Booking.com

Dünya Rezonansı artıyor



Dünya, kalp atışı olarak da adlandırılan bir rezonans'a sahip. 1954'den beri, ölçülen bu değer, Schumann Rezonansı olarak, "SR" simgesiyle anılıyor. Bulucusu ise Alman fizikçi Schuman'dır. Bu Rezonans veya Frekans, Dünya yüzeyi ile, 55km'lik atmosfer sonrası iyonosfer arası bölgede ölçülmektedir. Schuhmann rezonansı ve güneşin düzen dışı büyük patlamaları ile bağlantı kurulurken, kalp frekansı sürekli artmaktadır. Uzun yıllar rezonans değeri 7.4 Herz olarak ölçülürken, 1987'den beri bu değer sürekli arttı. 21 Aralık 2012'de bu değerin 21-Herz’e ulaştığı söyleniyor. Dünya rezonansı arttıkça, yaşanan zaman daha çabuk geçiyormuş gibi algılanıyor. Yani bugün yaşanan 24 saat, eskiden yaşanan 16 saatle eşit değerde. Hissedilen zaman akımı hızlandı ve daha da hızlanıyor.

Dünya titreşimsel olarak farklılaşırken, üzerinde yaşayan ve bir etkileşim içinde olduğu varlıklar da titreşimsel değişmektedir. Ayrıca Dünyanın manyetik alanı da değişen varlıklara ve insanlara uyumlanmaktadır. Böylelikle insanın yeni dünyası ortaya çıkmaktadır. Ancak, yüksek değerlere, frekanslara daha fazla açılandığı için, çevreden gelen ses, renk, koku, manyetik alan frekanslarını daha fark edici, gönül frekanslarına, insan duygularına daha duyarlı, daha yüksek tatminleri arzulayan, eski kaba tatminlerden artık zevk almayan, yeni şuur insan ortaya çıkmaktadır. Endişe ve korku olan alçak frekanslar gitgide kaybolacaktır.
Dünya'nın manyetik alanı güç kaybına uğruyor


Dünyanın bir kalp atışı (SR) olduğu gibi, bir de manyetik alanı var. Manyetik çekim veya itim gücü nedir, bunu kısaca tanımlamaya çalışalım; elinize bir pusula alıp, ortasında dönen ok şeklindeki göstergeye baktığınızda, o size güneyi/kuzeyi gösterir, böylece yönünüzü tayin edersiniz. Bu manyetik alan yalnız yön tayin etmede değil, aynızamanda dünya etrafında büyük bir manyetik şemsiye oluşturmuştur ve gezegenimizi bir çok tehlikelerden korur. (bkz. üst sol grafik!) Ancak Dünyanın manyetik alanı sürekli zayıflamakta, gücü giderek azalmaktadır.

Dünya manyetik alanının kökeni, nikel ve demirden oluşan sıvı metalik dış çekirdeğin dönmesi ve konvektif etkilerin çiftlenmesi ile oluşan elektrik akımları ile ilgili olduğu düşünülmektedir. Bu mekanizma dinamo etkisi olarak da adlandırılmaktadır. Dünya çekirdeğinde oluşan manyetizime ek olarak Dünya'nın yüzeyinde, iyonosfer ve manyetosferde de bir manyetik alan oluşur. Bu jeomanyetik alan, yere ve zamana bağlı olarak değişken bir frekansa sahiptir. Çekirdekten gelen ve yeryüzeyinde - kabuktaki manyetik alanların tam bir ayrımı mümkün değildir, her ikisi de iç alan olarak varsayılır.

Dünya üzerindeki çeşitli zaman ve yerleşimlerden, kayaç mıknatıslanmasının şiddetleri ve yönelimleri dikkatli analizlerle elde edilmiş, kutup yönlerinin geçmişte birkaç kez değiştiğinin farkına varılmış. Güney kutbun kuzey kutup ile değiştiğini ya da tam tersi, uzun dönemlik bir periyoda sahip olduğu biliniyor.


Dünya'nın manyetik alanı ile ilgili ilk gözlemler 1840'lı yıllarda başlamış. Bugün ise uydular, uçaklar, gemiler aracılığı ile bilimsel ölçümler her gün ve her dakika yapılmakta. Tüm bu gözlemlerin amacı, manyetik alanı oluşturan çekirdekteki değişim izlerini takip edebilmektir.
Yapılan çalışmalarda, son 2000 yıl içinde Dünyanın manyetik alanının %38 oranında azaldığı tespit edilmiştir. Ancak 1829 ve 1967 arası %6.5 oranında aralıksız azalma gözlemlenmiştir (dipol momenti düşüşü). Eğer manyetik alan, geçen 2000 yıl içinde %38 civarında azaldıysa, 1829 ve 1967 arasında yalnız %2,62 oranında azalması gerekirdi, oysa %6,5 değerinde azalmış. Böylece ortaya çıkan sonuç; son 200 yılda, manyetik alanın azalması, faktör 2,5 oranında hızlanmış. Bu matematiğe göre, olası bir manyetik kutup değişmesinin (polarize değişimi), çok daha erken vukuu bulacak anlamına geliyor. Bazı bilimsel araştırmacılar, 200 yıldan bahsederken, bazıları yaşadığımız süre içersinde gerçekleşebileceğini öne sürmektedir.

Bilim adamları, yeryüzünde insanlar yaşıyorken, 18 kez manyetik polarize değişikliği yaşandığını tespit etmiş. Bunların hiç birinde insanlık nesli tükenmemiş, ancak, bu tür olayları bir evrim motoru olarak değerlendirmemize dair işaretler var. Ama olası bir kutup kayması, küre mihverinin devrilmesine yol açamaz. Zaten dünyanın manyetik ve coğrafi ekseni bile bir birine uymuyor. Örneğin kuzey manyetik eksen, Kanada dolaylarında yer almaktadır.

Prensipte manyetizma ile, Dünya dönüşünün bir bağlantısı var, ancak manyetik alanın azalması, Dünyayı durdurma noktasına taşır mı diye soracak olursak, Dünyanın dönme hızını etkileyen manyetik alanın nisbeten az olması sebebi ile, böyle bir olasılığa az şans veriliyor.

Jeomanyetik güneş fırtınaları, Dünyanın manyetik alanına ciddi şekilde etkisi var. 1989 yılının Mart ayında gerçekleşen şiddetli fırtına, Kanada'da 9 saat elektrik kesilmesine yol açmıştır. Çünkü bu fırtınalarla indüklenen jeomanyetik akımlar, teknolojik sistemleri olumsuz etkilemektedir.

Dünyanın manyetik alanı, bu fırtınalara karşı bir kalkan görevi yapar. Manyetik alanın zayıflaması ile tehlikeli sonuçlar ortaya çıkabilir. Jeomanyetik fırtına Dünyamıza yaklaştığında, atmosferimiz ısınma yüzünden genişler, genişleme sonucu, uydular yörünge kaymasına uğrar, aynızamanda radyasyon, uyduların elektroniğini devre dışı bırakıp, yeryüzünde de tahribata yol açabilir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder