Booking.com

İÇSEL GELİŞİM

İnsan “yeni” olana “alan” açtığında içsel olarak gelişir. Bu yeni de çoğunlukla daha önce “reddedilen” bir şeydir, kişinin “kendi gölgesi” sözgelimi. Ya da “pişmanlık”duyduğumuz bir “kişisel suç.”
Reddetmiş olduğuma bakıp “Evet, sana şimdi ruhumda bir yer veriyorum” dediğimde büyürüm. Suçsuz değilimdir hala ama büyümüşümdür. Masumlar büyüyemez. Hep aynı kalırlar. Çocuklar gibi kalırlar her zaman.
Bu yalnızca kişinin kendi ruhunda da böyle değildir, ailesiyle ilintili olarak da durum budur. Kimileri ana babalarında bir şeyi reddederler. “Bu böyle iyi değil” derler. İyi ile kötüye, doğru ile yanlışa ilişkin hükümler veren yargıçlar olarak kendilerini ebeveynlerinin üstüne çıkarırlar. Ama çocuk “Varolduğunuz için seviniyorum” derse büyür. En zavallı çocuklar ana babaları mükemmel olanlardır. Onlar gelişemez. Mükemmel olmayan ana babalar için bir teselli olabilir bu.
Kişi, kendisini, ebeveynini, ailesini olduğu gibi kabul ederse bunun etkilerini kendi ruhunda hisseder. Tepeden bakılanları da ruhuna alır –ve gelişir.
Sonra kendi ailesinin ötesine geçmelidir. Bazen birine kızarız -kızdığımıza göre haklıyızdır elbette- ama sonra daralmış olduğumuzu fark ederiz. O zaman da “Evet, senin benimle aynı değerde olduğunu ve kendine has tarzınla benim için yalnızca iyi değil önemli de olduğunu kabul ediyorum” demekten başka yapacak şey kalmaz. İşte o zaman büyürüz.
İnsanın reddetmiş olduğunu değiştirmek istemeden ve kendisiyle eşit hak sahibi olarak kabul etmesi barışın da ilkesidir aslında. Tersi de geçerlidir elbette. Kendime diğer herkesle eşit hak sahibi olarak değer veririm. O zaman da barış olur.
İnsanların eşitliği üzerine güzel sözler söylenmiştir. Örneğin: “Göklerdeki babam iyi ile kötü üzerinde ayrım gözetmeksizin ışıldatmış güneşini, yağmurunu haklı ile haksızı birbirinden ayırmadan yağdırmış.” Arada fark yoktur.
Bunu içselleştirdiğimde gelişebilirim. Sonunda, her nasılsa herkese “Daha büyük bir şeyin önünde herkesin benim için eşit olduğunu kabul ediyorum” diyebilirim. İşte o zaman barış olur. Bunu olanaklı kılan da budur. Bir yandan herhangi bir şeyi diğerine yeğlemeden, herhangi bir şeyden yüksünmeden, duygulara esir olmadan, diğer yandan da daha yüksek bir düzlemdeki bu sevgiyle hareket etmek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder