Booking.com

İYİ HAFTALARRRR 
SAĞLIK,HUZUR,SEVGİ,MUTLULUK,AŞK,SABIR,HOŞGÖRÜ,BAŞARI,YARDIMLAŞMA,İYİ NİYET, DOSTLUK,BARIŞ VE MUCİZELER İLE DOLU KEYİFLİ BİR HAFTA OLSUN HEPİMİZE   

Kendimi bütünüyle, olduğum gibi seviyor ve takdir ediyorum. Başka insanların yanında ben kendimden çok hoşnutum. Ben Sevgiye layığım. Ben sevecen ve şevkatliyim, başkalarıyla paylaşacak çok şeyim var. Ben dünyayı seviyorum, dünya da beni seviyor…
Mutlu ve başarılı olmaya hazırım. Kendimi özgürce, tam anlamıyla ve kolayca ifade ediyorum. Ben güçlü, sevgi dolu ve yaratıcı bir varlığım…



ŞÜKÜR DOLU BİR HAYAT YAŞAMAK İÇİN:




ŞÜKREDELİM VARLIĞIMIZ İÇİN

ONUN BEDENİMİZDEKİ YANSIMALARINA ŞÜKREDELİM

ŞÜKREDELİM GÖZLERİMİZE,ÇEVREMİZİ AÇIK VE BERRAK GÖREBİLDİĞİMİZ İÇİN

VE KULAKLARIMIZA ,SESLERİ DUYABİLDİĞİMİZ İÇİN

HER İŞİMİZİ BİZE KOLAYLIKLA YAPTIRDIKLARI İÇİN ELLERİMİZE,KOLLARIMIZA VE AYAKLARIMIZA ŞÜKREDELİM

YUTABİLDİĞİMİZ VE TADABİLDİĞİMİZ İÇİN AĞZIMIZA ,DOĞAYI KOKLAYABİLDİĞİMİZ İÇİN BURNUMUZA ŞÜKREDELİM

AKLIMIZ İÇİN ŞÜKREDELİM , DÜŞÜNEBİLDİĞİMİZ İÇİN GÜLEBİLDİĞİMİZ VE AĞLIYABİLDİĞİMİZ İÇİN ŞÜKREDELİM

PLAN YAPIP HAYAL KURABİLDİĞİMİZ İÇİN VE BİZE BU HAYALLERİ GERÇEKLEŞTİREBİLME ŞANSINI VERDİĞİ İÇİN ŞÜKREDELİM

AİLEMİZE ŞÜKREDELİM,BİZİMLE BU YOLCULUĞA ÇIKTIKLARI İÇİN, BİZE SUNDUKLARI SEVGİ İÇİN

ACILARIMIZA ,HASTALIKLARIMIZA ŞÜKREDELİM BİZİ GÜÇLÜ KILDIKLARI İÇİN

SEVİNÇLERİMİZE ŞÜKREDELİM KALBİMİZİ SEVGİ VE SEVİNÇLE AÇTIKLARI İÇİN

YANLIŞLARIMIZA ŞÜKREDELİM BİZE ÖĞRETTİKLERİ İÇİN

YETENEKLERİMİZE ŞÜKREDELİM KENDİMİZE SAYGIMIZI YÜCELTTİKLERİ İÇİN

KIZDIĞIMIZ İNSANLARA ŞÜKREDELİM BİZİ BİZE GÖSTERDİKLERİ İÇİN

DOSTLARIMIZA ŞÜKREDELİM SEVGİMİZİ ÇOĞALTIKLARI İÇİN

VE DENEYİMLERİMİZE, PAYLAŞTIKLARI İÇİN EVRENE ŞÜKREDELİM BİZE TÜM SUNDUKLARI İÇİN

ŞÜKRETTİKÇE ENERJİ ALANIMIZ SAFLAŞIYOR VE EN YÜKSEK NİTELİKTEKİ ENERJİLERİ KENDİMİZE ÇEKİYORUZ

ŞÜKRETTİKÇE SEVGİYİ KENDİMİZE ÇEKİYORUZ

ŞÜKRETTİKÇE KEYFİ VE NEŞEYİ KENDİMİZE ÇEKİYORUZ

ŞÜKRETTİKÇE SAĞLIĞI VE GÜCÜ KENDİMİZE ÇEKİYORUZ

ŞÜKREDİYORUM ŞÜKREDEBİLDİĞİM İÇİN…

KİŞİSEL GELİŞİMİN EVRENSEL İLKELERİ




1. Hedef
“Neyi Düşünürseniz, O Olursunuz”
“Yeryüzünde yürüyen herkese bir görev ve bir hedef verilmiştir. Başarıya ulaşan kişiler. Görevlerinin ne olduğunu anlamalarını sağlayan fırsatları yakalayabilenlerdir.”

2. Geçmiş
“Geçmişi Affedin”
“İleriye doğru giden yolu bulabilmek için, önce, geçmişinizi affetmeniz gerekir.

3.Karakter
“Sağlam Bir Karakter Geliştirin”
“İmparatorluğunuzu kurmadan önce, karakterinizi inşa edin.”

4. Vizyon
“Güçlü Bir Vizyonunuz Olsun”
“Hayallerinize odaklanın, engellere değil.”

5.Sebat
“Sebat Edin ve Sabırlı Olmayı Bilin”
“Başarıya giden yol, onu seçtiğiniz yerde ve o anda başlar. O yolda kalın.”

6.İletişim
“İnsanlarla İyi İlişkiler Kurun”
“Başarıya giden yol, yalnız yürümek isteyenleri reddeder.”

7.Cesaret
“Cesur olun”
“Cesaret, hayallerinizin ışığını diri tutan en önemli etkendir.”

8. Etkileşim
“Üzüm Üzüme Baka Baka Kararır”
“Akıllı insanlarla yolculuk ederseniz, akıllı; sıradan insanlarla arkadaş olursanız, sıradan olursunuz.”

9. Örnek Olmak
“Başkalarına Örnek Olun”
“Uzun ömürlü dostlukları yanınıza çekmenin en güvenli yolu, onlara iyi bir örnek olmaktan geçer”

10. Perpektif
“Doğru Bir Bakış Açısına Sahip Olun”
“Sadece içinde bulunduğunuz anda değil, gelecekte de size yararlı olacak şeyleri görmelisiniz”

AFFETME OLUMLAMASI


Affetmeye hazırım… Affetmeye hazırım… Affetmeye hazırım….

Affetmek, bilgeliğimin en güzel tezahürüdür… Affetmeyi seçtiğimde olgunlaşırım, büyürüm ve güvende olurum… Çocuk değilim, artık büyüdüm… Bu yüzden hazırım affetmeye…

Geçmişimde;

Eleştirildiğimde, korktuğumda, utandığımda ve suçluluk duyduğumda kendimi güvende hissetmek için birçok karar almıştım… Bu kararların işe yaramadığını anlıyorum ve bu kararların yerine sevgiyi koyuyorum… Korkularımla ve üzüntülerimle yüzleşmeyi seçiyorum ve onların yerine sevgiyi koyuyorum… Geçmişimde verdiğim işime yaramayan tüm kararları ve inançları sevgiyle affediyorum ve her birini seviyorum…

Eleştiri, korku, suçluluk, pişmanlık gibi utanç duygularını üzerimden attığım zaman özgür olduğumu hissediyorum. Bu sayede kendimi ve diğer insanları affedebilirim. Bu hepimizi özgür kılar.

Geride kalan tüm meseleleri affetmeye hazırım. Çünkü, ne yaşadıysam hepsinin sorumlusu benim… Ben kendimi affedersem eğer, hayat bana her şeyin en güzelini yaşatmaya hazırdır. Yaşanılan her zor şeyde hayatı daha güzel kılacak sırlar saklıdır… Öyleyse kendimi affetmeye daha da hazırım…

Geçmişte yaşamayı sevgiyle bırakıyorum. Uzun zamandır bu yükü sırtımda taşıdığım için kendimi affediyorum. Ben kendimi affettikçe daha da güvende hissediyorum…

Geçmişte kendimi ve başkalarını karşılıksız sevmeyi bilmediğim için kendimi affediyorum. Ve bunun yerine sevgiyi koyuyorum. Ve şimdi herkesi karşılıksız seviyorum… Benim onları affetmemem için hiçbir neden yok… Beni üzmüş, aldatmış, yalnız bırakmış ve değersiz hissettirmiş olabilirler. Bilirim ki her insan kendi davranışlarından sorumludur ve hayatta ne ekerlerse onu biçerler. Ben onları affetmeyerek onlar gibi olurum. Ben kendime yakışanı yapıyorum, onların yaptıklarını kabul ediyorum ve sevgiyle affediyorum…

Kendi adıma kin tutan yönümü bir kenara bırakıyorum… iyileşmeye hazırım…

Affediyorum… affediyorum… affediyorum…

Ve şimdi iyileşiyorum…

HO'OPONOPONO(HAWAİİ ÖĞRETİSİ)

Zero Limit Ho,oponopono ile arınma çalışması;yaşantımıza sağlık, mutluluk,bereket getiren huzurun anahtarıdır.
Bilinçaltımız varoluşumuzdan bu yana hatıralarla doludur bizleri üzüp acıtan da hatıralarımıza yüklediğimiz -öfke,suçluluk, yargı- duygularımızdır.Hatıralarımız her tetiklendiğinde bize acı veren bu duyguları tekrar tekrar deneyimleriz.
Zero Limit Ho,oponopono ile arınma çalışması, Tanrısal olanın acı veren duyguları almasıdır,nötralize etmesidir ,saflaştırmasıdır. Burada nötralize olan,saflaşan; kişi,nesne,obje,öfke veya yargı değildir.Burada nötralize olup saflaşan ENERJİDİR.
Enerji önce saflaşır sonra serbest kalır , böylece yeni sayfa açılıp boşluk oluşur.
Ve : 
Tanrısal olan gelip o boşluğu IŞIK ile doldurur.
Tanrısal zeka tüm ilham ve esinlenmenin geldiği yerdir.İlham ve esinlemeler de hayatımıza mucizeler getirir.Bunlar olduğunda biz Tanrısal olanla birlikteyiz. Sıfırdayız, Sıfır konumdayız. -Zero Limitdeyiz-
Ho,oponopono,içsel Tanrısallıkla aktif ilişki geliştirmek ve düşüncede,sözde,eylemde ya da davranışdaki hatıralarımızın temizlenmesini istemeyi öğrenmek için verilmiş etkileyici bir hediyedir. Süreç esasında özgürlüktür,geçmişten tamamen özgür olmaktır.
Morrah Nalamaku Simeono
Ho,oponopono öğetmeni
Spiritüel öğrenim içinde olanlar için çok önemli olan bir zaman dilimi içindeyiz.Yüksek boyut farkındalığına geçiş hazırlığı yapmalıyız ,değişip dönüşmeliyiz,sevgi insanı olmalıyız. Sıfırdan gelen sinyal sevgidir.Sevgi insanı olup sevgi ile hizmete kenetlendiğimizde Tanrısal olanla aynı ritme bağlanırız.
Yaşadığımız sorunların %100 sorumluluğunu alıp kendimizi arındırdığımızda - kendi karanlık yanımızı - önce bizim bilinçaltımız temizlenir,sonra tüm zihinlerdeki bilinçaltları temizlenir. Görünen görünmeyen tüm varlıkların bilinçaltları temizlenir.Yaniiiiiii
Dünya temizlenir,Gezegen temizlenir.
Bu inanç ile; temeli sevgiye dayanan,sevgi göndererek bizleri geçmişin acılarından özgürleştiren bu çalışmayı grup enerjisi ile sinerji yaratarak yapmak için bedenlebirde hepbirlikde olalım, bu hediyeyi birlikte paylaşalım.
Alıntı
Bu öğretideki arınmayı sağlıyan 4 mucizevi cümle
SENDEN ÖZÜR DİLERİM
BENİ AFFET
SENİ SEVİYORUM
TEŞEKKÜR EDERİM

PARASIZLIK KORKUSU İÇİN OLUMLAMA:


Evren bolluk içinde, evrenin bollukğu bana akıyor, maddi,manevi zenginlik içerisindeyim, para bana çoğalarak geliyor.
Arzu ettiğim herşeye uygun olan en güzel zamanda sahip oluyorum.
Ben çok parayı ve varlıklı yaşamı hak ediyorum.
Sahip olduğum herşey için şükran duygusu içinde yaşıyorum.

Suyun Hafızası Var!


Fransız bilimadamı Dr. Jacques Benveniste yaptığı araştırmalarda DNA hücrelerinin belli bir frekansta foton (ışık) yaydığını, farklı hücrelerin farklı frekansta titreştiğini, farklı titreşimdeki iki hücre yan yana geldiğinde yeni bir frekans oluşturup birlikte bu frekansta titreşmeye başladıklarını ve elektro manyetik dalgalar ile bir çağlayan yaratıp ışık hızında yolculuk ettiğini keşfetmiş. 1980'lerde başlattığı çalışmalarında suyun hafızası olduğunu anlamış. Suya bir madde ekleyerek bunu 1 milyon kez sulandırmış ve özel bir alet ile aşırı hızda sallayarak o maddenin yok olacağını tahmin etmiş ama hala maddenin suda mevcut olduğunu görünce deneylere defalarca milyonlarca kez daha sulandırarak devam etmiş. Ancak ne kadar sulandırsa da suyun içine en başta eklenmiş olan maddenin yok olmadığını tespit etmiş. O zaman suyun yüklenen maddeyi bir şekilde hafızaya kaydettiğini anlamış. Bir başka deneyinde suya bir zehir yerine sadece zehirin frekansını yüklemiş ve aynen zehirin kendisi eklenmiş gibi içine koyulan sinekleri öldürdüğünü görmüş.
Benvenistenin araştırmalarını şüphe ile karşılayan Queens Belfast üniversitesi Profesörü Madeleine Ennis Avrupa ülkelerinde yelpazelenen bir araştırma grubuna katılmış. Fransa, İtalya, Belçika, ve Hollanda'dan oluşan ekip Profesör M. Roberfroid tarafından koordine edilmiş.
Belçika Katolik Üniversitesinde Benvenistenin kullandığı orijinal deneyin daha rafine edilmişini kullanarak yapılan uygulamayla ilgili her dört laboratuardaki bilim adamları deney solüsyonlarının içinde ne olduğunu bilmeden çalışmışlar. Hatta tüplerin bazılarında sadece saf su varmış.
Tüm deney bağımsız bir bilim adamı tarafından koordine ediliyormuş. Bu kişi tüm solüsyonları kodluyor ve bilgiyi topluyormuş ama deneylerde bil-fiil çalışmıyormuş, bu yüzden yalan ve dolana yer kalmamış.Yapılan tüm deneyler Benveniste'nin sonuçlarını desteklemiş.
Benveniste buna karşılık "12 sene önceye, bizim başladığımız noktaya gittiler" demiş. Benveniste ayrıca "Biokimyevi maddelerin yaydığı sinyal kaydedilip internet aracılığı ile dünyaya yayılabilir ve bu sinyal biyolojik hücreleri sanki gerçekte o madde varmış gibi etkileyip değişim yaratır" da demiş.
Unutmayalım ki; insan bedeninin %85'i sudur. Düşüncelerimiz ve konuştuklarımız bedenimizdeki suya kaydedilir ve o kalitede yaşarız. Şeklimizi, sağlığımızı ve hayatımızı biz oluştururuz. Yaşam muhteşem bir enerjisel danstır, frekansların uyumu, birleşmesi, çatışması, aşağı-yukarı, sağa-sola, zıt yönlere dalgalanmasının dansı.
Masaru EMOTO

Hiç tanımadığınız bir aile büyüğünün kaderini yaşıyor olabilir misiniz?

 
Aile Dizimi (Sistem Dizimleri) nedir?
 
Aile köklerine yapılan yolculukta iyileştirici, dönüştürücü, farkındalığı arttırıcı ve şifalandırıcı
bir ruhsal çalışmadır.
 
Sistem Dizimleri bizden önceki nesillerden aldıklarımızın, bir bilinç evresinden diğerine geçmemizi engelleyen takılı kaldığımız konuların bilançosunu ortaya koyar, haritasını çıkarır, resmini çeker.
  • Evliliğinizde problem yaşıyor musunuz?
  • İş ilişkileriniz veya para ile ilişkinizde tekrarlanan bir sorun var mı?
  • Sizi terketmeyen bir mutsuzluk duygusu yaşıyor musunuz?
  • Bedensel ve ruhsal rahatsızlıklarınız var mı?
  • Aile üyeleri veya bir aile üyesi ile hayatınızı etkileyen bir çatışma yaşadığınızı söyleyebilir misiniz?
  • Hiçbir sebep olmadığı halde devamlı bir suçluluk duygusu hissediyor musunuz?

    Bu sorulardan herhangi birine "evet" cevabı veriyorsanız, Aile dizimine katılmanız probleminize farklı bir bakış açısı getirebilir.
ÖNEMLİ NOT:
 
Katılım öncesi Aile sisteminizde yaşanmış travma olarak tanımladığımız olayların yer alıp almadığını elden geldiğince öğrenmeye çalışınız.

Aşağıdakilerin illaki geri dönüşümü olur, aileden birilerinin hayatına ağırlık katar.
 
  • Önemli hastalıklar, psikolojik rahatsızlıklar
  • Kürtaj, düşükler ve erken ölenler
  • Haksızlığa uğramış ve mirastan payını alamamış aile üyeleri
  • İntihar edenler
  • Dışlanan aile üyeleri (evlatlık verilmesi)
  • Boşanmalar
  • Öksüz kalanlar
  • Cinayete kurban giden veya cinayet işleyenler
  • Tecavüze uğrayan
  • Ağır bedeli olan göçler (mal ve can kayıpları)
  • Anne ve babayı erken kaybetme
  • Alkol kumar gibi bağımlılıklar
 

Aile Dizimi’ne devam

Ayşe ARMAN

 aarman@hurriyet.com.tr 

Aile Dizimi’ne devam


“AİLE dizimi” kuramı, beni uçurdu! Sabah akşam, “aile dizimi”nden ve bu yöntemle kendine başvuranların sorunlarını gideren psikoterapist Mehmet Zararsızoğlu’ndan söz etmek istiyorum. En kısa zamanda da workshop’una katılacağım. Ben bu tür şeylere açığım, meraklıyım, bir arkadaşıma söyledim, “İşim olmaz!” dedi, sevgilime “Hadi gel gidelim” dedim, “Ben almayayım, alana mani olmayayım!” dedi. O, işleyen saati kurcalamama felsefesinde olan biri.

Aslında “aile dizimi” denilen şey, “Kimsenin ahını alma, o ah, sana ya da sevdiklerine bir şekilde geri döner” lafını hatırlattı bana. Yani bir ilahi adalet var. Aile bireylerinin başına gelen bir şey ya da onların yaptıkları bir kötülük, bir şekilde sonraki kuşaklara taşınıyor. Yaşamda her şey aslında tekrar ediyor. Mehmet Zararsızoğlu’yla dün başlayan röportaj, bugün de devam ediyor...
*  Ben de kürtaj oldum ama suçluluk duymuyorum. Ya da duyuyorum da farkında mı değilim...
Kürtaj, sizi bir başka kadın kadar etkilememiş olabilir. Herkes farklı. Herkes biricik. Ama belki şu noktaya gelmeniz iyi olur: “Ben bunu o günkü koşularda yaşadım, yaptırdım, iyiydi kötüydü demenin manası yok. Ama o çocuğa/çocuklara da yüreğimde yer açmam gerekir. Benim sadece Alya değil, Alya’dan evvel de çocuk/çocuklarım vardı.” Bu duyguyu hissettiğinizde, kürtajın sizin üzerinizdeki etkisi azalacak. Belki kızınıza da biraz daha büyüdüğünde, “Başka çocuklarımızda olacaktı onu o günkü koşullarda aldırdık dediğinizde, onların sorumluluğunu aldığınızı göstereceksiniz ve Alya’nın onları ömür boyu üzerinde taşıyacak bir yük haline getirmesine müsaade/_np/7259/10067259.jpgetmeyeceksiniz!”
*  Bunca zamandır kapalı olan çekmeceleri açmak iyi bir şey mi?
Kapalı çekmecelerdeki hiçbir şey, buharlaşıp yok olmuyor ki! Kapalı dursalar da. Üstelik çekmece çok dolduğunda, dolabı toptan aşağı indiriyor. Yaptığımız, bir ruhsal havalandırma. Yaşamımızı olumsuz etkileyecek, mutsuz kılacak şeylerden arındırma. Hiçbir günahları olmadığı halde birtakım şeyleri gelecek nesillere devretmek de kurtulma, bir ruhsal bir hafifleme. Bu anlattıklarım sizi ürkütmesin, ben work-shop’larımda, “Eyvah cinayet!” gibi olumsuz anlamlar atfetmiyorum, sadece yüreğimizi açıp, o gerçeği görmemizi sağlıyorum.
*  Bir yüzleşme...
Evet aynen öyle. Taşımamak. Artık hamal olmamak. Bize ait olmayan yükleri taşımamak.
*  Diyelim ki ailemden biri, geçmişte fena bir şeyler yaptı ama benim haberim yok. Onun ne yaptığını bile bilmiyorum ki onun yükünü taşıyor olayım...
Siz zaten anlamıyorsunuz, onu biz anlıyoruz.
*  Sizin gibi birine gelmezsem ne olacak...
Farkında olmadan bir sürü farklı terapi teknikleriyle, ilaçla, yogayla, bir sürü şeyle hayatınızda ters giden şeyleri temizlemeye çalışacaksınız. Ama ne kadar başarılı olursunuz, bilinmez.
*  Bir kişi size başvurduğunda ne yapıyorsunuz önce?
Danışanlarıma ödev veriyorum, “Ailenizin bütün üyelerinin ruhsal ve fizyolojik haritasını çıkarın, geçirdikleri bütün travmaları yazın.” Şok olarak geliyorlar, “Meğer neler varmış ailemizde” diyorlar, ölen bir kardeş, ailenin göç etmesi, kara sevdaya tutulmuş biri, intihar... Tabii bunların her biri farklı bir şekilde gelecek nesillere sirayet ediyor...
*  Bu mekanizma nasıl işliyor, bir formülü var mı?
Var oluşumuzun üç temel yapısı var: 1- Beynimiz, 2- Bedenimiz 3- Ruhumuz. Beynimiz insanın hiçbir zaman üretemeyeceği kadar mükemmel bir bilgisayar. Bedenimiz de biraz anatomi bilen bir insanın bile hayran kalacağı kadar olağanüstü yaratılmış bir makine. Ruhumuz da aslında programlayıcı. Matristen gelen ve bizim yaşam içinde karşımıza çıkan şeylerden oluşan tüm veriler, beyinden bedene hareket ve yayılım içerisinde. İşte bilgisayarın o hard diskinden gelenlerle, ruhtan gelenler bir uyum içerisinde ise makine kolay kolay hastalanmıyor. Ama ikisinin arasındaki her türlü uyumsuzluk, birtakım sorunlara, rahatsızlıklara sebebiyet veriyor.
Kansere davetiye
Kendisini değil başkalarını düşünen, çocuk gibi değil büyük gibi davranan, yaşamda sıranın kendisine gelmesine izin vermeyen insanlar çok kolay kansere davetiye çıkartabiliyorlar..
Geçmişte yaşananlar bize nasıl geri dönebilir?
Aşağıdakilerin illa ki geri dönüşümü olur, aileden birilerinin hayatına ağırlık katar.
-  Aileden birileri evlatlık verilmişse...
-  Bir yerden bir yere göç etmişse...
-  Savaşa katılmış, geri dönmemişse...
-  Cinayet işlemişse...
-  Mirassal haksızlık varsa...
-  Alkol kumar gibi bağımlılıklar söz konusuysa... /_np/7261/10067261.jpg
-  Anne ve babayı erken kaybetme...
-  Kürtaj, düşükler, erken ölümler...
Bert Hellinger kimdir?
“BERT Hellinger, Alman kökenli bir teolog. Bir din adamı. Ama felsefe ve pedagoji okuyor ve yıllar süren terapi eğitimi alıyor. “Aile dizimi” kuramını yoktan var etmiyor ama bugünkü hale gelmesinde çok emekleri var. Yıllarca birlikte çalıştık. 2006 yılında ise Hellinger başka bir yola girdi. Hiç önderlik talebi yokken, eşiyle bir oluşum kurdu ve önderlik talebi oldu. O tarihten itibaren benim de içinde bulunduğum bir grup, Hellinger’den uzaklaştık. Hepimiz bir yerlere dağıldık, ben de ülkeme geri döndüm, ‘Türkiye Sistem Dizimleri Enstitüsü’nü kurdum. Hiçbir şekilde Hellinger ile bir bağ içerisinde değiliz, biz çok daha profesyonel bir yol takip ediyoruz.”

Aile Dizimi - Dikkat Edilmesi Gerekenler

Aile Dizimi oldukça güçlü bir tekniktir. Bu teknikle alınmış ve doğru prensiplere göre uygulanmış bir seanstan sonra hayatın aynı şekilde devam etmesi mümkün değildir. Seans aracılığıyla varılan bilinç seviyesi seanstan öncekine nazaran oldukça farklı olmaktadır. Bu nedenle dizimin göstereceği kendi hakikati, ona bir kez tanık olduğunda kişiyi sonsuza dek değiştirecektir. Bu nedenle bu kadar büyük bir gerçekle yüzleşmeye hazır hissetmeyen kimselerin bu seansı alıp kendi dizimini açtırması tavsiye edilmemektedir. Bu nedenle şu konulara dikkat etmek, seans almaktan daha önemli olarak addedilebilir:
    Aile Dizimi
  • Terapiste tam güven duyulması
  • Tekniğe tam güven
  • Dizim yaptırmadan evvel Aile Dizimi çalışmalarına izleyici yahut temsilci olarak katılmak, bu sayede öncelikle ruhsal olarak hazırlanmış olmak, sonrasında da tekniğin uygulanışı ve işleyişini tecrübe etmiş olmak
  • Dizim ile çalışılacak problem konusunda danışanın net ve emin olması
  • Aile Dizimi ile çalışılmaya uygun bir probleme sahip olunması gereklidir, her probleme bu teknikle bakılmaz.
  • Kişinin aile sistemine ait kişilerle ilgili meselelere bakılması koşuldur. Aile sistemine dahil olmayan kişilerle ilgili meselelerde bu teknikle çalışılmaması gerekir
  • Dizim seansını sıkça ve çok sayıda yapmak anlamsızdır. Hayatı boyunca insanın 3-4 adetten fazla dizim açtırmasının hiçbir anlamı yoktur.
  • Seanslar arasında ortalama en az bir yıl geçmesi önerilir. İdeal süre iki yıldır.
  • Seansın etkileri iki yıla kadar bir süre zarfında hayat bulur ve iyileşmeler gerçekleşir. Bu nedenle bir seansın etkileri sürerken yeniden defalarca seans yapmak hem gereksizdir hem de sistemde gereksiz bir rahatsızlık yaratabilecektir.
  • Kişinin kendi dizimi haricinde başka insanların dizim seanslarında bulunmasında bir mahsur yoktur. İstediği sayıda seansa katılmak dizim açtırmadan mümkündür.
  • Dizimlerde yaşanılan olaylar ve kişiler hakkında hiç kimse ile hiçbir şekilde sonradan konuşmamak gereklidir. Tanık olunan her şey sadece terapi amacıyla ve bir sefere mahsus olarak izin olan şeylerdir. Bunları başkalarıyla, başka zaman ve ortamlarda paylaşma izni yoktur. Bu etik açıdan ve enerji olarak, hem kişinin kendisi hem de başkalarına olan saygısı açısından elzem bir yaklaşımdır.
  • Aile Diziminde tanık olunan yahut farkına varılan ailevi meseleleri ya da çözümleri aile üyeleriyle konuşmak, tartışmak, değerlendirmek veya eski konuları gündeme getirmek doğru değildir. Fark edilen ve tanık olunan şeyler kişinin ve sistemdeki tüm herkesin bilincini orada olsalar da olmasalar da değiştirecektir. 
  • Değişimin kendiliğinden olmasını beklemek ve önceki maddelerde bahsedilen iki yıla kadar uzayabilecek zaman boyunca sabırlı olup beklemek gereklidir.
  • Hiçbir zaman Aile Dizimi merak için, insanları manipüle etmek için, gizli birtakım sırlara erişmek için, başkalarına zarar verme niyetiyle kullanılmamalıdır. Bu özünde mümkün olmayan bir şeydir. Ancak bunun yapıldığı varsayılırsa da çok ağır bedeli vardır. Düşük bir bilinç seviyesine hizmet edecek şekilde kullanıldığında kişiye faydadan çok daha fazla zarar verme potansiyeli vardır. 

Aile Dizimi seanslarında pek çok türden -olumlu, olumsuz olarak; dışarıdan bakılınca değerlendirilebilecek- tecrübeler yaşanabilmektedir. Aslında çoğu durumda danışan kişi için şaşkınlıktan şok olmaya kadar varan tecrübeler yaşamak söz konusu olabilmektedir ve her zaman da bu durum, o an için kişiyi mutlu yahut huzurlu hissettirmeyebilir. Ancak giderek aile sisteminde ve kişinin bilinçaltındaki dengeler yerine oturdukça denge, huzur ve anlayışta genişlemeler hayat bulmaktadır.

Ayrıca Aile Dizimi seansında amaç kişiyi mutlu etmek yahut huzurlu hissettirmekten çok hakikatin ortaya çıkartılması ve bunun görülmesidir. Esas iyileşme o zaman gerçekleşir. Ancak kişi her zaman hakikati görmeye hazır hissetmeyebilir. Bu durumda geçici bir süreliğine insanlar iyileşme sürecinde zihinsel, duygusal hatta bedensel tepkiler verebilir. Karmaşa yaşayabilir, kendisini çözümsüz bir bulmacanın içerisinde kaybolmuş gibi görebilir. Eğer dış destek ihtiyacı oluşursa terapistle görüşmeler yapması yahut birtakım seanslar alması gerekebilir.

Aile Dizimi - Kökeni


Aile DizimiEski bir din adamı olan Alman Psikoterapist Bert Hellinger tarafından 90’lı yıllarda öne sürülmüştür. Bert Hellinger Afrika’da misyonerlik görevi çerçevesinde uzun yıllar yaşamıştır. Psikoloji eğitiminin bir parçası olarak uzun bir süre boyunca bir Afrika kabilesi olan Zulular ile kalmıştır. Orada edindiği tecrübeler ve gözlemler sonucunda Aile Dizimini oluşturacak olan ataların yaşayan bireyler üzerindeki etkileri üzerine çalışmalar yapmıştır.

Daha sonra psikoloji eğitiminin parçası olarak Avrupalı ve Amerikalı pek çok terapi ekolünün eğitimlerini almış ve çalışmalarını derinleştirmiştir. Özellikle psikodramadaki ve Virginia Satir’in aile çalışmalarındaki uygulamalardan esinlenmiştir. Ancak Aile Dizimi aynı zamanda her ikisinden de uygulama anlamında ve teorik yaklaşım anlamında büyük farklılıklar taşımaktadır.
 
90’lı yıllardan itibaren sistemini uygulamaya başlayan Hellinger başlangıçta en önce kendi ülkesi Almanya’da terapistler ve psikologlar tarafından büyük tepki ile karşılanmış ve bu çevrelerden dışlanmıştır. Hatta ülkesinde terapi çalışmaları yapması dahi engellenmiştir. Ancak çalışmalarında elde edilen sonuçlar katılımcılar tarafından çok olumlu karşılandığından alternatif bir yöntem olarak açık fikirli profesyonellerce ilgi görmeye başlamıştır. Son yirmi yılda teknik büyük bir hızla yaygınlaşmıştır ve dünyanın pek çok ülkesinde eğitimler verilmektedir.

Türkiye'de de yurtdışında eğitim alan bireysel terapistlerin yanı sıra Aile Dizimi terapistleri yetiştiren bir özel kurum mevcuttur. Son 5-6 yılda oldukça yaygınlaşmıştır. Onlarca terapist bu uygulamayı insanlara sunmaktadır.

Aile Dizimi yönteminde iki tür temel sistem vardır ve her iki sistem farklı prensiplerle iş görür.

Ebeveyn - Çocuk İlişkisi
Kök aile kişinin içinde doğduğu ve yetiştiği ailedir. Anne, baba, kardeşler, amcalar dayılar, halalar, teyzeler, babaanne, anane ve dedeleri içerir. Bazı durumlarda daha önceki kuşaklardaki büyük-büyük ebeveynler de dahil olmaktadır. Ayrıca bazı özel olay ve durumlarda kan bağı olmayan kişiler de aile sistemine dahil olmaktadır. Özellikle aile bireylerinden birisinin hayatta kalmasına kendi canı pahasına sebep olan kişiler (silah arkadaşları, cinayet kurbanları, vs.) gibi.  

Ebeveyn-çocuk ilişkisi dengesizdir ve hiyerarşiye bağlıdır. Bunun anlamı şudur: Ebeyenler sadece verir ve çocuklar sadece alır. Çocuğun anne babasına aldıklarının karşılığı olarak bir borcu yoktur. Hatta büyük kardeşler bile küçük kardeşlere daha çok şey verir ve karşılığında daha az şey alır. Önce gelenin sistemde daha çok önemi ve önceliği vardır. Örneğin sistemde anne ve babanın önceliği kardeşlerden fazladır.

Anne ve babanın hayatta ve sağlıklı olduğu bir durumda şu ya da bu sebepten kardeşlerden birisi onların sorumluluğunu alacak olursa tüm sistemdeki bireyler bundan rahatsız olur. Yahut anne ya da babadan birisi, herhangi bir sebepten mevcut değilse ve büyük kardeşlerden birisi onun rolünü üstlenirse bu tüm kardeşleri ve ebeveynleri rahatsız eder ve aile içi çatışmalara sebebiyet verebilir.   

Buna benzer ve çok daha farklı örnekleri çoğaltmak mümkündür. Sonuç olarak anne ve baba verme pozisyonunda olmasına rağmen, şayet çocuklar onlara vermeye başlarsa ve anne baba alan pozisyonuna düşerse sistem dengesizleşir. Ve bunun anlamı kişilik bozukluklarından, parasal problemlere; bedensel hastalıklardan, iflaslara ve suçluluk duygularına kadar çok çeşitli sorunlar olarak vuku bulur.

Köken aile ile ilgili önemli ve sistemde derin etkileri olan olaylardan bazıları şu şekilde sıralanabilir:
  • Erken yaşta kaybedilen ebeveynler
  • Erken yaşta kaybedilen kardeşler
  • Doğma şansı bulmamış kardeşler (düşük, kürtaj, ölü doğum)
  • Kayıp kişiler
  • Göçler
  • Erken yaşta boşanmış anne-baba
  • Anne yahut babanın eski eşlerinin durumları
  • Amca, dayı, hala, teyzelerin yaşadıkları ağır travmalar, erken ölümler
  • Aile bireylerinin ağır hastalıkları
  • Ailede işlenmiş cinayetler yahut kurbanlar
  • İntihar vakaları
  • Haksız kazanılmış malların mirası
Çiftler Arasındaki İlişki
Bu sistem eş, (varsa) eski eşler, sevgililer ve nişanlılardan oluşur. Karı-koca, eşler, partnerler arasındaki ilişkilerde denge önemlidir. Çünkü bu tür ilişki eşit koşullarda sürdürülmesi gereken bir ilişki türüdür. Alma-verme dengesi kadın ve erkek arasındaki ilişkide eşit olmalıdır. Eğer çiftlerden birisi aldığından fazlasını veriyorsa karşısındaki kişi onu terk etme eğiliminde olacaktır. Sürekli kendisini alacaklısı olan kişiyle birlikte hissetmekten rahatsız olacaktır.

Çoğu ilişkide dengeyi bozan kişi kendisini fazlasıyla feda eden ve yükleri üstlenen kişidir. Eğer çiftlerden erkek fazla vericiyse eşinin babasının pozisyonuna geçer. Tersi durumda da kadın, eşinin annesi olur. Bu durumda kadın-erkek arasındaki denklerin ilişkisindense denk olmayan bir ilişki olan kök ailedeki dinamik ortaya çıkar. Bu da sürdürülemez bir durumdur. Sürdürülmesi durumunda da ilişki tatmin edici olmayacaktır. Cinsel, duygusal ve pek çok boyutta ilişki doyurucu olamaz. Mecburiyetten bir birliktelik olarak devam edilmektedir.

Böyle bir durumda çocuklar bu mutsuz birliktelikte denge sağlamaya çalışarak hadleri olmayan bir duruma müdahil olurlar. Anne ya da baba için annenin yahut babanın sağlayamadığı şeyi vermeye çalışarak tüm sistemde dengelerin altüst olmasına neden olurlar. Kadın-erkek ilişkilerinde önemli ve sistemde derin etkileri olan olaylardan bazıları şu şekilde sıralanabilir:
  • Alma-verme dengesinde bozukluk
  • Öfkeli kalmış eski sevgililer, eşler, nişanlılar
  • Kürtajlar
  • Düşükler ve ölü doğmuş bebekler
  • Kök aileden taşınana yükler
  • Ölen çocuklar
  • İhanet
  • Boşanma

Aile Dizimi - Nedir ?

Aile DizimiYaygın bir şekilde "Aile Dizimi" olarak bilinen yöntem aslında "Sistem Dizimi" olarak tanımlanan genel yaklaşımın aile sistemindeki uygulamaları için kullanılan alt koludur. Sistem Dizimi her türlü sistemi oluşturan öğelerin temsil edilerek sistemin çözümlenmesinin yapılabildiği bir yaklaşımdır. Diğer uygulamalarından çok, her bireyin bir aileye ait olması ve bireysel olarak başına gelen pek çok durumda kullanılabilmesi sebebiyle daha çok Aile Dizimi uygulanmakta ve bilinmektedir. Aile Dizimi Alman terapist ve eski din adamı Bert Hellinger tarafından yaratılmış ve geliştirilmiş bir yöntemdir. İnsan psikolojisine fenomenolojik olarak yaklaşılan bu sistemde geçmişte yaşanmış olgular önem kazanmaktadır.

Bireysel olarak yaşanan pek çok zorlanma ve problemin kökenleri aile sistemindeki düzensizliklerden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle aile sistemi üzerinde bir bütün olarak çalışmak elzemdir. İçinde herhangi türden bir ilişki barındıran nerdeyse her durumda bu teknikle ilerlemek ve anlayış sahibi olmak mümkündür. Tekniğin uygulanması için normal koşullarda aile üyelerini temsil eden kişilere gereksinim duyulmaktadır. Bu nedenle ortalama 15-20 kişilik bir grup insan ile grup çalışması yapmak gereklidir. Ancak çalışmayı insanları temsilen nesnelerle bireysel düzeyde yapmak da mümkün olmaktadır.

Aile Dizimi çalışması ile her türden sistem ile çalışmak mümkündür. Bir sistem demek ortak bir enerji alanı anlamına gelmektedir. Örneğin aile bir ortak enerji alanıdır. Geçmiş ve şimdiki tüm aile bireylerini kapsar. Bunun gibi ilişkiler de birer enerji alanıdır ve eğer çocuklar yoksa iki kişiyi ve kişilerin eski ilişkilerini kapsar. Yine, şirketler de birer ortak enerji alanıdır. Şirkette çalışmış ve çalışan tüm insanlar, kurucular, müşteriler ve tüm ortaklar buna dahildir. Bu sistemler haricinde daha büyük sistemler de ortak enerji alanları oluştururlar (bir ülkedeki tüm vatandaşlar ve alt kimlikler gibi).

Aile Dizimi terapisi, ailenin kuşaklar boyu, birbirine görünmez bir bağla, çok daha derinden bağlı olduğu anlayışına dayanmaktadır. Aile Dizimi terapisine göre aile sistemini oluşturan bir vicdan vardır ve bu vicdanı rahatsız edecek bir düzen bozukluğu oluşması durumunda tüm sistem rahatsız olmaktadır. Sisteme sonradan katılan bireyler kendilerinden önce var olan bu vicdani dengesizliği gidermek üzere çoğunlukla yaşamlarında mutluluk getirmemesi pahasına belirli roller üstlenmektedir. Bu nedenledir ki psikolojik rahatsızlıkların önemli bir kısmına, hatta belki de çoğuna içinden çıkılan kök ailede yaşanmış ve sistemi vicdanen rahatsız eden bu türden sorunlar sebep olmaktadır.

Eğer aile içinde şiddet, intihar, cinayet, düşük, ana baba rollerinde uygunsuzluk gibi bir sebeple sistemde bir bozulma veya aile sıralamasında bir kopma olursa, bundan aile fertlerinin hepsi, hatta etkisinin derinliği oranında gelecek kuşaklar da etkilenmektedir. Oysa klasik psikoloji anlayışında sadece bireyin kendi başına gelen olaylar ve durumlar göz önünde bulundurulur ve o düzeyde çözülmeye çalışılır. Aile Dizimi yöntemiyle yaşayan, yaşamayan, tanınan tanınmayan; sisteme ait tüm bireylerin yaşadığı her şey önem arz etmektedir. Ve hiç tanık olunmamış yahut bilinçte belirgin bir yer kaplamayan olaylar ve olayların başına gelmiş olduğu bireyler son derece önemlidir. Ve çözüm için tüm bu insanlar ve olaylar ile çalışılması gerekmektedir.

Aileyi birleştiren derin bağ, ruhsal düzeyde etki etmekte olduğundan hatırlanabilecek, bilinebilecek bilinç seviyesinin derininde iş görmektedir. Kolektif bilinçaltında bulunan pek çok enerji düzeyindeki tecrübeler Aile Dizimi tekniğiyle ortaya çıkartılabilmektedir. Bu sayede başka zamanda, mekânda ve insanların başına gelmiş olan ve etkileri kişilerin üzerinde devam eden olaylar gün yüzüne çıkmakta ve ruhsal düzeyde kişileri yöneten ve yönlendiren vicdani talepler ve eğilimler çözümlenebilmektedir. Kolektif vicdani sebeplerden seçeneksizce üstlenilen rollerden ve yönelimlerden özgürleşmek de mümkün olmaktadır.

Aile Dizimi çalışmasından geçen kimselerde eşleri, çocukları, ebeveynleri ve kardeşleriyle ilişki yeni baştan, yeni doğan bir bebeğin saflığı ve sıcaklığıyla kurgulanmakta, derin bir içsel huzura kavuşulmaktadır. Korkular, zayıflıklar, özgüven sorunları, öfke, kin, soğukluk ve katılık gibi duygular müteakip bir yıl içinde yerini kendine güvene, güçlü duruşa ve kararlılığa; sıcak, yumuşak ve uyumlu davranışlara terk etmekte, böylece yaşam yeni baştan daha enerjik ve dış dünyayla barışık halde yeniden yapılanmaktadır.

Tüm bu içsel yenilenmenin sonunda kaygılar, duygusal bozukluklar, takıntılar ve çok çeşitli bedensel şikâyetlerden kurtulmak çoğunlukla mümkün olmaktadır. Bireysel olarak yaşanmakta olan pek çok zorlanma ve problemin kökenleri aile sistemindeki düzensizliklerden kaynaklanabilmekte olduğu için bu teknikle kişinin geldiği aile ve var olan kendi ailesiyle ilgili her konuda aile dizimi yapılabilmektedir. Ayrıca içinde herhangi türden bir ilişki barındıran her durumda bu teknikle anlayış sahibi olmak mümkün olabilmektedir. Ruhsal sorunlardan, hayatın her alanındaki başarısızlıklara, intihar eğiliminden depresyon ve hatta fizyolojik hastalıklara kadar pek çok sorun için fayda sağlayabilmektedir.
 
Ancak bunları söylerken, doğrudan hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır yahut kullanılabilir gibi bir sonuç anlaşılmaması gerekmektedir. Aile Dizimi herhangi bir hastalığın tedavisi yerine geçmemekle birlikte hastalığı yaratan ruhsal ve psikolojik tavırla ilgili iş görmektedir. Ruhsal olarak yöneliminin farkına varılması sonrasında bu teknikle eğilimler ve yönelimler değişmektedir. Kişileri hastalıklara ve uyumsuzluklara sevk eden yolun yönünü değiştirmek suretiyle zaman içerisinde daha sağlıklı ve özgür seçeneklere sahip olunabilmektedir.
 
Tekniğin uygulanması için aile yahut bakılan sistemin öğelerini temsil eden kişilere gereksinim olmaktadır. Bu nedenle ortalama 10-15 kişilik bir grup insana ihtiyaç duyulmaktadır. Dizimdeki roller üç çeşittir:
  1. Dizimi yapılan kişi
  2. Dizimdeki temsilciler
  3. İzleyiciler
Dizimde bulunan her kişi bu rollerden bağımsız olarak eşit düzeyde fayda görür. Bu teknik insan olmanın adı konmamış birtakım yasalarına göre işlemektedir ve zaman zaman zihnin ve alınan eğitim ve koşullanmaların ötesinde bir tecrübe yaşatmaktadır. Aile Dizimi grup çalışması olarak yahut talep üzerine seans halinde yapılabilmektedir.