...Sorunlarımızın kaynağı biz değiliz... anılarımızdır. Bunlar içimize ışığın
girmesine engel olan lekeler gibidir. Bu anıları temizlediğimizde, düşünme biçimimizi
değiştiririz ve gerçekliğimiz de zorunlu olarak değişir.
20. devenin öyküsü bu durum için güzel bir örnek oluşturur.
Bir zamanlar çölde hizmetkarı ve yirmi devesiyle yolculuk eden bir Arap
varmış. Bir akşam geceyi geçirmek üzere konaklamışlar ve develeri bağlamak için
yalnızca 19 kazıkları olduğunu fark etmişler. Hizmetkar efendisine ne
yapacaklarım sormuş, efendisi de şöyle karşılık vermiş: "Bir kazık daha
çakıyormuş ve onu bağlıyormuş gibi yap. Böylece, deve bağlı olduğunu
sanacaktır." Öyle yapmışlar. Ertesi sabah bütün develer oradaymış.
Yirminci deve yerinden kımıldamamış. Bunun üzerine, develeri çözmüşler ve
tekrar yola koyulmuşlar. Bir süre sonra, son devenin kımıldamadığını fark
etmişler. Olduğu yerde duruyormuş. Çünkü hizmetkar ipini çözme hareketi yapmadığından,
kendisini hala bağlı zannediyormuş.
Anılarımızın yaptığı da aynen budur. Bize hala bağlı olduğumuz izlenimi
verir ve olduğumuz yerde saymaktan başka bir şey yapmadığımız, uygun olmayan
programlar çalıştırırlar. Ho’oponopono bir anının yolumuzu tıkadığını
anlamamızı sağlar ve onu silebilmemize izin verir. ...
Sevdiklerinizi bilgilendirmek için PAYLAŞINIZ
Kaynak : Ho'oponopono
Kitabı
Maria-Elisa
Hurtado-Graciet, Luc Bodin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder