Booking.com

DAĞINIKLIK SİZİ GEÇMİŞE BAĞLI KILAR

DAĞINIKLIK BİZİ NASIL ETKİLER?
Çoğu insan dağınıklıktan nasıl etkilendiğini bilmez. Dağınıklığıyla yaşamaktan memnunluk bile duyabilir. Dağınıklığın etkisi ancak ondan kurtulunduğunda duyulacak rahatlama ve huzur ile anlaşılabilir.
DAĞINIKLIK KENDİNİZİ YORGUN VE UYUŞUK HİSSETMENİZE NEDEN OLUR
Çoğu dağınık insan ortalığı toparlamaya hali olmadığını söyler. Kendilerini sürekli yorgun hissederler. Oysa yorgunluğun nedeni dağınıklığın çevresindeki durağanlaşmış enerjidir.
DAĞINIKLIK SİZİ GEÇMİŞE BAĞLI KILAR
Bütün boş alanlarımız dağınıklıkla dolarsa yaşamımıza girecek hiçbir yeniliğe yer kalmaz. Düşüncelerimiz geçmişe takılıp kalır. Bakışlar ileriye bakmaktan çok geriye çevrilir. Sorunlarla yüzleşip daha iyi bir gelecek yaratmak yerine, geçmişi suçlarız.
DAĞINIKLIK BEDENDE DE TIKANIKLIKLARA YOL AÇAR
Dağınıklık aşırı bir hale geldiğinde evinizin enerjisi tıkanır. Aynı şey bedenimiz için de geçerlidir. Dağınık kişilerde kabızlık ve hazım bozuklukları, ciltte donukluk ve bozulmalar gibi rahatsızlıklara daha sık rastlanır.
DAĞINIKLIK KİLONUZU ETKİLER
Yapılan gözlemler, aşırı kilolu insanların genellikle dağınık insanlar olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bir bayanın dediği gibi;
“Evinizi ıvır zıvırdan arındırdığınızda bedeninizi abur cuburla doldurmak da size artık doğru gelmiyor.”
DAĞINIKLIK ERTELEMEYE YOL AÇAR
Dağınıklık içinde yüzüyorsanız, işlerinizi yarına erteleme eğiliminiz olabilir. Dağınıklık enerjinin hareket yeteneğini azaltarak herhangi bir şeye girişmenizi zorlaştırır.
DAĞINIKLIK UYUMSUZLUĞA YOL AÇAR
Dağınıklık aileler, ev ve iş arkadaşları arasındaki tartışmaların nedenlerinden biri olabilir. Eğer siz gırtlağınıza kadar dağınıklığa gömülmüş olarak yaşıyor ya da çalışıyorsanız ama çevrenizdekiler sizin gibi değilse onların yaşama biçimi sizi engellemez ama sizinki onları kuşkusuz engeller.
DAĞINIKLIK YILGINLIK YARATIR
Dağınıklık enerjinizi aşağı çekerek kendinizi yılgın, depresif hissetmenize neden olur.
Depresyon türlerinin çoğu Yüksek Benliğinizin sizi, başka bir şey yapmanızın zamanı gelmiş olduğu için yapageldiğiniz şeye devam etmekten alıkoymasından kaynaklanır.
DAĞINIKLIK BAGAJ FAZLASI YARATIR
Eviniz aşırı dağınıksa, büyük olasılıkla yolculuğa çıkarken de yanınıza çok eşya alıyorsunuzdur. Dağınıklık bağımlıları “GEREKİRSE” diye peşlerinden sürükledikleri eşya için fazla bagaj ücreti ödemek durumunda kalırlar. Tatilden dönüldüğünde valizlerden bir yığın hiç giyilmemiş temiz ama buruşuk kıyafetler çıkar.
İnsan duygusal ve zihinsel açıdan da fazla bagaj taşımaya eğilimlidir.

DAĞINIKLIK FAZLADAN TEMİZLİĞE NEDEN OLUR
Dağınık bir alanı temizlemek iki kat daha fazla zaman alır. Ne kadar dağınıksanız o kadar çok toz ve kir birikir, enerji o kadar durağanlaşır, temizlik yapmak isteği de azalır.
Yaşadığımız evin odalarını tek tek dolaşıp dağınıklık yaratan gereksiz ve kullanılmayan giyecek ve eşyaları gözlemleyip bunların evimizdeki fazlalık ve dağınıklıktaki payını ve işgal ettikleri alanı yüzdeye vurduğunuzda ortaya çıkan sonuç şaşırtıcı olacaktır.
Uzmanlar ortalama büyüklükteki bir evin odalara göre dağılımını şu şekilde yapmaktadırlar:
* Koridorlar yüzde 5
* Oturma odası yüzde 10 – 15
* Mutfak yüzde 30 – 40
* Yatak odası yüzde 40
* Banyo yüzde 15 – 20
* Kiler, depo, tavan arası, bodrum, kömürlük vs. yüzte 100 -200
Toplam : 220 – 250 Oda başına düşen ortalama dağınıklık yüzde 35 – 45 arasıdır.
Evinize ödediğiniz kira, elektrik, ısınma vs. masrafların neredeyse yarıya yakını boşuna hammallığı yapılan şeylere ödenmektedir. Bu alanları pozitif yönde sağlıklı işlerde kullanmak varken olumsuz enerjilerin çoğalmasında kullanmaktayız.
İNSAN NEDEN DAĞINIK YAŞAR?
Dağınıklığın altında görünenden çok daha derin nedenler yatmaktadır.
Çok meşgulüm, vaktim yok, benim için önemli değil, herkes kendi eşyasını toplasa ortalık dağılmaz? vs. gibi açıklamalar birer bahaneden öteye gitmez.
Lazım Olur Diye Saklamak
İnsanların başlıca biriktirme nedenleri budur. “Nasıl atayım ki” diye yakınırlar, “günü gelir lazım olur”. Bu noktada gerçekten ihtiyacımız olan şeylerle, olmayan şeyleri tüm bağımlılıklarımızı bir kenara atarak ayırdetmek gerekir.
Lazım olur diye eşya saklamak geleceğe güvensizlik işaretidir. Unutmayalım ki düşüncelerimizle kendi geleceğimizi biz yaratırız.
Uzmanların konu ile ilgili rastladıkları gerçek vakalardan birkaç örnek:
* Balık sevmeyen bir adamın tavan arasında on beş yıl boyunca saklanmış beş akvaryum.
* Yirmi yıl boyunca bahçede biriktirilmiş boş şişeler, yağ kapları, kavanozlar, yumurta kutuları.
* Geçmiş yıllara ait onlarca telefon rehberi.
Evimizi bu gözle araştıracak olursak bu listeye ilave edeceğimiz pek çok şey olacaktır.
KİMLİK
Sahip olduklarımıza sıkı sıkı tutunmamızın başka bir nedeni de kimliğimizin onlara bağlı olduğunu hissetmemizdir. Eşkoşmalar da diyebileceğimiz eşyayla olan aşırı bağlar insanın kendi hakkındaki yüzeysel fikrini ve imajını koruma çabalarından biridir. Bazı şeylerle öylesine özdeşleşmişizdir ki, onu attığımızda kendimizden bir parçayı koparırcasına bir hal yaşarız.
Çevremizdeki dağınıklığın görünmeyen nedeni, içinde bulunduğumuz duygusal ve zihinsel dağınıklıktır.
DAHA ÇOĞUN DAHA İYİ OLDUĞU İNANCI
Bugün hepimizin evlerinde eksiksiz mutfak setlerimiz var. (Gazeteler bile veriyor) Küçük şeyleri doğramak için küçük bıçaklar, büyük şeyleri doğramak için büyük bıçaklar, sivri uçlu, küt uçlu, hafif, ağır, et bıçağı, balık bıçağı, sebze bıçağı, meyve bıçağı vs. Bu setlere sahip olmamıza rağmen ev hanımlarının çoğu tüm bu işleri bir bıçakla hallederler.
Beynimiz tam tekmil bir bıçak setine ihtiyacımız olduğuna reklam devleri tarafından yıkanmıştır.
Daha çoğun daha iyi olduğu düşüncesi, mallarını satmak isteyen üreticilerin kafamıza nakşettiği bir yalandır.
EVİNİZDEKİ DAĞINIKLIK ALANLARI:
Ana Giriş Kapısı
Evinizin kapısının dış tarafı dünyaya bakışınızı, iç tarafı da kendi yaşamınıza bakışınızı temsil eder. Tıpkı insanlar gibi enerji de bu kapıdan içeri girer çıkar. Giriş kısmındaki darlık ve dağınıklık evinize taze enerjilerin giriş çıkışını engeller. Burası temiz ve düzenli durması gereken en önemli alandır. Askıda duran ve kullanılmayan paltolar vs., yerlerde duran ayakkabı, çizmeler vs., gereksiz kuru veya plastik çiçekler, şemsiyeler, bozuk paralar, fişler, telefon, elektrik faturaları, broşürler, eski gazete dergiler vs.
large (36)  Dağınıklığın Enerjiye Etkisi! Daha Okurken Kafanızın Dağınıklığı Gidecek Mutlaka Okuyun! large 361Kapıların Arkası
Kanca ya da kapı tokmaklarına asılı şeyler (giysiler, gecelikler, havlular, çantalar) olduğu kadar bütünüyle açılmasını engelleyecek mobilya, eşya, sepet vs. şeyleri de kapsar. Kapılarınız ardına kadar açılmazsa evinizde enerji serbestçe dolaşamaz, giriştiğiniz her iş için daha fazla çaba harcamanız gerekir.
Koridor ve Holler
Buralardaki dağınıklık yaşam taşıyıcı enerjinin evin içinde akışına engel olmaktadır.
Mutfak
Mutfak dolaplarınızın içinde neler gizleniyor? Ya bitmeden alınan yiyecekler…
Bütün dolaplarınızda esaslı bir ayıklama ve temizliğe girişin. Derin dondurucunuz ve buzdolabınızı da hatırlayın.
Yatak Odaları
Yatak odaları genellikle evde yer bulamadığımız şeyleri koyduğumuz bir odadır. Yatak odalarındaki dağınıklık çocuklar ve yetişkinler için de olmaması gereken bir şeydir.
Yatak odası evdeki en önemli odadır. Çünkü nerede ve nasıl uyuduğunuz yaşamınızı büyük ölçüde etkiler. Yaşamınızın üçte birini yatak odasında geçirirsiniz. Bu nedenle yatak odasının düzenli ve sade olması çok önemlidir.
Yatak altlarına itilen ıvır zıvırlar uyku kalitesine bile önemli etkide bulunmaktadır.
Örneğin tuvalet masalarının üstleri de kullanılmayan pek çok boş parfüm vs. şişeriyle doludur. Enerjinin yumuşak ve uyumlu dolaşımı için yatak odalarındaki yüzeylerin olabildiğince temiz ve boş tutulması önerilmektedir.
Dolap Tepeleri
Dolap tepelerine saklanan ve tıkılan şeyler… Evinizde göz hizasından yukarılara yığılmış dağınıklık genellikle bunaltıcı bir etki yaratır, hatta baş ağrısı bile yapabilir.
Dolap İçleri
Çoğu insan sahip olduğu giysilerinin yüzde 20’sini giyer. Bundan kuşkusu olanlar bir ay boyunca bir test yapabilirler. Bu oran sadece giysiler değil, sahip olduğunuz çoğu şey ve yaşamdaki çoğu etkinliğe de uyarlanabilir.
ZİHİNSEL DAĞINIKLIĞI GİDERMEK
Tasalanmaya Son Verin
Endişe sallanan ata benzetilir. Ne kadar hızlı hareket ederse etsin hiçbir yere gitmez. Endişe bütünüyle bir zaman israfıdır. Zihinde öylesine bir dağınıklık yaratır ki, hiçbir şeyi açıklıkla düşünemez olursunuz.
Endişelenmeyi bırakmayı öğrenmenin yolu, her şeyden önce dikkatinizi odakladığınız şeye güç kazandırdığınızı kavramaktan geçer. Bu nedenle bir konuda ne kadar endişe düşünceleri üretirsek, o şeyin ters gitme olasılığını da yükseltmiş oluruz.
“Korktuğum başıma geldi”
“Sakınılan göze çöp batar”
gibi sözler de bu mesajı insanlara vermek için söylenmiştir.
Endişe öyle derinlere işleyen bir alışkanlıktır ki, bundan kurtulmak için kendimizi bilinçli olarak eğitmemiz gerekir. Kendimizi endişe halinde fark ettiğimiz an durup düşünüp düşünceleri kontrol edip yönünü değiştirme egzersizleri yapmak gerekir. Bu konuda yakınlarımızdan yardım da isteyebiliriz.
Endişe ve tasa yaratan şeylerin listeleri çıkartılıp bunlar tek tek çözümlenebilir.
Eleştirmeye ve Yargılamaya Son Verin
Eleştiri ve yargılama insanda en büyük enerji kayıplarına neden olur. Biraz incelenirse, özellikle başkalarına yönelik eleştirileri ve yargılamalarımızın altında merkez noktamızın kendi zevk ve alışkanlıklarımız, düşünce kalıplarımız olduğunu anlayabiliriz. Ayrıca kendimizde olup da hoşumuza gitmeyen yönlerimizi değiştirmek yerine bu memnuniyetsizliğimizi başkalarını eleştirerek hafifletmeye çalışırız.
Aslına bakacak olursak hiç kimseyi eleştirip yargılayacak durumda değiliz. Çünkü varlıkların gerçek ihtiyaç ve kapasitelerini bilmediğimiz için yapacağımız değerlendirmeler son derece isabetsiz olacaktır.
Dedikoduya Son Vermek
Başkalarının yüzlerine söyleyemediğimiz düşünce ve yargılarımızı, onların olmadığı ortamlarda dile getirmek, bundan da bir zevk duymak da zihnimizde fazlasıyla dağınıklık ve enerji kaybı yaratır. Başkaların yüzüne söyleyemeyeceğimiz hiçbir şeyi onların arkasından da söylememeyi alışkanlık haline getirmeliyiz.
Ağlayıp Sızlanmaya, İsyan Etmeye Bir Son Vermeliyiz
Ağlayıp sızlamak, her şeyi ve herkesi suçlamak, problemlerin kaynağını ve sorumlusunu daima dışımızda aramak da düşüncelerimizde büyük dağınıklık yaratır.
Zihinsel Gevezeliğe Son Vermek
Psikologlar ortalama insanın aklından günde atmış bin düşünce geçtiğini tahmin ediyor. Ve ne yazık ki bu düşüncelerin % 95’i önceki günkü düşüncelerin aynısıdır. Bir önceki günküler ise daha önceki günkü düşüncelerle aynıdır. Ve bu şekilde katlanarak sürüp gitmektedir.
Kısacası zihinsel faaliyetimizin büyük çoğunluğu verimsiz, tekrara ve alışkanlıklara dayalı, insanı hiçbir yere götürmeyen zihinsel gevezeliklerden ibarettir.
En son ne zaman farklı ve özgün bir düşünce ürettik?
Bizlere bunlar öğretilmiyor! Genellikle hepimiz belli düşünce kalıplarıyla yaşayıp, zihinlerimizi gündelik yaşamın yüzeysel akımlarıyla doldurmaktayız.
Eğer ki gün içerisinde kendimizi tüm düşünce akımlarından uzak tutup çok değil beş on dakika ayırabilirsek, içsel gevezeliği dindirerek, şuurumuzu daha yüksek bir bilgeliğe açık hale getirip, yaşamımızda yol gösterici etkileri ayıklayıp seçebiliriz. Yaratıcılığımızı artırabiliriz.
large (31)  Dağınıklığın Enerjiye Etkisi! Daha Okurken Kafanızın Dağınıklığı Gidecek Mutlaka Okuyun! large 311Bu Gününün İşini Yarına Bırakmamak
“Bu günün işini yarına bırakma” sözünü yaşamımızda hayata geçirmeliyiz.
Örneğin size bir telefon numarası verecek arkadaşınızla konuşuyorsunuz. Numara yanındadır ama ertesi gün arayıp vermeyi önerir veya siz onu daha sonra arayıp öğreneceğinizi söyleyebilirsiniz. O an bitmesi gereken bir iş ertesi güne uzamıştır ve başka aksaklıkları da beraberinde getirecektir. Ertesi gün o numarayı aramanız gerektiğinde arkadaşınızı bulamayabilirsiniz. Ve o numara ile ilgili iş ertesi günlerde unutulur. Zincirleme olarak pek çok problem yaşanabilir.
Ertelenen işin akılda tutulması büyük bir enerji kaybıdır.
Telefon numarasını hemen orada alın, yaşamınızda yapılacak işler listesi bir madde eksilmiş olsun.
Yerine getirilmemiş sözler de büyük bir enerji kaybına ve zihinsel dağınıklığa neden olur.
Bir arkadaşımızla hafta sonu için bir program yaparız, fakat günler geçtiğinde o gün bizim için öncelik sırası daha yüksek olan bir durumla karşılaşabiliriz. En doğrusu meseleyi fazla uzatmadan arkadaşımızı aramaktır. Bir bahane bulmak, yalan söylemek ya da isteksizce buluşmak buluşma gününün öncesi ve sonrası ciddi enerji kayıplarına neden olacaktır.
RUHSAL DAĞINIKLIĞI GİDERME
Fiziksel, duygusal ve zihinsel dağınıklığın varlığın gelişimine en önemli olumsuz etkisi üzerinde durarak konuyu toparlamaya çalışalım. Dağınıklığın yaşamımızdaki farklı görünümlerinin sonucunda varlığımız, yaşam amacının farkındalığını yitirir. Dünyaya gelirken beraberimizde getirdiğimiz özgün amacımızın yeniden yüzeye çıkıp anlaşılabilmesi için dağınıklıklarımızı temizlemeliyiz.
Hemen hemen tüm ruhsal ve felsefi bilgiler, içinde yaşadığımız çağın gezegenimiz tarihinde insan gelişimi bakımından en önemli zaman olduğu konusunda ortak bir noktada birleşmektedir. Dünyanın büyük bilgi kaynakları eskiden pek az insanın elindeydi. Çağımızda ise bu tam tersi durumdadır. İnsan istediği bilgilere küçük bir çaba ile ulaşabilir.
Bugün bulunduğumuz noktaya ulaşana dek varlığımızın yeryüzü okulunda teptiği sayısız yolları ve verdiği büyük mücadeleleri düşündüğümüzde, içinde bulunduğumuz durumun değerini anlayabiliriz.
İçsel varlığımızın sesini duyabilecek hale geldiğimizde bütün gereksinimlerimiz karşılanır.
Kendimizde, çevremizde ve yaşamımızda daha uyumlu, esnek, huzurlu ve başarılı olmak istiyorsak, basamak basamak dağınıklıklarımızı düzene sokmalıyız. Bunun aslında hareket noktası zihin olmalıdır. Bu nedenle daha fiziksel ve elle tutulur çözümler çağımız insanları tarafından daha fazla ilgi bulabiliyor.
Odamızın dağınıklığı zihnimizin dağınıklığının bir yansımasıdır. Fakat yapay bir şekilde sadece odamızı toplayarak veya bir yardımcı tutup temizleterek zihnimizdeki çöplerden kurtulabilir miyiz?
Hayır.
İçinde bulunduğumuz ikilemlerden, yargılamalardan, şikayetlerden, hoşnutsuzluklardan, güvensizliklerden ve endişelerden kurtulabilir miyiz?
Hayır. Eğer bu kadar kolay olsaydı, şeklen uygulanan pek çok öğreti dünyayı pozitif bir küreye çevirmeye yeterli olurdu.
Şekil değil öz önemlidir.
Elbette başlangıç için fizik boyuttan başlayabiliriz, fakat bunu o seviye ile sınırlı tutmamak gerekir. Fizikten başlayıp mental seviyeye doğru hareket edebiliriz.
Günlük yaşam dediğimiz, insana sıradan ve anlamsız gibi gelen yaşamlarımızın içinde fark edilip öğrenilmeyi bekleyen sayısız dersler ve deneyimler saklıdır. Yaşamın bu yönlerini görebilmenin yolu ise bakış açımızı değiştirmeden geçmektedir. Aynı şekilde bakıldığında her şey aynı görünür. Bakış açısı değiştiğinde yaşamın muhteşem akışı ve değişkenliği fark edilebilir.
alıntıdır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder