Booking.com

DİNLEMENİN ZEN’İ







zzen
İnsanları dinliyor musunuz? İnsanlar sizi dinliyorlar mı? Zamana karşı yarıştığımız, sürekli bir gürültü bombardımanı altında olduğumuz bu zihin karışıklığı çağında birbirimize sesimizi duyurmak bile başlı başına bir mucize. Bir de önyargıların, anlayış bariyerlerinin ve düpedüz isteksizliğimizin bombardımanı altında olan “gerçek dinleme anları”nı oluşturmanın zorluğunu düşünün. Konuşma patologu Rebecca Z. Shafir, ruhsal yaklaşımla oluşturduğu bu kitapta dikkatimizi dağıtan unsurları ortadan kaldırmayı ve an içinde kalarak duygu ve bilgi paylaşabildiğimiz “gerçek iletişim”leri oluşturmayı nasıl öğrenebileceğimizi anlatıyor. Bu kitap tanıdığınız herkesle, hatta kendinizle bile iletişiminizi baştan aşağıya değiştirecek!
Zihin Dağınıklığı Çağı’na Hoş geldiniz! Vasat bir gün daha sona erdiğinde başarı hissi duymak eskiden hiç bu kadar zor değildi. Kirsten Downey Grimsely’ye göre (“Aşırı mesaj trafiği çalışanlara zarar veriyor” Washington Post) her çalışan kişinin dikkati ortalama olarak saatte altı kez bölünüyor. Yazar David Shenk’e göre ise, Amerikalıların 1991 yılında 1971 yılına oranla altı katı daha reklam amaçlı mesaja maruz kalınmış. David Shenk’in iddiasına göre “Aşırı bilgi yüklemesi yeni, sosyal ve politik bir problem olarak bilgi eksikliğinin yerini almıştır”.
Bir mağarada yaşamayı başaramadığımız sürece zihnimizi dağıtan dış etkenleri hayatımızdan eleyebilmek için yapabileceğimiz fazla bir şey yoktur. Bilgi patlamasının bütün hoş taraflarının yanında, sadece birkaç tuş kullanarak tonlarca bilgi edinebilmek, heyecan verici ve kişi için elverişli bir durumdur, ayrıca kablolu televizyon kanallarının çoğunu izlemek son derece eğitici olmaktadır. Dinleme yeteneğimizi zorlayan sadece gürültülü bir çevre, alışveriş merkezlerindeki inanılmaz seçim olanakları, aynı anda birden fazla işi yapmak, aşırı bilgi yüklemesi ya da uzaktan kumanda aleti değildir. Mutlak varlığımızı ve daha iyi bir dünya için umutlarımızı tehdit edenler aslında içsel zihin dağıtıcılarıdır: Zaman takıntısı, hız ve iş konusundaki açgözlülük, insanlara ve değişime yönelik önyargı ve nefret, utangaçlık, ego tatmini, kendi kendine olumsuz konuşmalar, had safhadaki seçenek sayısı, gelecek takıntılarının yanı sıra geçmişi eşeleyip durmak ve bu inançları sürdürebilmek için yoğun olarak çalışmak. Bütün bunlar bizim birbirimizle bağ kurmamızı, birbirimizi anlamamızı ve uyum içinde yaşamamızı tehlikeye atan kuruntulardır.
Bu kitabı okuyarak neyi elde etmeyi umduğunuzu kendinize sorun. İşte bazı gerçekçi beklentiler:
1. Dinleme yeteneğinizde bugünden itibaren bazı değişimler yapmaya başlamayı bekleyebilirsiniz; bunlar, “yeni yılda yapmayacağım” şeklindeki birçok kararınızdan daha uzun süre kalıcı olacak ve hayatınızın geliştirmeniz gereken diğer yanlarını da etkileyecek olan değişimlerdir.
2. Derin bir analize gerek duymaksızın niçin bazı durumlarda iletişim kurmakta sorun yaşadığınızı ve bunun üstesinden gelmek için ne yapabileceğinizi bulacaksınız.
3. Dinleme şeklinizle ile ilgili yapacağınız bu değişimlerin başkalarına da fayda sağladığını göreceksiniz.
Bu kitabı yazmama neden olan birçok şey var. Dinleme yeteneğini ilerletmeye yönelik zihin-beden bağlantısını keşfetmeye beni iten bir dizi olaylar zinciri bulunuyor. Yirmi yıllık bir konuşma / dil patologu olarak darbeye, baş/boyun kanserine, baş yaralanmalarına veya dejeneratif hastalıklara bağlı olarak iletişim yetenekleri bozulan yetişkinlerle çalıştım. Şuna inandım ki kendimi bir iletişim uzmanı olarak kabul edebilmek için kendi iletişim yeteneklerimi sürekli olarak keskinleştirmem gerekiyordu. Dolayısıyla, dinlemek ve konuşma üzerine gerçekleştirilen seminerlere katıldım fakat bütün dinleme kursları dinlemenin sadece işleyişini vurguluyorlardı. Bu durumun olumlu sonucu beni daha az kaynakla daha kısa sürede nasıl başarıya ulaşacağım konusu üzerine düşmeye yöneltti.
Dinlemek aynı zamanda sağlıklı bir aktivitedir. Dinlediğimizde kalp atışları ve oksijen tüketimi azalır ve kan basıncı düşer. Başka insanlarla bağlantı kurmak iyi olmayı ve kendini ifade etme yeteneğini arttırır ve bunların her ikisi de fiziksel sağlık için gereklidir. İyi dinleyiciler olursak diğer insanlarında sağlığını iyileştirir, streslerini azaltmalarını sağlamış ve kendi çıkmazlarını çözmeleri için desteklemiş oluruz. Empati kurabilen dinleyici, konuşan kişiye kendini değerli hissettiren, ona yardımcı olan bir geri besleme sağlar. İnsan dokunuşunun nadir bulunur bir değer olduğu bir dünyada bu, anlamlı bir hediyedir.
Birçoğumuz her tür ayrılığın son bulduğu, çocuklarımız için daha fazla güven, daha fazla uyum dolu bir gelecek görmek isteriz. Ama bireyler olarak bizler nasıl bir fark yaratabiliriz? İşe, daha özenli dinlemeyi öğrenerek başlayabiliriz. İnsanlara kendini değerli hissettirmenin ilk adımı onları dinlemektir. Dikkatle dinlemek bize insanların sözlerini duymaktan daha fazlasını verir, onların görüş açılarının nasıl ve niçinlerini daha iyi anlamamıza yardım eder. Anlayış  meydana geldiğinde, hiçbir anlaşmaya varılamasa bile her iki tarafta da bir sükunete erişilir. Anlayıştan yola çıkarak, bir diğer kişiye karşı saygı ve güven duyma mümkün hale gelir. Zihnimizi açma ve potansiyel çözümlere karşı görüş alanımızı genişletme konusunda özgür oluruz.
İYİ DİNLEMEYE KARAR VERMEK
Birisiyle tanıştığımızda dört dakika boyunca tüm dikkatimizi verebilsek,
her durumda bu hareketimiz yaşamlarımızı değiştirebilirdi. Leonard ve Natalie Zunin, İlk Dört Dakika
Dikkatli dinleyiciler olma amacımız mesajının tamamının ve mesajı verenin anlaşılabilmesi için içimizdeki gürültüyü susturmaktır. Başkalarını özenle dinlediğimizde onlarında içsel gürültülerini susturmalarına yardımcı oluruz. İnsanlar, bütünüyle onlarla olduğumuzu fark ettiklerinde, içlerindeki rol katmanlarını kesip zihinlerinde gerçekten ne olduğunu söyleme konusunda kendilerini daha özgür hissetmektedirler.
Daha iyi bir dinleyici olmadığımız için bilginin bir kulaktan girip diğerinden çıktığını, ilişkilerin bozulduğunu ya da fırsatların kaçtığını düşünmek çıldırtıcı bir durum. Konuşma yeteneğimiz senelerce ne yazık ki birbirimizi dinleme yeteneğimizden üstün tutuldu. Belirli bir konu üzerinde saatlerce konuşabiliriz ama çoğumuz bir profesörün verdiği konferansın çok az bir kısmını hatırlar. Dikkatle dinleme yaklaşımı, insanlar ve bilgi arasında bağlantı kurmak ve 21 yy.’daki iletişim sorunlarına cevap vermek üzere ortaya çıkan bir zihin halidir. Bu yaklaşım ile bakın neler kazanaksınız:
  • Aile içi, sosyal ve mesleki yaşamda daha tatmin edici ilişkiler
  • Dikkatlilik anlarında artış
  • Daha başarılı diyaloglar
  • Diğer kişilerden daha fazla işbirliği sağlayabilme
  • Artan üretkenlik
  • Verimli takım çalışması
  • Daha yüksek notlar
  • Daha güçlü bir bilgi tabanı
  • Artan öz güven
  • Daha gelişmiş görüşme yapma yetenekleri
Dinleme kurslarımdaki öğrencilerin bazıları kendi dinleme yetenekleri zayıf olduğu için değil de çok yetersiz dinleyenlerle birlikte yaşadıkları veya uğraştıkları için kursa gelmektedirler. Dinleme yeteneği zayıf olan bu yakınları hiç değişmeyeceklerse belki de bu kişilere ulaşabilmenin bir yolunu bulabiliriz diye düşünmektedirler. Dolayısıyla dinleme yeteneğinizi geliştirerek ilişkinizi geliştirme sorumluluğu alan taraf sizseniz, düzelmeyi reddeden karşı tarafın onu daha iyi anlayabilme çabalarınızı fark etmeye başlaması muhtemeldir. Doğru dinlemeye çalışmak, kendi görüşlerimizi sunabilmemiz amacıyla diğer insanları bize bir şans tanımaları için teşvik eder. Genellikle kendimiz daha iyi dinleyiciler olmaya ve başkalarını değiştirmeye çalışarak normalde erişebileceğimizden çok daha fazla başarı elde edebiliriz.
İletişim kopukluğunun nedeni genellikle kendi kendimizi dinleme eksikliğidir. Kendi kelimelerimizi ve yorumlarımızı dinleyicilerimizin kulaklarından dinleyebilseydik aşırı genelleştirmelerden, hatalardan ve kendimiz ve de başka insanlar hakkında yaptığımız duyarsız, olumsuz yorumlardan dolayı dehşete düşerdik. Anlatmak istediğimizi ifade eden sözler seçtiğimizden emin olabilmek için kendimizi dinlememiz gerekir. Şüphe yok ki başka insanlar bizim beklentilerimize yanıt vermediklerinde kızar ve utanırız. Geliştirmekte olduğunuz dinleme bilinci aynı zamanda kendinizle ve davranış şekilleriniz konusunda sizi motive eden unsura daha iyi uyum sağlamanızı temin eder.
Dinleme yetenekleri olumsuz koşullarda teste tabi tutulur. Stresli iletişimler yol sormayı, birine çıkma teklif etmeyi ya da önemli bir görüşmeyi içerebilir. Bizler saldırgan müşterilerle veya iş arkadaşlarıyla çalışmak zorunda kaldığımızda stres faktörü artar. Düşünceler ve bakış açıları çatıştığında, savunma kalkanlarını kaldırmaksızın mesajın tümünü ne kadar iyi alabiliriz ki? Stres altında, dinlerken yapabileceklerimiz bize yardımcı olmayacaktır. Bu durumlardaki başarımız dinleme gücümüze bağlıdır, bu da nefes kontrolü, konsantrasyon yeteneğini ve dinlemeye karşı oluşturduğumuz bariyerlerle ilgili farkındalığımızı ve diğer faktörlerle birlikte bunlarla nasıl çalıştığımızı kapsar. İyi olmayan koşullar altında iyi dinlemeyi bilmek değerli ve hayati öneme sahip bir yetenektir.
Özellikle ilginizi çeken konuların karşınıza çıktığı anları ya da alarm halinde verilen, örneğin tanınmış birine yapılan suikast haberiyle birden yerinizden sıçradığınızı düşünün. Birçoğumuz söylenen sözlere tamamen dikkat kesilmenin o trajik heyecanını hatırlayabiliriz, hatta o sırada nerede olduğunuzu ve ne yaptığınızı bile hatırlayabilirsiniz. Zihninizde meydana gelen şey doğuştan sahip olduğunuz dinleme refleksinizdir ve bu birden harekete geçmiştir. Peki, bizler buna benzer bir dikkat kesilmeyi günlük iletişimlerimizde, bir konferans sırasında veya hararetli bir tartışma sırasında nasıl sağlarız ve nasıl sürdürürüz?
Bunun için tek yapmamız gereken şey dinleme anlayışımızda yapacağımız değişikliklerdir. Dinlemeye karşı olan tutumlarımızda bir değişim yapma kararı bizlerin doğuştan var olan dinleme yeteneklerini ortaya çıkarır. Dikkatle dinlemek üç faktörün sinerjisi olarak oluşur: Rahatlama, odaklanma ve öğrenme isteği ya da başka birinin bakış açısını görebilme.
Bu kitapta anlatılan çoğu fikir Doğu felsefesi ve Zen Budizmi kökenli olmakla beraber konuyu herhangi bir dinsel bakış açısına götürmez ayrıca bu yaklaşımlar mistik ya da okült değildir. Zen Budizmi felsefesi bizlere günlük hayatın zorluklarıyla başa çıkma yöntemleri vermektedir. Bizlere odaklanmanın, konsantrasyonun ve sevecenliğin günlük hayatımızı nasıl sağlıklı, sakin ve üretken kılacağını öğretir. Zen, etkin bir iletişime zarar veren önyargılılık, olumsuzluk, dar görüşlülük ve kendi kendine zihinsel karmaşa yaratma gibi alışkanlıklarımızı eritmeye ve kendimizde bunların tam tersini geliştirmeye yardımcı olur. Zen Budizmine hayatla ilgili bir psikoloji veya felsefe olarak bakabilir. Yüreğimizle, bedenimizle ve zihnimizle dinlemek konuşmacıyla ilişki kurmadaki tutumumuza yönelik bir değişimi gerekli kılar. Sonuçtaki ödül yerine dinleme sürecine odaklanmayı kapsar. Bu yükselmiş farkındalık bizi, bilincimizin kendimize odaklı olmasından meydana gelen kapalılığı önler, başkalarının zihinleriyle birleşmeden yoksun kalmayı engeller.
ŞU ANDA NE DERECE İYİ DİNLİYORSUNUZ?
Neden dalın ucuna uzanmayalım?
Meyve hemen orada duruyor. Will Rogers
Kendini geliştirmeye yönelik ilk adım kendini bilmektir, şu anda nasıl bir dinleyici olduğunuza bir göz atalım. Bu ön test, aynı zamanda tartışmaya yöneldiğimiz dinlemeye dair tavırların geniş yelpazesini de fark etmenizi sağlayacak. Her bir soru üzerinde dikkatle düşünün ve her bir davranış türünü sürekli olarak gerçekleştirip gerçekleştirmediğinizi tespit edin. Ardından yanıtlarınızı     EVET    HAYIR    BAZEN olarak vererek, cevap anahtarından kontrol edip puanlarınızı toplayın.
YAPAR MISINIZ?              
1. Konuşmacı konuşmasını sürdürürken kendi söylediğiniz şeyi düşünür müsünüz?
2. Aynı şekilde düşünmediğiniz veya duymak istemediğiniz şekilde konuşan kişileri dinlemez misiniz?
3. Çok önemsiz de olsa tanıştığınız her insandan bir şeyler öğrenir misiniz?
4. Konuşan kişiyle göz temasını sürdürür müsünüz?
5. Birebir veya küçük gruplardaki diyaloglar sırasında kendinize fazla odaklanır mısınız?
6. Sık sık konuşmacıyı susturur musunuz?
7. Toplantılar veya sunumlar sırasında uyuya kalır veya gündüz düşü kurar mısınız?
8. Doğru anlayıp anlamadığınızdan emin olmak için verilen bilgileri veya mesajları tekrar eder misiniz?
9. Savunmaya geçmeden veya fiziksel olarak gerilmeden, konuşmacının size karşı olumsuz duygularını aktarmasını izin verir misiniz?
10. Konuşmacının sözlerinin arka plandaki anlamı yüz ifadesi ve mimiklerinden anlamaya çalışarak dinler misiniz?
11. Diğer kültürlerden olan insanlarla konuşurken kendinizi hüsrana uğramış veya sabırsız hisseder misiniz?
12.Bilinmeyen kelimelerle ya da jargonla ilgili araştırma yapar mısınız?
13. Dinlemiyorken dinliyormuş gibi görünür müsünüz?
14. Konuşmacıyı yargılamadan veya eleştirmeden dinler misiniz?
15. Size sorulmadan tavsiyelerde bulunmaya kalkışır mısınız?
16. Hemen konuya girmek yerine lafı uzatır mısınız?
17. Hatırlamanıza yardımcı olması için notlar alır mısınız?
18. Konuşmakta olduğunuz kişinin o anki halini (üzgün, paniklemiş, işitme engelli vs.) hesaba katar mısınız?
19. Bir konuşmacının fiziksel görünümünün ya da belli bir hareketi (üslubu, tiki) sürekli tekrar etmesinin sizi dinlemekten alıkoymasına izin verir misiniz?
20. Tanıştırıldıktan sonra bir kişinin adını hatırlar mısınız?
21. Konuşmacının söyleyeceği şeyi bildiğinizi farz edip dinlemeyi keser misiniz?
22. Karşılıklı konuştuğunuz kişiyle aranızda sessizlik meydana geldiğinde kendinizi rahatsız hisseder misiniz?
23. Diğer kişiye kendinizi anlatabildiğinizden emin olmak için bir özet vermesini (geri besleme) ister misiniz?
24. Konuşmanıza kendinizi kötü gösteren sözlerle başlar mısınız?
25. Ekip arkadaşlarınızla veya müşterilerinizle, gelir elde etmekten daha çok sıcak ilişkiler geliştirmeyi düşünür müsünüz?
PUANLAMA: Yanıtlarınızı aşağıdaki çizelge ile karşılaştırın, anahtara uyan her bir yanıt için kendinize 1 puan verin. Sorulardan herhangi birine bazen yanıtını verdiyseniz, ona yarım puan verin ve puanlarınızı toplayın.
1. H          6. H            11. H            16. H            21. H
2. H          7. H            12. E            17. E            22. H
3. E          8. E            13. H             18. E            23. E
4. E          9. E            14. E            19. H            24. H
5. H          10. H         15. H          20. E            25. E
TOPLAM PUAN:   ……
21 veya daha fazla puan topladıysanız tebrikler! Okumaya ve zaten iyi yaptığınız şeyi güçlendirmeye devam edin. Hangi alanlarda kendinizi daha fazla geliştirmeniz gerektiğine dikkat edin. Acaba daha fazla uyum ihtiyacınız olduğu dinleme alışkanlıklarınız olabilir mi? Bu kitaptaki “Yanlış Anlamanın Kalın Duvarları”, “Dikkat Kesilmek: An İçinde Dinlemek” ve “Stres Altında Dinlemek” başlıklı bölümler özellikle dinleme yeteneğinizi güçlendirme konusunda size yardımcı olacaktır. İyi dinleyiciler stres altında dinleme yeteneklerini biraz daha geliştirip mükemmelleştirebilir ve daha iyi dinleme konusunda başkalarına yardımcı olabilir.
16 ile 20 arasında puanlar, genelde ana fikirlerin çoğunu anladığınızı ama mesajın geri kalanının önemli bir kısmını dikkatinizi sürdürmeyi önleyen engellerden dolayı kaçırdığınızı gösterir. Konuşmacıdan koptuğunuzu ve başka şeyleri ya da daha sonra söyleyeceklerinizi düşünmeye başladığınızı hissedebilirsiniz. Bu seviyede puan toplayanlar genelde, sık sık detayları kontrol etmenin gerekli olduğunu düşünürler. Bu kitabın “Dikkat Kesilmek: An İçinde Dinlemek” ve “Dinleme Hafızınızı Geliştirin: Kullanan Kaybetmez!” başlıklı bölümlerden özellikle faydalanabilirsiniz. 
10 ile 15 arasındaki puanlar, kendi işlerinize konuşmacının ihtiyacından daha fazla odaklanıyor olabilirsiniz. Bu ise dikkatiniz kolayca dağılıyor ve dinlemeyi bir görev olarak görüyorsunuz demektir. Muhtemelen kişisel hükümleriniz sizi, konuşmacıyı tam olarak anlamaktan alıkoyuyordur. Kitaptaki “Yanlış Anlamanın Kalın Duvarları” başlıklı bölüm size, mesajın tamamını anlamamanıza neden olan birçok engel üzerinde çalışmanız yardımcı olacaktır. “Zihinlerinde Hangi Film Oynuyor?” ve “Dikkat Kesilmek: An İçinde Dinlemek” başlıklı bölümlere özel bir ilgi gösterin; bu bölümler konuşulan mesaj üzerinde odaklanmanızı sağlayacaktır.
9’dan daha az puan tutturanlarınız, bu kitapta verilen önerileri uygulayarak iletişim becerilerinde etkileyici gelişmeler gösterebilirler. Çoğu zaman dinlemeyi sıkıcı bir aktivite olarak tecrübe edersiniz. Sık sık hafızanızın zayıf olduğundan şikayet ediyor veya sunumlarda, sınıf içinde başarı sağlamada bilgiyi aklınızda tutmaya çalışırken büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor olabilirsiniz.
Birçok soruya “bazen” yanıtını verdiyseniz siz açıkçası “bazen” iyi bir dinleyicisiniz. Muhtemelen hata konsantre olabilme yeteneğinizdedir ve/veya çok eleştirici bir bireysinizdir ve bir dinleme fırsatını buna değip değmeyeceğine dair kolayca yargılamaktasınızdır. Yine de birinin söyleyecek bir şeyleri olduğunda kendinizi tam olarak dinlemeye vermenin sağladığı tatmin hissini yaşamışsınızdır. Her dinleme fırsatında, bu tamamen kendini verme hissinin açığa çıkmasına izin verdiğinizde ne kadar başarılı ve etkili olabileceğinizi düşünün.
İyi dinlemek için gerekenlerin bazılarını gördük şimdi dinlemenin pratik bir tanımının bu konunun birçok yönünü nasıl kapsadığına göz atalım. Dinleme yeteneklerin de özenli davranan kişinin yapısını şöyle sıralabiliriz:
  • Söylenen sözü doğru olarak algılamak, mesajın tamamını (sözleri, mimikleri ve yüz ifadelerini) peşin hükümsüz bir tavırla yorumlama,
  • Bilgiyi daha sonra da kullanmak üzere akılda tutma,
  • Söylenen söze verilen dikkati isteğinize göre sürdürme, dinleme süreci ona zaman ayırmanızı gerektirir,
  • Bir yandan ne söylediğinize dikkat etmekte ve böylece mesajı doğru aktarmaya özen göstermekteyken bu sırada sözünüzün kesilebilme ihtimaline karşı duyarlı olma,
  • Konuşan kişiyi yürekten konuşması ve düşüncelerini sansürlemeden ifade etmesi için teşvik etme. Bu tavır karşınızdaki kişinin kendini değerli ve saygın hissetmesini sağlar.
Gerçek iletişim gücünüz doğal dinleme yeteneğinizi kullanmaktan geçer. Verilen bilgiyle özenle ilgilenmeyi, yeni bir anlayış kazanmayı ve onu hatırlayabilmeyi, böylece doğal dinleme yeteneğinizi kullanmayı öğrenirsiniz. Dikkatle dinlemek, iletişim kurmak için zihnin ve bedenin beraber çalışmasıdır. Dahası dikkatli bir şekilde dinlemek için iki adet çalışan kulağa gerek yoktur. Dikkatle dinlemek bir insanın görebilmesini, duyabilmesini ve tüm varlığıyla hissedebilmesini gerektirir. Verilen mesaja şuurlu olarak katılmak yani dikkatini vermek, mesaj ister söylensin ister ima edilsin, amacı ve konuşmacının deneyimini olabildiğince yakından anlayabilmek demektir.
Dinlemenin Zen’i,   Rebecca Z.Shafir
Ruh ve Madde Yayınları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder