Booking.com

Haklı olmak, haksız çıkarmak

haklı olmak ile ilgili görsel sonucu


Başkalarında hata bulmak, şikayet etmek ve tepkisellik, insan egosunun varlığı için ihtiyaç duyduğu ayrılık duygusunu güçlendirir. Aynı zamanda, egoya bir üstünlük duygusu kazandırır. Diğer insanlar veya durumlar hakkında şikayet etmenin, size nasıl bir üstünlük duygusu kazandırabileceğini hemen göremeyebilirsiniz. Şikayet ettiğinizde, mantık olarak siz haklısınızdır ve şikayet ettiğiniz, ya da tepki verdiğiniz du­rum veya kişi haksızdır. Hiçbir şey egoyu haklı olmak kadar besleyemez. Haklı olmak, zihinsel bir pozisyonu tanımlamaktır; bir bakış açısı, bir görüş, bir yargı, bir hikâye gibi. Haklı ol­manız için, elbette ki başka birinin haksız olması gere­kir ve ego da haklı olmak için başkalarını haksız çıkar­maya bayılır. Yani daha güçlü bir benlik duygusuna sahip olabilmek için, başkalarını haksız çı­karmanız gerekir. Şikayet ve tepkisellikle, sadece bir kişiyi değil, bir durumu da haksız çıkarabilirsiniz; örne­ğin "bunun olmaması gerekirdi," demek gibi. Haklı ol­mak, yargılanıp haksız çıkarılan bir kişi ya da bir du­rum karşısında size hayali bir ahlaki üstünlük kazan­dırır. Bu, egonun açlığını çektiği üstünlük duygusudur ve böylelikle kendini güçlendirir.

Haklı haksız konusunda, bazı gerçekleri de görmek lazım. "Işık sesten daha hızlı yol alır," derseniz ve biri size bunun aksini söyler­se, siz kesinlikle haklısınızdır. Şimşeğin, gök gürültüsü sesinden ön­ce görülmesi, bunun en belirgin kanıtıdır. Dolayısıyla, sadece haklı değilsinizdir, aynı zamanda da haklı oldu­ğunuzu bilirsiniz. Bunda herhangi bir şekilde egodan söz edilebilir mi?

Sadece doğru olduğunu bildiğiniz bir şeyi ifade ediyorsanız ve işin içine benlik duygunuzu katmıyorsa­nız, bunun egoyla hiçbir ilgisi olamaz. Ego, zihin ve zi­hinsel bir pozisyonla tanımlamadır. Ama böyle bir du­rumda, farkında olmadan egonuzla hareket ediyor da olabilirsiniz. Eğer karşınızdakine "İnan bana, biliyo­rum," ya da "Neden bana hiç inanmıyorsun?" diye soru­yorsanız, işin içine ego karışmış demektir. "Işık sesten daha hızlı yol alır," gibi basit ve yalın bir ifade, şimdi bir illüzyonun hizmetine girmiş bir gerçektir. Sahte bir "benlik" duygusuyla kirlenmiştir; kişiselleşerek zihin­sel bir pozisyona dönüşmüştür.

Ego her şeyi kişisel olarak algılar, duygular yükse­lir, savunmacılık devreye girer ve hatta saldırganlık oluşabilir. Peki egonun savunduğu şey gerçekle bir ilgisi varmıdır? Bunun yanıtı hayır, ger­çek olan bir şeyin savunulmaya ihtiyacı yoktur. Bağnazlık yapıp, körü körüne savunanlar için hiç bir kanıt, hiç bir söz manalı olmaz. Sorun zaten kanıtlamaya çalışmadan önce gerçek olarak kabul edilmemesinde yatıyor. Işık ya da ses, başka birinin söylediğini ya da düşündüğünü dikkate almaz. Asıl savunduğunuz şey gerçek değil, kendinizsinizdir; daha doğrusu, sahte benlik illüzyonu­nuz. Hatta illüzyonun kendini savunduğunu söylemek daha doğru olur.

Bariz gerçekler bile basitce egosal bozukluğa alet ediliyor ise, daha az somut gerçeklerden söz eden görüşler, bakış açıları ve yargılar, ko­layca benlik duygusunda kaybolabilirler.

Her ego, görüşleri ve bakış açılarını gerçeklerle karış­tırır. Dahası, bir olayla, o olaya verilen tepki arasındaki farkı bilemez. Yalnız farkındalık sayesinde, gerçekle görüş arasındaki farkı anlarsınız. Sadece farkındalık sayesinde şunu görebilir­siniz: Burada bir durum var, şurada da bu durumla ilgi­li duyduğum öfke var. Sonra, aynı duruma farklı yakla­şımlar olabileceğini anlarsınız. Ancak farkındalık sayesinde, bir durum ya da bir kişi ile ilgili sınırlı bakış açısının farkına varır, resmin tamamını görebilme olanağını elde edebilirsiniz - objektif olabilirsiniz.

(Eckhart Tolle)


ALINTIDIR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder