeta dua’laşır, çevremizde bir enerji alanı oluşturur. Çevremizdeki ilişki halinde olduğumuz herkes bu enerji alanı sayesinde, bizim kendisini onaylamadığımızı hisseder.Acaba günlük yaşamımızda, evimizde, ilişkilerimizde sürekli olarak yüzümüze vurulan bu basit ve bariz gerçeği öğrenmek bize ne kazandıracak derseniz?
İşte bu enerji alanı bize ve değiştirme arzumuza direnç gösterir. Hayatımızdaki kişilerin davranışlarını hangi yolla denetlemeye çabalarsanız çabalayın, ister sözlü uyarılarla, ister mutsuzluk dolu iç çekişlerle, ister sessiz beklentilerle, isterse apaçık kınamalar ne olsun, hepsi de aynı kapıya çıkar. Karşınızdaki eşiniz ya da yakınlarınız onları değiştirmek istediğinizi hisseder ve buna direnç gösterir.
Yani diyebiliriz ki siz ne kadar zorlarsanız, o kadar direnç ile karşılaşırsınız. Hatta ilişkileriniz öyle bir noktaya gelir ki, artık mesele karşı taraf içinde değişip değişmediği değil, sizinle mücadele etme halini alır. Ve siz karşınızdakini değiştirmek için direndikçe, bu direnciniz bir süre sonra değiştirmek istediğiniz şeylerin önündeki en büyük engele dönüşür. Maalesef böyle bir durumda her iki tarafta farklı kutuplara takılıp kaldığı için gitgide birbirinden uzaklaşırlar. Çok istediğiniz değişim artık isteğinizin önündeki en önemli engel olmuştur.
Değiştirmek Kadar, Değişime Direnmekte Bir Sorundur;
Özellikle evliliklerde eşlerden birinin ısrar etmesi diğerinin direncinin artmasına sebep olur. Bazı evlilikte bu durumun ömürleri boyunca sürdüğünü görürüz. Nasıl ki eşlerden birinin değişmesi için ısrar etmek bir sorunsa, değişmek için direnmek de aslında aynı sorunun farklı bir diğer yüzüdür. Hal böyle olunca bu ilişkilerde hiçbir şeyin değişmemesi ve yıllarca aynı serüvenlerin devam etmesi hiç şaşırtıcı değildir.
Peki çözüm nedir? Eğer başkalarını değiştirme isteğinden vazgeçerseniz, direnç alanı da kaybolacak ve yerini birbirimizde kendimizi gördüğümüz aynalar alacaktır. Bu ayna değişmemekte direnenlere kendi görüntüsünü yansıtacaktır. Orada artık bir mücadele değil, karar verme sürece olacaktır. Siz kendi seçimizi yapıp ortada olan durumla ilişkiye devam edip edemeyeceğinize karar verirken, karşı tarafta sizin yeni karanıza göre nasıl yaşaması gerektiğine karar verecektir. Ya sizle uzlaşıp beraber yada değişmeden fakat beraber olsa da ayrı. Seçimleri değişmekte olabilir değişmemekte. . .
Bunların seçimi ne sizin, ne benim, ne de başkasının buna karışmaya hakkı yoktur. Değiştirmek istediğiniz kişi ister sevginiz olsun, ister eşiniz, isterse anne babanız ya da çocuklarınız hiç fark etmez. Bu tamamen kişinin kendi seçimidir.
Yaşamımızı zenginleştirmek yada yoksullaştırmak arasındaki seçim tamamen bizim kararımıza bağlıdır.
Olduğu Gibi Kabul Verip, Teslim Olmak;
Karşınızdakini değiştirmenin imkansız olduğunu anlayıp, onu olduğu gibi kabul ettiğimiz zaman aramızdaki direnç alan ortadan kalkar. Asıl sır karşımızdakini her haliyle kabule geçebilmektedir. Tabii ki bu durum birdenbire karşınızdakilerle hemfikir olacağımız anlamına gelmiyor.
Sadece onları olduklarından daha farklı bir hale, bir kalıba sokmaktan, vazgeçmek anlamına geliyor. Sonuç karşınızdaki belki değişecek, belki değişmeyecek sonrasının ne olacağını bilmesek de mücadele etmeyi, direnmeyi ve öfke duymayı bırakmalıyız. Karşımızdakinden hiç bir beklentimiz kalmadığı ve kendimizin kontrolcülüğü sonucu oluşan çatışmalarda ortadan kalktığında, biz aslında mümkün olanın gücünü, Yaradan‘ın ilahi akışına teslim olmuş oluruz.
Kabule geçmekse; Bunca zaman kapıyı aralamak yerine, önümüz de engelmiş gibi algılayıp yüklendik ve hayal kırıklığı dışında bir şey elde edemedik. Kabule geçmek, kapıyı ardına kadar açmaktır. Tabii ki bunu yaparken planlayarak, neye benzeyeceğini düşünerek, beklenti girerek yapmamak gerekir. Hiçbir şeye denetlemeye çabalamayın artık. Buna harcayacağınız enerji kendi hayatınız için değerlendirin. Değiştirmeye çalıştığınız kişiyi özgür bırakarak aslında kendinizin özgürleştirilmiş olduğunuzu unutmayın.
Alıntı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder